İzmir, Ankara ve Kocaeli'de Bartın açıklaması: "Kaza değil cinayet, kader değil katliam”
İzmir, Ankara ve Kocaeli'de, Bartın’ın Amasra ilçesindeki maden ocağında meydana gelen katliama ilişkin açıklama yapıldı.
Fotoğraf: Eda Aktaş/Evrensel
Ankara, İzmir ve Kocaeli'de, Bartın'daki maden katliamında yaşamını yitiren 41 madenci için açıklama yapıldı, ihmallere dikat çekilen açıklamada yaşanan patlamanın kaza değil cinayet olduğu vurgulandı.
İstanbul'da da Emek ve Demokrasi güçleri Kadıköy İskelesinde bir araya gelerek katliama ses çıkardı.
İZMİR EMEK VE DEMOKRASİ GÜÇLERİ: MADENİ MEZARLIĞA ÇEVİREN SİZSİNİZ
İzmir Emek ve Demokrasi Güçleri, Bartın’ın Amasra ilçesindeki maden ocağında meydana gelen patlamandan sonra yaşanan katliama ilişkin Alsancak Türkan Saylan Kültür Merkezi Önünde basın açıklaması gerçekleştirdi.
October 15, 2022
“Dün Soma, Ermenek bugün Bartın Kaza değil cinayet” pankartının açıldığı açıklamada sık sık “Soma'nın katili Bartın'ın faili", “Fıtratımız batsın işçiler yaşasın”, “Bartın'ın hesabı sorulacak”, “İnsanca bir yaşam istiyoruz”, “Kaza değil cinayet, kader değil katliam” sloganları atıldı.
Ortak açıklamayı TMMOB İzmir İKK Dönem Sözcüsü Aykut Akdemir okudu. 2019 yılı Sayıştay raporunu hatırlatan Akdemir, “Söz konusu patlamanın gerçek nedeni yapılacak incelemeler sonucunda ortaya çıkacaktır” dedi. Madendeki birçok eksikliklere değinen Akdemir, “Bakan Dönmez’in açıklamalarında -350 kotunda 5 işçinin mahsur kaldığı bildirilmiştir. Hazırlık kotunda yeterli güvenlik önlemi alınmadan 5 işçinin ne amaçla bulundurulduğu izaha muhtaçtır. Gaz izleme sistemi verilerine ulaşılamamıştır. Metan sensorünün kritik seviyede uyarı verip vermediği, verdiyse ne çeşit önlemler alındığı, uyarı vermediyse nedenlerinin incelenmesi gerekmektedir” diye konuştu.
“SORUMLULUK BİRKAÇ MÜHENDİSE YÜKLENMEMELİ”
Akdemir, siyasetin bürokrasiye müdahalesi sonucu, kadrolaşma, liyakatsiz atamalar ve mühendislerin yetki ve sorumluluklarının yeterli ve doğru belirlenmemiş olmasının da facianın nedenleri arasında olduğunu belirtti. Akdemir, “Bilim ve tekniğin gereklerini uygulamak yerine, yaşanan kayıpları kader ve fıtrat olarak tanımlamak üretim ve kâr hırsına kılıf bulmaktır. Maden işletmelerinde denetim ve yönlendirme mutlaka maden mühendislerinin yetkisinde olmalıdır. Yaşanan bu kazanın hukuki ve cezai sorumlulukları geçmişte olduğu gibi birkaç maden mühendisine yüklenmemelidir” dedi.
“TÜM SORUMLULAR CEZALANDIRILANA KADAR MÜCADELE EDECEĞİZ”
Maden mevzuatının yeniden düzenlenmesi gerektiğini söyleyen Akdemir, “Buradan hükümete sesleniyoruz, Sayıştay raporunu, bakan ziyaretlerini açıklayamadığınız gibi manipülasyoncu kriz masanızla bilgilere ulaşımı engellediniz, biliyoruz ki bundan sonra da doğru bilgilere erişimi engelleyeceksiniz. Biz biliyoruz o madeni mezarlığa çeviren sizsiniz. Kâr hırsınız, denetimsizliğiniz, vurdumduymazlığınız sebebiyle hayatını kaybeden tüm yurttaşlarımızın kanı ellerinize bulaştı” dedi.
“Siz de bilin; kâr hırsınız, denetimsizliğiniz, vurdumduymazlığınız sebebiyle hayatını kaybeden tüm yurttaşlarımızın kanı ellerinize bulaştı. Ve biz hayatını kaybeden, gençliklerini ve geleceklerini çaldığınız yurttaşlarımızın acısını yüreğimizde hissederek peşinizdeyiz” diyen Akdemiz, tüm sorumlular cezalandırılana kadar mücadele edeceklerini söyledi. (İzmir/EVRENSEL)
ODTÜ'LÜ ÖĞRENCİLER: MADEN OCAĞI PATLAMASI KAZA DEĞİL CİNAYET
ODTÜ'lü öğrenciler, 100. Yıl Mahallesi'nde Bartın'ın Amasra ilçesinde 41 maden işçisinin hayatını kaybetmesine yol açan maden ocağındaki patlamaya ilişkin basın açıklaması yaptı. AKP'li Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından kaza ve kader olarak nitelendirilen cinayetin Soma ve Ermenek’ten ders çıkarmayarak gerçekleştirilen ihmallerin sonucu olduğu ifade edilen açıklamada, “Sorumluların yargılanmasını, iş güvenliğinin esaslı bir şekilde sağlanmasını talep ediyoruz. Fıtrat değil, kaza değil, cinayet” denildi.
October 15, 2022
"İş kazası değil, cinayet", "Facia değil, katliam" dövizleri taşıyan öğrenciler tarafından yapılan açıklamada, "14 Ekim Cuma günü Bartın’ın Amasra ilçesinde Türkiye Taşkömürü Kurumu Amasra müessese Müdürlüğü maden ocağında saat 18.45 sıralarında grizu patlaması meydana geldi. Geceden beri süren arama-kurtarma çalışmalarının sonucunda 41 üzerinde işçi hayatını kaybetti. AFAD, 'trafo kaynaklı bir patlama gerçekleşti' açıklaması yapıp silerken, TTK 'kaza' derken bizler bunun bir kaza olmadığını biliyoruz. Sayıştay TTK 2019 Yılı Denetim Raporunda çalışılan damarlarda gaz içeriklerinin yüksek olduğunu, ani gaz degajı ve grizu patlama riski artıyor demişti. 2013'te Kozlu'da patlama meydana geldiğinde TTK Kozlu Müessesesi Müdürü Kazım Eroğlu 2018'de yargılaması henüz sonlanmamışken adeta ödüllendirilerek TTK genel müdürlüğüne atandı. 2019 yılında karara bağlanan davada aldıkları 3’er yıl 4’er ay hapis cezası para cezasına çevrildi” denildi.
"SORUMLULAR YARGILANSIN"
Açıklamada şu ifadelere yer verildi: “Patronların kârı için hareket eden ve işçi güvenliğini hiçe sayanlar bu cinayetin sorumlularıdır. Soma ve Ermenekteki katliamlar sonrasında söylediklerimizi yineliyoruz. Sorumluların yargılanmasını, iş güvenliğinin esaslı bir şekilde sağlanmasını talep ediyoruz. Fıtrat değil, kaza değil, cinayet."
(Ankara/EVRENSEL)
KOCAELİ: KADER DEĞİL İHMAL
Kocaeli Emek ve Demokrasi Güçlerinin ortak çağrısı ile yapılan basın açıklaması İzmit İnsan Hakları Parkında gerçekleştirildi. Yapılan basın açıklamasında yaşanan patlamanın bir kaza değil iş cinayeti olduğu vurgulanarak kaybedilen işçiler anıldı.
"KAZA DEĞİL, CİNAYET DİYORUZ"
KESK adına konuşan Erdal Karakuş yaptığı konuşmasında “Acımız da öfkemiz de büyük. Madenler bir kez daha bütün toplumu yasa boğan bir katliama sahne olmuştur. Sadece son 20 yıla baktığımızda, Karaman, Ermenek’te, Kastamonu Küre’de, Bursa’da, Balıkesir’de, Zonguldak’ta, Elbistan’da, Soma’da, Siirt Şarvan’da ve Şırnak’ta meydana gelen büyük facialarda yüzlerce işçiyi kaybettik. Kaza değil, cinayet diyoruz. Çünkü çalışma yaşamı özelleştirme, taşeronlaştırma, sendikasızlaştırma, kayıt dışı, güvencesiz, esnek çalıştırma, kuralsızlaştırma gibi emek düşmanı politikalarla bir bataklığa dönüştürülmüştür. Ne için? İşverenlerin kâr hırsı için, emeğin daha fazla sömürüsü için. Bugüne kadar başta Soma, Kozlu, Karadon, Ermenek, Torunlar olmak üzere yüzlerce, binlerce örnek iş cinayetlerinin kaynağında işçilere, emekçilere 19. yüzyılın kölelik koşullarının dayatıldığı bataklığın yattığını fazlası ile ispatlamıştır” ifadelerini kullandı.
"AYNI FİLMİ İZLEMEYİ KABUL EDEMİYORUZ"
TMMOB Makina Mühendisleri Odası Kocaeli Şubesi adına açıklamada bulunan Mehmet Ali Elma ise şöyle konuştu:
“Bu bataklıkta işçi sağlığı ve güvenliği önlemleri 'maliyet', yeterince denetim yapmak 'gereksiz', işçiler hedeflerine ulaşması gereken 'köleler' olarak görülmektedir. Öfkeliyiz çünkü tarihin en büyük iş cinayeti olan Soma’da bile tek tutuklu kalmadığının, 301 işçinin canının sorumlusu olarak kimsenin hesap vermediğinin, tek bir idarecinin bile görevden alınmadığının, istifa etmediğinin tanığıyız. Öfkeliyiz çünkü bu memleketin normali, madencilerin kaderi haline getirilmeye çalışılan ölümlerin önlenebilir olduğunu biliyoruz, yıllardır defalarca dile getirdiğimiz, meydanlarda haykırdığımız, rapor olarak hazırladığımız, ilgili bakanlıklara ilettiğimiz önlemlerin alınmadığının tanığıyız. Öfkeliyiz çünkü sorumluluk sahibi makamları işgal edenlerin görevlerini yapmak yerine, böylesi bir ortamda dezenformasyon yapmakla meşgul olmasını, patlamanın nedenini konusunda tıpkı Soma’da yaşandığı gibi “trafo patlaması” yalanının ifade edilmiş olmasını, aynı filmi izlemeyi kabul edemiyoruz."
"SİYASİ İKTİDAR BU KATLİAMIN SORUMLUSUDUR"
DİSK adına konuşan Vedat Küçük de şu ifadeleri kullandı: “İktidarın tüm sözcüleri birkaç yıl önce Sayıştay tarafından yapılan denetimler sonucu hazırlanan raporlarda ifade edilen eksiklikleri, kusurları inkar etmek için adeta birbiri ile yarışıyor. Amasra’da yaşananlara ilişkin her söz dün TBMM’den geçirilen sansür yasasına dayanarak susturulmak isteniyor. Oysa yapılması gereken bellidir. Tüm iddialar her yönü ile titizlikle araştırılmalı, sorumlular açığa çıkarılıp yargılanmalıdır. Ne yazık ki ülkemizde kaza sınırlarını çoktan aşarak adeta seri iş cinayetlerine dönüşen bir tablo ile karşı karşıyayız. Her yıl ortalama iki bin canımız göz göre göre iş cinayetleri ile aramızdan koparılmaktadır. Elbette, madenleri vahşi bir sömürü ve rant kaynağı olarak kullanan siyasi iktidar, bu katliamın sorumlusudur." (Kocaeli/EVRENSEL)