Bilkent Felsefe Şenliği’nin gösterdikleri
Kariyer etkinliklerinin kol gezdiği üniversitelerde böyle bir şenliğin yapılmasını arkadaşlarımız olumlu karşılarken birçok yönü ile de geliştirilmesi gerektiğini söylüyorlardı.
Fotoğraf:pixabay
Abbas VURAL
Ankara
Türkiye’deki ilk üniversite düzeyinde gerçekleştirilen felsefe şenliği, geçtiğimiz günlerde Bilkent Üniversitesinde gerçekleşti. Çeşitli akademisyen, yayınevi ve dernekleri öğrencilerle buluşturan şenlikte katılımcılar ile bu etkinliği konuşma fırsatı yakaladık. Yalnızca akademisyenlere değil, felsefe grubu öğretmenlerine de konuşmacı olarak yer veren PHILFEST’te, bu konuşmacı felsefe grubu öğretmenlerinin çalıştıkları liselerdeki öğrencileri ile karşılaştık çokça. Kendilerine ilk olarak şenliği nasıl bulduklarını sorduğumuzda genel izlenimlerinin olumlu olduğunu ancak söyleşileri anlamakta güçlük çektiklerini söylediler. Bunun sebebini ilk ve orta öğrenimin niteliksizliğine bağlayan liseli arkadaşlar, çok ezberci bir anlayışın eğitime hâkim olduğunu, örneğin filozofların düşüncelerinin isimlerini bildiklerini ama o düşüncenin ne olduğunun anlatılmadığını belirtiyorlardı. Daha önce hiç görmedikleri yayınevlerinden kitap alma fırsatı yakaladıklarını, çeşitli derneklere kayıt olduklarını, sosyalleşebilecek alanlara ulaşma fırsatı bulduklarını söylediler. Bu arkadaşlara üniversitede ne okumak istiyorsunuz diye sorduğumuzda hiçbir öğrencinin felsefe demediği bir durumla karşılaştık. Felsefe, sosyoloji gibi alanların niçin öğrenciler tarafından tercih edilmediğini sorduğumuzda ise işsizlik problemi bu noktada öne çıkıyordu. Aslında felsefe okumaktan keyif alacağını ama sırf işsizlik problemi yüzünden hukuk okumak durumunda olduğunu söyleyen öğrenciler ile karşılaştık.
“FELSEFE ÖĞRENCİLERİNİN BÖYLE ETKİNLİKLERE İHTİYACI VAR”
Üniversite öğrencileri ile konuştuğumuzda ise ilk göze çarpan bazı söyleşilerin akademik amaçlardan oldukça uzak olduğunu düşünmeleriydi. Bunu, felsefe sadece bir grup insan tarafından anlaşılmalıymış gibi değil de konuşmacıların bazılarının Youtuber vb. olmasına bağlıyorlardı. Üniversite dışı katılımcı kotasının iyi değerlendirilmediğini belirten öğrenciler, diğer üniversitelerin felsefe topluluklarının davet edilmediğinin açık olduğunu söyledi. Ülkenin diğer yerlerindeki felsefe bölümlerinin durumunun kötülüğüne dikkat çeken öğrenciler, oralardaki öğrencilerin böyle etkinliklere fazlasıyla ihtiyacı var diyorlardı. Böyle bir etkinliğin Türkiye’de düzenlenmesi hakkında ne düşündüklerini sorduğumuzda ise düşünceleri ifade etmek noktasında oldukça sorun yaşanan bir ülkede böyle bir şenliğin yapılmasını garip bulduğunu söyleyen öğrenciler, açılış konuşmasında rektör yardımcısının dikkat çektiği sponsorluk meselesini işaret ediyorlardı. Bu şenliğin çok değerli isimlerin destekleriyle düzenlendiğini söyleyen rektör yardımcısının aynı zamanda şenliğin sınırlarını çizdiğini düşünüyorlardı.
“FELSEFE NEDİR?” SORUSUNA VERİLEN FARKLI CEVAPLAR
Sürdürülebilirlik ve uzun dönemcilik, yapay zekâ felsefesi, Türkiye’de analitik felsefenin dünü, bugünü, yarını, Antik Yunan’da filozof hekimler, bilişim çağında herkes için felsefe gibi söyleşiler düzenlenen şenlikte özellikle “uzun dönemcilik oturumu”nda dünyayı daha iyi bir yer haline getirme ve halkın devlet yönetimine katılım tartışmaları somut örneklerle öne çıkıyordu. Her bir söyleşide “felsefe nedir?” sorusuna farklı cevap veren konuşmacılardan felsefeye en mantıklı misyonu yükleyen konuşma da bu idi şahsımca. Felsefeye erişilebilirlik, herkes için felsefe tartışmaları da kayda değerdi. Kısacası, kariyer etkinliklerinin kol gezdiği üniversitelerde böyle bir şenliğin ilk defa, özellikle de bir özel üniversitede olmasını konuştuğumuz herkes olumlu karşılarken birçok yönü ile de geliştirilmesi gerektiğini söylüyorlardı.