16 Ekim 2022 03:45

Emekçinin Kitaplığı: Öklidin Asası, Hypatia’nın acı sonu

Nuray Sancar, "Öklid’in Asası" isimli kitaba dair yazdı.

Çizim: O. Von Corven

Paylaş

Nuray SANCAR

Bir zamanlar yazılmış bütün kitapları dünyanın her yerinden toplayıp çeviren, 1 milyona yakın papirüs rulosunun arşivlendiği bir kütüphane vardı. Sadece kitapları değil zamanın bilimcilerini, kitap kurtlarını, filozoflarını ve yetenekli öğrencileri de kendine çekerdi. Kurucusu İskender’in adını alan kentte yine aynı adla anılan: İskenderiye kütüphanesi, bir üniversite. Doğu’dan Batı’ya uzanan ticaret yollarının uğrağı, depremlerde yıkıldığı halde hâlâ dünyanın 7 harikası arasında sayılan deniz fenerinin yol gösterdiği denizcilerin, dünyanın zenginliklerini yığıp durduğu limanın etrafına kurulu egzotik şehrin akıl yuvası.

Zeus ve Koç başlı Ammon’un oğlu olduğunu ilan eden İskender’in ardından gelenler de Yunan tanrılarıyla Mısır’ın tanrılarının birleşiminden olan dinleri icat ettiler. Kent gibi kütüphane de bir sentezin merkeziydi. Her palazlanan uygarlık onu fethetmeye can atarken Sezar ile Kleopatra’nın güçlerini ve bedenlerini birleştirdiği; her dinden, dilden bilim insanının irfan için aktığı unutulmaz binada felsefeyle vahiy birleşemez oluncaya kadar bu sentez devam etti.

İskenderiye Kütüphanesinin ne zaman, nasıl yıkıldığına ilişkin net cevaplar verilemiyor. Ancak her iktidar mücadelesinden zarar gördüğü ve nihayet Halife Ömer zamanında tarihe karıştığı söylenebilir.

Öklid’in Asası adlı kurgu, Ömer’in komutanı, eskiden Şair Emir Amr Bin As’ın İskenderiye Kütüphanesine gelişiyle başlar. Kütüphanenin dokunur dokunmaz toz olan, yıpranmış papirüs ve parşömenlerine bekçilik yapan müdürü Hıristiyan Filozof Philopon, onun güzel yeğeni pagan Hypatie ve Yahudi Rhaze İslam akıncılarından kütüphaneyi kurtarmak için Amr’ı ikna etmeye çalışırlar. Astro fizikçi ve sayısız ödüllü bir bilim insanı olan Yazar Jean-Pierre Luminet Genç Bilimci Öklid’den başlayarak İskenderiye kütüphanesi ve şehrin tarihini bu buluşmada ortaya serer. Öklid’in sahilde kum üzerine çizimler yaparken kullandığı asası bir bilimciden diğerine, elden ele miras aktarılır. Bu öykü de İskenderiye’den Yunanistan’a oradan Roma’ya tekrar İskenderiye’ye dönen ve sonra kaybolan asayı takip etmektedir.

Gökyüzünü ve yıldızları şairler ve filozoflardan alıp matematiğin konusu haline getiren Öklid’in asasını devralan Aristarcos dünyanın güneş etrafında döndüğünü söyleyen ilk bilimcidir. O andan itibaren de mahkemenin huzurundadır.  

Bilimin yasakla ve günahla sınanması çok erken başlar. Çizdiği üçgenlerle Dünya-Ay ve yıldızları ölçmeye çalışan, dünya merkezli evren tasarımını ihlal eden Öklid’in halefi olan asa taşıyıcılarının bir kısmı iktidar ve din çatışmalarının kurbanı oldular. Yazdıkları kitapların bir kısmı kütüphaneyle birlikte tarihe gömüldü; bir kısmı ise Rönesans ile ışığa çıkmak için geçici karanlığa.

Önce Platon’un, Aristo’nun, Zenon’un ve Epikür’ün dünya anlayışlarının sonu göründüğü için; sonra tek tanrılı dinlerdeki, kutsal kitaplarının bilinmesi gereken her şeyi bildiği iddiasını sarstığı ve kuşku uyandırdığı için hedef alındı bilginler ve yazarlar. Sonra Aristo’nun Yunan mantığı ile Mısır’ın piramit bilgilerini birleştirerek kurulu bu aydınlık şehir, Roma İmparatorluğu’nun Hristiyanlığa geçişiyle birlikte günahkar ilan edildi. İskenderiye’nin geometricileri ve matematikçileri kürenin merkezi yoktur derken tek tanrılı dinlerin tek merkezleri bu fikirle birlikte yaşayamaz; ya Kudüs ya Mekke! Bu çatışma içinde şehir bir pagan katliamıyla yeniden şekillendirilir.

Kentin Romalılar tarafından fethi ile kışkırtılan lincin ilk kurbanı, dünyanın bilinen ilk kadın Filozof ve Matematikçisi Hypatia’ydı. Hypatia; İskenderiye kütüphanesindeki ilmi su gibi içmiş matematikçi kadın, tıpkı Öklid gibi derslerini sokakta veren asa mirasçısıydı. Fikirleri Hristiyanlığın dünya tasavvuruyla uyuşmuyordu, siyasetle dinin aynılaşmasına da karşıydı. Her şeyden önce, ataerkil buyruğun, karşısında işe yarayamadığı, sindirilemeyen kadınlardandı. Gelgelelim devlet içindeki iktidar mücadeleleri herkesi bir taraf olmaya zorlarken siyaseten tarafsız olmanın da imkanı yoktu.

Onu çırılçıplak soydular; taşlayarak, vücudunu parçalara ayırarak öldürdüler ve Akdeniz’e attılar. Linç için toplanan güruh, daha önce kadınla erkek arasındaki ilişkilere yasak ve günah tanımayan kentte onun bir fahişe olduğuna inanmaktaydı.

Kütüphanenin koruyucuları bazı kitapları işgalci teröründen kaçırmayı başardılar. Bunlar 13. yüzyıl İslam Rönesansının, 15. yüzyılda da Avrupa Rönesansının kaynağı oldu. Ancak bunun için Bizans’ın yıkılması gerekiyordu.

Bilimle siyasetin ilişkisi Öklid’in Asası’nda ayrıca bir düşünce konusudur. Kütüphane müdürü Philopon Amr’a şöyle der: Politikayla ilgilenen bilginler ve yazarlar değil, aksine onlarla ilgilenen politikadır. Bir kralın şaire ihtiyacı bir şairin krala olan ihtiyacından daha fazladır. 

Sonra Amr’a sorar: “Senin halifen de tıpkı Dünya hakkında araştırma yapmadan onun düz olduğunu söyleyen rahipler gibi hangisinin iyi hangisinin kötü olduğuna karar vermeyecek mi?...” Ki, halife “kütüphanedeki kitaplar Kur’an’da anlatılanlara bir şey eklemiyorsa başka kitaba gerek yok, eğer fazlasını anlatıyorsa gene gerek yok” demiştir rivayete göre.

Ancak bu rivayet kesin değil; İskenderiye Kütüphanesini kimin yıktığını/yaktığını göstermiyor. Doğrusu, süreç içinde kuruluşunu barbarlığına borçlu yeni bir dünya düzeninde el birliğiyle bitirildiğidir. Sonradan o bilgi yığınağından kalanlarla idare eden insan evladı, yığının bütününü hayal edemeyecek hale düştü. Tarihin saati çok geriye alınmıştı.

Ama Amr’ın şahsında “Bilginin kaybı Roma’nın tüm dünyayı ele geçirmesine engel olmadı. Arisarcos’un saçmalıklarının kaybı da” diye düşünmekteydiler. Kazanacakları ise koskoca bir egemenlik alanıydı. İlki Roma’da gerçekleşen ardından gelenlerin Roma gibi olmak istediği feodal yağmacılığın, talanın üzerine kurulu imparatorlukların.

Not: Jean Pierre Luminet’nin yazdığı Öklid’in Asası’nı Ahmet Deniz Altunbaş çevirdi, Güncel yayınlarından çıktı. Bu kitapla birlikte dönemin İskenderiyesi’nin tasviri ve Hypatia’nın kaderi için Gerald Messadie’nin İskenderiye’nin Yazgısı (Arion yayınları) ve Maria Dzielska’nın İskenderiyeli Hypatia (Berfin Yayınları) adı kitaplar okunabilir.

ÖNCEKİ HABER

Nobel Edebiyat Ödülü Sahibi Annıe Ernaux: Yazmak zorunda kalmaktan korktum

SONRAKİ HABER

Emek ve Özgürlük İttifakı: Sorumlu AKP-MHP iktidarı ve kurduğu rant düzenidir

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa