07 Ekim 2022 02:37

Üzüm bağda, umutlar gelecek bağ bozumuna kaldı

Elâzığ’ın meşhur öküzgözü, boğaz kere köse tevek üzümlerini yetiştirenler, bağ bozumunda umduklarını bulamadı. Hatta bazı üreticilerin üzümü bağda kaldı. Çünkü istedikleri taban fiyatını alamadılar.

Fotoğraf: Özkan Zülfikar/Evrensel

Paylaş

Özkan ZÜLFİKAR
Elazığ

Bağ bozumu… Üreticinin bin bir emek ve çileyle yetiştirdiği üzümün hasat mevsimi. Eylül ortası ekim başı gibi yapılan hasat, üreticinin bütün bir yıl geçimini sağlayacak. Toprağın canlanıp hayat bulduğu, tohumların filizlenip yeşerdiği, bağların budanıp yeşillendiği bahar aylarında, üreticide de yeşeren umutlar, verimli bir sene beklentisi boy gösterir. Bir sonraki bağ bozumunda umutlarının sararıp dökülen yapraklar gibi düşmesini değil, kestiği salkım üzümün tanelerinin bereketiyle bir sonraki yılda da büyümesini ister.

Elazığ da yetişen üzümler, toplanıp şarap fabrikalarına verilir. O şarap ki bazı uygarlıklarda tanrısı bile vardır. Hayyam rubailerinde dillendirilmiş, edebi metinlere konu olmuş; aşkın, sevdanın, dillendirilmemiş kelimelerin sırrını taşımış ‘Gül rengi şarap.’ Elazığ’ın meşhur öküzgözü, boğaz kere ki bunlar tescillenmiş, köse tevek üzümlerinden elde edilmiş şaraplar zamanında altın madalyalara layık görülmüş.

İşte bu üzümlerin yetiştiricileri, bağ bozumunda umduklarını bulamadı. Hatta bazı üreticilerin üzümü bağda kaldı. Çünkü istedikleri taban fiyatını alamadılar. Yılda 7-8 ton bazen 10 bin ton ürünün hasadını yapan köylü eskiden aracının ürünü kaçtan aldığını bilmezmiş. Aracılar ürünü alır, fiyatı üzümü aldıktan sonra belirler, ödemeyi de aylar sonra yaparlarmış. Bu durumu değiştirmek isten üretici bir araya gelerek taban fiyat olarak 18 TL belirlemiş, her köyden de iki temsilci seçmiş. Üzüm fiyatında anlaşma olmadan da alıcıları köye sokmamışlar. Hadi gelin bundan sonrasını onlardan dinleyelim:

KOOPERATİF, ÜRETİCİNİN HAKLARINI KORUYACAK

Gürkan Bektaş, Koruk, Dambüyük, Esenkent köylerinin birleşerek kurduğu Tarımsal Kalkınma Kooperatifi dernek başkanı. Kuruluş amaçlarının üreticilerin haklarını korumak olduğunu söyleyen Bektaş yörede yetiştirilen şaraplık üzümlerin pazar sorunu olduğunu söylüyor. Pazar sorununa çare bulmak için üreticiler birleşmiş ve bir kooperatif kurmuş. Kooperatifin sorunlarına nasıl çare olduğunu şöyle anlatıyor Bektaş, “Hasat zamanı birkaç firma gelir buraya fiyat vermeden ürünlerini alır gider. Bir ay sonra fiyat belirlenir. Altı ay, sekiz ay hatta dokuz ay sonra parasını öderdi. Hatta bazı firmalar para bile ödememiş, bazı üreticiler mağdur da olmuştur. Bu sene üreticilerle birlikte bir sözleşme imzaladık. Adil bir fiyat belirlenmesi gerektiğini söyledik. Biz on sekiz TL olarak konuştuk. Her köyden ikişer temsilci belirlemiştik. Bu temsilciler üzerinden fiyat belirleme işlerini konuşacaktık. Bir de fiyat belirlenmeden firmaların köye girmelerini istememiştik. Bu hakkı kazandık. Fiyat belirlendikten sonra firmalar girmeye başladı. Fiyat olarak on sekiz dedik. En sonunda on dört lirayı kabul ettik mecburen. Kabul etmek zorunda kaldık. Aslında alternatifimiz olsaydı belki daha yüksek fiyatlara satabilirdik”.

Bütün bunları Üzüm Üreticileri Birliğinin yapması gerektiğini belirten Bektaş eleştirilerini şöyle dile getiriyor: “Aslında konunun muhatabı Üzüm Üreticileri Birliği olmalıydı. Onlarla da büyük sorunlar yaşadık. Birlik başkanına kararımızı aktarmamıza rağmen kendisi başka bir köyde üzüm kesmeye başladı. Bu birlikteliği bozmaya çalıştı. Bu kişi aynı zamanda bir şarap fabrikasının da temsilcisi. Bu firma için de üzüm kesmeye başladı. Bu konuda da kendisiyle çatıştık. Halen de çatışıyoruz. Bu durumda kurumsal olarak kendisini tanımadığımızı her tarafa beyan ettik. Her platformda da teşhir etmeye devam edeceğiz”.

HEM ÜRETİCİNİN HEM DE TEDARİKÇİNİN TEMSİLCİSİ

 Elazığ Merkez İlçe Üzüm Üreticileri Birliği Başkanı Cengiz Öz ise yapılan eleştirilere şu cevabı veriyor: “Üretici fiyattan memnun olmayabilir. Fiyatın belirlenmesi için bir direnişte bulunabilir. Ama bu teknik daha önce de denendi. Çiftçiye zarardan başka bir şey getirmediğini biz gördük. Şöyle ki, üzümün bir hasat dönemi var. Siz hasat dönemini kaçırdığınızda üzüm hiç bir işe yaramıyor. Kalite düşüyor, üzüm bağda kuruyor. Firmaların belli kriterleri var. Bu kriterlere uymayınca almama eğilimleri doğuyor. Bu eylemin yapılacağı zaman hasat zamanı değildir. Hasat zamanında siz çiftçiyi engellemeye kalkarsanız sonuç ağır olur. 7-8 gün çiftçi engellenmeye çalışılmıştır. Köy köy gezilerek çiftçilerin ürünlerini vermemesi talep edilmiştir. Çiftçi ürünü vermeye çalışıyor alan kişi de alıyor. Arada başka bir teşekkülün imza attığı yok. 350 üyemiz var. Şöyle bir sözleşmemiz var. ‘Ürünümü üretici birliği üzerinden satmayı taahhüt ediyorum’ üretici birliğinin böyle bir taahhüdünün olmasına rağmen, hiç bir üreticinin önüne geçip de, ‘Ürünü ben olmadan satamazsın’ dememiştir. Ama bir kooperatif ya da bir teşekkül kendi aralarında toplanarak bir şeyler yapmış. 50 - 100 kadar üretici ile bir araya gelmiş, talepte bulunmuş ama bu Elazığ’da bulunan 2 bin beş yüz çiftçiyi ilgilendiren durum değildir. Ayrıca ben kimsenin temsilcisi değilim. Bir firmanın sahibiyim. Çiftçinin temsilciyim. Ama Elazığ’daki firmaya da tedarikçiyim. Ülkenin birçok iline de üzüm tedarik ediyorum. Kurallar ve yasalar çerçevesinde kurulmuş bir tedarikçi firmayım kimsenin temsilcisi de değilim.”

‘FİYAT ÖNEMLİ DEĞİL’

Mayıs ayından itibaren basın yayın aracılığı ve sosyal medya aracılığıyla maliyetleri anlattıklarını, taban fiyatının en az on beş lira olursa sürdürülebilir olabileceğini vurguladıklarını söyleyen Öz sözlerini şöyle sürdürdü: “Firmalar bizi dikkate alıp, Elazığ’da on dört lira gibi bir fiyatı açıkladılar. Muhtemelen ulaşımı hesapladılar. Başka giderleri hesapladılar ve bu fiyatı uygun gördüler. Biz de kabul ettik. Ancak biz şunu talep etmeliydik. Şimdi Elazığ’da üzüm büyük oradan yerde. Yani fabrikaların tonajları bu üzümü almaya yeterli değil. Firmaların belli bir limitleri var ve bu limitin dışında alım yapmıyorlar. Plansız üretimden dolayı Elazığ’da üzümün tamamı yerden kalkmıyor. Fiyat çok önemli şey değil. Küçük aile işletmeleri daha çok. Bunları korumak gerekir. Tüm üreticinin üzümünü nasıl satabiliriz, bunu düşünmeli herkes.

ALTIN MADALYALI ŞARAP

“Bizim üzümlerimiz şaraplık üzüm. Öküzgözü, boğaz kere ve köse tevek yetiştiriyoruz. Üzüm yetiştirmek çok zor” diyor Koruk Köyü sakinlerinden Ali Çok. ‘80’li yıllarda TEKEL’de çalışan dedesinden kalma bir şişeyi göstererek anlatıyor üzümlerin kalitesini: “Ustabaşıydı dedem. Buzbağ şarapları üretilirdi. Neredeyse her yıl ödül alırdı o şaraplar hem de altın. Bir ok mühendis olmasına rağmen şarabı dedeme tattırmadan piyasaya sürmezlermiş”.

ALICI TEKELLEŞMİŞ, ÜRETİCİNİN DE ÖRGÜTLENMESİ GEREK

Alıcının tekelleştiğinde şikayetçi olan Sün Köyü’nden Şükrü Bulut, “Fiyat tatmin etmedi. Fabrikalar tekelleşmiş. Üreticinin sözü geçmiyor. Onların istediği fiyatlar geçerli oluyor. Bu fiyat bizi kurtarmadı. Ama mecburen veriyoruz. Üreticinin söz hakkı olmadan fiyat belirleniyor. Türkiye’nin en büyük üç şarap fabrikası geliyor. Tekelleşmişler. Bizi mi dinlerler? Ben de kooperatife üye olacağım. Örgütlü toplumla örgütsüz toplum bir olur mu?

Yasin Ertürk Dambüyük Köyü’nden: “Fiyatlardan memnun değiliz. En az on sekiz-yirmi lira arası olmalıydı. Giderimizi karşılamıyor. İlaçtır, gübredir, mazottur. İşçiliği… Bu fiyat kafa kafaya geliyor.” 

Koruk Köyü’nden Akın Toktaş ise, “Bu yıl maliyetler bayağı yükseldi. Mazot, ilaç vs. bayağı arttı. Verim de düşük. Susuz üzüm yetiştirdiğimiz için hava şartlarının da elverişsiz olması verimi düşürdü. Üzüm fiyatları en az on sekiz olmalıydı. Ancak on dört lirada anlaşıldı mecburen vermek zorunda kaldık.

Küçük yaştan beri üzüm üreticiliği yaptığını belirte Sün Köyü’den Ali Önay, fiyattan memnuniyetsizliğini şöyle anlatıyor: “Gübre pahalı, işçilik pahalı. İlaç pahalı. Kurtarmıyor ki. Nasıl memnun olalım. On dört lira yerine on sekiz olmalıydı. İşçi ya da makina yerine bağın tüm işlerini kendimiz yapmazsak zarar etmiş olacağız. Faizsiz kredi versinler. Üretime destek verilsin” .

"TARIM İL MÜDÜRÜNÜN MÜHENDİSLERİ KAHVEDE PİŞBİRİK OYNUYORLAR"

Geçin yılkı fiyatlarla bugünü karşılaştıran Sün Köyü’nden Halil Öz ise şunları söylüyor: “Üretimle uğraşıyoruz. Ne kazanıyorsunuz diye sorarsanız. Valla bişey kazandığımız yok. Şarap fabrikaları, araya ikinci üçüncü şahısları koyar, her şey değerinin altında alınır. Girdiler çok yüksek. Taban fiyat memnun etmedi. Geçen sene bir kilo üzüm beş liraydı mazot altı liraydı. Bu sene mazot yirminin üzerinde ama bir kilo üzüm on dört lira. Yirmi beş kiloluk kükürt altmış liraydı bu sene iki yüz yirmi lira. İlaç fiyatları da var. Üzümde hastalık çıkıyor. Bu hastalık nedir? Çaresi var mı yok mu? İlgilenen yok. Üretici kendi halinde. Neresinden tutalım hangi birini anlatalım ki. Bir tek üzümle de sınırlı değil tüm üretim kalemleri için geçerli. Burada tarım il müdürünün mühendisleri kahvede pişbirik oynuyorlar. Allah aşkına gelin bir bakın. Toprak analizi yapın. Üzüm ülkenin malıdır.”

ÖNCEKİ HABER

Van’daki kurumlardan hasta mahpuslara özgürlük çağrısı

SONRAKİ HABER

Davutoğlu: Kılıçdaroğlu'nun başörtüsü açıklaması 6'lı masaya uygun

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa