TMMOB: Dezenformasyonla mücadele adı altında 'sansür'e hayır
AKP ve MHP milletvekilleri tarafından hazırlanan “sansür yasası” Meclis gündemine gelirken tepkiler sürüyor.
Fotoğraf: Evrensel
Sansüre yol açacağı tepkileriyle ertlenen "dezenformasyonla mücadele" yasası yeni yasama yılıyla yeniden gündeme geldi. AKP ve MHP milletvekilleri tarafından hazırlanan “sansür yasası” Meclis gündemine gelirken TMMOB ve Barolar'da yasaya tepki gösteriyor.
Sosyal medya paylaşımlarına büyük cezalar öngören tasarıya ilişkin TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Emin Koramaz tarafından bir açıklama yapılırken Bursa Barosu Başkanlığından yapılan açıklamada da, "Yasa tasarısı ile Anayasa’nın 26, 27, 28 ve 29 maddelerinde bulunan haklar 'dezenformasyon' bahanesi ile Anayasa ve AİHS’ne aykırı olarak sınırlanmak istenmektedir" denildi.
"DEZENFORMASYONLA MÜCADELE ADI ALTINDA 'SANSÜR'E HAYIR!"
TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Emin Koramaz imzalı açıklamada, söz konusu yasa önerisinin her ne kadar “Basın Kanunu’nda değişiklik” adı altında sunulsa da iktidarın, muhalefetin sesini kısmaya yönelik girişimlerinin devamı niteliğinde olduğu belirtildi.
"Radyo ve televizyon kanallarının RTÜK, gazetelerin Basın İlan Kurumu, İnternet sitelerinin BTK aracılığıyla baskı altında tutulmasıyla yetinmeyen siyasi iktidar, Ağustos 2020 başında 'Dezenformasyonla Mücadele Merkezi'ni kurarak bir adım daha attı" denilen açıklamada, İletişim Başkanının şu sözleri hatırlatıldı:
"Önümüzdeki dönemin en büyük mücadele alanlarından biri olan dijital dünyada devletin yanı sıra tek tek bireylerin de dezenformasyon ve yalan haberlerin yayılımına ortak olmamak gibi sorumlulukları bulunuyor (…) Dijital terörizme ve dezenformasyona karşı tedbirler alıyoruz. Dezenformasyonla Mücadele Merkezimiz, yalan terörünü etkisiz hale getirmek için gayret gösterecek."
Koramaz imzalı açıklamanın devamında ise şu ifadeler kullanıldı:
"Bugüne dek deneyimlediklerimiz ve seçimler yaklaşırken yaşanabileceklere ilişkin öngörülerimiz dikkate alındığında, toplumsal istemleri ve tepkileri dile getirme, bilgiyi paylaşma ve bilgiye ulaşma özgürlüğü gibi demokratik hakların bu tür yapılarla engellenip sansürleneceği ortadadır.
İletişim ve söylem alanlarımızı genişletmek için insanlığın ilerici birikimiyle, bilim ve teknikle inşa ettiğimiz sosyal ağların ve iletişim araçlarının muhaliflere karşı kullanılmasına; iktidar yanlısı trollerin saldırılarına; demokrasilerde 5. güç olarak anılan yurttaş gazeteciliğinin önünün kesilmesine; basın-yayın kuruluşlarının ve kamusal sorumluluklarıyla bilimsel bilgiyi üretip paylaşan aydınların, iktidar temsilcilerinin hakarete varan yaftalamalarıyla susturulmaya çalışılmasına sessiz kalmayacağız! Yüzyıllar önce kütüphaneleri yakanlarla aynı anlayışa sahip iktidarların çağdışı yasaklarını ve sansürü kabul etmiyoruz! Yeraltı ve yerüstü zenginliklerimizin yağmalanmasına, Cumhuriyet değerlerinin yok edilmesine, her türlü hukuksuzluğa direndiğimiz gibi, anayasal hak olmanın ötesinde birer temel insan hakkı olan haber alma, ifade özgürlüğü ve basın özgürlüğü için de bilime, bilgiye ve gerçeğe olan tutkumuzla, aynı kararlılıkla mücadele edeceğiz.
Basın özgürlüğüne aykırı, sesimizi kısmaya yönelik tüm girişimlere karşı iletişim, haber alma ve ifade özgürlüğü haklarımızı kararlılıkla savunacağız!"
BURSA BAROSU: SANSÜR YASASINA HAYIR
Bursa Barosu Başkanlığından yapılan açıklamada ise; yasa tasarısı ile Anayasa’nın 26, 27, 28 ve 29 maddelerinde bulunan hakların, Anayasa ve AİHS’ne aykırı olarak sınırlanmak istendiğine dikkat çekildi.
Anayasa'nın 25. maddesindekei “Herkes, düşünce ve kanaat hürriyetine sahiptir. Her ne sebep ve amaçla olursa olsun kimse, düşünce ve kanaatlerini açıklamaya zorlanamaz; düşünce kanaatleri sebebiyle kınanamaz ve suçlanamaz” ifadeleri hatırlatılan açıklamada şu ifadeler yer verildi:
"İfade ve düşünce özgürlüğü, bilim özgürlüğü, basın özgürlüğü aynı 64 yıl önceki iktidarlar gibi 'Gerçeğe aykırı bilgi, haber saiki, kamu barışını bozmaya elverişlilik' gibi önceden öngörülemez, belirlenemez kavramlarla kısıtlanmaya çalışılmaktadır.
Bu yasaya baktığımız zaman; bilginin gerçeğe aykırı olduğuna kimin karar vereceği belli değildir. Gerçek muhtemeldir ki 'yürütmenin gerçeği' olacak, yürütmenin gerçek dediğinin dışındaki gerçekler gerçek sayılmayarak kanun kapsamında sansüre uğrayacak üstelik bu bilgiyi veren ve yayan, örneğin bir tweet atan ve bunu retweet eden ceza tehdidine maruz kalacaktır.
Aynı muğlaklık 'haber ya da bilginin hangi saikle yayımlandığı' hususunda ortaya çıkacak 'Kamu barışını bozmaya elverişlilik' gibi diğer muğlak bir kavramın eklenmesi ile de örneğin TÜİK rakamlarından ayrı ve hepimizin gerçek olduğunu adımız gibi bildiğimiz ancak yürütmenin resmi gerçek kabul etmeyeceği bilim adamlarının yaptığı araştırmalar bu kapsamda kabul edilecek, çarşı pazar dolaşan basın muhabirlerinin yaptığı haberlerden, kamuyu ilgilendiren tüm haberler bu kapsama sokularak yukarıda bahsettiğimiz en temel anayasal özgürlüklerimiz askıya alınmış olacaktır.
Açık, erişilebilir, öngörülebilir olmayan, bireyin yaptığı bir eylemin sonuçlarının ne olacağını önceden açıklıkla görebilmesi anlamını taşımayan, hukuk devletinin ve demokrasinin temel taşı olan ifade özgürlüğünü, basın özgürlüğünü ve bilim özgürlüğünü ortadan kaldırmaya yönelik, hakikati iktidarın belirlediği, mutlak bir rejimi hedefleyen, anayasanın tüm temel niteliklerine aykırı, açıkça halkın bilgi alma hakkının engellenmesi suretiyle 7 ay sonra yapılması planlanan seçimi etkilemeye ve seçimi de manipüle etmeye yönelik, şimdiden seçimin meşruiyetine gölge düşürecek olan yasa teklifine en yüksek perdeden tarih önünde bir kere daha itiraz ediyoruz." (HABER MERKEZİ)