Sansür yasası adım adım Meclisten geçiyor:Sadece gazetecinin değil tüm toplumun sorunu
"Sansür yasası" teklifini değerlendiren TGS Genel Başkanı Gökhan Durmuş, sansürün sadece gazetecileri değil tüm halkı yakından ilgilendirdiğini vurguladı.
Fotoğraf: Evrensel
Birkan BULUT
Ankara
AKP ve MHP’nin hazırladığı sansür yasasının ilk 14 maddesi kabul edilirken, 3 yıla kadar hapis cezasını öngören kritik 29. maddenin de içinde bulunduğu ikinci bölümün görüşülmesine salı günü başlanacak. Basın ve meslek örgütleri ve muhalefet partilerinin tepki gösterdiği teklifi değerlendiren TGS Genel Başkanı Gökhan Durmuş, sansürün sadece gazetecileri değil tüm halkı yakından ilgilendirdiğini vurguladı.
AKP-MHP’nin ‘dezenformasyonla mücadele’ iddiasıyla Meclise getirdiği ve sansüre yol açacak 40 maddelik yasa teklifinin görüşmeleri sürüyor. İlk 14 maddesi genel kurulda kabul edilen teklifin, diğer maddelerinin görüşülmesine salı günü başlanacak. Kabul edilen maddeler arasında basın kartı komisyonunun üye sayısı ve internet haber sitelerinin basın ilan kurumuna bildirimi gibi teknik konularda değişiklikler yapıldı.
TEKLİFTE YAPILAN DEĞİŞİKLİKLER NELER?
Teklifte yapılan değişiklikle Ankara ve İzmir’de en fazla basın kartı sahibi üyesine sahip basın ve meslek örgütlerinden temsilcilerin de dahil olacağı komisyon toplam 19 kişiden oluşacak. Teklifte Basın Kartı Komisyonu üye sayısı 9’dan 19’ çıkarıldı. Buna göre İletişim Başkanlığını temsil eden üye sayısı 2’den üçe çıkarıldı; Ankara, İstanbul ve İzmir illeri dışındaki basın-yayın meslek kuruluşlarının sahip ve/veya çalışanları tarafından kurulmuş basın-yayın meslek kuruluşlarından en fazla basın kartı sahibi üyesi bulunan meslek kuruluşu tarafından belirlenecek üye sayısı 1’den 4’e, sürekli basın kartı sahipleri arasından başkanlığın seçeceği üye sayısı 1’den 4’e çıkarıldı, işçi sendikalarının belirleyeceği üye sayısı 1’den 2’ye, iletişim fakültesi dekanları veya basın kartı sahibi gazeteciler arasından başkanlığın seçeceği üye sayısı da 1’den 3’e çıkarıldı. Ancak önceki komisyonda 9 kişiden 5’ini seçen İletişim Başkanlığı, 19 kişiden 11’ini belirleyerek yine karar çoğunluğunu elinde bulunduracak. Oysa gazetecilerin bu konudaki talebi idari bir kurum olan İletişim Başkanlığının değil, basın ve meslek örgütlerinin burada yetkili kılınmasıydı. Teklifte internet haber sitelerinin yönetim yerinin bulunduğu beyannamelerin başsavcılıklar yerine Basın İlan Kurumuna verilmesi teklif edilmişti. Ancak AKP ve MHP’nin önergesiyle bu uygulamadan vazgeçildi. Beyannameler savcılıklara verilmeye devam edecek.
EN BÜYÜK ENGEL 29. MADDE
Türkiye Gazeteciler Sendikası Genel Başkanı Gökhan Durmuş, kanun teklifinde 14 madde kabul edilse de görüşmelerin sürdüğünü belirterek, “Muğlak ifadeleri içermesi nedeniyle hem gazetecilerin haber yapması hem de halkın haber alma özgürlüğü önündeki en büyük engellerden biri 29. maddedir. Buna göre üç yıla kadar hapis cezası istenen maddede şöyle deniyor: ‘Sırf halk arasında endişe, korku veya panik yaratmak saikiyle, ülkenin iç ve dış güvenliği, kamu düzeni ve genel sağlığı ile ilgili gerçeğe aykırı bir bilgiyi, kamu barışını bozmaya elverişli şekilde alenen yayan kimse...” Şimdi buradaki kamu düzenini bozmak ve halk arasında korku yaratmak gibi ifadeler neye göre yorumlanacak? Bunlar tamamen belirsiz. Bir gazetecinin iktidarın uygulamalarına yönelik eleştirilere yer verdiği ya da toplumda korkuya neden olsa da kamu yararı olan haberi, bu maddeye göre kolayca cezalandırılabilir” dedi.
VATANDAŞIN SESİNİ DUYURMASINA DA DENGEL
Basın meslek örgütleri olarak gündeme gelmesinden bu yana sansür yasa teklifine karşı birlikte mücadele ettiklerini ifade eden Durmuş, ancak sansürün sadece gazetecileri değil tüm halkı yakından ilgilendirdiğini vurguladı. Gazetecilerin haber yapmasını ve sosyal medyadaki paylaşımları kısıtlamayı amaçlayan bu teklif yasalaşırsa, halkın gerçekleri öğrenmesinin daha da zorlaşacağını ifade eden Durmuş, “Ayrıca sadece haber alma hakkı değil, vatandaşların seslerini duyurması önünde de engel olacak. Hak arama mücadelelerinin duyulması, sosyal medya mecralarında dile getirilen talepler muğlak ifadeler nedeniyle sansüre takılabilir. Özellikle kadın cinayetleri gibi toplumda infial uyandıran konularda halkın gösterdiği tepki üzerine tutuklamaların olduğuna defalarca şahit oluyoruz. Bu nedenle sansür yasasına karşı gazetecilerin ortak mücadelesinin yanı sıra en çok halkın bu konuya tepki göstermesine ihtiyacımız var. Meclis görüşmeleri henüz bitmedi ve zaman varken bir an önce bu düzenlemeler geri çekilmelidir” dedi.
YASAYI BİLE BİLGİ KİRLİLİĞİ EŞLİĞİNDE YAPIYORLAR
CHP İstanbul Milletvekili İbrahim Kaboğlu, AKP-MHP ittifakının ifade özgürlüğünü zapturapt altına almaya çalıştığını belirterek, “Şiddete çağrı, ırkçılık, kin ve nefret yayıcı söylem, özel ve ailesel yaşam, ifade özgürlüğünün belli başlı sınırlama ölçütleridir. Teklifte yer alan birçok sınırlama nedeninin hukuki dayanağı bulunmamaktadır” dedi. Sözde ‘dezenformasyon’u önleme gerekçesi ile hazırlanmış yasanın yapımının bile bilgi kirliliği eşliğinde yürütüldüğünü ifade eden Kaboğlu, iktidarın sansür düzenlemesiyle dezenformasyonu resmileştirerek kendine yakışır bir yasaklamayı da yürürlüğe koyacağını söyledi. “Düşünce suçu” ihdas eden bu önerinin demokratik siyaset alanını daraltan seçim yasası değişikliğinden sonra demokratik toplumu baskılama amacına yönelik olduğunu ifade eden Kaboğlu, “Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığının kamu tüzel kişiliği bulunmamasına karşın yasa ile düzenlenmesi gereken alanlarda yönetmelik çıkarma yetkisi, Anayasa’ya açıkça aykırı olduğu gibi, partili Cumhurbaşkanının siyasi danışmanı olarak faaliyet gösteren bir başkanı, medya üzerinde bir vesayet düzeneği haline getirmektedir. Teklifin 29. maddesi; bir yandan, yurttaşlar ve basın emekçileri, kapsamı belirsiz ve tamamen keyfi olarak kendilerine uygulanabileceği kaygısıyla iktidarın hoşuna gitmeyebilecek yorumlardan kaçınacak, ceza tehdidi altında otosansür uygulayacaklar öte yandan; siyasi iktidarı doğrudan ya da dolaylı olarak eleştirenler, bu düzenlemenin uygulanması sonucu cezai yaptırıma maruz kalacaktır” dedi.