09 Ekim 2022 19:03

İran’da iki şey sokaklarda: Umut ve korku

Bu sefer bir şeyler değişebilir diye umudum var. Çok yakın bir zamanda belki hepimiz ülkemizi onca yıldan sonra özgür ve mutlu görebiliriz diye umudum var.

Fotoğraf: Murat Uysal/Evrensel

Paylaş

ODTÜ’den İranlı bir öğrenci 

 

Yıllardır İran’da ülke genelinde protestolar gerçekleşirken bu protestolar üniversitelere de yayılmaya başladı. Hatırladığım ilk büyük protesto, 2009’da gerçekleşti. “The GreenMovement” (Yeşil Hareket) yolsuzluk ve düzensizliğe karşı gerçekleşti, başkanlık seçimlerinin ardından başladı. O zamanlar ilkokula gidiyordum ama sokaklardaki büyük protestoları ve diğer şehirlerden dehşet verici haberleri ve masum insanların sokaklarda nasıl canice hapse atıldığını, öldürüldüğünü veya kaybolduklarını hatırlayabiliyorum. Özellikle Neda Aghasoltan adında bir kızın başından vurulduğunu ve öldüğünühatırlıyorum. Çok korkutucuydu ve o olayları hatırladığımda hatta sadece o protestonun sloganlarını duyduğumda bile hala duygusal olarak yaralanıyorum.

GEÇMİŞTE BİRİKEN ÖFKE BUGÜN SOKAKTA

Ahlak bekçileri tarafından 22 yaşındaki Mahsa Amini’nin ölümü yalnızca buzdağının görünen kısmıydı. Tahran’ın uluslararası havalimanında PS 752 numaralı uçuşun havalandıktan birkaç dakika sonra düşürüldüğü 8 Ocak 2020’ye bakalım. Bu ticari uçuş ABD’nin bir füzesiyle karıştırılıp iki kez İran roketleri tarafından vuruldu ve 138 kişinin ölümüyle sonuçlandı. İslam Cumhuriyeti yetkilileri sorumluk kabul etmediler ve uçağın sadece bir motor arızası olduğunu söylediler ve daha fazla inceleme için kara kutuyuvermeyi reddettiler. Üç günlük uluslararası baskının ardından, İslam Cumhuriyeti yetkilileri sonunda “yanlışlıkla” Ukrayna uçağını düşürdüklerini itiraf ettiler. Yani aslında sadece masum ve iyi insanlar canlı bir kalkan olarak kullanıldı. Bütün yalanlar açığa çıktığında tüm ülke yastaydı ve tekrar yaralanmış ve sarsılmıştı. Bu olay herkesi rejiminyetkililerinde hiç insanlık olmadığına inandırdı. Bu olaydan iki ay önce, hükümet benzin ve esasen tüm enerji fiyatlarının %200 artacağını duyurmuştu. İşçi ve orta sınıf halktaninsanlar tarafından kontrol edilen zincirleme gösteriler ve mitingler başladı. Farklı şehirlerde gerçekleşen birkaç günlük protestoların ardından, yaklaşık bir aylığına interneti kestiler ve sokaklarda barışçıl bir şekilde protesto yapan 1500’den fazla masum insanı öldürdüler. Pek çok insan makineli tüfeklerle katledildiler. 

Bunlara ek olarak İran’daki İslam Cumhuriyeti rejimi gençleri homoseksüel oldukları için darağacına yolluyor ve idam ediyor. Ayrıca, birer çocuk olarak okullarda her sabah “Amerika’ya ölüm!”, “Birleşik Krallık’a ölüm!” ve “İsrail’e ölüm!” diyerek haykırmak zorunda bırakılırdık. Tamamen kız öğrencilerden oluşan bir okula giden bir kız çocuğu olarak, hepimiz istesek de istemesek de birinci sınıftan itibaren örtünmek zorundaydık. Bu bir kuraldı çünkü erkekler için baştan çıkarıcı ve ayartıcı olabilirdi. Şimdi, MahsaAmini’nin cinayeti halkın öfke barajını aştı ve ülkedeki tüm İranlıları rejime karşı birleştirdi ve hepsini sokağa döktü. Şu anda, İslam Cumhuriyet’inin anti-demokratik polisi ve askerleri geçmişte olduğu gibi tekrar silahlarını direkt olarak protestoculara doğrultuyor. Bazı dehşet saçan görüntüler çocukların ve lise çağındaki gençlerin bile kafalarından vurulduklarını gösteriyor. İran’daki durum şiddetlenmeye devam ediyor. İslam Cumhuriyeti interneti kesti ve insanlar Instagram’a ve WhatsApp’a erişemiyorlar. Hatta ve hatta yurt dışında yaşayan ve WhatsApp’larını İran telefon numaralarıyla kullanan İranlıların bile WhatsApp’larına erişimi bulunmamakta.

BU DEFA…

Hepimiz polisten korkarak büyüdük çünkü hiçbir mantıklı sebep göstermeksizin sizi hapse atabilir ve öldürebilirlerdi. Her zaman ve her durumda “uygun başörtüsü”ne sahip olmalıydık yoksa hapse atılabilirdik.

İşte tüm düşüncelerimin iki kaynağı var: Umut ve korku. Aileme her an herhangi bir şey olmasından korkuyorum. Güvende olmama ihtimallerinden korkuyorum. Korkuyorum çünkü başka bir ülkede yalnızım ve onlara ulaşmakta zorlanıyorum. Bu sefer bir şeyler değişebilir diye umudum var. Çok yakın bir zamanda belki hepimiz ülkemizi onca yıldan sonra özgür ve mutlu görebiliriz diye umudum var. Artık daha fazla Mahsa Amini’ler ve kendi istediklerini, özgürlüklerini savundukları için hayatını kaybeden pek çok insan olmayacak, umudum var.

ÖNCEKİ HABER

“Özgürlükler Ülkesi” Amerika’da esaretin bedeli

SONRAKİ HABER

Denizli Ekmek ve Gül Grubu: Geçmediğimiz köprüler için kaynak var, çocuklar için yok mu?

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa