'Eğitim müfredatı kız çocuklarına dayatılan geleneksel yaşam biçimini üretiyor'
Eğitim Sen tarafından Dünya Kız Çocukları Günü ile ilgili yapılan açıklamada Eğitim müfredatının kız çocuklarına ve kadınlara dayatılan geleneksel yaşam biçimini yeniden ürettiği belirtildi.
Görsel: Eğitim Sen
Dünya Kız Çocukları Günü’nün, kız çocuklarının cinsiyetlerinden dolayı maruz kaldıkları eşitsizliklere, ayrımcılıklara, eğitime, yasal ve sosyal haklara erişimindeki sorunlara vurgu yapılarak kutlandığı belirtilen açıklamada; “Dünya genelinde milyonlarca kız çocuğu, hâlâ eğitime, sosyal ve yasal haklara erişememekte, erken yaşta evlenmeye zorlanmakta, çocuk işçiliğine, ev içi emek sömürüsüne, yoksulluğa, şiddete, istismara ve ayrımcılığa maruz kalmaktadır. Türkiye’de de durum farklı olmamakla birlikte, siyasi iktidarın sorunu çözmek yerine katmerleştiren aksi yönde politikaları sonucunda giderek ağırlaşmaktadır. Öyle ki iktidar çocuk evliliklerinin yolunu açan, şiddet ve istismar faillerinin elini kolaylaştırıp cesaretlendiren yasal düzenlemelerle, kız çocuklarını eğitimden, toplumsal hayattan koparıp güçsüzleştiren, geleneksel ataerkil rollere hapseden politikaları meşrulaştırmaktadır” denildi.
“KIZ ÇOCUKLARI EVLENDİRİLEREK KAMUSAL ALAN VE EĞİTİMDEN KOPARILIYOR”
20 Nisan 2021’de TÜİK’in yayınladığı Çocuk Raporu’na göre, 2002-2021 yılları arasında 16-17 yaş grubunda toplam 731 bin 16 kız çocuğunun evlendirildiğine dikkat çeken açıklamada şöyle denildi; “Nüfus kayıtlarına geçmeyen bilgilerin TÜİK verilerine yansımadığı göz önüne alındığında, psikolojik, ekonomik ve toplumsal cinsiyet eşitsizliğinden kaynaklanan istismar ve şiddeti içinde barındıran çocuk yaşta evliliklerin çok daha fazla olduğu tahmin edilmektedir. Çocuk yaşta yapılan evlilikler, kız çocuklarına henüz hazır olmadıkları ağır sorumluluklar yüklemekte, onların sağlığını tehlikeye atmakta, eğitimden ve kamusal alandan kopmalarına sebep olmaktadır.”
“CİNSİYETÇİ MÜFREDAT AYRIMCILIĞI DERİNLEŞTİRİYOR”
Kız çocuklarının eğitime erişmeleri, eğitim düzeylerinin yükseltilmesi ve eğitime etkin katılımlarının toplumsal alandaki konumlarının güçlendirilmesi ve eşit haklardan faydalanmaları açısından kritik önemde olduğuna vurgu yapılan açıklamada; “Eğitim, kız çocuklarının ve kadınların ilgilerini ve yeteneklerini fark etmelerini ve geliştirmelerini, eve kapatan ilişkilerin dışına çıkabilmelerini sağlarken, hareket ve girişim özgürlüğünü arttırmaktadır. Ancak, geleneksel kadınlık rollerini İslami kurallar ile meşrulaştırmaya çalışan Millî Eğitim Bakanlığı, eğitimin en önemli unsuru olan ders kitaplarıyla, aile yaşamını kutsayan ve kadını yok sayan politikaların sürdürücüsü olmaktadır. Eğitim müfredatı eleştirel düşünceyi engelleyerek sorgulamayan bireyler yetiştirmeyi hedeflemekte, kız çocuklarına ve kadınlara dayatılan geleneksel yaşam biçimi eğitim müfredatı ile yeniden üretilmektedir. Tekçi, gerici, cinsiyetçi müfredat ile ayrımcılık derinleşmekte, cinsel yönelim farklılıkları da yok sayılmaktadır. Karma eğitime yönelik müdahaleler, eğitimin dinselleşmesi ve çocukların geleneksel rol kalıpları ile yetiştirilmesine yönelik müfredatlar şiddetin ve cinsel istismarın önünü açmaktadır” denildi.
Açıklamada son olarak şu ifadelere yer verildi; “MEB ve YÖK’ün “toplumsal cinsiyet eşitliği” uygulamalarından vazgeçmesi, MEB müfredatının toplumsal cinsiyet normlarını yaratmaya ve yeniden üretmeye katkıda bulunan yapısı, kadın ve çocuğu koruyan uluslararası sözleşmelerin uygulanmaması ve eğitimde dinselleştirme politikaları kız çocuklarını kamusal alandan dışlamayı ve böylelikle güçsüzleştirmeyi amaçlayan politikalarının birer sonucudur.”
KIZ ÇOCUKLARININ YAŞADIĞI SORUNLARA ÇÖZÜM ÖNERİLERİ
- İstanbul Sözleşmesi’nden geri çekilme iptal edilerek, sözleşme etkin biçimde uygulanmalıdır.
- Kız çocuklarının ilköğretimde okul terklerinin azaltılması için önlemler alınmalı, okullaşma oranları yükseltilmeli ve eğitim öğretim müfredatı, cinsiyet eşitliği perspektifi esas alınarak yeniden düzenlenmelidir.
- Risk altındaki kız çocuklarının belirlenmesi ve korunmaları için gereken erişim ve müdahale ilgili mekanizmalar tarafından derhal sağlanmalıdır.
- Siyasi iktidar, Millî Eğitim Bakanlığı ve Yükseköğretim Kurulu aracılığıyla uluslararası sözleşmelere atılan imzaların gereğini yapmalı, toplumsal cinsiyet eşitliği eğitimi tüm kademelerde ve üniversitelerin tüm bölümlerinde ders olarak okutulmalıdır.
- Eğitimde toplumsal cinsiyet eşitsizliklerini ortadan kaldırmak ve kadınların yönetim düzeylerinde yer almalarını sağlamak için cinsiyet eşitliği sağlayan mekanizmalar uygulanmalı, cinsiyet eşitliğinin esas alındığı bir çalışma yaşamı ve ortamı sağlanmalıdır. (HABER MERKEZİ)