10 Ekim Ankara Katliamı'nda hayatını kaybedenler Ankara'da anıldı

Ankara'da IŞİD'in 10 Ekim 2015'te Emek, Barış ve Demokrasi mitingine yönelik gerçekleştirdiği bombalı saldırı sonucu 103 kişinin hayatını kaybettiği katliam, 7'nci yılında bir kez daha lanetlendi.

09 Ekim 2022 11:00
Son Güncellenme Tarihi: 09 Ekim 2022 14:37
Paylaş

10 Ekim Ankara Katliamı'nın 7. yıl dönümünde yakınlarını kaybedenler, sendikalar, siyasi parti ve örgütler Ankara Karşıyaka Mezarlığında'ydı. Yaşamını yitirenlerin mezarları başında mücadele sözleriyle anıldığı ziyarete katılan Emek Partisi Genel Başkanı Ercüment Akdeniz “Son nefeslerinde bile bayraklarında yükselttikleri taleplerini daha ileri götüreceğiz, yükselteceğiz” dedi.

KESK, DİS, TTMOB ve TTB’nin çağrısıyla 10 Ekim 2015 tarihinde düzenlenen emek, barış ve demokrasi mitingine yönelik IŞİD'in gerçekleştirdiği bombalı saldırı ve yaşanan katliamın üzerinden tam 7 yıl geçti. IŞİD’in iki canlı bombayla düzenlediği ve hiçbir güvenlik önlemi alınmadığı için 103 kişinin hayatını kaybettiği katliamda yüzlerce kişi yaralandı. Saldırıya yol veren kamu görevlilerinin yıllardır yargılanmadığı katliamın 7. yıl dönümünde aileler, sendikalar, meslek odaları ve siyasi partiler hayatını kaybedenleri andı.

Karşıyaka Mezarlığı'nda "10 Ekim'i unutma, unutturma" sloganlarının atıldığı basın açıklamasında konuşan TTB Genel Sekreteri Vedat Bulut, katliam davasında da ortaya çıktığı gibi bu saldırıya göz yumulduğunu vurguladı. Adaletin gereğini yerine getirmek için burada olduklarını belirten Bulut, "O gün bizim TTB heyetimiz de alandaydı. Yaralılara ulaşmamıza engel olundu. Biber gazı ve polisin kötü muamelesi yüzünden gereken müdahale yapılamadı. Ambulanslar zamanında gelseydi can kaybı azalmış olabilirdi. Oysa o gün hiç çalışmamış ambulanslar vardı. Ancak insanlığa karşı suçlarda zaman aşımı yoktur. Kaybettiğimiz arkadaşlarımıza karşı görevimizi yerine getireceğiz. Hep beraber mücadelemizi sürdüreceğiz ve bu dava bizim bitti dediğimiz yerde bitecek" diye konuştu.

"KARŞIMDAYDI, BİRLİKTE DÜŞTÜK"

Hayatını kaybedenlerin fotoğraflarıyla ve karanfillerle mezarlığa yürüyen aileler, katliamda yaşamını yitirenleri ziyaret etti.

Birleşik Taşımacılık Sendikası (BTS) Kadın Sekreteri İdil Güneyi'nin mezarı başında konuşan BTS  Adana Şube Başkanı Tonguç Özkan, "Bulunduğu her ortama neşe katan bir insandı. Katliamda karşımdaydı, beraber düştük. Belki de o korudu beni" dedi.

BTS Malatya Şube Başkanı Hasan Akdemir de saldırının ardından kendilerine gaz bombası atan polislerin ve gelmeyen ambulansların ölü sayısını artırdığını söyledi. Akdemir, katliamı yapanların bir gün mutlaka adalet önünde hesap vereceklerini söyledi.

"ONLAR MEZARDA DEĞİL MÜCADELEMİZDE"

Ardından EMEP GYK Üyesi Korkmaz Tedik'in mezarı başında Enternasyonel Marşı eşliğinde saygı duruşunda bulunuldu. Burada konuşan anne Zöhre Tedik, "Korkmaz sen rahat uyu, İdil sen rahat uyu. 103 insanımızın hayatını kaybetmesinin ardından işçilerin mücadelesi devam ediyor. Partin orada, gazeten haberleriyle her gün orada elden ele dolaşıyor. Korkmaz ve diğerleri bu mezar taşının altında değil bizimle beraberler, biz nerede mücadele ediyorsak oradalar" dedi.

"HELALLEŞMEYECEĞİZ, HESAPLAŞACAĞIZ"

Emek Partisi Genel Başkanı Ercüment Akdeniz, bu saldırının sendikalara, meslek örgütlerine yönelik olduğunu belirterek katliamı “emek düşmanı” olarak nitelendirdi. Katliamdan sonra oylarının arttığını söyleyen dönemin başbakanı Davutoğlu'nun gelip mahkemede konuşması gerektiğini belirten Akdeniz, "Helalleşmeyeceğiz, bunlarla hesaplaşacağız. İki seçim arasında ülkeyi dizayn etmek üzerine dayanan kaos siyasetini bugün yine uygulamayı düşünenler akıllarını başlarına alsınlar. Buna izin vermeyeceğiz" diye konuştu.

"SON NEFESLERİNDEKİ TALEPLERİ YÜKSELTECEĞİZ"

Adalet mücadelesinden vazgeçmeyeceklerini belirten Akdeniz konuşmasına şöyle devam etti:

"Son nefeslerinde bile bayraklarında yükselttikleri taleplerini daha ileri götüreceğiz, yükselteceğiz. Onları İspanya iç savaşında devrimcilerin uğurlandığı antla anmak istiyorum: Ölürsem eğer seher vakti yarın, gelip oturup ağlamayın başında mezarımın. Özgürlük rüzgarıyım, eseceğim üzerinde vatanımın.”

"'BÜTÜN DEVLETLER KATİL' DİYEN ALİ'Yİ ÖLDÜRDÜLER"

Anarko-sendikalist Ali Kitapçı da yoldaşları tarafından mezarı başında anıldı. Karala adına konuşan Zeynep Ülger, "Devletin yoldaşlarımızı katletmesinin üzerinden geçen 7 yılda ne üzüntümüz ne öfkemiz geçti" dedi. Cenazeye saldıran polisleri, o gün ekranlarda sırıtan bakanı ve "oylarımız arttı" diyen başbakanı unutmadıklarını dile getiren Ülger, "Katliamdan, sömürüden, adaletsizlikten başka bir şey vadetmeyen bu düzene karşı verdiğimiz mücadelenin haklılığını bizi katledenler dahil herkes biliyor. Bütün devletlerin katil olduğunu söyleyen Ali'yi yine devlet öldürdü. Ancak Ali'yi öldü sanmasınlar. Bizler 10 Ekim'de ölümsüzlerimizi toprağa koyar koymaz kavgaya başladık" dedi.

BTS Genel Başkanı Murat Oral da böyle bir katliamın olabileceğini hisseden tek kişinin belki de Ali Kitapçı olduğunu söyledi. Mitingde güvenlik önlemlerinin alınmaması, yaralıların üstüne gaz sıkılması ve 7 yıldır yaşananların ülkeyi yönetenlerin iktidar için bunu yaptığını gösterdiğini belirten Oral, “Ali yoldaş kürsüye çıkar ve bizim gibi girizgah yapmadan, direkt söyleyeceğini söylerdi. Bu arkadaşlarımızı kaybettik ama açtıkları yolda yürüyenlerin sayısı arttı" diye konuştu.

"ONLARIN ATTIĞI ADIMDAN GERİ DÜŞMEYECEĞİZ"

BTS Avukatı Uygar Coşgun'un mezarında konuşan sendikadan arkadaşı İshak Kocabıyık, "Ben Uygar'ı 2014 yılında sendikamızın avukatı olduğunda tanımıştım. Ancak esas kardeşliğimiz katliamdan sonra başladı. Bizi hangi zulümle terbiye etmeye kalkarlarsa kalksınlar, aramızdaki kardeşlik ve dayanışmayı engelleyemeyecekler. Bir gün bile onların attığı adımdan geri düşmeyeceğiz" dedi.

Sevgi Öztekin'in mezarında konuşan eşi Zeki Yılmaz Öztekin ise şunları söyledi: "Bir oğlumuz var. Ben sendikalı bir işçiydim ve o benden daha çok eylemlere katılmak için can atardı. Aile olarak duygularımızı çok ifade edemiyoruz, ben de 7 yılın ardından ilk kez konuşabiliyorum. Derneğimiz bugüne kadar çok işler başardı ama sadece ailelerin üzerinden süremez. Hep birlikte sahip çıkmalıyız."

KATLİAMA YOL VERENLER DEĞİL UĞRAYANLAR CEZALANDIRILDI

10 Ekim Ankara Katliamı Avukat Komisyonu, katliamın ardından geçen 7 yıl boyunca verilen adalet mücadelesinde yaşananları raporladı. Raporda şu ifadelere yer verildi:

KATLİAMDA YAŞANANLAR: Katliama ilişkin dava dosyası kapsamından ve görgü tanıklarının anlatımına göre toplanma yerinde miting katılımcılarını koruma amacıyla hiçbir güvenlik tedbiri alınmamıştır. Patlamanın hemen ardından ise ambulanslardan önce çevik kuvvet olay yerine gönderilmiş, ambulansların girişi polis tarafından engellenmiştir. Olay yerine müdahale eden güvenlik güçleri, olayın hemen ardından henüz bombaların ve olayın şokunu yaşamakta olan birbirine ve yaralılara yardım etmeye çalışan miting katılımcılarına saldırarak kitleyi dağıtmış, ölüm ve yaralanmaları artıracak, ilk yardımı yapılamaz hale getirecek ve aynı zamanda delilleri yok edecek şekilde tazyikli su ve gaz kullanmıştır. Güvenlik güçlerinin olay esnasında ve sonrasında ölüm ve yaralamaları artıran ve delilleri yok eden müdahaleleri ile yapılan tıbbi müdahalelerin yetersizliğine ilişkin TTB tarafından hazırlanan “bilimsel uzman raporu” yargılama esnasında mahkemeye sunulmuştur. Kısacası Devlet, ilk andan itibaren miting katılımcılarını korkunç bir katliamın mağdurları olarak görmemiş, aksine onlara suçlu muamelesi yapmıştır.   Katliamın ilk anında neredeyse refleks olarak gösterilen bu tutum aradan geçen 7 yıl içinde hiç değişmemiştir.

KATLİAMDAN SONRA: Katliamdan hemen sonra yayın yasağı ve soruşturmaya “kısıtlama” getirilmiştir. Savcılığa verilen birçok dilekçe ve delil  makamına soruşturma sürecinde delillerin 4 yıl sonra tesadüfen bir savcının dolabından çıkmıştır. Miting günü önlem almayan polis, saldırıdan bir gün sonra yapılan protestoya müdahale etti. İstanbul, Ankara, İzmir, Bursa, Diyarbakır, Ayvalık, Salihli, Hopa, Söke, Aydın, Didim, Muğla, Eskişehir, Antalya, Mersin, Kocaeli, Mardin, Adana, Rize, Çorlu, Kırklareli, Aydın, Antep, Kars, Hatay, Isparta, Zonguldak, Bartın, Edirne, Bitlis'te katliamı protesto ettiği için yüzlerce kişinin yargılandı.

SADECE 2019'DA ANMAYA İZİN VERİLDİ: Katliamın üzerinden geçen 7 yılda katliamın gerçekleştiği Ankara’da sadece 2019 yılında yapılan anmaya izin verilmiştir. Diğer yıllarda yapılmak istenen anmaların hiçbirinde anma programı tam olarak uygulanamamış, tüm anmalarda polis saldırısı, gözaltılar, engellemeler yaşanmıştır.  Ankara dışındaki illerde de birçok kez anmalara izin verilmeyerek gözaltına ve yargılananlar oldu.

Devletin 10 Ekim katliam gününden itibaren bugüne kadar katliam mağdurlarını mağdur olarak görmediği ve sürekli yok saydığı belirtilen raporda, "Bu anlayış, katliam günü yaralıların üzerine gaz sıkılmasıyla başlamış, anmalara polis saldırıları ile devam etmiş olup, halen yargılamalarda mağdurların ve ailelerin yaşadıkları sıkıntılar, haklarında açılan davalar ve çeşitli baskılarla hala devam etmektedir. Buna karşılık mağdurları cezalandırmak için hemen harekete geçen yargı organları, söz konusu olan IŞİD’liler ve katliamda rolü olanlar olunca parmağını bile kıpırdatmamaktadır. 10 Ekim katliamının aydınlatılması için yaptığımız taleplerimiz mahkemelerde kabul görmemekte, firari sanıkların yakalanması için gerekenler yapılmamakta, dava dosyasına sanık gözükmeyen ancak katliamda rolü olduğu anlaşılan IŞİD’liler hakkında yaptığımız suç duyurularıyla ilgili savcılar işlem yapmamakta, katliamı yapanlara yol verdiği anlaşılan kamu görevlileri hakkında hiçbir işlem yapılmamaktadır. Haklarında suç duyurusunda bulunduğumuz Emniyet personeli soruşturulmamakta, delil gizledikleri anlaşılan savcılara dokunulmamaktadır. Oysa 10 Ekim mağdurlarının 7 yıldır tek dilekleri vardır, adalet…" (Ankara/EVRENSEL)

ÖNCEKİ HABER

Marlboro işçiliğinden Boğaziçi Üniversitesine bitmeyen sorunlar

SONRAKİ HABER

İran devlet televizyonuna müdahale: Hamaney'in konuşması yerine protestocular yayımlandı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa