Rantsal dönüşüme karşı direnen Tozkoparan halkı: Huzurumuzu, sağlığımızı, sevincimizi, umudumuzu yok ettiler

'Kentsel dönüşüm'e karşı mücadelenin devam ettiği İstanbul Tozkoparan'da yıkım ekipleri polis eşliğinde mahalleye girdi, tüm itirazlara ve tepkilere rağmen Örnek Sitesi'nde yıkıma başlandı.

08 Ekim 2022 16:02
Paylaş

Eylem NAZLIER
İstanbul

İstanbul'un Güngören ilçesine bağlı Tozkoparan Mahallesi'nde 'kentsel dönüşüm' adıyla bir süredir devam eden yıkım gerginliği sabaha karşı yeniden başladı. Yıkım ekipleri gece geç saatlerde polis eşliğinde mahalleye geldi. Yıkımın yapılacağı sokaklar kapatıldı, mahalleli de yıkım nedeniyle sokağa çıktı. Mahallelinin tepkisine rağmen, Örnek Sitesi’nde yıkıma başlandı.

Barış Parkı’nda bir araya gelen mahalleli, direneceklerini belirterek yıkımın gerçekleştiği Örnek Sitesi’ne doğru yürüyüşe geçti. Yürüyüş sırasında “Tozkoparan bizimdir bizim kalacak”, “Direne direne kazanacağız”, “Zulme karşı omuz omuza” sloganları atıldı. Yıkım kararını protesto eden mahalleli, Örnek Blokları önünde basın açıklaması düzenledi.

Polis barikatı önünde yaşanan hukuksuzluğa dikkat çeken Avukat Onur Cingil, “Tozkoparan her zaman hukuki yolları denedi. Bilirkişi kararları aldı. Yürütmeyi durdurma kararları aldı. Danıştay bilirkişi raporunda açık bir şekilde bölgenin yüzde 65’inin bırakın riskli olmasını yüzde 82’sinin en az iskanlı, imarlı olduğunu diğerleriyle ilgili de riskli yapı olmadığını söyledi. Burayı durdurdu. Danıştay Savcısı burayla ilgili olarak ‘riskli alan değildir’ dedi. Bir gece ansızın buradaki tapulara el koydular” dedi.

"YIKIM KARARI, RUHSAT YOK, KAROT BUGÜN ALINIYOR"

Sabahın 5’inde mahalleye gelindiğini söyleyen Cingil sözlerine şöyle devam etti: “Sabahın köründe bu şekilde, bir hırsızlar gelir bir de kanunsuzlar. Ben alana sizler adına girdim. Binalardan karot alıyorlar.  Yani riskli yapı olup olmadığı belli değil, beton numunesini bugün aldılar ve biz polise, amire şunu sorduk; karar var mı? Yok… Bugün yapılanlara dur denilmesi gerekiyor. Yıkım kararı yok, ruhsat yok, karot şu an alınıyor.”

"ZORBALIĞA KARŞI MÜCADELE EDECEĞİZ"

30 yıldır Tozkoparan Mahallesi’nde yaşadığını dile getiren Mehmet Beşir Pordoğan, “Benim babam emekli memur. Kendisi daha önce büyükşehirde çalışıyordu. Kıt kanaat para biriktirerek ev sahibi oldu” dedi. Uzun yıllardır kentsel dönüşüm adı altında rantsal dönüşüme karşı mücadele ettiklerini söyleyen Pordoğan, “Bugün sabah şafak operasyonu gibi çok sayıda çevik kuvvet aracı Örnek Sitesi dediğimiz blokların önüne yığıldı ve orada şu anda altyapı kesintisi ve zorla tahliyeler yapılıyor. Yıkıma başlandı. Burada yaşayanlar orta ve dar gelirli aileler oldukları için bu mahallede başka bir alana geçmeleri mümkün değildi. ‘1950 lira kira yardımı vereyim, İstanbul'da başka bir yere git, burada projeler tamamlansın. Sonra gel tekrar konuşup yeni bir sözleşmeyle sana evini verelim. Sen gel muvafakatnameye imzanı at ve burayı terk et’ diyorlar. Gerisi yok, muamma. Bize neye imza attığımızı bilmeden o evrakları imzalayıp buraları terk etmemizi istiyorlar. Onların bize zorbalıkla sağlamak istedikleri bu düzene karşı direneceğiz. Yaşamsal faaliyetlerimizin tamamını elimizden almaya çalışıyorlar ve biz bunun mücadelesini veriyoruz. Bugüne kadar olduğu gibi biz evlerimizi koruyoruz. Buraları terk etmemiz mümkün değil. Evlerimizde oturacağız ve sonuna kadar mücadele edeceğiz. Bu mücadelenin adı da kendi yaşama ve barınma haklarımızı korumak için. Bunu yönetimin ve aslında kolluk kuvvetlerinin sağlaması gerekirken halk onlara karşı kendilerini korumaya çalışıyor. Ama kesinlikle para taparlar rant için burada halka zulmediyorlar” diye konuştu.

"CENAZEYİ KEMİRİR GİBİ EVREMİZİ PARÇA PARÇA ALIYORLAR"

Mahallenin tamamını almak için yürütülen planı Mahalleli Soner Karan şöyle anlatıyor: “Burayı komple alamayacaklarını bildikleri için, cenazeyi kemirir gibi parça parça yoksul insanların evlerini alıyorlar. Yaka paça hepimiz dışarı atıldık. Yıkım alanın içerisindeyiz. Biz bu saatten sonra 10-15 bin verip kiraya çıkamayız. Biz direneceğiz, yıktırmayacağız. 3 yıldır kentsel dönüşüm ile mücadele ediyoruz. Bu bölge sosyal konut alanı. Dar gelirli, işçi emeklisi dişinden tırnağından artırmış emekli ikramiyesiyle, borca girerek almış bu evleri” dedi.

"KOMŞUMUZU TANSİYON, KALP İLAÇLARINI BİLE ALMADAN ATTILAR"

Zor şartlarda ev sahibi olduklarını söyleyen bir mahalleli ise şunları aktardı: “Evimizi zorla elimizden almaya çalışıyorlar. Ben razı değilim. Zaten 2-3 sene önce doğal gazı, elektriği, suyu kestiler. Pandemide üstelik. Mahkeme kararıyla tekrar bağlandı ama yukarıdan gelen emirle kararlar İptal oldu. Bugün Örnek sitesinde elektrik, su, doğal gazı kesiyorlar. Komşumuzun tansiyon, kalp ilaçlarını bile almadan attılar. İnsanların ilaçlarını almak için bile evlerine sokmuyorlar. Korkuyoruz, tedirginiz. Evimizi almaya çalışıyorlar. Bu saatten sonra ev sahibi olma şansımız yok. Zor şartlarda aldığınız evlerde elimizden alınırsa ne yapacağız bilmiyoruz. Karnımızı zor doyuruyoruz, evlerin üzerine dünyanın parasını da istiyorlar. Kentsel dönüşüme karşı değiliz, yerinde dönüşüm yapsınlar” diye konuştu.

"KANDİL GÜNÜ BİZİ SOKAĞA ATTILAR"

“30 yıl çalıştım, 30 yıllık emeğim. 30 yıl emek veriyorsun, tapum var huzur içinde yaşayacağız diyorsun. Ama huzurumuzu, sağlığımızı, sevincimizi, umudumuzu yok ettiler” diye söze giriyor başka bir mahalleli ve devam ediyor: “Belediyecilik bu değil, belediyecilik hizmet vermektir. Çocuklarımızın psikolojisi bozuldu, ders bile çalışamıyorlar. ‘Evimiz yıkılacak mı’ diye hep böyle huzursuzluk yaşıyoruz. Her gün acaba bugün evimiz yıkılacak mı diye tedirginiz. Sağlığımız gitti. Bu kentsel dönüşüm değil. Rantsal dönüşüm. Kimse bize Müslümanız demesin, Kandil günü bizi sokağa atmaya çalışıyorlar. Mücadele ediyoruz. Sonuna kadar da mücadele edeceğiz.”

"İSTANBUL’UN BÜTÜN POLİSİNİ BURAYA YIĞMIŞLAR"

“Bizim evlerimizi yıkıyorlar ama hakkımızı vermiyorlar” diyerek sözlerine başlayan bir mahalleli ise tepkilerini şöyle dile getirdi: Benim evim 3+ 1. Ama bana haksızlık yapıyorlar. Yani hakkımı versin ben bugün çıkayım. Karşı değiliz kentsel dönüşüme. Ben mücadele edeceğim, elimden geldiği kadarıyla. Sözleşme yok ben ne bileyim bana ne vereceksin. Anlaşmaya, konuşmaya gelmiyorlar. Bütün İstanbul'un polisi geliyor. Sanki biz düşmanız. Bu kadar olmaz, bu kadar işkence olmaz. Bu haksızlık değil mi?  Benim evim 3+ 1 ben 3+1 istiyorum. Benim hakkım bu. Yılların emeği. Ben 30 yaşında dul kaldım. Evin parasını ben ödedim. Ama bunların umrunda mı? Ben 7 tane çocuğa baktım tam rahat edeceğim, yapılana bak. Zulm ediyorlar.”

ÖNCEKİ HABER

EMEP Genel Başkanı Ercüment Akdeniz: Tribündeki halkın sahaya inmesi gerekiyor

SONRAKİ HABER

Alevi örgütleri: ‘Devletin Alevi’si’ olmayacağız!

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa