Her aileye bir psikolog sözü yalan mı oldu?
Psikolog Dr. Narin Yılmaz, "Psikoloğa ulaşamamak toplumun büyük bir kısmında travmatik olayların aşılamamasına sebep oluyor” dedi.
Fotoğraf: Pexels
Özlem Songül ABAYOĞLU
İstanbul
Pandemi dönemi, ekonomik krizin derinleşmesi, psikolojik baskılar ve intiharların arttığı bu dönemde en önemli konulardan biri psikolojik destek alabilmek.
Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, her Aile Sağlığı Merkezine (ASM) bir psikolog atanacağı sözünü verse de bu söz tutulmadığı gibi, bugün hem her hastanede psikolog yok hem de psikolog olan hastanelerde psikoloğa erişebilmek zor. Özel kliniklere gitmek ise ülkenin büyük bir kısmı için ekonomik olarak imkansız.
Konuyla ilgili görüştüğümüz Psikolog Dr. Narin Yılmaz, “Psikoloğa ulaşımın bu kadar zor olması sosyal yaşamı olumsuz etkiliyor. İnsanlar topluma yabancılaşıyor, şiddet, uyuşturucu tarzı olaylarda artış gözlemleniyor. Psikoloğa ulaşamamak toplumun büyük bir kısmında travmatik olayların aşılamamasına sebep oluyor” dedi.
“ÇOĞU HASTALIĞIN ALTINDA YATAN SIKINTILARIN BAŞINDA PSİKOLOJİK SEBEPLER GELİYOR”
Psikoloğa ulaşamamanın doğuracağı sonuçları anlatan Yılmaz, “İnsanlar pandemi sebebiyle sosyal hayattan çok uzaklaştı. Bu yalnızlıktan dolayı uyuşturucuya başvurma, duyguları iyi ifade edemediği için şiddet gösterme, maddi kaygılardan dolayı hastalanma gibi birçok sonuçla karşılaşıyoruz” dedikten sonra psikoloğa ulaşmanın gerekliliğini ve faydalarını şu sözlerle anlatıyor: “Psikoloğa erişebilen insanlar günlük yaşamında karşılaştıkları sorunlarla baş etme becerisi kazanır, toplumsal yaşamda daha aktif olabilir, uyumlu ve sağlıklı ilişkiler kurabilirler. Aynı zamanda günlük yaşamdan alınan doyum ve verim de bununla birlikte artış gösterir.”
Psikoloğa ulaşamadığı ve psikoloğa gitmesi gerektiğinin bilincinde olmadığı için sıkıntı yaşayan insanlara örnek veren Yılmaz, “Bir psikolog arkadaşımız iş imkanlarının kısıtlı olması sebebiyle tarlada çalışıyordu. Çalıştığı yerde bir kadının bayıldığına şahit olmuş fakat kadının fiziksel hiçbir rahatsızlığı olmadığından emin. Daha sonra başka bayılmalar da dikkatini çekiyor. Arkadaşımız yardım etmeye çalıştığında özel hayatlarında çeşitli sıkıntılarla karşılaştıklarını görüyor, aşırı stres ve psikolojik baskı altında olduklarından bahsediyor. Bayılan arkadaşlar, psikolojik destek almadıkları için vücutları stres, baskı ve sinire karşı geliştirdiği bir reaksiyon olduğunu düşünüyoruz” diyor ve sözlerine, “Birçok araştırmayla görüyoruz ki çoğu hastalığın altında yatan sebeplerin başında psikolojik sıkıntılar geliyor. Özellikle çocukluk ve ergenlik döneminde intihar vakalarıyla sıklıkla karşılaşıyoruz” şeklinde devam ediyor.
“HER AİLEYE BİR PSİKOLOG”
Son zamanlarda ekonomik krizin derinleşmesiyle artan yoksulluk sonucu psikolojik destek almanın daha da zorlaştığını ve nerdeyse lüks hale geldiğinden bahseden Yılmaz, “Devlet hastanelerinde çalışan psikolog sayısının yetersizliği randevu almak isteyen danışanları mağdur ediyor. Üstelik devlet hastanelerinde çalışan psikologlarımız genelde test yöntemini kullanılıyor, zaman kısıtlılığı ve istihdam yetersizliği sebebiyle danışanla birebir görüşmelere vakit ayrılamıyor. Üstelik halk psikolojik destek alma konusunda da bilinçsiz. Bunun sonucunda psikolojik desteğe ihtiyaç duyan insanlar psikoloji biliminden oldukça uzak insanlara hatta hacı, hoca diye tabir edilen kişilere başvuruyor, yardım bekliyor” dedikten sonra bu şartlarda sağlıklı bir toplum ve sağlıklı bir gelecek nesil yetiştirebilmekten uzaklaşıldığının altını çiziyor.
Yılmaz, “ASM’lere psikolog istihdamının artırılmasını, herkesin psikoloğa ulaşımının sağlanmasını talep ederek, ‘her aileye bir psikolog’ sloganı ile çağrıda bulunuyoruz” diyor.
YILMAZ: REHABİLİTASYON MERKEZLERİNDE YEMEK YAPTIRILAN ARKADAŞLARIMIZ VAR
Halkın psikolojik destek konusunda bilinçsiz olduğuna vurgu yapan Yılmaz, “Devlet halkı bu konuda bilinçlendirmeli. Televizyonda reklamları kullanarak, ilköğretim, ortaöğretim ve liselerde psikolojik seminerler yaparak bilinçli bir nesil yetiştirebilir. Hastanelerde psikolojik sağlığın önemi hakkında afişler asılarak ya da MHRS uygulamasına giriş yapıldığında bilgilendirme yazılarını okutarak halkın bilinçlenmesi desteklenebilir” diye önerilerde bulunuyor.
Fahrettin Koca’nın her ASM’ye bir psikolog atanacağı sözünü hatırlatan Yılmaz, “Öncelikle verilen söz umutlandırırken bu sözün tutulmaması hayal kırıklığına uğratıyor” diyor. “Bizler sınavlara girip lisans eğitimimizi birçok zorlukla tamamlıyoruz ve bu zorlukların ardından, kendi alanımızda çalışıp istihdam edilmek istiyoruz. İstihdam edilmediğimiz takdirde maalesef özel sektörde mobing ve istismara maruz bırakılıyoruz” diye konuşan Yılmaz, kamuda çalışamayan psikologların çalışma koşullarından şu şekilde bahsediyor: “Kamuda istihdam edilmeyen psikologlar genelde rehabilitasyon merkezlerinde, sürücü kurslarındaki psikoteknik merkezlerinde, özel kliniklerde, özel okullarda psikolog olarak çalışabiliyorlar. Fakat ünvanları psikolog olmasına rağmen psikologluk dışında bu kurumlarda birçok iş yaptırıldığını, meslektaşlarımızın bu işleri yaptırılmaya zorlandıklarını biliyoruz. Örneğin, sadece diplomasına ihtiyaç olduğu için, orada psikolog bulunmadığında o rehabilitasyon merkezinin çalıştırılmasına, açık kalmasına izin verilmediği için psikolog olarak rehabilitasyon merkezlerinde kadrolar açılıyor. Fakat burada çalışan psikologlar psikologluk değil orada bulunan özel eğitime gereksinim duyan çocuklara öğretmenlik yaptırılmaya zorlanıyor. Hatta daha da acısı psikolog olarak rehabilitasyon merkezlerinde bulunan ama rehabilitasyon merkezinde yemek yaptırılan meslektaşlarımız var.”
PSİKOLOGLAR: MESLEK YASASI VE HER AİLEYE ULAŞMAK İSTİYORUZ
Psikologların maruz kaldığı mobbingleri sayan ve en çok üzen mobbingin ise meslektaşları tarafından yapıldığını anlatan Yılmaz, “Kamuda istihdam edilmeyen psikologlar büyük bir ümit ile özel kliniklerde psikolog olarak çalışmaya başlıyorlar. Fakat burada çalışan psikologların sigortasız çalıştırıldığını, asgari ücretten daha az maaş aldığını ve klinik sahibinin de bir psikolog olmasına rağmen psikolog arkadaşlarımızı istismar ettiklerini biliyor ve görüyoruz” şeklinde anlatıyor.
Herkesin yargılanmadan derdini rahat bir şekilde anlatabileceği birine ihtiyaç duyduğunun altını çizen Yılmaz, “Bizler danışanımıza en iyi şekilde yardımcı olmaya hazır bir şekilde işimizin başındayız. Fakat kamuda psikologlara istihdam sağlanmaması demek, bizlerin de depresif ruh haline sahip olmamızın yanında birçok insanın psikoloğa ulaşma hakkını elinden alınması anlamına geliyor” diye konuşuyor.
Aynı zamanda psikolog istihdamındaki yetersizlik sebebiyle psikolog olmaya hazırlanan lisans öğrencilerinin de kaygılandığını anlatan Yılmaz, “Devletin psikolog atamalarına özen göstermemesi sonucu öğrenciler ilk sınıflardan itibaren ‘mezun olunca ne yapacağım’ sorusuyla karşı karşıya kalıyorlar. Serbest çalışma hakkımız da yok maalesef. Özel sektör de biz psikologları fazlasıyla yormakta. Mesleği bırakıp ya da öğrenci dönemindeyken vazgeçip farklı bölümlere geçen sayısız öğrenci var. ‘Psikoloji okumakla hatta mı ettim hukuk mu okusaydım, sınıf öğretmenliğine gidebilir miyim?’ Tarzı sorular soruyor kendine” diye anlatıyor meslektaşlarını ve meslektaşı olmaya hazırlananların durumunu.
Bu sorunların en büyük sebeplerinin meslek yasasının olmamasından kaynaklandığını söyleyen Yılmaz, “Önüne gelen sertifikayla kendini yaşam koçu, hacı, hoca, psikolog ilan etmekte ve böylece yalan yanlış uygulamalarda bulunmakta. Bu da insanlarla oldukça zarar veriyor. Meslek yasamızın uygulanmasıyla bu tarz insanların zararlı faaliyetleri denetim altına alınabilir ve zararlı uygulamalarda bulunmaları kanuni bir dayanakla engellenebilir” dedi ve son olarak, “Meslek yasası ve her aileye ulaşmak istiyoruz” diye taleplerini söyledi.
Psikologlar, 1 Ekim Cumartesi saat 14.00’te #Psikologlara5binAtama etiketiyle sosyal medya kampanyası yapacak.