Irak halkı: Vatanımızı istiyoruz!
Bu haftaki yazılarımızı, Irak’ta ekim 2019 ayaklanmasının üçüncü yıl dönümü olan cumartesi günü düzenlenen protestoları ele alan analizlerden seçtik. Irak halkının üç yıl öncesi talepleri hâlâ güncel.
![Irak halkı: Vatanımızı istiyoruz!](https://www.evrensel.net/upload/dosya/219015.jpg)
Bağdat'ta "Ekim gösterileri" | Fotoğraf: Murtadha Al-Sudani/AA
Irak’ta ekim 2019 ayaklanmasının üçüncü yıl dönümü olan cumartesi günü halk, talepleri için yine sokağa indi. Aralarında Sadr Hareketi Lideri Mukteda Sadr yanlıları ve Komünist Partinin de bulunduğu göstericiler, Bağdat’ın merkezi Tahrir Meydanı’na akın etti. Irak bayrakları taşıyan göstericiler, “Canımız, kanımız Irak’a feda” sloganları attı. Merkezinde gençlerin olduğu harekette halk, 1 Ekim 2019’da başkent Bağdat başta olmak üzere ülke genelinde “İşsizlik, yolsuzluk ve kamu hizmeti yoksunluğu” gibi nedenlerle sokağa inmişti. Düzenlenen gösterilerde güvenlik güçlerinin açtığı ateş sonucu 600’den fazla kişi ölmüş ve yaralanmış, hükümeti erken seçim kararı almak zorunda bırakmıştı. Burada “Hareketin üzerinden üç yıl geçmiş olmasına rağmen neden bu kadar canlı?” sorusunun cevaplarını şöyle özetlemek mümkün:
1. Talepler olduğu yerde duruyor: Halkın 1 Ekim 2019’ sokağa inmesine neden olan talepler, olduğu yerde durduğu gibi daha da şiddetlenmiş durumda. Al Araby al Cedid gazetesinden Muhammed Basim, manşetten yayımlanan analizinde kullandığı “Irak’taki ekim gösterilerinin üçüncü yıl dönümü: Vatanı geri almak için protestoyu tekrarlamak” başlığı aslında vaziyetin özeti gibi. Basim, halkın yıl dönümü vesileyle taleplerini yeniden hatırlatma imkanı bulduğuna vurgu yapıyor. İşte bundan dolayı Irak Komünist Partisi Genel Sekreteri Raid Fahmy, Irak’ta protestoların, sebepleri olduğu sürece devam edeceğine dikkat çekiyor.
2. Adalet talebi ve yozlaşmış sistem: Muhammed Basim’in aktardığına göre geçen yıllarda öldürülen protestocuların ve sivil aktivistlerin katillerinin ifşa edilmesi, hukukun üstünlüğünün güçlendirilmesi ve Yüksek Yargı Konseyi ve Federal Mahkemenin partizan ve siyasi etkilerini kaldırmanın yanı sıra silahların üstünlüğüne ve etkisine son vermek de göstericilerin talepleri arasında. Yolsuzluğa bulaşmış yetkililerin yargılanması ve eski Başbakan Nuri el Maliki döneminde birçok kentin IŞİD’in eline düşmesine neden olanların hesap vermesi, taleplerdeki diğer başlıklar.
3. Bir türlü çözülemeyen hükümet krizi: Irak’ta 10 Ekim’de düzenlenen parlamento seçimlerinin üzerinden yaklaşık bir yıl geçmiş olmasına rağmen hükümet hâlâ kurulabilmiş değil. Seçimlerde Mukteda Sadr’ın liderliğinde oluşan siyasi blok 73 sandalye kazanarak seçimlerin galibi olmuştu. Parlamentodaki diğer hareketlerin dağılımı ise şöyle gerçekleşmişti; 38 sandalye ile Eski Meclis Başkanı Muhammed Halbusi’nin (Sünni) liderlik ettiği Takaddum (İleri Partisi) ikinci büyük kitleyi oluşturdu. Eski Başbakan Nuri el Maliki’nin Kanun Devleti Koalisyonu 33 vekille üçüncü sırada yer alırken, Kürdistan Demokratik Partisi de (KDP) 33 sandalye kazanma başarısı gösterdi. İran’ın desteklediği Haşdi Şabi silahlı gruplarının yer aldığı Fetih Koalisyonu 14, eski başbakanlardan Haydar Abadi ile Şii Dini ve Siyasi Lider Ammar el Hekim’in ittifakı ise 4 sandalye kazanabilmişti. Sadr, seçimlerden sonra Ulusal Çoğunluk Hükümeti kurmayı hedeflediğini ilan etmişti. Ancak Sadr, ülkedeki siyasi krizden ve yozlaşmadan özellikle İran’a yakınlığıyla bilinen siyasi grupları sorumlu tuttuğu için hükümette yer almalarını şiddetli bir şekilde reddetti. Bu nedenle, Sadr ve destekçileri yine Şii bir karakter olmasına rağmen Koordinasyon Çerçevesi ittifakını oluşturan gruplarla karşı karşıya geldi.
4. Vatanı yeniden kuracak siyasi irade: Arap dünyasında birçok ülkede diktatörlüklerin yıkılmasıyla sonuçlanan halk hareketlerinin simgeleşen sloganı “Şaab yurid ıskat nizam”dı (Halk düzenin yıkılmasını istiyor). Bu slogan bir yandan halkın iktidarlara duyduğu öfkeyi ve kini yansıtırken diğer yandan aslında hareketin sınırlarını da belirtiyordu. Irak halkı ise gösterilerde “Vatanımızı İstiyoruz” sloganıyla ülkeyi emperyalistlerden, onların iş birlikçilerinden ve bölge gericiliklerinden almak gerektiğinin farkında olduklarını ifade etmiş oldu. Özellikle Irak gençliğin, İtalyan Düşünür Antonio Gramsci’nin deyimiyle “Eskinin artık var olmadığı, ama yeninin de henüz güçlü bir şekilde kendini ifade edemediği” bu dönemde sorumluluklarının farkında olduklarını ekim ayaklanmasının yıl döneminde de göstermiş oldular.
IRAK’TAKİ EKİM GÖSTERİLERİNİN ÜÇÜNCÜ YIL DÖNÜMÜ: VATANI GERİ ALMAK İÇİN PROTESTOYU TEKRARLAMAK
Muhammed BASİM
al Araby al Cedid
Irak sivil ve laik güçleri ve akımları, cumartesi günü, ekim 2019 gösterilerinin patlak vermesinin üçüncü yıl dönümünde başkent Bağdat ve diğer şehirlerde sokaklara döküldü. Sokağa dönüş olasılığını teyit etmek ve aynı talepleri dile getirmek için mesaj gönderme imkanı ortaya çıktı. Gösteriler Irak’taki kamusal yaşam üzerindeki “Dini partilerin ve silahlı grupların silahlarının hegemonyasını durdurmaya” odaklanıyor.
Kendi deyimiyle “baskıcı otoriteler” ile yüzleşme hazırlıklarını tamamlayan öfkeli protestocular, taleplerinin 2019’da dile getirilen taleplerin aynısı olduğunu vurguluyor. Tarafların yabancı elçiliklerle ilişki, yabancı fonlar ve diğer kesimlerle ilişki gibi kendilerine yöneltilen bir suçlama dalgasının ardından sivil ve ulusal güçleri şeytanlaştırmaya devam etmelerine karşı uyarı yaptılar. Aynı şekilde, Irak’ın geleceğini çizmek için vahim bir yüzleşmeyle karşı karşıya olduklarını iddia eden gençler de taleplerinin gerçekleşmesi için fedakarlık yapmayı ifade ediyorlar.
Üçüncü yıl dönümünü anmak için sokağa iniş kaotik olmayacak. Aksine, son iki yıl boyunca, göstericiler kendilerini siyasi bloklar, yeni partiler, yerel örgütler ve kendi adlarına sahip halk hareketleri halinde örgütleme eğilimindeydiler. Irak Komünist Partisi ile birlikte gençlik siyasi güçlerinin çoğunu bir araya getiren Değişim Güçleri de bu sürece dahil. Bağdat, Babil, Nasiriye ve Basra’da bir dizi eylemciyi bir araya getiren ulusal sivil harekete ek olarak ayrıca aktivist Ahmed al Washah liderliğindeki Irak halk hareketi de gösterilerde yerini alıyor.
“Geçen yıllarda öldürülen protestocuların ve sivil aktivistlerin katillerinin ifşa edilmesi, hukukun üstünlüğünün güçlendirmesi ve Yüksek Yargı Konseyi ve Federal Mahkemenin partizan ve siyasi etkilerini kaldırmanın yanı sıra silahların üstünlüğüne ve etkisine son vermek” de protestocuların talepleri arasında. Hizmetlerin, ekonomik ve sağlık durumunun iyileştirilmesi ile ilgili diğer taleplerin yanı sıra yolsuzluğa bulaşmış yetkililerin yargılanması ve Eski Başbakan Nuri el Maliki döneminde birçok kentin IŞİD’in eline düşmesine neden olanların hesap vermesi taleplerdeki diğer başlıklar.
Bu bağlamda Irak Komünist Partisi Sekreteri Raid Fahmy, “Irak’ın geleneksel partileri tarihsel tecrübelerden yararlanmadılar. Kimi zaman Iraklıları dini ve mezhepçi söylemlerle, kimi zaman komplo teorileriyle, kimi zaman da yalan vaatlerle kandırmaya devam ederek, aynı şiddet davranışını Iraklılara karşı da sürdürdüler. Bu partiler, artan halk öfkesine bakmadan, ulusal sesleri öldürme ve etkisizleştirme yaklaşımını uyguluyorlar. Bu nedenle protestocuların sloganı çok kısa oldu ama yaklaşık 20 yıllık bir krizi açıklıyor; ‘Vatanımızı İstiyoruz’. Çünkü şu anki halk hissi, Iraklıların kendilerini bir vatanda değil, kontrolsüz silahların, nefret söylemlerinin ve büyük hırsızlıkların hüküm sürdüğü bir alanda hissettiklerini gösteriyor” ifadelerini kullandı.
Al Araby al Cedid ile yaptığı röportajda Fahmy, “2019 gösterilerinin temsil ettiği büyük sosyal olay, Iraklıların maruz kaldığı bariz baskıya rağmen sona ermedi. Aksine, gençler arasında net bir gelenek haline gelene kadar devam etti” dedi. Irak’ta protestoların sebepleri olduğu sürece devam edeceğini vurguladı. Fahmi “Ancak görünüşe göre yolsuzluk ve silahlar, kendisini reforme etme ve Iraklılarla iyi bir şekilde anlaşma girişimlerini bile mahvetti. Dolayısıyla üçüncü yıl dönümümüzdeki çıkışımız son olmayacak” diyerek sözlerini sürdürdü.
Bir grup aktivist ve göstericiden oluşan yeni bir parti olan Irak el Vaad Partisinin liderlerinden Musa Rahmatullah ise, “1 Ekim’deki çıkışımız protestoları anmak için değil. Irak protestoları şu ana kadar hedeflerine ulaşamadı. Süreç hatırlama aşamasını geçmiş durumda” dedi. Protestoların toplumun birçok davranışını değiştirdiğine ve iktidardaki rejimle siyasi bir kopuş sağladığına, çünkü sebeplerin ve başarısızlıkların hâlâ aynı noktada olduğuna ve hatta arttığına vurgu yaptı.
Evimiz Irak Hareketinin Lideri Muhyi Al-Ansari, “Ülkenin içinde bulunduğu karmaşık durum ve bir bütün olarak siyasi süreç, ekim hareketinin yıl dönümünü hatırlamamız ve korumamızı gerektiriyor” dedi. “Çünkü bu hareket 10 Ekim 2021’de yapılan yasama seçimlerinden bu yana gerçekleşen siyasi kutuplaşmadan uzaklaştırıyor” ifadelerine yer verdi.
IRAK: HÜKÜMET KURMANIN ÇIKMAZI
Mazhar Cabir SAADİ*
Rai al Youm
Birkaç gün sonra, erken yapılan Irak seçimlerinin üzerinden tam bir yıl geçmiş olacak. 2003 ABD işgalinden sonra Irak’taki siyasi süreci yönetmeyi başaran Irak güçleri veya siyasi blokları hükümet kurabilmişlerdi. Lakin bu mütevazı satırlarda anılan söz konusu seçimlerin üzerinden yaklaşık bir yıl geçmesine rağmen yürütme erki oluşturulabilmiş değil. Bunun yerine Irak, siyasi bir çıkmaza girmiş durumda. Lübnan’da yıllardır olduğu gibi engelleme nedeniyle yürütme otoritesini oluşturmada başarısız olmaları, Sadr blokunun milletvekillerinin istifasına kadar uzandı.
Burada önemli olan soru; tam yetkiye sahip bir hükümet kurulacak ve süreci sona erene kadar devam edecek mi? Veya tam yetkiye sahip, ancak diğer yürütme işlevlerine ek olarak erken seçim gerçekleştirmek gibi misyonu olan bir hükümet kurulabilecek mi? Irak parlamentosunun yeni bir oturumunun yapılması için hazırlıklar yapılırken; ekim gösterileri değişim çağrısı mı yapacak? Sayın Adel Abdul Mehdi’nin hükümetini bir yıldan fazla bir süre önce gösterilerle devrilmişti.
Sadr hareketi ve ekim göstericileri, herkesin kabul edeceği geniş, pratik ve etkili bir eylem tabanı bulmalı. Sadr hareketi, belirli bir aday üzerinde ısrar etmek açısından pozisyonların sertleşmesinden vazgeçmelidir. İkinci taraf, siyasi krizi ortadan kaldırmak ve herkese tatmin edici veya kabul edilebilir çözümler getirmelidir. Bu çözümlerin başında; diyalog yoluyla anlaşma; hükümetin kotaları ve mezhepçiliği aşan bir hükümet olması geliyor.
*Iraklı Yazar
KUVEYT VE DEMOKRASİ
al Halic
Başyazı
Kuveyt, iki yıl içinde ikinci seçimi gerçekleştirerek demokrasi sınavında bir kez daha başarılı oldu. Arap ülkelerinin yaklaşık altmış yıldır parlamenter seçim sistemine bağlılığının ön saflarında yer alma yeteneğini teyit etti.
Bu başarı, son yıllarda siyasi güçlerin suistimalleriyle gölgelenmelerine rağmen, demokratik çalışmanın ve konsolidasyonunun önemine dair gerçek bir farkındalığı ifade eden ulusal bir başarı olduğu için önemlidir. Bu başarı, kardeş Kuveyt’in liderliğinin ve halkınındır. Siyasi güçlerin hükümetle yaşadığı çatışmalar, siyasi yaşamın bozulmasına ve kurumların işleyişinin felce uğramasına yol açtı. Bu durum, iki yıl aradan sonra parlamentonun sürekli olarak feshedilmesine ve erken seçime gidilmesine yol açmıştır. Parlamentonun dört yıl görev yapması gerekiyordu.
Önemli olan, Kuveytlilerin (790 binden fazla seçmen), yeni Ulusal Meclisin farklı olacağı ve Kuveyt halkının çıkarına olan yasaları hükümetle iş birliği içinde, herhangi bir anlaşmazlık olmadan geçirebileceği umuduyla elli temsilcisini seçmesidir.
Seçim sonuçlarına göre gençlerin bu sefer olumlu bir rol oynadığı görülüyor. Yeni parlamentoda kadınların varlığı dikkat çekici. 2020 meclisinde kadınların yokluğundan sonra seçimlere katılan 22 kadından ikisi, zafer kazanarak mecliste yeniden kadın temsiliyetini sağladı. Ayrıca meclisin yüzde 54’ü değişti. Bir önceki meclisten 23 milletvekili yerlerini korurken, 27 yeni milletvekili girdi.
Önemli olan Kuveyt halkının seçmiş olduğu demokratik yola olan inancını yeniden teyit etmesidir. Belki de üyelerinin yarısından fazlasını genç yüzlerden seçerek meclise yeni bir kan aşılanmıştır. Kadının varlığı ve rolünü yeniden kazanması deneyin başarısına ve devamına giden yolda bir adım teşkil edebilir.
Evrensel'i Takip Et