10 Ekim'in 7. yılında kurum açıklamaları: Failleri biliyoruz, katillerin peşindeyiz!
10 Ekim Ankara Katliamı'nın 7. yılında birçok kurumdan yapılan açıklamalarda katliamın aydınlatılması için davaya sahip çıkılması çağrısı yapıldı.
Fotoğraf: Evrensel
10 Ekim Ankara Katliamı'nın 7. yılında birçok hak örgütü ve kurum açıklamalar yayımladı. Yapılan açıklamalarda katliamı gerçekleştirenlerin ve sorumluların hesap vermesi için davaya sahip çıkılması çağrısı yer aldı.
10 Ekim Katliamı Davası Avukat Komisyonunun yaptığı açıklamada, tam 7 yıl önce Türkiye tarihinin en büyük kitle katliamlarından birinin yaşandığı hatırlatıldı. Açıklamada, “O günden bu yana süren yargı sürecinde ise tüm sorumluların cezalandırılması ve gerçek adaletin sağlanması için katliam mağdurları ile birlikte adalet talebini dile getirerek hukuk mücadelesi vermeye devam ediyoruz. 7 yıldır süren bu süreci; katliamın gerçek faillerinin ortaya çıkarılmasına yönelik çabamıza karşılık, gerçek faillerin ve katliamda rolü bulunan, katliam faillerini azmettirenlerin gizlenmeye çalışıldığı bir mücadele olarak nitelemek yanlış olmayacaktır” denildi.
SAKLANAMAYACAK GERÇEKLER
“Bütün bu mücadele içerisinde en çok çaba gösterdiğimiz konuların başında hiç şüphesiz gerçek faillerin tespit edilerek cezalandırılmalarını sağlanması geliyor. Fakat yargılama boyunca bu çerçevede mahkemeye sunduğumuz gerçek faillerin açığa çıkarılmasına yönelik taleplerimizden en önemlileri inatla reddediliyor. Kabul edilen kimi taleplerimiz ise ilgili kurumların ilgisiz cevapları sebebiyle dosyayı aydınlatmaktan çok uzak. Bütün bu dirence karşın 7 yılda dosyaya gelen binlerce evraktan ortaya çıkan bazı saklanamaz gerçekler var” denilen açıklamada saklanamayacak gerçekler şöyle sıralandı;
- “ IŞİD örgütlenme ve faaliyetlerinin 2012’den itibaren Emniyet tarafından bilindiği, katliam faillerinin adım adım izlendikleri, yaptıkları her şeyden yıllardır devletin haberdar olduğu yani katliamı gerçekleştirenlerin bilinmeyen gizli militanlar olmadığı,
- Katliamın hemen öncesinde miting gibi toplanmalara canlı bomba saldırısı olabileceğine dair 60’dan fazla istihbarat bulunmasına rağmen Ankara Emniyetinin bu istihbaratları dikkate almadığı,
- Katliam öncesinde ve sonrasında yıllarca örgütün sınır emiri olarak görev yapan İlhami Balı ve ekibinin sınırda örgüt militanlarının ve bombaların geçişini sağlarken askerlerle her türlü pazarlık yaptığı, birbirlerine yardımcı oldukları ve bunlar yapılırken telefonlarının dinlendiği halde hiçbir şey yapılmadığı, sınırın IŞİD militanlarına tamamen açık olduğu ve hatta askerlerin IŞİD militanlarına yardım ettiği, bavullarını taşıdıkları,
- Halen firari olan ve kırmız bültenle aranan katliam faillerinden Nusret Yılmaz’ın yurtdışından 2 kez Türkiye’ye iade edilmesine rağmen serbest kaldığı,
- 2015’te Türkiye’deki IŞİD katliamlarını organize eden ve hakkında yakalama kararları bulunan Yunus Durmaz'ın yeri ve telefonu tespit edilmesine rağmen yakalanmadığı,
- Katliam sanıklarından Ahmet Güneş’in üzerinden bir esiri infaz ettiklerine dair görüntüler çıktığı halde tahliye edilerek Suriye’ye kaçıp yeni katliamlar örgütlemesini sağladığı,
- Gaziantep’te tüm katliam faillerinin buluştuğu ve IŞİD’in eğitim ve faaliyet merkezi olarak kullandığı derneklerin faaliyetleri bilinmesine rağmen yıllarca militan yetiştirilmesine göz yumulduğu,
- Yıllarca çatışma bölgelerinde eşleriyle birlikte kalan, nöbet tutan, örgütten maaş alan, eğitim çalışmaları yapan kadınların beraat ettirildiği,
- Ebu Zeyneb kod adlı IŞİD’linin katliamın talimatını verdiği halde yargılamaya dahil edilmediği,
- En önemlisi canlı bombaları Ankara’ya getirenlerden Yakub Şahin hakkında katliamdan 10 gün önce bomba malzemesi aldığı ihbar edilmesine rağmen hiçbir işlem yapılmadığı, hakkındaki ihbar evraklarının da dava dosyasından çıkarıldığı, böylece delillerin gizlendiği ve mahkemeden saklandığı ortaya çıktı.”
“BÜTÜN DEVLET MEKANİZMALARI ÜÇ MAYMUNU OYNAMAYA DEVAM EDİYOR”
Bunca gerçekliğe ve somut delile rağmen IŞİD’in örgütlenmesine ve faaliyetlerine dokunmayarak ve hatta delilleri gizleyerek açıkça suç işleyen kamu görevlilerine ise bugüne kadar tek bir soruşturma dahi açılmasına müsaade edilmediği belirtilen açıklamada şu ifadeler yer aldı: “7 yıl sonra bugün gelinen noktada hala bütün gerçekler karşısında özellikle kamu görevlilerinin işlediği suçlar bakımından yargı makamları da dahil olmak üzere devletin bütün mekanizmaları, işlenen bu suçları gizlemek için tam bir işbirliği içerisinde üç maymunu oynamaya devam ediyor.”
Geçen yaz aylarında 10 Ekim katliamı ile ilgili yargılanan tutuklu sanıkların 2018 yılında karar verilmiş olan dosyası ile ilgili Yargıtay kararının açıklandığı hatırlatılan açıklamada şöyle denildi; “Böylesi kapsamlı bir dosya için olağanüstü bir hızla verilen karar, tıpkı istinaf mahkemesi kararı gibi dosyanın esasına ve temyiz sebeplerimize dair hiçbir hukuki değerlendirme içermeyen, böylesi bir katliam yargılamasına yakışmayan gayrı ciddi niteliğiyle tarihe geçti. Bütün bunlar Ankara katliamıyla ilgili yargılama süreçlerinin gerçek suçluların açığa çıkmaması için bir an önce bitirilmeye çalışıldığını açıkça gösteriyor. Bu nedenle de Anayasa Mahkemesine başvuru yapıldı.”
MAĞDURLARIN VE AİLELERİN ÜZERİNDE BASKI POLİTİKASI UYGULANIYOR
10 Ekim mağdurları ve ailelerinin de üzerinde katliam anından itibaren başlayan ve bugüne kadar hiç değişmeyen sürekli bir baskı politikasının uygulandığına dikkat çekilen açıklamada, “10 Ekim anmaları sürekli yasaklanıyor, katılanlar gözaltına alınıyor ve şiddet görüyor. 10 Ekim katliamını protesto eden yüzlerce kişiye davalar açıldı, binlerce kişiye idari para cezaları ve çeşitli disiplin cezaları uygulandı. Böylece katliam unutturulmaya, mağdurlarının sesi kısılmaya, kamuoyunun bu konuya ilgisi azaltılmaya çalışılıyor. Asıl suçlular korunup kollanırken, katliam mağdurlarının suçlu gösterilmesi kabul edilemez.”
DAVAYA SAHİP ÇIKMA ÇAĞRISI
2015 yılında yapılan katliamların Türkiye siyasi ve toplumsal hayatı üzerindeki etkilerinin aradan geçen 7 yıla rağmen hâlâ tartışıldığı vurgulanan açıklamada şöyle denildi, “Ülke tarihinin belki de en karanlık dönemlerinden biri olan o süreç aydınlanmadıkça da tartışılmaya devam edileceğini biliyoruz. Zira 2015 haziran kasım ayları arasında yaşananların failleri yargılanmadan, Türkiye’de yeni katliamların ve katliamlara yol açan siyasi iklimin önlenemeyeceğini 7 yıldır söylüyoruz. Dolayısıyla gerçek faillerin ortaya çıkarılması için 2015 yılında yaşanan katliamlara ilişkin kim ne biliyorsa üstü kapalı konuşmayı bırakıp, mahkemelere ve savcılıklara bildikleri her şeyi anlatmak zorundadır. 10 Ekim katliamının aydınlatılmasının demokratik bir Türkiye için ne kadar önemli ve zorunlu olduğunun bilincinde olan herkesi bundan sonra da aynı kararlılıkla davamıza sahip çıkmaya, mücadelemize omuz vermeye çağırıyoruz. Failleri tanıyoruz, katillerin peşindeyiz” (HABER MERKEZİ)
‘ADALET ARAYIŞIMIZ; EMEK, BARIŞ VE DEMOKRASİ MÜCADELEMİZ 7. YILINDA DEVAM EDİYOR!
DİSK, KESK, TMMOB, TTB, TDB ve 10 Ekim-Der tarafından 10 Ekim katliamının 7. Yılıyla ilgili yapılan açıklamada “Adalet arayışımız; emek, barış ve demokrasi mücadelemiz” sürüyor denildi.
Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK), Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK), Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB), Türk Tabipleri Birliği (TTB), Türk Dişhekimleri Birliği (TDB) ve 10 Ekim Barış Derneği (10 Ekim-Der) tarafından 10 Ekim Katliamı’nın 7. Yılında yapılan açıklamada mücadelenin sürdüğü vurgusu yapıldı.
Emek, barış, demokrasi güçlerinin, barış ve adalet özlemiyle 10 Ekim 2015’te düzenlediği “Emek, Barış ve Demokrasi Mitingi”ne yapılan saldırıda 104 barış savunucusunun yaşamını yitirdiği belirtilen açıklamada, “500’e yakın arkadaşımız ise yaralandı. Aradan geçen 7 yıla rağmen çok sayıda arkadaşımız farklı organ kayıplarına uğrayarak hayatlarını devam ettiriyor. Katliamın milyonların ruhunda, yüreğinde yarattığı yaralar, açığa çıkardığı toplumsal yük ise hâlâ geçmek bilmiyor” denildi.
“KATLİAMA YOL VERENLER TÜM HALKLARIMIZIN VİCDANINDA MAHKUMDUR”
10 Ekim Ankara Gar Katliamı’nın, Türkiye devletinin başkentinin ortasında, bütün güvenlik bürokrasinin gözleri önünde gerçekleştiğine dikkat çekilen açıklamada şu ifadelere yer verildi; “Gelinen aşamada ortaya çıkan gerçekler bu katliamın önünün açıldığı gösteriyor. Katliamı gerçekleştiren canilerin istihbarat tarafından takip edildiği, canlı bomba ihbarının olduğu, katliam sorumlularının istihbarat görevlileri ile katliam öncesinde ve sonrasında görüştüğü kamuoyuna yansımıştır. Katliamı gerçekleştiren IŞİD katilleri, patlama malzemeleri ile binlerce kilometre yolu adeta elini kolunu sallayarak, herhangi bir kontrole tabi olmadan geçmiştir. O dönemin karanlığından iktidarını tahkim etmek isteyenler, karanlık ve katliamdan oy hesabına dönenler, şehitlerimizi statlarda yuhalatanlar, bu katliama gereken tedbirleri almayarak yol verenler, bu toplumun, tüm halklarımızın vicdanında mahkumdur”
“10 EKİM KATLİAMI’NIN UNUTULMASINA MÜSAADE ETMEYECEĞİZ”
10 Ekim anmalarının onarıcı bir adalet duygusuna yönelmesi için tüm kamuoyu ve kamu görevlilerinin gereken özeni göstermesi gerektiği vurgulanan açıklamada, “Ancak özellikle güvenlik bürokrasinin geçtiğimiz yıllarda anmalar için tedbir alınması gerekirken, 10 Ekim Barış Ailelerine ve yoldaşlarına yönelik fiili, fiziki, yargısal saldırılar yaşanmıştır. Bu tutum toplumsal barışı tehdit etmektedir. 10 Ekim anmalarına katılan yurttaşlara yönelik fişleme, sorgulama ve soruşturma faaliyetleri yürütülebilmektedir. Dünyada bu katliamın benzerleri olduğunda kamusal bir politika ile toplumun acısı onarılmaya çalışılmaktadır. Bu ve benzeri günlerde onarıcı bir yaklaşımla resmi anma günleri ilan edilmektedir. Yaşamını yitirenlerin hatıralarının yaşatılması ve ailelerinin rehabilitasyonu için gerekli çalışmalar yapılmaktadır. Ancak Türkiye’de 10 Ekim Katliamı da dahil yaşanan bu durumlara ilişkin toplumsal bir yaklaşım ve politika söz konusu değildir. Bizler bu hafızanın barış politikasından yana yeniden kurulması için mücadele edeceğiz. Hiçbir canımızın hatırasına halel gelmesine, 10 Ekim Katliamı’nın unutulmasına müsaade etmeyeceğiz. Birçok yerde 10 Ekim şehitlerinin adının yaşatıldığı mekanların arttığını görüyoruz. Bunların çoğalması, katliamı gerçekleştirmek isteyenlerin karanlığına en güzel yanıt olmaktadır. Evet, bizler IŞİD karanlığına, siyasi ikbalini oraya bağlayanlara teslim olmadık, olmayacağız” denildi.
“BU DAVA GERÇEK SORUMLULAR YARGILANANA KADARA SÜRECEK”
İnsanlığa karşı işlenmiş bir suç olarak 10 Ekim Ankara Katliamı Davası’nın devam ettiği ifade edilen açıklamada şöyle denildi; “Bu dava gerçek sorumlular yargılanana kadar devam edecektir. Yitirdiğimiz arkadaşlarımızın bizlere bıraktığı en değerli emanet olan emek, barış, demokrasi mücadelesini de hep beraber, kol kola omuz omuza büyütmeye kararlıyız. Er ya da geç, sorumlular cezalandırılacak; emek kazanacak, demokrasi kazanacak, barış kazanacak!” (HABER MERKEZİ)