Kadınların öncülüğünde İran’da bir sayfa döndü
İran’da bir sayfa döndü ve 2017, 2019 halk protestoları ve işçi grevlerinin deneyimi yeniden canlandı. İran rejiminin baskı konusunda eski özgüvenini yeniden kazanması uzun zaman alacak görünüyor.
Fotoğraf: Sarkhat
E. AVA
Sadi PİRUZ
Mihri ROODİ
İran’ın barut deposu olduğu ve bir kıvılcımla patlayacağı tespitini hep duyuyoruz. Bu seferki kıvılcım ve mahiyeti öyle bir patlamaya sebep oldu ki bütün dünya yaşananları izliyor. İranlı kadınlar geçen yıllardaki halk protestolarında sürekli eylemlere katılıyordu, ancak bu sefer isyanın merkezi oldular. Yani başka bir tabirle protestoların ilerleten gücü, lideri ve başlıca öznesi olarak kadınlar, politik ve demokratik talepleri vasıtasıyla toplumun başka kesimlerini ve başka hareketlerini de genel protestolar biçiminde kendi saflarına çektiler.
ŞİLER’DEN MAHSA’YA KATİL İRAN REJİMİ
8 Mart 1979’den bu yana kırk üç yıl boyunca İran’da baskı altında olan kadınların başlıca mücadele biçimleri gündelik hayatta bireysel direnişler şeklinde oldu. Bu boşluğun yükü ve örgütlenme arayışlarının olmayışının telafisini kadın aktivistler ve bağımsız feminist oluşumlar üstlenerek; hapse atılarak, işten çıkarılarak, sürgüne gönderilerek yaptılar. Her yıl yöntemlerini yenileyerek günün ihtiyaçlarına göre mücadele alanını boş bırakmadılar. Bugünlerde cereyan eden genel sokak protestolarında önemli ölçüde yıllardır İran rejiminin baskılarına rağmen bireyselliği örgütlülüğe dönüştürmeye çalışan kadınların etkisi var.
19 gün önce, protestoların sokağa taşmasını sağlayan kıvılcım Kürdistan eyaletinde Kürt kadınların müdahalesiyle ortaya çıktı. Aynı kadınlar geçtiğimiz ay, tecavüze uğramamak için kendini savunurken binadan düşüp hayatını kaybeden Şiler Resuli’nin ölümünden sonra sokağa çıkarak bu gibi ölümlerin arkasında “Bir kişi değil, bütün devletin ve kanunların” olduğunu dile getirdiler. Böylelikle Mahsa Amini’nin ahlak polisi tarafından öldürülmesine karşı başlayan eylemler Kürdistan eyaletinden taştı ve “Kadın, yaşam, özgürlük” sloganıyla İran’da 170 ile sirayet etti.
Son iki senede ahlak polisi devriyelerinin “Kötü örtünme” ile ilgili faaliyetlerinin şiddet kazanması, kimi diğer olgular ile iç içe geçmesi ile beraber ele alınmalı. Örneğin;
- Evlenme ve boşanma kanunlarının kadınların aleyhine olacak şekilde değiştirilmesi.
- Farklı cinsel yönelimlere sahip insanlara idam cezaları vererek baskının had safhaya ulaştırılması (Şu ana kadar bu sene içinde dört kişi bu suçlama ile idam cezasına mahkum edildi)
- Doğum kontrol araçları ve kürtajın, engelli doğacak olan çocuklar için bile yasaklanması ve aynı zamanda kadın sağlığı alanının güvensizleştirilmesi.
- Kadınların çalışma hayatlarının önüne engeller çıkarılması ve kadın çalışanlara karşı çalışma ortamlarının daraltılması
- Bekar kadınların hayatını kaybetmiş babalarının maaşlarından yararlanmasının engellenmeye çalışılması
Yukarıdaki örneklerin hepsi tek bir amaca hizmet etme bağlamında şekillendi. Bu amaç, “aile müessesesinin” en sert yöntemlerle korunması başta olmak üzere nüfus artışı ve bu doğrultuda İran İslam Cumhuriyeti’nin bekası için yeni nesil kadınların doğum yapan makinelere dönüştürülmesiydi. Dolayısıyla, ‘hicap’ ve ‘ahlak polisi devriyeleri’ meselesini bu etkenler ile bağlantılı olarak okumalıyız.
ZALİME ÖLÜM
“Kürdistan’dan Tahran’a kadınlara karşı zulme son”, “İş, ekmek, özgürlük/serbest örtünme” ve “Zalime ölüm, ister şah olsun ister dini lider” gibi sloganların yayılması hareketin yıllar içinde olgunlaştığını da gösteriyor. Bu radikal sloganlar yıllar sonra ağır bedellerin sonucu halk kitlelerine ulaştığı için bir mahiyeti de ortaya koyuyor ve bu yüzden bu sloganlar ana akım İran muhalif medya organları tarafından boykot edilip çarptırılıyor.
Özellikle Hameney’in şahsına yönelik sloganlar gün geçtikçe belirginleşiyor ve ciddi bir tabana yayılıyor. Bir diğer mesele ise 2017’den bu yana ilk kez İran dışında farklı ülkelerde bir araya gelen ve eylem yapan İranlılara şahit olunması. Kanada ve Almanya başta olmak üzere 155 ülkede yoğun katılımlı protestoların örgütlenmesi önemli faktörlerden biriydi.
ŞOVEN KIŞKIRTMA BAŞARISIZLIĞI, YENİ DENEYİMLER
Bu ayaklanmanın en önemli özelliklerinden bir diğeri de halkın hızlı bir biçimde dayanışma konusunda gösterdiği hassasiyet. Örneğin, “Kürdistan’dan Tahran’a kadınlar şiddet altında” sloganı ve tarihsel olarak gerçekten kritik olan Azerbaycan eyaletindeki halkın Kürdistan’ı açık bir şekilde “Azerbaycan’ın gözü açık, Kürdistan’ın arkasında” sloganı ile desteklemesi farklı kesimlerin birleştiğine işaret ediyor. İran rejiminin yıllardır halkın arasında ördüğü şoven duyguların silikleştiğini gözlemlemek mümkün.
Protestoların başlamasından birkaç gün sonra, halkın sokak toplantılarında yeni bir tarz ortaya koyduğunu da gördük. Mahalle odaklı ve baskı mekanizmalarına karşılık veren bir hareket ortaya çıktı. Önceki yılların rutininin aksine yani şehrin ana meydanlarında saatlerce kitlesel toplantıların yanı sıra bu kez mahalleler toplanma merkezleri haline geldi. Bu şekilde mahalle sakinlerinin sokaklardan ve ara sokaklardan önce onar kişilik gruplar halinde (Genellikle çöp tenekelerini yakmak ve trafik oluşturarak slogan atmak şeklinde) dışarıya çıkması ve kısa bir süre sonra protestolar başladı. Bu toplanma hareket halindeydi ve mahallelerde dağlan bir yol izliyordu. Bu şekilde, haberin alındığı andan polislerin o noktaya ulaşmasına kadar, kalabalık çoktan dağılmış ve başka bir noktaya yönleniyor.
ÖNEMLİ BİR FAKTÖR OLARAK ‘GREV’
Sadece İran’da değil, tüm dünyada sokak eylemleri önce yükselir ve ardından düşer. Bunun nedeni, bir yandan halkın sahadaki gücünün zayıflaması, diğer yandan hükümet baskısının, şiddetinin artmasıdır. Bu düşüş eğilimini sokak mücadeleleri lehine değiştirebilecek olan şey ise ülke çapında grev ve sokak hareketinin iç içe geçmesidir. Genel grev meselesi 2019 yılından bu yana İran’da rejim karşıtı protestolarda gündeme gelen mesele ki hâlâ boşluğu belirli ölçülerde hissediliyor. Grevlere çeşitli iş kolları yanaşırken zayıflığını koruyor.
Kürdistan eyaletinde “grev” sokak protestolarının ilerletici unsuru oldu. Bu küçük çaplı grev o bölgede özel endüstrilerin ve güçlü bir işçi sınıfının olmaması nedeniyle hükümete belirli bir ekonomik darbe indiremese de ortak mücadele ruhunu artırmak için önemli bir siyasi-toplumsal işleve sahipti. Ayrıca grevle birlikte sokaklar boşalmadı ve kimse “evde kal” çağrısı yapmadı. Grev çağrısı gününün akşamı halk yeniden sokaklardaydı.
Elbette sokakta süren protestoların devam etmesi ve ilerlemesi için işçi hareketinin “grev” kararı ve sokaklarda bu çağrıyla var olması gibi yapacağı etkin müdahaleye ihtiyaç var. Dolayısıyla özellikle stratejik fabrikaların iş durdurması hükümetin belini belli oranda bükecek ve sokağı canlandıracaktır. Bu çerçevede toplu ulaşım işçilerinin grev kararı, Dena Petrokimya fabrikasının grev kararı, öğretmenlerin grev çağrısı ve bunun gibi birçok iş kolunun bu hareketle ortaklaşması belirleyici ve toplam hareketin mahiyetini belirleyecek cinsten.
Kadın işçiler ve emekçiler bu sokak eylemlerinde yer alıyorlar ancak bu katılım için çalışma ortamlarını terk etmek ve kadın hareketinin içinde sokakta olmak zorunda kalıyorlar. Bu grevlerin yaygınlaşması kadın işçilerin de hareketin içindeki konumunu güçlendirecektir.
ÖĞRENCİ HAREKETİNİN DURDUĞU YER
Bu protestoların diğer önemli dinamiği de öğrenci hareketinin önemli rolü ve hareketi güçlendirmesi. Bu protestolarda özellikle 2000’lerde doğan gençlerin, liselilerin yaygın varlığı ve çevik kuvvet güçleriyle mücadele araçlarını güçlendirmeleri ve karşılık vermeleri; halkın, özellikle de genç neslin artık sokakta kurban olmak istemediği kazanmak üzere atakta olduğu anlamına geliyor.
150’yi aşkın üniversitenin boykotta olması, Şerif ve Tebriz Üniversitelerinde polisin kampüsün tüm kapılarını kapatıp silahla öğrencilere saldırması ve çıkan görüntüler dehşet verici oldu. Gece saatlerinde öğrenci yurtlarının basılması ve öğrencilerin tutuklanması İran rejiminin yaratabileceği baskının çok ufak bir örneği. Öğrenci hareketi hiç olmadığı kadar bu yıllarda deneyim kazanmış ve güçlenmiş durumda. Fakültelerden üniversitelere öğrenci konseylerinin ortaklaşması belirli bir düzeye işaret ediyor. Öğrenci hareketi daha önceden de işçi hareketi ve kadın hareketiyle ortak hareket etme deneyimine sahipti ancak şimdi bir yönüyle bugün oluşan süreci ve diğer hareketleri besleyen konumda.
İran rejiminin korktuğu eyaletlerden biri ise Sistan Belucistan. Devrimden sonra en yoksul, hep baskının had safhada olduğu bu eyaletin Zahedan şehrinde 30 Eylül’de katliam mahiyetinde bir operasyon gerçekleşti. Aralarında 15-16 yaşında çocuklarında olduğu 67 kişi silahla ve helikopterle ateş edilerek öldürüldü.
Benzeri mesele Kürdistan eyaleti için de geçerli. Hükümet yıllar boyunca Sistan Belucistan ve Kürdistan eyaletini yoksulluğa ve açlığa mahkum etti. Dolayısıyla oradaki ayaklanmaların gücünü ve şiddetini biliyor.
BİR SAYFA DÖNDÜ
Bu radikal hareket, mayıs ayından bu yana baskı atmosferinin kadınlar, emekçiler, öğretmenler, öğrenciler üzerinde hakim olduğu bir ortamda gerçekleşiyor. Bu protestolarla bir sayfa döndü ve 2017, 2019 halk protestoları ve işçi grevlerinin deneyimini yeniden canlandırıldı. İran rejiminin baskı konusunda eski öz güvenini yeniden kazanması uzun zaman alacak görünüyor.
İran’ın özel koşullarında, eğer güçlü siyasi partiler veya etkili işçi örgütleri olsaydı “genel grev” gibi irade ile gerçekleşmesi arasındaki boşluk hiç şüphesiz bu hareketlilikte doldurulurdu. Ancak böyle bir güç olmadığından genel grevin yaşanması, hareketin mahiyetinin sağ kanada sapmaması çok daha zor hale gelirdi.
İran’daki hareket öğrenciler, işçiler ve emekçiler açısından konseyler ve şûralar şeklinde örgütleniyor. Dolayısıyla örgütlü ancak bir devrimin yükünü kaldırabilecek gelişmişlikte değil. Öte yandan bir devrim ya da önemli bir değişimle sonuçlanıp sonuçlanmaması sürecin dinamikleriyle ilgili ancak 2017'den bu yana bir birikim ve ilerlemenin olduğu da görmezden gelinemez. İran’da her şeye rağmen, mücadele birikimi ve ilerlemede bir dönüm noktası yaşanıyor.