Tozkoparan'da "kentsel dönüşüm": Yıkım, zulüm, gözaltı

Tozkoparan mahallesine sabah yıkım ekipleri polislerle beraber geldi. Evlerinin yıkımına direnen mahalleli gözaltına alındı. Görüştüğümüz yurttaşlar yaşatılan "kentsel dönüşüm" zulmünü anlattı.

14 Ekim 2022 08:13
Son Güncellenme Tarihi: 14 Ekim 2022 13:31
Paylaş

Eylem NAZLIER
Görkem KINACI
İstanbul

İstanbul Güngören ilçesine bağlı Tozkoparan Mahallesi’nde 'kentsel dönüşüm' projesi tepkilere rağmen hukuksuzca sürüyor. Polisin yıkım için geleceği haberini alan mahalleli, gece saatlerinden itibaren nöbet tutmaya başladı. Mahalleli, soğuk havaya rağmen evlerini savunmak için sokakta nöbet tuttu. Sabaha karşı saat dört sularında mahalleye çok sayıda çevik kuvvet polisi geldi. Mahalleli polis zoruyla mahallenin etrafına örülen polis barikatlarının dışına çıkarıldı.

EVLERİNDEN ÇIKMAK İSTEMEYENLER GÖZALTINA ALINDI

Apartmanda bekleyen mahallelinin, apartman kapılarını kırarak evlerine girildi ve vatandaşları zorla tahliye edildi. Evlerinden çıkmak istemeyenler ise darbedilerek gözaltına alındı.

Evlerinden zorla çıkartılan mahalleliler, "Dünyanın neresinde böyle bir kentsel dönüşüm görülmüş?" diyerek tepki gösterdi.

Mahalleye sabahın erken saatlerinde Özel Harekat polisleri de getirildi. Tozkoparanlılar bu duruma ayrıca tepki gösterdi.

Güngören Belediye Başkan Yardımcısı mahalle halkının polis tarafından zorla dışarı çıkarılmasından sonra mahalleye girdi. 

GAZETECİ GÖZALTINA ALINDI, "TALİMAT GELDİ" DENİLİP BIRAKILDI

Tozkoparan Mahallesi’nde haberi takibinde olan gazeteci Meral Danyıldız, çekim yaptığı bir evin polisler tarafından yıkıma gelinmesini görüntüledikten sonra gözaltına alındı. Üstü aranan Danyıldız, "talimat geldi bırakıyoruz" denilerek serbest bırakıldı.

ÇOCUKLAR YA OKULA GİDEMEDİ YA DA POLİS BARİKATLARINI AŞMAK ZORUNDA KALDI

Yıkım gerginliği ve polis ablukası nedeniyle pek çok çocuk ailelerini bırakıp okula gitmek istemedi. Giriş ve çıkışların kapatıldığı mahalleye polis barikatı kuruldu. Okula giden çocuklar polis barikatını aşmak zorunda kaldı.

Velisinin onayıyla 14 yaşındaki bir kız çocuğuna mikrofon uzatıyoruz. Hasta olmasına rağmen bugün okula gitmeyi planladığını belirten genç kız, neden gitmediğini şöyle anlattı: “Gitmedim, gidemedim çünkü sabah annemi göremedim evin içinde ki onlar da zaten geceden beri uyanıklardı, dışarıdalardı. Çıkığ annemin böyle üzgün görünce gitmemeye karar verdim. ‘Bu kadar üzgünken gidemem’ dedim, gidemedim.”

Ne talep ettiğini sorduğumuz genç, “Hiçbir şey istemiyorum ki evlerimizden başka” yanıtını veriyor ve şöyle devam ediyor: “Hiçbirimizin 6000 lira 8000 lira verilecek kira verecek parası yok. Hiçbirimizin yok, benim yok, annemin yok, Fehmi amcanın yok, Adile ablanın yok! Parayı bu kadar kolay kazanan insanlar değiliz.”

Bütün bu kentsel dönüşüm sürecinden nasıl etkilendiğini sorduğumuz genç kız, “Rantsal dönüşüm” diye bizi düzeltiyor ve anlatıyor: “Hayatım boyunca hatırlayacağım travmalar yaşadım. Hayatım boyunca aklımda duracak, her polisi gördüğümde aklıma gelecek. Abim, ‘polis olmak istiyorum’ diyor, ‘olma’ diyorum ‘Beddua alacaksın’ diyorum. Çünkü bu işe en baştan başlayacak çevik kuvvet olacak. Değil mi? Bana değil, benden daha küçük çocuklar var. Onlar da bu durumu görüyor, onların da burada elektrikleri, suları kesildi. Onlar benden daha çok etkilendi.”

“ALIŞTIK ABLA, HEP GELİYORLAR”

Güneş daha doğmadan daha önce yapılan yıkımlardan kalan molozların kıyısında bekleyen bir çocuğa mikrofon uzatıyoruz. 13 yaşında olduğunu öğrendiğimiz mahalleli çocuk yıkım gerginliğinin mağdurlarından. Bu süreçte derslerine de çalışamadığını anlatan çocuğa, sık sık gerçekleşen polis müdahalelerinden, yaşananlardan korkup korkmadığını soruyoruz. Cevabı “Alıştık abla, hep geliyorlar” oluyor. Süreçle ilgili düşüncelerini sorduğumuz çocuk, tek kelimeyle özetliyor: “Yıkmasınlar!”

MAHALLELİ YAŞATILAN ZULMÜ ANLATTI

Yıkıma karşı nöbet esnasında ve polis sonrasında görüştüğümüz mahalleliler “kentsel dönüşüm” adı altında maruz bırakıldıkları zulmü anlattı.

“KİRA YARDIMI 1950 LİRA, BU PARAYA İSTANBUL’DA KÜMES BİLE YOK!”

İstanbul’da kiraların 7, 8 bin liraya ulaştığını söyleyen mahallelilerden bir kadın “İnsanların çocukları okula başladı, önümüz kış. Bu insanları zorla, tehditle, dayatmayla sokağa atan insanlara Allah vicdan versin diyorum” diye konuştu. Kira yardımının 1950 lira olduğunu söyleyen mahalleli, “1950 lira kiraya İstanbul'da kümes bile yok. Bu insanlar nereye gidecekler, ne yapacaklar, acaba bunun hesabını gördüler mi?” sözleri ile yaşananlara tepki gösterdi. Kentsel dönüşüme kesinlikle karşı olmadıklarını ve bunu hep dile getirdiklerini belirten mahalleli kadın, “Biz rantsal dönüşüme karşıyız. Her zaman söylediğimiz gibi bu insanları etap etap yaptıkları yerlere yerleştirilmeliler. Ama bu insanlar burada bu kadar mağduriyet yaşıyor. Bakın gece saat şu anda 2 buçuk civarı ve biz yine bir şafak operasyonuyla karşı karşıyayız” dedi. Kadın, “Bizler kat mülkiyetli evlerimizde oturuyoruz. Bizler işgalci değiliz ama bir sabah bizlere gelen mesajla tapularımızın hazineye aktarıldığını öğreniyoruz” diyerek sürece tepki gösterdi.

DEPREM RİSKİ BAHANE…

Mahallelilerden Ahmet Uzun, yıkımlara “deprem riski var” denilerek başlandığını ancak gerçeğin böyle olmadığını, kentsel dönüşüm diye tarif edilen şeyin “yukarıdan baskıyla” yapıldığını belirtti. Daha önce depreme dayanıksız diye yıkım kararı alınan binaların Emlak Konut tarafından yapılan ve oldukça sağlam binalar olduğunu belirten Uzun, binaların iki günde zor yıkıldığını anlattı. Mahallenin Güngören’de deprem riski açısından 11 mahalle arasında 9’uncu sırada olduğunu ifade eden Uzun, “Güçlendirmeyle çözülebilecek şeydi, ama asıl amaçları başka” diye özetledi.

ÖMÜR BOYU ZAMLANDIRMA

Daha önce yıkımların yaşandığı Küba mahallesinden buraya gelen bir yurttaş da “Eğer gerçekten rantsal değil, kentsel dönüşüm olsaydı burada insanlara sözleşme verirlerdi. Borçlandırmayı tefe tüfe hariç yaparlardı. Gelecek zamlara göre yine borç zamlanacak. Yani burada ömür boyu zamlandırma söz konusu” diye konuştu.

“TEK ADAMLIK REJİMİNDE BÖYLE OLUYOR”

Uzun “yukarıdan baskı” diye tarif ettiği süreci şöyle ifade etti:

“Bakın Danıştaya verdiğimiz dilekçenin cevabı geldikten sonra bizimle davalık olan Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum ve Cumhurbaşkanı… 85 milyonu kucaklayan bir Cumhurbaşkanı nasıl oluyor da Tozkoparan’daki mahallesinde bulunan fakir fukaraya eziyet ediyor? Buradaki evlere niye göz diktiler? Bakın Cumhurbaşkanı emir vermedikten sonra bir Allah’ın kulu buraya dokunamaz. Buna Cumhurbaşkanı emir veriyor. Tek adamlık rejiminde bunlar böyle oluyor.”

Mahalledeki bir başka yıkımdan örnek veren Uzun, yıkılan binadan dayanıklılığı ölçmek için karot alındığını, normalde bunun incelenmesinin günler süreceğini ama bu binanın 45 dakika sonra başında mühendis dahi olmadan kepçelerle yerle bir edildiğini anlattı.

“BİN TANE POLİSLE GELİYORLAR; UYUŞTURUCU BARONU DEĞİLİZ, HALKIZ”

Geceyi sokakta geçiren başka bir kadına mikrofona uzatıyoruz. Mahalleli kadın maruz kaldıkları duruma şu sözlerle tepki gösteriyor: “Bütün gece uyumadık, bekliyoruz. Evlerimizi yıkmak için gelecekler ve gördüğünüz gibi kaç bin tane çevik kuvvetle gelecekler. Şafak operasyonu yapıyorlar. Biz uyuşturucu baronları değiliz, biz terörist değiliz, biz halkız.”

İki çocuğunu zor şartlarda büyüttüğünü anlatan kadın, “Ben evlatlarımın yürüdüğünü, konuştuğunu görmedim. Sabah çıktım, geç saatlerde evime geldim, o şekilde ev sahibi oldum. Dişinizde tırnağınızı arttırarak… Peki şimdi ne yapacağız?” sözleriyle kış arifesinde sokağa atılmalarına isyan etti.

“GÖNÜL BELEDİYECİLİĞİ, GÖNÜL BELEDİYECİLİĞİ… BİZİMLE BİR KEZ KONUŞMADILAR”

Oyunu bugüne kadar AKP’ye verdiğini ve şu an çok pişman olduğunu belirten kadın, “Yazıklar olsun onlara. Medyada gönül belediyeciliği, gönül belediyeciliği, biz halkla iç içeyiz diyorlar. Maalesef hepimizin gönlünü kırıyorlar. İki seneden beri bu sürecin içerisindeyiz. Bir kez bizlerin oyuyla gelmiş insanlar yanımıza gelip, bizi insan yerine koyup konuşmadılar” sözleriyle seçilmişlere de tepkisini gösterdi.

“YÜZDE 68 ENGELLİYİM, EVİM YIKILDIĞI ZAMAN BEN NEREYE GİDECEĞİM!”

Dışarıda koltuk değneği ile bekleyen bir yurttaşa yaklaşıyoruz. Biz daha yanına varmadan seslenmeye başlıyor: “Görüyorsun işte, durumları görüyorsun!”

Yüzde 68 engelli olduğunu öğrendiğimiz Bünyamin Demir adlı yurttaş, yaşatılanlara şu sözlerle tepki gösterdi: “

“Adalet mi bu ya? Tapu tahsis belgesi olanları bile kabul etmiyorlar. Vatandaşı böyle sokağa döktüler. Yüzde 68 engelim var, benim evim yıkıldığı zaman nereye gideceğim? Polisler bir de diyorlar ki ‘halkın yanındayız’ nerede halkın yanında, ya eziyet ve zulüm başka şey değil! Vatandaşlara zulüm ediyorlar, yazık günah ya bu kadar insan sokağa döküyorlar, Allahlarından bulsunlar, gün yüzü görmesinler!”

“SEÇİMDEN ÖNCE BURAYI ALALIM DA NE OLURSA OLSUN DİYORLAR”

68 yaşında olduğunu ve emekli memur maaşıyla geçinmeye çalıştığını belirten başka bir yurttaşa görüşlerini soruyoruz. Uygulamanın deprem, dönüşüm gibi bahanelerle ama sadece rant için yapıldığını belirten yurttaş, “Buranın depremle, buranın zeminle bir alakası yok. Rant olsun da ne olursa olsun diyorlar. Seçim gelmeden, seçimden önce biz burayı alalım da ne olursa olsun diyorlar” dedi.

ONLAR İSRAİL, BİZ FİLİSTİN!

‘Dönüşümü’ vatandaşın iyiliğini düşündüklerinden yaptıklarını söyleyenlere tepki gösteren emekli yurttaş, “Vatandaşı düşünecek olsa bu zulüm bize yapmazlar. Şu an onlar İsrail, biz de Filistin. İsrail Filistin'e saldırıyor. Başka ne diyeyim kızım? Demek ki biz bu memleketin vatandaşı değiliz. Vatandaşı olsak bunu bunu bize yapmazlar” diye konuştu.

TOZ-DER BAŞKANI ÖMER KİRİŞ: BASKIYLA ADRESE TESLİM MAHKEME KARARLARI ALINDI

Mahallede “kentsel dönüşüm” adı altında yaşananları, mağduriyetlere karşı kurulmuş Tozkoparan Derneği (Toz-Der) Başkanı Ömer Kiriş’le konuştuk.

2 yıldır mahkeme kararlarını baskıyla, adrese teslim şekilde kendi lehine çıkartan bir sistemle karşı karşıya olduklarını söyleyen Kiriş, Danıştay İdari Davalar Kurulunda da sekize üç düzeyde mahallelinin aleyhine karar çıktığını belirtti. “Bu hakimlerin kimler tarafından atandığını falan herkes çok iyi biliyor” diyen Kiriş, şimdi de 6306 sayılı (riskli yapılar) yasa kapsamında açılan 6-A davalarının devam ettiğini, istinafların devam ettiğini belirterek, “Danıştayda böyle karar çıkaranların bölge idare mahkemelerinde de aynı kararı çıkaracaklarını düşünüyorum” dedi.

“20 YIL NE OLACAĞI BELLİ OLMAYAN BORCUN BİTMEYECEK”

Kiriş asıl meselenin deprem riski değil, Merter tekstil piyasasının kenarındaki potansiyeli bu tarafa doğru genişletip dükkanlar yapma planları olduğunu ifade etti.

Bu planların mahalleliye yansımasının borçlandırma olduğunu belirten Kiriş, borçlandırmanın da TEFE TÜFE gibi enflasyon verilerinden etkileneceğini söyledi ve “20 yıl ne olacağı belli olmayan borcun bitmeyecek” dedi.

“BURALARI DA RANTA AÇIP CEPLERİNİ DOLDURACAKLAR”

1. ve 2. etaptaki 30 dönümlük alanda 208 haneyi boşaltıp 412 hane yapıldığını belirten Kiriş, “Yani insanları bir yere sıkıştırıyor ve alan açıyorlar. Bu insanları da buradan götürecekler. Peki ne olacak o zaman? Bu araziler boşaldığı zaman buraları bir şekilde imara açacaklar. İskan dışı alanlar belediyeye devredilir diye bir ifade vardır. Bunu yapacaklar. Buraları da ranta açıp ceplerini dolduracaklar”

Mahallenin asgari ücretle, emekli aylıkları ile yaşayan insanlardan oluştuğunu belirten Kiriş, “60 yaşında kalp krizi geçirdi Ahmet abi, tedaviden yeni geldi ve yine mücadele edecek. AKP mahalle temsilciliği yapan, onlara oy toplayan kadının evini yıkmak istediler, ‘belge gösterin’ dedi, yan binaya girip yan duvardan kırdılar kapıyı” ifadeleriyle mahalleliye yaşatılanları örnekledi.

Baskı altındaki mahkeme kararlarıyla mahallelinin mağdur edildiğini belirten Kirişçi, sözlerini şöyle tamamladı: “Biz belki evlerimizi kaybedeceğiz ama yenilmiş saymayacağız kendimizi. Çünkü burada 08, 10 yaşındaki çocuklar artık direnmeyi öğrendiler. İşte o çocuklar, onların başına yakın gelecekte bela olacak. Ailelerin birçoğu kömürün, makarnanın diyetini ödüyorlar. Biraz da oldu bence. Ama artık onlar da öğrendi.”

(İstanbul/EVRENSEL)

ÖNCEKİ HABER

Engin Eroğlu dosyasında karar verildi: Sanıklar 4 yıl 8 ay 20 gün hapis cezası aldı

SONRAKİ HABER

Cezaevinde hayatını kaybeden Çabuk’un vücudunda darp izleri iddiası

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa