Türk TORAKS Derneği pandemiye dair tüm araştırmaları masaya yatırdı
Türk TORAKS Derneği, pandemiye sürecinde yapılan ve birçok uluslararası dergide yayımlanan bilimsel çalışmaları kamuoyu ile paylaştı.
Fotoğraf: Vladimir Fedotov/Unsplash
Pandemi süreci hem hastalığın teşhisi ve tedavisinde hem de hastalığı atlattıktan sonraki dönemde bilinmezlikler ile dolu bir süreç oldu. Bu konuda birçok araştırmaya imza atarak bilimsel çalışmalara katkıda bulunan Türk TORAKS Derneği, uluslararası dergilerde yayınlanan ve henüz yayın aşamasında olan önemli çalışmaları paylaştı.
KOVİD ERKEKLERİ DAHA ÇOK VURDU
Kovid-19 tanılı hastalarda ölüm sıklığı ve ölüm nedenlerini anlamak amacıyla pandeminin erken döneminde gerçekleştirilen çalışma, pandeminin ilk dalgasında hastaneye başvuran Kovid-19 hastalarıyla yapıldı. Araştırmaya 26 merkezden bin 500 hasta dahil edildi. PCR pozitiflik oranı yüzde 66,2 idi. Olguların yaklaşık yüzde 80’i hafif-orta, yüzde 20’si ise ağır ve kritik olgulardı. Ölüm 67 olguda gerçekleşti ve oran yüzde 4,5 idi. Araştırma 2021 yılında Respiratory Medicine Dergisi’nde yayınlandı.
Prof. Dr. Nurdan Köktürk'ün çalışmasının sonuç olarak ayrıntılı istatistiksel analizde, erkek cinsiyette, ağır pnömoni (zatürre), kritik hastalık, kanser ve akciğer sertliği olgularında ölüm riskinin belirgin olarak arttığı görüldü.
SİGARA İÇENLER, ERKEKLER, 65 YAŞ ÜSTÜ TABURCU OLDUKTAN SONRA HAYATINI KAYBETTİ
Dr. Öğr. Üyesi Füsun Fakılı'nın çalışmasında ise Türkiye'de ilk Kovid-19 dalgasında hastaneden taburcu olduktan sonra hayatını kaybeden hastalar incelendi. Çalışmaya 11 Mart- 31 Temmuz 2020 tarihleri arasında 18 merkez katıldı ve bin 112 vaka analiz edildi. Taburcu olduktan sonra hayatını kaybeden hastaların ölüm nedenleri kaydedildi.
Buna göre taburculuk sonrası ölüm oranı yüzde 2,8; hastanedeki ölümlerle birlikte değerlendirildiğinde yüzde 6,3 olarak bulundu. Sigara içenlerin ölüm oranı içmeyenlerden yüksek bulundu. 65 yaşından büyük olanlarda, erkeklerde ve yandaş hastalık olarak da malignite (kanser), KOAH, kalp hastalığı veya şeker hastalığı olan hastaların ölüm oranı istatiksel anlamlı yüksekti. Ölümlerin yüzde 63,3’ünün taburculuktan sonraki ilk 6 ayda gerçekleştiği görüldü.
PANDEMİDE TEDAVİ PROTOKOLLERİ İŞE YARAMADI İLK KULLANILAN ANTİVİRAL İLAÇLAR HASTALARI OLUMSUZ ETKİLEDİ
Doç. Dr. Cenk Babayiğit'in çalışmasında, Türkiye'nin farklı bölgelerindeki 16 şehirde bulunan 26 merkezde, SBBK (Sağlık Bakanlığı Bilim Kurulu) tedavi rehberlerine göre hastanede tedavi edilen 1472 yetişkin Kovid-19 hastası izlendi. Frontiers in Medicine'de yayımlanan çalışmada, hastalık tablosunun ağırlığına göre bir veya birden fazla Kovid-19 ilacı kullanan hastaların analizinde; Kovid-19 ilaçlarının hiçbirinin olumlu klinik sonuçlara yol açmadığı, aksine;
- Hidroksiklorokin veya lopinavir/ritonavir veya favipiravir kullanımının hastanede yatış süresinde uzama riski,
- Favipiravir kullanımının hastalarda yoğun bakım ve invazif mekanik ventilasyon riskinde artış,
- Lopinavir/ritonavir kullanımının karaciğer ve böbrek fonksiyonlarında bozulma riskinde artış,
- Favipiravir ve azitromisin kullanımının karaciğer fonksiyonlarında bozulma riskinde artış ile ilişkili oldukları saptandı.
KOVİD-19: AŞILAMAYA KARŞILIK HASTANEYE YATIŞLAR
Pandeminin 4. dalgasının zirve yaptığı 1 - 10 Ağustos 2021 tarihleri arasında, 18 farklı ilden, 25 farklı hastanede Kovid-19 nedeniyle hastaneye yatan hastaların (yoğun bakım ve/veya hastanede yatan) aşılama durumunu öğrenmek ve iki farklı hatırlatma dozunu karşılaştırmak amacıyla gerçekleştirilen araştırmada:
Toplam 1.401 hasta verisi ile araştırma gerçekleştirildi. Hastaların 669’u (yüzde 47.8) hiç aşı olmamıştı. Hastaların 1.304’ünün (yüzde 93) aşısız veya 2 doz inaktif (Sinovac) aşılı veya yetersiz doz (tek doz) aşılı olduğu izlendi. Bu hastaların 529’u (yüzde 37.7’si) yoğun bakımlarda yatıyordu.
Yatan hastalar içinde;
- 2 doz inaktif aşı (Sinovac) + 1 doz mRNA aşısı (BioNTech) olanların sayısı 11 (yüzde 0.8) olduğu görülürken
- 3 doz inaktif aşı (Sinovac) olanların sayısı ise 49 (yüzde 3.5) idi.
- Yoğun bakımda ise 2 doz inaktif aşı (Sinovac) + 1 doz mRNA aşısı (BioNTech) olan 3 hasta (yüzde 0.6) bulunurken,
- 3 doz inakti aşı (Sinovac) aşısı olmuş 21 hasta (yüzde 4) bulunuyordu.
- Yoğun bakımda yatan hastaların 497’si (yüzde 94) aşısız veya 2 doz inaktif aşı (Sinovac) veya yetersiz doz (tek doz) aşılı idi.
İnaktif aşı olan Sinovac aşısı olan hastalarda, aşının koruyuculuğunun sona erdiği ancak iki doz Sinovac aşısı üzerine hatırlatma dozu olarak mRNA aşısı (BioNTech) yapılmış hastalarda koruyuculuğun yüksek olduğu gösterildi. Prof. Dr. Oğuz Uzun'a ait olan çalışma Infection isimli bilimsel dergide yayınlandı.
5.331 KOVİD-19 HASTASI İLE 1.645 SAĞLIKLI BİREY KARŞILAŞTIRILDI: EN YÜKSEK KORUMA 3 DOZ BIONTECH İLE HASTANEYE YATIŞ YÜZDE 98 AZALDI
Dr. Oya Baydar Toprak'ın araştırmasıda, hastanede yatan hastaların aşı durumunun değerlendirilmesi ve hatırlatma aşısı protokollerinin etkinliğinin karşılaştırılması amaçlandı.
Çalışma için Eylül 2021 ila Ocak 2022 tarihleri arasında, 28 merkez ve 18 ilden Kovid-19 nedeniyle hastanede yatan toplamda 5331 PCR pozitif Kovid-19 hastası ve karşılaştırılmalı değerlendirme yapılabilmesi amacıyla ayakta tedavi gören ve Kovid-19 olmayan 1645 hasta verisi analiz edildi.
Sonuç olarak bu geniş katılımlı çalışmada; etkili aşılamanın Kovid-19 ile ilişkili hastaneye yatış oranını azalttığı gösterildi.
- Kovid-19 nedeniyle yatan hastaların yaklaşık yüzde 40’ının aşısız olduğu
- Aşısızlara göre değerlendirme yapıldığında hastaneye yatış riskinin; 2 doz inaktif aşı (Sinovac) olanlarda yüzde 42; 3 doz inaktif aşı (Sinovac) aşı olanlarda yüzde 73; 2 doz inaktif aşı (Sinovac)+1 doz mRNA aşısı (BioNTech) aşısı olanlarda yüzde 85; 2 doz inaktif aşı (Sinovac)+2 doz mRNA aşısı (BioNTech) ile yüzde 97; 2 doz mRNA aşısı (Biontech) ile yüzde 90 ve 3 doz mRNA aşısı (BioNTech) ile yüzde 98 azaldığı görüldü.
- İki doz inaktif aşıdan (Sinovac) sonra korumanın, yeterli ve uzun süreli bağışıklık sağlamadığı;
- Bununla birlikte, bir hatırlatma dozun (inaktif aşı veya mRNA aşısı ile), iki doz inaktif aşı (Sinovac) alan hastaların bağışıklık tepkisini arttırdığı;
- Daha önce iki doz iki doz inaktif aşı (Sinovac) almış hastalarda, üçüncü doz olarak inaktif Sinovac aşısı yerine, mRNA aşısı (BioNTech) kullanılmasının hastaneye yatış ve ağır hastalığı önlemede daha etkili olduğu;
- Ek olarak, dördüncü bir dozun eklenmesinin daha etkili olabileceği gösterildi.
UZAMIŞ KOVİD DEĞERLENDİRİLDİ EN SIK GÖRÜLEN BELİRTİ NEFES DARLIĞI
Bu çalışmada Türkiye Kovid-19 Pandemi İzlem Ekranı kullanılarak Kovid-19 sonrası 1 yıllık dönemde hastaların uzamış semptomları ve bu semptomlara neden olan faktörleri değerlendirildi.
13 farklı merkezde toplam 504 hasta ile 3 basamakta görüşme gerçekleştirildi. Birinci basamakta telefon anketi, ikinci basamakta tıbbi kayıtların geriye dönük değerlendirilmesi, üçüncü basamakta yüz yüze ziyaret yapıldı.
- Telefon anketinde 1’inci yılda şikâyeti olan hasta oranı yüzde 27,1 olarak bulundu.
- Yüzde 17 ile nefes darlığı, yüzde 6,3 ile yorgunluk ve yüzde 5 ile halsizlik en sık görülen şikayetlerdir.
KOAH tanısı, tanı anında zatürre varlığı, hastalık sonrası nefes darlığı ve halsizliğin devam etmesi ve Kovid sonrası dönemde acil servis başvurusu olması uzamış semptomları öngören faktörler olarak saptandı.
İkinci basamakta 231 hastanın tıbbi kayıtları analiz edildi. Buna göre;
- İlk yılın sonunda göğüs röntgenlerinin yüzde 1,4'ünün tam düzelmediği, bilgisayarlı tomografilerin yüzde 3,4'ünde akciğer sertleşmesi geliştiği izlendi.
Üçüncü basamak denilen yüz yüze kontrol sırasında ise 138 hastanın yüzde 49,3’ünde en az bir şikayetin devam ettiği görüldü. Bunların en sık olarak;
- Yüzde 27,6 ile nefes darlığı; yüzde 18,1 ile psikiyatrik semptomlar (depresif duygu durumu ve kaygı bozukluğu ile ilgili belirtiler) ve yüzde 17,4 ile yorgunluk olduğu gözlenmiştir. Bilgisayarlı tomografilerin yüzde 2,4’ünde akciğer sertleşmesi ile uyumlu bulgular izlendi.
Doç. Dr. Serap Argun Barış'ın Asian Pacific Journal of Tropical Medicine dergisinde yayımlanan araştırmasının sonucunda Kovid-19 hastalarının yaklaşık yarısında uzun Kovid-19 görüldü. Hastalık şiddeti, ek hastalıklar ve acil servis başvurusu uzun Kovid-19 için risk faktörleri olduğu değerlendirildi. Bu hastaların erken dönemde tanımlanması ve takibi çok önerilmektedir.
KOVİD-19’UN GENETİK ETKİLERİ İNCELENİYOR
Türk Toraks Derneğinin çok merkezli olarak yürüttüğü ve Kovid-19’un uzun dönem etkilerini araştıran çalışmaları devam etmektedir. Doç. Dr. Pelin Duru Çetinkaya ve Dr. Özgecan Kayalar’ın yürüttüğü, genetik faktörlerin Kovid-19 üzerine uzun dönem etkilerine yönelik çalışmanın verilerini de kamuoyu ile bir sonraki basın toplantısında paylaşılması planlanıyor. (HABER MERKEZİ)