6 soruda Çin Komünist Partisi Kongresi: Kongrede ne olacak, Şi Jinping yeterli siyasi desteği bulabilecek mi?
Doç. Dr. Ceren Ergenç, 16 Ekim'de yapılacak Çin Komünist Partisi (ÇKP) kongresine gidilen süreci, kongrenin gündemlerini ve beklentileri Evrensel'e anlattı.
Cihan ÇELİK
İstanbul
Parti-devleti sistemiyle yönetilen Çin'de, Çin Komünist Partisi (ÇKP), 20. Ulusal Kongresini düzenliyor. Devlet başkanlarının görevlerini iki dönemle sınırlayan anayasal düzenlemenin kaldırılması ile üçüncü dönem seçilmesinin önü açılan Şi Jinping'in yeniden ÇKP Genel Sekreteri ve Cumhurbaşkanı olması bekleniyor. Halkın seçime katılımının olmadığı ülkede parti, kongrelerle izlenecek politikaları ve yönetimde yer alacak kadroları belirliyor. Çin, büyüme oranlarının düştüğü, kapitalistler arası ticaret savaşlarının el yükselttiği, “Sıfır Kovid” politikası nedeniyle küçük ve orta ölçekli işletmelerin iflas ettiği, işsizliğin ve kırsal kesimin yoksulluğunun arttığı bir dönemde kongreye gidiyor. 16 Ekim'de başlayan ve bir hafta sürmesi beklenen kongre dışarıya kapalı düzenleniyor.
Xi'an Jiaotong-Liverpool Üniversitesi Çin Çalışmaları Bölümü'nden öğretim üyesi Doç. Dr. Ceren Ergenç ile ÇKP kongresine gidilen süreçte neler yaşandığını, kongrenin gündem maddelerini ve beklentileri konuştuk.
1- Çin Komünist Partisi kongre süreci nasıl işliyor? Halkın bu sürece katılımı nasıl oluyor?
Çin’in rejim ve siyasi sistemi bir parti devlet sistemi. Çin Komünist Partisi de Leninist sistemde örgütlenmiş bir parti. İktidar için mücadele etmiyor, devletin bir parçası, devleti yöneten bir parti. O yüzden 5 yılda bir toplanan parti kongrelerinde, partinin politbüro merkez komitesini ve politbüro üyelerini parti içerisinde seçen bir toplantı oluyor. Bu toplantıda oluşturulan parti kabinesi ekibi, daha sonra hem parti içerisindeki çalışma gruplarını hem de ilerleyen süreçlerde hükümeti de belirliyor.
Parti devlet sistemi olduğu için bir seçimden bahsetmiyoruz. Bir karar verme süreci yaşanıyor; bu politbüro merkez komitesine kimlerin gireceğini, parti genel sekreterinin kim olacağını ve politbüro merkez komitesi içerisindeki güç dağılımına göre, belirlenen isimler arasında Çin’in devlet kanadında kimin Cumhurbaşkanı ve Başbakan olacağını da anlamış oluyoruz. Çok partili sistemde olduğu gibi halk oyuyla yapılan seçimler değil. Parti delegelerinin başlattığı, aşağıdan yukarıya bir süreçle en sonda nihai olarak parti seçkinlerinin, önde gelenlerinin verdiği bir karar ve bu karar alma süreci kapalı bir kutu gibi. Biz dışarıdan bakanlar olarak eleme ve kararı verme sürecinin nasıl olduğuna şahit olmuyoruz. Ne sonuç çıkacağını biz de bilmiyoruz. Sadece tahminler var.
Şİ, ÜÇÜNCÜ KEZ GÖREVDE OLABİLMEK İÇİN ANAYASAYI DEĞİŞTİRDİ
2- Kongreye gidilen süreçte neler yaşandı?
Mao, Çin Halk Cumhuriyeti’nin ilk parti genel sekreteri ve devletin de lideriydi. Mao ölene kadar, 30 küsür yıl iktidarda kaldı. Deng Şiaoping iktidara geldikten ve küresel kapitalist sisteme entegre olduktan sonra Çin, aynı zamanda siyasi sistemde de bir reformasyona giderek, parti kongrelerinde seçilen genel sekreter ve politbüro merkez komite üyelerinin ve ondan sonra taammüden atanan Cumhurbaşkanı ve Başbakanın 5 artı 5, iki dönemden daha fazla iktidarda kalmaması kuralı getirildi. Deng Şiaoping’den sonraki iki lider grubu bu kurala uydu. Ancak Şi Jinping, ikinci döneminin sonuna geldiğinde parti içindeki siyasi gücünü de kullanarak bir anayasa değişikliğine gitti ve bu Cumhurbaşkanı için iki dönem kuralını kaldırdı.
"JİNPİNG DIŞINDA BİR İSMİN KAZANMA İHTİMALİ ÇOK ZAYIF"
3- Şi Jinping üçüncü dönem devam edecek mi etmeyecek mi? Dengeler ne durumda?
Şi Jinping dışında birilerinin kazanma ihtimalini düşünmüyoruz. Çünkü onun dışında bu pozisyona gelme ihtimali olan başka biri politbüro merkez komitede yok. Bunu kendisi de ayarladı zaten. Yeni iktidara gelecek olan, Başbakan ekibinden Cumhurbaşkanı olacak kişi, birinci 5 yılın sonunda politbüro merkez komiteye girerdi, ki böylece herkes bilirdi bir sonraki cumhurbaşkanı bu kişi olacak. Bir önceki cumhurbaşkanının ikinci 5 yıllık dönemi, bu kişi için bir tür işleri öğrendiği, kendini Cumhurbaşkanlığına hazırladığı bir dönem olurdu. Şi Jinping ise politbüro merkez komitesine böyle bir atama yapmadı O yüzden onun yerini alabilecek bir isim yok şu anda.
Ancak şu an bizim bilemediğimiz, göremediğimiz o karakutu içerisinde, hizipsel güç mücadeleleri, parti içi darbe diyebileceğimiz kadar çok büyük bir güç mücadelesi yaşanıyorsa, belki hiç beklenmedik bir isim politbüro merkez komitesine atanabilir. Bu atamadan sonra o kişinin Cumhurbaşkanı olması sağlanabilir. Bu, teknik olarak mümkün ama pratikte olması çok zor görünüyor. O yüzden Şi Jinping’in üçüncü döneme cumhurbaşkanı olarak devam edeceğini varsaymak yanlış olmaz.
MUHTELEMEL BAŞBAKAN ADAYLARI: WANG YANG VE HU CHUNHUA
4- Başbakanlık için öne çıkan isimler kimler?
Başbakanın değişmeme ihtimali var ama çok büyük ihtimalle değişecek. Başbakanın iki dönem sınırı kaldırılmadı. Li Keqiang başbakanlığa devam etmeyecek ama politbüro merkez komite içerisinde kalabilir ve ona Meclis başkanlığı görevi verilebilir.
Bir yıl öncesine kadar Başbakanlık için ismi geçen 4 aday varken bunların ikisi değişik şekillerde elendi. Örneğin biri Şanghay’daki geçtiğimiz yıl yaşanan büyük karantinadan sorumlu tutuldu ve bu kriz siyasi kariyerini sonlandırdı.
Kalan iki adaydan biri Wang Yang. Wang Yang Başbakan olursa, bu Şi’nin gücünü konsolide ettiği anlamına gelecek. Şi’nin politikalarını dengeleyebilecek, denetleyebilecek parti içi mekanizmalar çok zayıflamış olacak. Wang Yang başbakan olursa artık tam anlamıyla bir "tek adam" yönetimi görebileceğimizi kestirebiliriz.
Hu Chunhua Başbakan olursa, bu politbüro merkez komitesi içerisinde gücün bölüneceği anlamına gelecek. Çünkü Hu Chunhua, şuandaki Başbakan Li Keqiang gibi Şi Jinping’den farklı bir hizipten, parti gençlik örgütünden geliyor. Her iki isim de Şi’nin bir çok sosyoekonomik politikalarını onaylamıyor. Hatta Li Keqiang başbakan olarak daha fazla devam etmeyeceğinin de farkında olarak doğrudan Şi’nin ekonomi politikalarını, "Sıfır Kovid" politikasını, yeşil enerji ve iklim politikalarını eleştirmeye başlamıştı. Yine Li gibi gençlik örgütünden gelen Hu Chunhua eğer başbakan olursa, onun da Li çizgisinden gideceğini ve gücünü kısıtlayıcı bir rol oynayacağını düşünebiliriz. Bu demek değil ki koalisyon hükümeti gibi politikalarda hemen ve doğrudan değişiklikler olsun. Bu kadar ani değişiklikler olmaz ama yine de "tek adamlık" durumu vuku bulmaz. Şi Jinping karar almak için parti içerisinde destek bulmaya çalışarak ilerlemek zorunda kalır. Bu da birtakım pazarlıklara, daha katılımcı bir politka yapım süreçlerine ortam açacaktır.
Şİ’NİN GÜCÜ TEST EDİLECEK
5- Kongrenin gündemindeki diğer konular ne olacak?
Politbüro merkez komitesinin yeni üyeleri açıklandığında taammüden kimin cumhurbaşkanı kimin başbakan olacağını anlamış olacağız. Bu en önemli gündem maddesi.
Parti içerisindeki güç dengeleri bakımından ise iki konunun gündeme getirilmesini bekliyoruz. Bu konuların getirilip getirilmemesi, Şi’nin parti içindeki siyasi gücünün sarsılmaz mı olduğunu yoksa hizipsel çatışmalar içerisinde, özellikle son yıllardaki sosyoekonomik ve uluslararası krizler yüzünden sarsıldığını mı anlamamızı sağlayacak.
Bu konulardan biri; Şi Jinping geliştirdiği “Hukukun üstünlüğüne dayanan kamu yönetimi” kavramı. Önceki liderler, “Hukuk devleti” kavramına vurgu yapıyorlardı; kanunları yapanların da o kanunlara tabi olma sistemini Çin’de kurmak istediklerini söylüyorlardı. Pratikte olup olmadığı tabi tartışılır ama böyle bir niyet gösteriyorlardı. Şi Jinping ise özellikle ikinci döneminden itibaren “hukuk devleti” kavramı yerine “hukukun üstünlüğü” kavramını kullanmaya başladı. Partiyi, hukuktan bir şekilde muaf kılan ama hakkaniyetli bir kamu yönetimi anlayışıyla partiye bir meşruiyet sağlayacağını iddia eden bir sistem getirdi. “Hukukun üstünlüğüne dayanan kamu yönetimi” sistemine bağlılık tekrar vurgulanırsa bu, Şi’nin etkisinin devam ettiği şeklinde yorumlanacak. Çok büyük olasılıkla bu vurgu olacak. Çünkü kavram üzerinde çok büyük bir anlaşmazlık yok.
Parti içerisinde ne kadar destek bulduğu belli olmayan, Şi’nin oturtmak istediği bir diğer kavram da “iki kuruluş” diye çevirebileceğimiz kavram. Bu, Şi’nin ülkenin lideri olarak, neredeyse Mao’ya benzer bir statüde görülmesi, sadece yasal cumhurbaşkanı olarak değil, bir liderlik kültü olarak ülkenin lideri olarak görülmesi, Mao Zedung düşüncesinin benzeri şekilde, “Çin tarzı Sosyalizme dair Şi Jinping düşüncesi” ideolojisinin devletin ideolojisi olarak kabul edilmesi fikri. Şi, bu fikrini 2018 yılında anayasa değişikliğini başardığı zaman tanıtmıştı. Bu ideoloji de kongre raporuna girerse, Şi’nin gücünü konsolide ettiği anlamına gelecek. Bunlar siyasi olarak gözlemlememiz gereken noktalar.
SIFIR KOVİD POLİTİKASI, BÜYÜME ORANLARI, KÜRESEL İKLİM, İŞSİZLİK, ABD VE TAYVAN GÜNDEMLERİ
En önemlisi “Sıfır Kovid” politikası. Hükümet “Sıfır Kovid” politikasını kamu sağlığı politikası olarak gösteriyor ancak bu politika sürdürülebilir değil. Çünkü virüsün bulaşıcılığı çok fazla ve tüm ülkeyi karantinaya sokmadan sıfır rakamını yakalamak mümkün değil. Şu ana kadar hükümetin getirdiği politika çok katı oldu. Sürekli karantinalar, işyeri kapatmaları, özellikle küçük ve orta ölçekli işletmelerin iflasına neden oldu. Çin zaten 2022’de 1980’lerden bu yana yaşanılan en yüksek genç işsizliği rakamlarına ulaştı. Bu iflaslar da işsizlik rakamlarına ekleniyor. Bu halkta büyük bir hoşnutsuzluk yaratıyor.
Büyüme oranları da gündemde olacak. Çin, 2019’dan beri kendi koyduğu büyüme oranlarını tutturamıyordu ve yapısal olarak duraklama dönemine girmişti. Üzerine pandemi ve ardından Ukrayna-Rusya savaşı eklendi. Çin’in tedarik zincirleri kırıldı. ABD’nin Obama ve daha çok Trump döneminde yükselen ticaret savaşlarını Biden hükümetinin de sertleştirmesi sonucu, bilişim sektöründe Çin şirketlerine çok ciddi boykotlar gelmeye başladı. Bu, Çin’in dijital ve yeşil enerji sektörlerinde sağlamak istediği pazar üstünlüğünü tehlikeye atacak bir hal aldı. Büyüme oranlarının mütevazi mi iddialı mı olacağının ilk sinyallerini de kongrede alabiliriz diye düşünüyoruz.
Küresel iklim gündemi açısından, Şi eğer gücünü konsolide ederse, 2060 yılındaki karbon sıfırlanması hedefine ulaşmak için çok sıkı ve sert tedbirlerle yine KOBİ'leri zarar uğratacak, iflasları artıracak bir yeşil politika izlemeye devam edebilir. Ancak eğer adaylardan Hu Chunhua Başbakan olursa, küçük ölçekli ve yerel sermayeyi korumak için bu politikalarda frene basmaya çalışabilir.
Muhtemel diğer gündemlerin, gayrimenkul sektörünün durumu, yerel hükümetlerin borçlulukları, kırsal yoksulluğu, nüfusun yaşlanması, dış politika olmasını bekleyebiliriz.
Dış politikada ise, Ukrayna savaşından sonra ABD’nin baskısı daha da arttı. Güçlü bir Şi ya da gücü bölünmüş bir Şi’nin ABD’ye karşı nasıl bir söylem içinde olduğunu izlemekte fayda var.
Tayvan konusuna da değinilecektir. Ukrayna savaşının akıbeti belli olmadığından sert bir söylem kullansalar da pratikte herhangi bir askeri bir müdahaleyi kongrenin hemen arkasından planlamayacaklarını düşünüyorum.
ÇİN'DE "UMUDU KESME YURDUNDAN" HAKİM
6- Halk taleplerini nerede gündeme getiriyor? Şi Jinping’in otoriterleşmesi halk arasında nasıl tartışılıyor?
Parti devleti ve otoriter rejim olmasına rağmen daha önceki liderler döneminde halkın siyasete katılabileceği değişik kanallar vardı. Vurgulamak lazım, bu kanallar arasında seçim ihtimali yok, sadece köy düzeyinde var. Kentler, eyaletler ve merkez düzeyinde halkın katıldığı bir seçim yok. Ama halkın görüş belirtebileceği politika yapım sürecine katılabileceği mekanizmalar kağıt üzerinde hala var. Kent meclisleri, katılımcı bütçe yapımı gibi, müzakareci demokrasi pratikleri ya da online forumlar gibi daha formal politika yapım sürecine katılım mekanizmaları var.
Bir de kamuoyunun görüşlerini ifade edebileceiği çok zengin bir sosyal medyası var, çevrimiçi bir kamuoyu var. Ancak bu çevrimiçi kamuoyu son yıllarda çok baskı altındaydı, sansür artmıştı. Sadece Twitter ya da Facebook gibi herkese açık yapılan paylaşımları değil, Whatsapp’ın Çin versiyonu gibi olan uygulamada gruplar içerisindeki yapılan konuşmaları bile kontrol edebilir ve kimlikleri tespit edebilir hale gelmişlerdi. O yüzden buralardaki iletişim olanakları çok kısıtlanmıştı. Yine araştırmacı gazetecilik, sendikacılık, STK’ler zaten Şi’nin ikinci döneminde çok baskı altındaydılar. Bir kısmı kapanmak ya da çıkmak zorunda kaldı. Araştırma gazetecilerin çoğu mesleği bıraktı. Bu alanlar zaten kapanmıştı.
Ne kadar sansür olursa olsun halk, aydınlar, kanaat önderlerinin bir şekilde kendilerini ifade etme yöntemleri var. Şifreli, imalı verilen mesajlar, akademik bir yazı formatında yazılmış düşünce yazıları, araştırmacı gazetecilik formatında yazılmış politika önerileri gibi değişik yollar deneniyordu. Ama çok büyük oranda halkın ifade olanağı kısıtlanmış durumda.
Çok uzun zamandır Çin’de olmayan bir protesto da gerçekleşti yakın zamanda. Pekin’in Silikon vadisi diyebileceğimiz ve üniversitelerin olduğu çok merkezi bir mahallede bir üst geçitten aşağıya bir pankart sarkıtıldı ve pankartta "Kovid testi istemiyoruz, aş istiyoruz.”, “Diktatör istemiyoruz oy verme hakkı istiyoruz”, “Kültür Devirimi istemiyoruz, reform istiyoruz” gibi siyasi talepler çok açıktan dile getirildi. Tabi hemen polis tarafından derdest edildi. Asan kişinin hakkında bir bilgimiz yok, olacağını da zannetmiyorum. Çin sosyal medyasında sansürlenmeden önce kendisinden “şehit” diye bahsediliyordu. Ama sansürden önce bütün ülkeye bir şekilde yayıldı ve insanlar şaşkınlıkla bu konuyu ve bu kişinin cesaretini konuşuyorlar. Kongreye az bir süre kalmışken böyle bir olay yaşandı çok beklenmedik bir şekilde. “Umudu kesme yurdundan havası” hakim Çin’de.