İTÜ’de yeni dönem başlarken
İTÜ öğrencileri olarak, bir araya gelebilme alışkanlığımızı bulunduğumuz her alanda geliştirdiğimiz takdirde, yaşadığımız sorunları çözüme kavuşturabiliriz.
Fotoğraf: A.Savin/Wikimedia Commons (Free Art License 1.3)
Berkant TATLI
Berzan SÖNMEZ
İTÜ
Uzun bir yaz arasından sonra yeniden kampüslerimize kavuştuk. Kimimizin üniversiteye yeni başlamanın kaygı dolu heyecanını, kimimizin üniversite yıllarının sonuna gelmiş olmanın sevinçle karışık üzüntüsünü, kimimizin ise üniversitenin ara yıllarında olmanın ders yoğunluğuyla çevrelenmiş rahatlığını hissettiği yeni bir döneme başladık. İlk haftamızı geride bırakırken ders aralarında sıra arkadaşlarımızla ettiğimiz sohbetleri ne kadar çok özlediğimizi fark ettik. Ancak kavuşma sevincimizin yanında geride bıraktığımız dönemlerin sorunları, artarak karşımıza çıktı.
YURT, YEMEKHANE, ZAM
Yaz boyunca gündemimizi ekonomik krizin yaşattığı sıkıntılar doldursa da okula başladıktan sonra artan hayat pahalılığını daha yoğun hissettik. İTÜ, geçmiş dönemlerin sorunlarını çözmezken yeni sorunların ortaya çıkacağı koşulları hazırladı. Yaz tatili sürecinde %100’ü aşan yemekhane zammı yaparak yeni dönem sorunlarının fitilini ateşleyen İTÜ, yurt kapasitesinin yetersizliğine çözüm olarak yurt odalarının kontenjanlarını artırarak 21.yüzyıl öğrencisinin yaşam konforunu çağ dışı bir seviyeye indirmiş oldu. Bunun yanında kontenjanı sabit kalan yurt odalarının fiyatlarına da %50’nin üzerinde zam yaptı. Barınma sorunu tartışmalarının gölgesinde, İTÜ Ayazağa Kampüsü içerisinde yapılması planlanan KYK yurdunun, daha sonraki süreçlerde de çeşitli sıkıntılar ve sorunlar doğurabileceğini de unutmamak gerekiyor.
“Asırlardır çağdaş olan İTÜ”nün dersliklerinde ve stüdyolarında akademisyen başına düşen öğrenci sayısı hiç olmadığı kadar arttı. Üstelik programlarındaki dersi kontenjan yetersizliğinden dolayı alamadığı için okulunu uzatma tehlikesi yaşayan öğrenciler de cabası.
Okulun başlaması ile karşılaştığımız fahiş kantin fiyatları ise okul dışındaki özel işletmelerle yarışır düzeyde. Kırtasiye ürünlerine ve ders materyallerine ulaşmak da geçtiğimiz dönemlere göre daha da güçleşti.
SORUNLARIN ÇÖZÜM OLANAKLARI
İTÜ’de yaşanan sorunlar bu şekilde devam ediyorken bir araya gelebildiğimiz alanları hatırlamakta fayda var. İTÜ öğrencilerinin, festival ve şenlik yasaklarının olduğu dönemlerde bir araya gelip kolektif bir çalışma ile birçok şenlik düzenleyebildiğini gördük. Ders yoğunluklarının ve rektörlük baskılarının arasında, kulüpler ve topluluklarca sayısız etkinlik düzenlenebildi. KHK’larla feshedilen Öğrenci Temsilcileri Konseyi’nin (ÖTK), sürekli bir miras devralınmamasına rağmen yeniden kuruluş mücadelesinden vazgeçilmedi. Daha çok örneğini sayabileceğimiz bu deneyimlerin, öğrenciler açısından bir araya gelebilecekleri mücadele zemininin, sorunlar ve talepler ortaya çıktığında daha görünür olduğunu gözlemleyebiliyoruz. İTÜ öğrencileri olarak, bir araya gelebilme alışkanlığımızı bulunduğumuz her alanda geliştirdiğimiz takdirde, yaşadığımız bütün sorunları çözüme kavuşturabiliriz.