Sorunları büyüten çözümler
Ucuz, nitelikli ve sağlıklı yurt hakkımızı için bulunduğumuz alanlarda yan yana gelmek atılacak en önemli adım olarak kendisini de gösteriyor.
Fotoğraf: Evrensel
Bahar Bitik
İstanbul Üniversitesi
Yine bir eylül ayı geldi çattı. Bu ay üniversite, lise ve ilkokul öğrencilerinin okula hazırlık ayı. Nerede kalacağız, öğünleri nasıl geçireceğiz, kırtasiye ihtiyaçlarını nasıl gidereceğiz sorularıyla yüzleştiğimiz, birçok hukuk öğrencisi gibi benim de hukuk kitaplarını nasıl temin edeceğim diye düşündüğüm bir ay aynı zamanda.
Nerede kalacağız sorusu geçen yıldan bu yıla can yakıcı bir şekilde gündemimizde. KYK yurdu çıkmayınca kimimiz özel yurt telaşıyla, kimimiz tanıdık birinin yanında kalabilir miyim telaşıyla iyi kötü yaşayabileceğimiz bir yer buluyoruz. KYK yurdu çıkanlarımız da kara kara şunları düşünüyor: Acaba koşulları nasıl, orada yaşayabilecek miyim, uyum sağlayabilecek miyim?
Gençlik ve Spor Bakanlığı 81 ilde 771.174 yatak kapasiteli yurt olduğunu belirtirken acaba yurt koşullarına dair de verileri açıklıyor mu? Okulundan kilometrelerce uzakta KYK yurdunda yaşamak zorunda kalan öğrencilerden haberi var mı? Geçen sene itibariyle KYK yurtlarında odalarda yatak sayısında artış olduğunu, 3 kişilik odaların 4 kişiliğe çıkarıldığını ve 4 kişilik odaların da 6 kişiliğe çıkarıldığını ve ranza sistemine geçilerek öğrencilere barınma sağlandığını biliyoruz. Herhangi bir tadilat, tuvalet, banyo sayılarında artış yapılmadan yurtta kalan öğrencilerin bir anda bu kadar artması da kimi hijyen sorunlarını beraberinde getiriyor. 35-40 metrekare olan odada 4 kişi, 6 kişi ya da 8 kişi yaşamaya mecbur bırakılıyoruz. 4 kişi dahi zar zor yaşıyorken odanın büyüklüğünde hiçbir değişiklik yapılmadan odada kalacak kişilerin artırılmış olması, özellikle kış aylarında pencereleri açma sıklığımızın azaldığını da hesaba katarsak, bizlere sağlıksız bir ortamın yaratılmasına neden oluyor. Aynı odaya fazladan yatak koyarak getirdikleri sözde çözüm temizlik, personel yetersizliği, internete erişim, etüt salonlarının yetersizliği gibi sorunları beraberinde getiriyor. Geçen sene açık büfe olan kahvaltılık ve yemeklerin sabit menüye geçirilmesiyle kahvaltılıkların yetersiz olması birçok öğrencinin dert yakındığı bir sorun. “Açık büfe mi sabit menü mü iyi?” sorusundan ziyade kahvaltılıkların ve yemeklerin sağlıklı ve doyurucu olması gerektiği noktasında uzlaşma sağlanıyor.
PEKİ ÜNİVERSİTENİN YURDU?
Kimimiz özel yurt, kimimiz tanıdık yanı ararken üniversitenin yurdu olup olmadığı aklınıza geldi mi? 85 bin öğrencisinin olduğu İstanbul Üniversitesinin sadece 2 tane yurdunun olduğu internet sitesinde yer alıyor. 85 bin öğrencisi olan üniversitenin çok az bir kısmı bu yurtlarda kalabiliyor. Öğrencilerin çoğu kendi başının çaresine bakmaya bırakılıyor. Üniversiteye yeni başlamış bir öğrenci okulun çevresindeki KYK yurtlarına da yerleşememiş ise okulun çevresine yakın özel yurt ya da ev arayışında kendini buluyor. Kira ve özel yurtların fiyatlarının arttığı bu dönemde ev ya da özel yurt bulamazsa tarikat ve cemaat yurtlarında kalmaya mahkûm bırakılıyor. İstanbul Üniversitesi çevresinde, verirlerse tek öğünün dahil olduğu yıllık 35 bin TL en ucuz özel yurt yerine yıllık 8 bin TL ve sabah ve akşam yemek verilen cemaat yurdu, öğrencilerin ceplerine bakarak tercih edebilecekleri bir hal alıyor. Cemaat yurtlarında kalan birçok öğrenci yurda giriş saatinden eğitimlere katılma zorunluluğuna kadar birçok noktada baskı altında hissettiğini dile getirirken devletin bu noktada cemaat yurtlarına destek verdiği de söylenmekte.
Üniversite yönetimleri ve Gençlik ve Spor Bakanlığının, öğrencileri özel yurtlara, cemaat ve tarikat yurtlarına mecbur bırakmadan yurtlar inşa etmesi gerektiği en acil talep olarak karşımızda duruyor. Ucuz, nitelikli ve sağlıklı yurt hakkımızı bu sene daha gür şekilde vurgulamak en acilinden reçete olarak önümüzde durduğu gibi bu ihtiyaçlar doğrultusunda bulunduğumuz alanlarda yan yana gelmek atılacak en önemli adım olarak kendisini de gösteriyor.