Sağlık emekçileriyle bir araya gelen Ercüment Akdeniz: İhtiyaç birleşik emek cephesi

Emek Partisi (EMEP) Genel Başkanı Ercüment Akdeniz, İzmir programı kapsamında Dokuz Eylül Üniversitesi (DEÜ) Hastanesi’nde çalışan sağlık emekçileriyle bir araya geldi. Balçova Belediyesi Ercüment Özgür Sosyal Tesisinde gerçekleştirilen toplantıda sağlık emekçileri yaşadıkları sorunları anlatırken Akdeniz, sorunlarının çözümüne karşı birleşik emek cephesine ihtiyaç olduğunu söyledi.   

Öncelikle sağlık emekçilerinin söz aldığı buluşmada işçi ve emekçiler sorunlarını dile getirdi. Taşerondan kadroya geçen sağlık işçileri sorunlarını dile getirdi. Mobbingden sürgünlere kadar birçok sorunla boğuştuklarını anlatan sağlık emekçileri, işyerinde bölünmüşlüğe vurgu yaptı. Ayrıca Genel Başkan Ercüment Akdeniz’e Emek ve Özgürlük İttifakı’na ilişkin de sorular yöneltti.

“BİZLER GERÇEK KADRO İSTİYORUZ”

Taşerondan kadroya geçen bir sağlık işçisi, “Yıllarca hastanemizde sendikalaşma mücadelesi verdik. İşçiler olarak mücadelemizi kamu emekçileri ile birleştirdik. Neden sendikalı olmamız gerektiğini bu mücadelede daha iyi anladık. Bizler gerçek kadro istiyoruz. Karşılaştığımız sorunlar çok fazla, bizler ayrıca sendikal bürokrasi duvarına tosluyoruz” dedi.

Eşit işe eşit ücret taleplerinin yükseldiği bir dönemde insanca yaşama ve çalışma koşulları için mücadeleyi sürdüreceklerini söyleyen sağlık işçileri, “Biz artık bu taleplerimizin karşılanmasını istiyoruz” dedi.

Hastanesi’nde çalışan sağlık emekçileriyle bir araya geldihttps://t.co/Viu4FL2X0V pic.twitter.com/2bVNdbi9nr — Evrensel Gazetesi (@evrenselgzt) October 7, 2022

“BASKILARI MÜCADELE EDEREK PÜSKÜRTÜYORUZ”

Teknik personel olarak çalıştığını ifade eden bir sağlık emekçisi, sürgün tehdidiyle karşı karşıya kaldıklarını belirtti. Çalışanlarda sınıf bilincinin eksikliğine vurgu yapan sağlık emekçisi, görev yükselmede sınav açılmamasını da dile getirdi.

Son 5 yıldır hastanede baskıların daha da arttığı bir dönem yaşandığını belirten bir başka sağlık emekçisi, "Basın açıklamasını yaptırmamak için her şeyi yapıyorlar. Hepimize sarı zarf gelmiştir. Bunu örgütlü mücadelemizle püskürttük. Hastane tek adam yönetimi gibi ele alınıyor. Halka nasıl baskı varsa DEÜ tarafından da çalışanlara baskı var. Ama biz yılmayacağız, mücadelemizi büyüterek devam ediyoruz” diye konuştu.

Söz alan bir diğer sağlık emekçisi ise, “Maliye Bakanı ülkeyi nasıl yönetiyorsa bizim hastane de öyle yönetiliyor. Sağlığa piyasa gözüyle bakılıyor. Ancak insanlarda korku da var, yine de direniş göstereceğiz" dedi. 

“DİĞER İKTİDARLAR GİBİ BU İKTİDAR GİDECEK”

Sağlık emekçilerinden sonra ise konuşan EMEP Genel Başkanı Ercüment Akdeniz, dünya ve ülkedeki tabloya değinerek sözlerine başladı. Akdeniz, “Üç önemli virajı geçiyoruz. Bir, pandemi, ikincisi ekonomik kriz üçüncüsü ise savaş tehditti. Pandemi ve ekonomik kriz dönemlerinde fatura işçilere çıkarılır, yönetilenler eskisi gibi yönetilmek istemezler, insanlar itiraz etmeye başlar. Sosyal eylemler artar. Bu dönemlerde faşist ideolojiler göreve çağrılır. Sermaye dünyası bir rekabette pandemiyi fırsata çevirmek ister. Bütün burjuvalar kendi işçilerine savaş açmış durumda” dedi.

Önceki hükümetlere atıf yapan Akdeniz, "Bu iktidarda işçi ve emekçilerin eylem dalgasıyla gidecek, gitmeli" dedi. Özel, Çiller ve koalisyon hükümetlerinin akıbetlerini hatırlattı.

Akdeniz, “Bu kadar yüksek enflasyonla, zam dalgasıyla halkı felakete sürüklüyorlar. Ancak AKP iktidarının gidebilmesi sadece sandık bazlı düşünmemek gerekir. Önceki dönemlerde olduğu gibi güçlü bir emekçi dalgasına ihtiyaç var. Lokal eylem ve direnişlerin toplu bir mücadeleye dönüşmesi şart. Düzen muhaliflerine ve sendikal bürokrasiye rağmen bunu başarmak zorundayız” diye konuştu.

“HEM SEÇİM ÖNCESİ HEM DE SEÇİM SONRASINDA MÜCADELEYE HAZIRLANMAYIZ”

Seçimin de sandığın da esas güvencesinin emekçilerin ve halkın örgütlü mücadelesi olduğunu vurgulayan Akdeniz, “Tek adam iktidarından ve sermaye tahakkümünden kurtulmamız lazım. Millet ve Cumhur İttifaklarının önüne uluslararası sermaye acı reçeteyi koydu. Kimler uluslararası sermayeye güven veriyorsa bilin ki onlar işçi ve emekçilerin canını okur. Bu yüzden emekçiler sermayeden bağımsız kendi ekonomik programıyla tarih sahnesine çıkmalı” dedi.

Zenginin daha zengin yoksulu daha yoksul yapan bir sistemle karşı karşıya olduklarını belirten Akdeniz, “Bu ülkenin yarısı asgari ücretli ve aç. Emekçiler ikinci işi yapmak zorunda kalıyor, çocuğunu göremiyor. İnsanca çalışmak ve yaşamak bütün işçilerin haklarıdır” diye konuşmasını sürdürdü.

İttifak çalışmalarından örnek veren Akdeniz, "Biz sosyalist, devrimci, ilerici partiler tutum belgelerimizi ve deklarasyonlarımızı açıkladık. Bu kapsamda sizleri birleşmeye çağırıyoruz. Ama sizlerde sendikalar olarak, işçi emekçi inisiyatifleri olarak başlıca talepleriniz etrafında bir tutum belgesi hazırlamalısınız. Bu taleplere burun kıvıran burjuva partilerine prim verilemez. Emek ve Özgürlük ittifakını genişleteceğiz. Ama bizim ittifakımız partilerden menkul bir ittifak olmayacak. İşçiler ve emekçiler bu ittifakın merkezine yerleşmelidir” diye konuştu.

"SUNİ TARTIŞMALAR BÖLÜNMEYİ ARTTIRIR"

Sansür yasasına da yeniden tartışılan başörtüsü meselesine de değinen Akdeniz, "Nerden çıktı bu şimdi? Memleketin temel derdi şu an ekonomi. Ayrıca gerçek laiklik hiçbir zaman tesis edilemedi. Bu bütünü görmeden ortaya atılan bu yapay gündemler işyerlerinde emekçileri de bölerek zarar veriyor” dedi.  

Yunanistan’la gerilime ilişkin de konuşan Akdeniz, “Hükümet bir savaş ortamı oluşturmak istiyor. Bizler iki yakanın sosyalistleri olarak hükümet politikalarını reddeden, kardeşliğe ve enternasyonal mücadeleye vurgu yapan bir açıklama yaptık. Ama bu yetmez, her iki yakanın sendikaları ve emekçilerinin de bu konuda tutum geliştirmesi gerekir” diye belirtti.

Akdeniz ittifak ve seçimlere ilişkin sağlık emekçilerin sorularını da yanıtladı. (İzmir/EVRENSEL)