16 Ekim 2022 14:24
Son Güncellenme Tarihi: 16 Ekim 2022 21:18

Bartın'da madende yaşanan iş cinayetine tepkiler sürüyor: İş kazası değil, katliam

Pek çok kentte düzenlenen açıklamalarla, Bartın'da maden ocağında yaşananın kaza değil, cinayet olduğu, sorumlusunun çalışma yaşamını güvensizleştiren hükümet olduğuna dikkat çekildi.

Fotoğraf: Evrensel 

Paylaş

Ankara, Adana, Antep, Antalya, Bursa, Eskişehir, Elazığ, Gebze, Denizli, Malatya ve İzmir'de düzenlenen açıklamalarda Bartın’ın Amasra ilçesinde gerçekleşen grizu patlaması sonucu 41 madencinin hayatını kaybetmesinin kaza değil, cinayet olduğu, sorumlusunun çalışma yaşamını güvensizleştiren hükümet olduğuna dikkat çekildi. Bugüne kadar gerçekleşen iş cinyetlerinin arkasında maliyet nedeniyle alınmayan işçi sağlığı ve güvenliği tedbirlerinin çıktığı ifade edilen açıklamalarda, işçilerin ölümünün "kader" olmadığı vurgulandı, sorumluların hesap vermesi istendi.


ADANA

Adana'da İnönü Parkı’nda yapılan açıklamayı Emek Partisi (EMEP) Adana İl Başkanı Avukat Sevil Aracı okudu. Her yıl ortalama 2 bin işçinin iş cinayetlerinde hayatını kaybettiğini ifade eden Aracı, “Kaza değil, cinayet diyoruz. Çünkü çalışma yaşamı işverenlerin kâr hırsı adına özelleştirme, taşeronlaştırma, sendikasızlaştırma, kayıt dışı, güvencesiz, esnek çalıştırma, kuralsızlaştırma gibi emek düşmanı politikalarla bir bataklığa dönüştürülmüştür” dedi.

“AKP’NİN İŞÇİLERE REVA GÖRDÜĞÜ İŞÇİ SAĞLIĞI VE İŞ GÜVENLİĞİ BU”

İş cinayetlerinin tamamının gerekli önlemler alındığında önlenebilir olduğunu ifade eden Aracı, eksi 300 kotunda grizu patlaması riskinin arttığını, işçi sayısının tehlike doğuracak şekilde azaltıldığını ortaya koyan 2019 yılı Sayıştay raporuna rağmen daha fazla kâr uğruna onlarca emekçinin hayatını kaybettiğini dile getirdi.

Eylül ayında madeni ziyaret eden Enerji Bakanı Fatih Dönmez’in madende alınan tedbirleri örnek olarak gösterdiğini hatırlatan Aracı, "‘Sizin canınızın güvenliği biz şu tesisin tamamına değişmeyiz’ diyen Bakanı’nın örnek gösterdiği maden 41 işçiye mezar oldu. İşte AKP’nin işçilere reva gördüğü işçi sağlığı ve iş güvenliği bu. Daha az işçi ile daha çok kömür çıkartmak için sürekli üretimin artırıldığı maden ocağında gerekli önlemlerin çoğu ise alınmadı. Olası kazalarda can kaybını önlemek için gerekli olan yaşam odaları, solunum destekleyici aletlerin yetersizliği yaşanan cinayetin sebeplerini de ortaya koyuyor. Bu iş cinayetlerinin artarak devam etmesinin tek sorumlusu madenleri denetlemeyen ve ihmalleri ödüllendirerek şirketleri koruyan AKP iktidarıdır. AKP hükümeti döneminde ülkede 30 bine yakın işçi, emekçi iş cinayetlerinde hayatını kaybetti, iktidarın emekçileri karşı karşıya bıraktığı ihmaller her geçen gün yeni trajedilere yol açıyor.” dedi.

“SORUMLULARDAN HESAP SORALIM”

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın, "Biz kader planına inanmış insanlarız. Bunlar her zaman olacaktır, bunu da bilmemiz lazım" sözleri ile yine şaşırtmadığını dile getiren Aracı, “Yaşanan cinayetleri ‘fıtrat’, ‘kader’ gibi tanımlara sıkıştırarak suçunu örtbas etmek isteyen iktidar, bu patlamanın ve ülkede yaşanan iş cinayetlerinin başlıca sorumlusudur. Adana Emek ve Demokrasi Güçleri olarak bu tabloyu yaratanlara karşı tüm emekçileri iş cinayetlerini normalleştiren sömürü düzenine karşı insanca çalışma ve yaşamı savunmaya; iş cinayetlerinin sorumlularından hesap sormak için örgütlü mücadeleye çağırıyoruz.” diye konuştu.

(Adana/EVRENSEL)


ANTEP

Bartın'ın Amasra ilçesindeki maden ocağında yaşanan patlamada 41 işçinin hayatını kaybetmesi Antep Emek ve Demokrasi Güçleri tarafından protesto edildi. Açıklamada, “Bizler, maden ocaklarında ortaya çıkan denetimsizlik, dizginlenmeyen kar hırsı ve işçi sağlığı ile iş güvenliği hususlarındaki keyfiyet sonucunda ortaya çıkan Amasra’daki işçi katliamının sorumluları hesap verene kadar sesimizi yükseltmeye ve mücadele etmeye devam edeceğiz” denildi.

“GERÇEĞİ DİLE GETİRENLER PROVOKATÖRLÜKLE SUÇLANIYOR”

Balıklı Parkı’nda gerçekleştirilen açıklamayı BİRTEK-SEN Genel Başkanı Mehmet Türkmen okudu. Türkmen, "Bu bir kaza değil, birilerinin ısrarla tekrar ettiği gibi kader değil, bu bir katliamdır derken, propaganda olsun, ajitasyon olsun diye demiyoruz. Bir gerçeği, herkesin görmesi gereken bir gerçeği; görmeyenin, görmezden gelenin suç ortağı olacağı bir gerçeği ifade ediyoruz.” dedi.

Bu gerçeği dile getirenlerin provokatörlükle suçlandığını söyleyen Türkmen, “Kim tarafından? Bu katliamın sorumluları tarafından! Peki kim bu sorumlular? Maden ocaklarını denetlemeyen, işçi sağlığı ve güvenliği önlemlerini hiçe sayan, patronların sömürü çarkı dönsün diye yerin altını üstünü işçilere mezar eden rejimin ta kendisidir! Amasra’da meydana gelen patlama için iş kazası, facia, kader diyenler veya bu toplu katliamın kurbanı olan işçileri ‘maden şehidi’ gibi uyduruk ifadelerle ananlar, bu olayı basitleştirmeye çalışarak asıl sorumluları ve iktidarın iş sağlığı ve güvenliği politikasını, yani resmî kurumları aklama çabası içinde olanlardır” diye ifade etti.

“İŞÇİ SAYISI AZALTILMIŞ"

Sayıştay'ın raporlarına değinen Türkmen, “Sayıştay raporunda azalan işçi sayısına bağlı olarak, kömür kazı faaliyetinin yapıldığı ayaklarda yeterli sayıda işçi bulunmadığı, bu durumun da başta iş güvenliği olmak üzere üretim ve işgücü verimliliklerini düşürdüğü bulgusuna yer verilmiş. İşletmede bin 145 çalışan olması gerekirken, 622 çalışanın yer aldığı tespit edilmiş. 2019 ve 2020’de Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı müfettişlerinin hiçbirisi, Amasra'daki madene gidip denetim yapmamış" dedi.

"İŞ CİNAYETLERİNE KARŞI ÖRGÜTLENMEKTEN BAŞKA ÇAREMİZ YOK"

Erdoğan’ın Bartın’da yaptığı ‘kader’ açıklamasına değinen Türkmen, “Bu nasıl bir kader planıdır ki, iktidar ortakları, yakınları, beşli çeteler, yandaş patronlar ülkenin yer altı ve yer üstü bütün kaynaklarını yağmalayarak, emek sömürüsü ve işçilerin kanıyla semirerek büyürken, yerin altında ve üstünde ölmek, aç kalmak işçilere düşmektedir?​” diye sordu.

Türkmen, son olarak iş cinayetlerine karşı örgütlenme çağrısı yaptı: “Başta maden işçileri olmak üzere, örgütlenmedikçe, sorumlulardan hesap sorma bilincini geliştirmedikçe, insanca yaşanabilir iş yerlerini sokaklarda talep etmedikçe, işçilerin öz örgütlenmeleri olan sendikalarda örgütlenip birlik olmadıkça başka bir Bartın Katliamı’nın yaşanması kaçınılmazdır. Çalışırken iş cinayetine kurban olmamak için, insana ve insan sağlığına yakışır iş yerleri için sınıf bilinciyle örgütlenmekten başka çaremiz yoktur.” 

(Antep/EVRENSEL)


ANKARA

Batıkent'te emek ve demokrasi güçleri yaptıkları eylemde, "Kader değil, cinayet, kader değil katliam" sloganları atıldı. Amasra'daki katliamın göz göre göre geldiğine dikkat çekilen açıklamada, "Sayıştay'ın raporlarında derinliğin 300 metre derinlğini geçmesi nedneiyle griz riski belirtilmesine rağmen üretime devam eden iktidar ve patronlar bu katliamın sorumlusudur. İnsan yaşamı için alınması gereken önlemlerin sadece maliyet artmasın diye alınmadığını biliyoruz. Soma'da bile 301 işçinin ölümünden sorumluarın hesap vermediğini, iktidardan kimsenin istifa etmediğine hepimiz tanığız. Öfkeliyiz, çünkü tarihinde kitlesel iş cinayeti bulunan Türkiye Kömür İşletmeleri'nin bunlardan ders çıakrılması gerekrirken, işçilerin insanca yaşam talebini kâr hırsına kurban eden AKP-MHP iktidarı bu katliama bilerek göz yummuştur" denildi.

EMEP MAMAK İLÇE ÖRGÜTÜ: KATLİAM DÜZENİYLE MUTLAKA HESAPLAŞACAĞIZ

Emek Partisi (EMEP) Mamak İlçe Örgütü tarafından parti binası önünde yapılan eylemde de iş cinayetlerine karşı alınmayan önlemlere dikkat çekildi. Gerekli önlemler alındığında ve kontroller yapıldığında önlenemeyecek kaza olmadığı vurgulanan açıklamada, "Bizler, maden ocaklarında ortaya çıkan denetimsizlik, dizginlenmeyen kar hırsı ve işçi sağlığı ile iş güvenliği hususlarındaki keyfiyet sonucunda ortaya çıkan Amasra’daki işçi katliamıyla ilgili bir kez daha Türkiye işçi sınıfına ve halklarımıza baş sağlığı diliyor, her zaman işçilerin, emekçilerin yanında olmaya devam edeceğimizin sözünü yineliyoruz. Bu katliam düzeniyle mutlaka hesaplaşacağız. Bu gidişe dur demek için, işçilerin örgütlenmesi ve mücadele etmesi yegane koşuldur. İnsanca çalışma ve yaşama koşulları ancak işçilerin örgütlü olduğu bir düzende mümkün olabilir. Devlet yetkilileri dahil tüm sorumluların yargılanması talebimizi bir kez daha dile getirirken, işçi ve emekçileri dün Soma’yı, Ermenek’i bu gün Bartın’ı var eden düzeni değiştirmek için mücadeleye ve örgütlenmeye çağırıyoruz." denildi. (Ankara/EVRENSEL)


GEBZE

Gebze Kent Meydanında buluşan Gebze Emek ve Demokrasi Güçleri "Çalışırken ölmek istemiyoruz", "Maden işçisi onurumuzdur" ve "Kaza değil bu bir katliam" sloganları attı.

Basın açıklamasını okuyan Kocaeli İSİG Meclisi üyesi Tanfer Yeşiltepe Bartın’da yaşananı "Göz göre gelen işçi katliamı" olarak değerlendirerek "Yaşam hakkı her şeyin üstündedir ve yaşanan her iş cinayeti önlenebilirdir. İşçileri öldüren patronların kar hırsı ve patronların, sermayedarların koruyuculuğunu yapan gerekli önlemleri almayan tüm kurumlar ve işçi sağlığı ve iş güvenliği yasasını patronlar lehine çeviren AKP iktidarıdır. Göz göre gelen iş cinayetlerinde önlemleri almayarak işçileri ölüme mahkûm edenler hesap vermedikçe benzer katliamları yaşamaya devam ediyoruz" dedi. 

"YAŞAM HAKKININ KARŞILIĞI PARA YA DA MALİYET DEĞİLDİR"

2012'de İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği yasasında yapılan düzenleme sonrasında iş cinayetleri ve kazaların ikiye katlandığını belirten Yeşiltepe, "Çünkü işçi sağlığı ve iş güvenliği iktidar için maliyet meselesidir. Maliyetten kısmak için, gerekli ihtiyaçları, güvenlik önlemlerini karşılamayarak, yeterli işçiyi sağlamayarak işçi maliyetinden kısarak patronların istedikleri gibi düzen yürüten mevcut iktidardır. Zorlu bir iş kolu olan madencilik alanında devletin bu zorluğa uygun olarak emekçilerin yaşam hakkını garanti altına alacak şekilde denetimler yapması ve tüm ihmalleri sıfıra indirmesi gerekmektedir. İşçiler ölmeden önce, önlem almayan işletmeler gerekli işlemler yapılarak ağır cezalara tabi tutulmalıdır. Önlem alınmayan ve işçilerin hayatını önceliğine almayan bir madenin çalıştırılması kanuna aykırıdır. Önemli olan kazalardan sonra işçilere rahmet dilemek değil, işçileri koruyarak bu gibi durumlara sebebiyet vermemektir. Karşılığı para veya yatırım maliyeti olarak değerlendirilmemesi gereken yaşam hakkı, bilim ve tekniğe dayalı önlemler alındığında ancak gerçekleşebilir ve iş cinayetleri/toplu ölümlere yol açan işçi katliamları yaşanmaz. Bu bilinen gerçeğe uygun olarak hareket etmek devletin ve iktidarın görevidir" diye konuştu.

"SANSÜR YASASI İŞÇİLERİN DÜŞMANIDIR"

Mecliste hızlıca kabul edilen Sansür Yasasına da değinen Yeşiltepe, "Emniyet Genel Müdürlüğü yaptığı açıklamada meydana gelen patlamaya ilişkin paylaşım yapan 12 kişi hakkında ‘provakatif paylaşım’ olduğu gerekçesi ile işlem başlatmıştır. Daha maden işçilerinin ölüm haberleri gelmeye devam ederken, madendeki patlamaya ilişkin inceleme bitmeden, sorumlular hesap vermeden takınılan bu tutum Sansür Yasasının ne için olduğunu göstermektedir. Bu yasa işçi düşmanı, sermaye dostu bir yasadır" dedi. 

"ÇALIŞIRKEN ÖLMEK KADERİMİZ DEĞİL"

"İşçilerin canının ne patronlar ne de iktidar karşısında bir değeri yok" diyen Yeşiltepe, "Yaşanan ölümler sonrasında kaza, kader diyerek sorumluluklarını kabul etmeyenlere, işçileri bile bile ölüme sürükleyenlere karşı yaşam hakkımız için, insanca çalışma koşulları ve insanca yaşamak için birlikte mücadele etmeye çağırıyoruz. Tüm ülkede, tüm iş kollarında bu katliamların, başka acıların bir daha yaşanmaması için emek demokrasi güçleri olarak, birlikte mücadele etmeye devam edeceğiz. Tüm işçileri, emekçileri, kadınları, gençleri bu mücadeleyi büyütmeye çağırıyoruz" dedi. (Gebze/EVRENSEL)


BURSA

Bartın’ın Amasra ilçesinde gerçekleşen grizu patlaması sonucu 41 madencinin hayatını kaybetmesi Bursa’da protesto edildi. Bursa Demokrasi Güçlerinin çağrısıyla yapılan açıklamaya DİSK Yönetim Kurulu üyesi Gıda İş Genel Başkanı Seyit Aslan da katıldı.

Açıklamada konuşan Seyit Aslan, “Bu kaza değil, fıtratta değil bu 41 işçi arkadaşımızın bilerek ve istenerek katledilmesidir. Çünkü daha önce oradaki yapılan incelemelerde, Sayıştay raporunda buradaki kontrolsüz üretimin ileride büyük bir faciaya neden olabileceğine dair söylemler var bilgiler var. İşçilerin burada büyük bir metan gazı sıkışması var her gün endişeyle ve kaygıyla ocaklara iniyoruz bu konuda önlemler alınsın diyen işçilerin söylemlerine itibar edilmedi. Bugün 41 arkadaşımızı kaybettik. Buna fıtrat demek madencinin hayatında ölüm var demek asla kabul edeceğimiz bir şey değildir. Sayıştay raporu diyor ki deniz kotundan 300 metre aşağıya inilmiş burada büyük bir tehlike var burada üretim yapmamak gerekir diye uyarısı var 2017 ve 2019 raporlarında. Buna rağmen üretim yapılıyor. Türkiye Taş Kömürü İşletmeleri Genel Müdürlüğü yaşanan bu iş cinayetinden sorumludur. Türkiye’yi yönetenler bu sorumluluktan kaçamazlar” dedi.

“PATLAMA OLMADAN ÖNCE İNSANLARIN HAYATLARI İÇİN ÖNLEM ALIN”

Son 20 yılda en az 2 bin maden işçisi, son 20 yılda 30 bine yakın işçinin yaşanan iş cinayetlerinden dolayı hayatını kaybettiğini hatırlatan Aslan, “Bu büyük katliamlara neden olanlar asla ve asla yargılanmıyor ceza almıyorlar. Hatta öyle cezalar veriliyor ki ödül gibi cezalarla bu iş cinayetlerini işlemeye teşvik ediliyorlar. Biz bunları kabul etmiyoruz etmeyeceğiz. İnsanlar sağken, yaşarken verilmeyen kıymet öldükten sonra yapılan açıklamalar sanki her zaman sahip çıkılan söylemler, timsah gözyaşları dökerek bu işin üstünü kapatamazlar. Patlamadan hemen sonra ilgili bakanlıklar oraya gittiler ve diyorlar ki biz hemen müdahale yaptık. Patlama olduktan sonra müdahaleniz ne işe yarıyor. 41 tane insan öldü. Patlama olmadan önce insanların hayatları için önlem alın” dedi.

“İKTİDAR VE PATRONLAR BU KATLİAMIN SORUMLUSUDUR”

 Bursa Demokrasi Güçleri adına ortak basın açıklamayı Muharrem Or okudu. Bakanlık başta olmak üzere devlet ricalinin gösteri merkezlerinden biri olan Amasra'da gerçekleşen bu katliam göz göre göre gelmiştir diyen Or, “Sayıştay ve TKİ raporlarında kazı derinliğinin 300 metreyi geçmesi nedeniyle grizu riski olduğunun belirtilmesine rağmen kar uğruna üretime devam eden iktidar ve patronlar bu katliamın sorumlusudur. Hazırlanan raporlara rağmen işçinin canını patronların kasalarından daha değersiz bularak göz yuman, denetlemeyen, engellemeyen bakanlık ve siyasal iktidar bu katliamın sorumlusudur. Çünkü madencilere kader olarak dayatılan ölümlerin önlenebilir olduğunu biliyoruz, yıllardır defalarca dile getirdiğimiz, meydanlarda haykırdığımız, kader değil, fıtrat değil, kaza değil, cinayet sözü ne yazık ki 41 madencinin canıma mal olmuştur” dedi.

“HER AY BİR SOMAYI BİZE YAŞATANLARA TAHAMMÜLÜMÜZ KALMADI”

İnsan yaşamı için alınması gereken, aklın ve bilimin öğrettiği önlemlerin, sadece ve sadece maliyet artmasın, işçilerin söz hakkı olmasın, kârlarımız azalmasın diye alınmadığını biliyoruz diyen Or, “Tarihin en büyük iş cinayeti olan Soma’da bile tek tutuklu kalmadığının, 301 işçinin canının sorumlusu olarak kimsenin hesap vermediğinin, tek bir idarecinin bile görevden alınmadığının, iktidar sahiplerinden tek bir sorumlunun dahi istifa etmediğinin tanığıyız. Öfkeliyiz çünkü tarihinde çokça kitlesel iş cinayeti bulunan Türkiye Taşkömürü İşletmesi’nde bunlardan ders çıkarılması gerekirken, işçilerin insanca yaşam talebini kar hırsına kurban etmiş AKP-MHP iktidarı bu katliama bilerek göz yummuştur. Hayatımızı cehenneme çeviren, ölülerimizin üzerinde şatafatlı saraylar, gökdelenler, yollar, madenler inşa edenlere, her ay bir Somayı bize yaşatanlara tahammülümüz kalmadı” dedi.

(Bursa/EVRENSEL)
 


DİKİLİ

Dikili Emek ve Demokrasi Platformu Atatürk Meydanı’nda açıklama düzenledi. Platform adına açıklamayı okuyan Hüseyin Öge “Soma’nın, Ermenek’in hesabını vermeyenler Bartın Amasra’da 41 maden işçisinin ölümüne yol açtı. Sorumlular tedbir almayanlar, uyarıları görmezlikten gelenler yani AKP-MHP iktidarı ile onların atadığı yöneticilerdir” dedi.

“BU DÜZENİ İŞÇİLER VE EMEKÇİLER DEĞİŞTİRECEK”

Türkiye’nin işçi mezarlığına çevrildiğini söyleyen Öge, “Gerekli tedbirleri almayanlar, Sayıştay’ın denetim raporlarını görmezlikten gelenler bağımsız yargı önünde hesap vermelidir. Çalışan işçi ve emekçiler için işçi sağlığı ve iş güvenliği önlemlerini almayanlar, gerekli yasaları çıkarmayanlar, onları açlık ve yoksulluk sınırının altında ücretle çalıştıranlar, işten atma tehditiyle korkutanlar iş cinayetlerine sebep olanlardır” diye konuştu.

Sorumluların mutlaka hesap vereceğini dile getiren Öge, “Bu kokuşmuş, köhnemiş düzen değişmelidir. Bunu değiştirecek olanda işçi ve emekçilerdir. İşçiler, emekçiler, ezilenler sorunlarına sahip çıkmazsa bu devran devam edip gider. Bu sömürü çarkına çomak sokacak olan güç, işçi ve emekçilerin birleşik örgütlü gücüdür” dedi.

TPI İŞÇİLERİ YAŞAMINI YİTİREN MADEN İŞÇİLERİNİ ANDI

TPI işçileri açıklamaTPI işçileri de işyerinde bulunan Petrol-İş odası önünde bir araya gelerek yaşamanı yitiren maden işçilerini andı. İşçiler iş cinayetlerinin son bulmasını istedi. (İzmir/EVRENSEL)

 


DENİZLİ

Denizli Emek ve Demokrasi Güçleri, Bartın'da yaşanan iş cinayetiyle ilgili Candoğan Parkında basın açıklaması yaptı. Açıklamaya Türk-İş İl Temsilcisi ve Belediye-İş Denizli Şubesi de katılım gösterdi.

Basın açıklamasını Denizli Emek ve Demokrasi Güçleri adına KESK Dönem Sözcüsü Serkan Deniz Özkan okudu. İş cinayetinde yaşamını yitirenler için saygı duruşu ile başlayan açıklama öncesi Kültür Sanat Sen Denizli Temsilcisi Serdar Çimen şiir okudu. Açıklamada “Kaza değil cinayet, sorumlular hesap verecek”, “Soma'dan Bartın'a hesap sormaya”, “İşçilerin birliği sermayeyi yenecek” sloganları atıldı.

"HESAP SORMAK İÇİN ÖRGÜTLÜ MÜCADELEYE"

İş cinayetinde iktidarın sorumluluğuna dikkat çeken Özkan, "Denizli Emek ve Demokrasi Güçleri olarak bu tabloyu yaratanlara karşı tüm emekçileri iş cinayetlerini normalleştiren sömürü düzenine karşı insanca çalışma ve yaşamı savunmaya; iş cinayetlerinin sorumlularından hesap sormak için örgütlü mücadeleye çağırıyoruz" sözleriyle örgütlü mücadele çağrısı yaptı. (Denizli/EVRENSEL)


KAYSERİ

Emek Partisi (EMEP) Kayseri İl Örgütü, Cumhuriyet Meydanı’nda gerçekleştirdiği basın açıklamasında “Çalışırken ölmek kader değildir”, “İşçiler ölmeden, önlem alınsın”, “Kaza değil, bu bir cinayet” dedi. "Soma ve Amasra düzeni son bulsun, mücadeleyi büyütelim" çağrısı yapılan açıklamada kardeşini madende kaybetmiş, emekli bir maden işçisi söz aldı, "Önlemlerin alınmasını istiyoruz” diye seslendi.  

"ÖNLEMLER ALINSA İŞÇİ CİNAYETLERİ DURDURULABİLİR"

Her yıl 2 bine yakın işçinin iş cinayetlerinde yaşamını yitirdiğini belirten EMEP Kayseri İl Başkanı Ahmet Akarsu, "İşçiler toplu şekilde iş cinayetine kurban edilince mi gündem olacak?​” diye sordu.

Akarsu, hükümetin ve yetkililerin sadece baş sağlığı ve geçmiş olsun dilekleri iletmesini eleştirerek "‘Nezaket’ ziyareti yaptıklarını söylüyorlar. Bu dilekler yetmez! Madenlerde işçi cinayetleri karşısında dün Soma’da, Ermenek’te, Çorlu’da tren cinayetinde, Sakarya’da havai fişek fabrikasında, bugün Bartın Amasra’da alınmayan önlemler ölümler getiriyor. Yetkililer ölümler karşısında 'kader' söylemini kullanıyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan, 'Kader planına inanmış insanlarız, bunlar her zaman olacaktır' diyor. Soruyoruz, patronların ‘kaderi’ servet biriktirmek, işçilerin ‘kaderi’ hep ölmek midir? Önlem alınsa, uyarılar dikkate alınsa işçi ölümleri durdurulamaz mı? Elbette durdurulabilir” dedi. 

“İŞÇİLERİN CANI BU KADAR UCUZ MU?​”

Patlamanın gerçekleştiği madene ilişkin Sayıştay’ın 2019 Denetim Raporlarını hatırlatan Akarsu, "Raporda Amasra’daki maden ocağında gaz içeriklerinin yüksek olduğunu, ani gaz degajı ve grizu patlaması riskinin arttığı uyarıları açıkça yapılmıştı” dedi. 20 Eylül’de Enerji Bakanı Fatih Dönmez'in yaptığı maden ziyareti ve madene yönelik övgülerine de değinen Akarsu, "Sayıştay’ın uyarılara rağmen, önlem almayan patron, gerçek anlamda denetim yapmayan, yaptırımlar uygulamayan bakanlık ve diğer tüm yetkililer, işçileri göz göre göre ölüme yollamamış mıdır? Sorumlu değiller midir? Soma’da 301 maden işçisinin yaşamını yitirdiği katliamın, Ermenek’te 18 işçinin hesabını vermeyenler, bugün Bartın’da 41 maden işçisinin ölümüne yol açmıştır. Maden patronların kâr hırsı ölüm getirmeye devam ediyor. Denetim yapmayan devlet, bakanlıklar ne iş yapıyor? Soruyoruz; işçilerin canı bu kadar ucuz mu?​” diye konuştu.

“DERHAL TÜM MADENLERDE GEREKLİ ÖNLEMLER ALINSIN”

Akarsu şöyle devam etti:

"Derhal tüm madenlerde gerekli önlemler alınmalı, madenlerin kapıları her an denetleme yetkisine sahip bağımsız kuruluşlara açılmalı, tutulan raporların gereği yapılmalıdır. 41 madencinin de hesabı verilmelidir. İşçilerin, sendikalarının içinde olduğu, işyerlerinin, işçiler tarafından denetlendiği, özelleştirilen işyerlerinin işçi denetimi olmak kaydıyla kamu devredilmesi gerekmektedir. Ülkemizi işçi mezarlığına çevirenlerden, 'önce can değil, kâr diyenlerden' hesabı başta maden işçileri, diğer sektörlerden işçiler ve halkımız sormalıdır. Kayseri’de Tomarza’da, Develi’de daha birçok madenlerde işçiler yaşamını yitiriyor. Neden? Çünkü kaçış odaları/yaşam odaları yok. Neden? Çünkü iş sağlığı ve güvenliği önlemleri alınmıyor. Patronlar bu önlemleri yük olarak görüyor. Neden? Düzenli kontroller yapılmıyor. Yapılsa bile arızalar giderilmiyor. Uyarılar dikkate alınmıyor. Ülkenin dört bir yanında Bartın’a destek açıklamaları yapılıyor. Bir yanda işçilerin örgütlenmesi için uğraşanlar, önlemler alınsın, işçiler ölmesin, işçi ailelerine ateş düşmesin diye çaba harcayanlar, diğer yanda seçimler yaklaştığı için 'nezaket' ziyaretlerinde bulunanlar, fotoğraf çektirmeye gelen her türden burjuva partiler, boy göstermek yetmiyor, samimiyetsizliğiniz her geçen gün ortaya çıkıyor.

“İŞÇİLER ÖLMEMEK İÇİN BİR ARADA MÜCADELE ETMELİDİR”

Partimiz, Emek Partisi, sürecin sonuna kadar takipçisi olacağını ilk günden ilan etmiş, yaşanan işçi ölümlerini ilk günden bu yana ‘kader’ olarak değil, ‘cinayet’ olarak değerlendirmiştir. Koruyucu önlemlerin alınması, yasaların işçiler lehine düzenlenmesi, patronlara yaptırımlar uygulanması için birlikte mücadele çağrımızı yineliyoruz. İlimiz Kayseri’de de işçileri, emekçileri, halkımızı işçi cinayetleri karşısında sessiz kalmamaya, alınmayan önlemler için işçilere ve ailelerine sahip çıkmaya, ‘yeni Bartınlar olmasın’ demeye, iş cinayetleri karşısında örgütlü olmaya, birlikte mücadele etmeye çağırıyoruz. Unutmayalım ki, Türkiye işçi sınıfı tarihinde büyük madenci grevlerinin çoğu, grizu tehlikesine karşı gerekli tedbirler alınmadığı için gerçekleşiyordu. İşçilerin örgütlü olduğu toplumda; bilimsel yöntemlerin kullanıldığı çalışma hayatında, ‘kâr’ için değil, toplum için üretim yapıldığı işçi iktidarında işçi ölümleri son bulacaktır. İşçiler ölmemek için; grev yapmalıdır, iş durdurmalıdır, bir arada mücadele etmelidir ki; Soma ve Amasra düzeni son bulsun."

MADENDE KARDEŞİNİ KAYBEDEN EMEKLİ MADEN İŞÇİSİ: ÖNLEMLER ALINSIN

Madende çalışırken kardeşini kaybeden emekli bir maden işçisi de açıklamada söz aldı: "Ben yıllarca madende çalıştıktan sonra emekli olmuş ve benim gibi maden işçisi olan kardeşimi iş cinayetinde kaybetmiş bir insanım. Kardeşim yıllarca madende çalıştı ve alınmayan önemler sonucunda hayatını kaybetti. Yaşanan bu iş cinayeti tamamen gerekli önlemlerin alınmaması sonucu gerçekleşti. Patronların kar hırsı yüzünden 500 kiloluk kaya düşmesinden sonra hayatını kaybetti. Davası ise 8 yıldır hala sonuçlanmadı. Patronlar ailesine imza attırarak davadan kurtulma derdinde. Biz maden işçileri olarak gerekli önlemlerin alınmasını ve yaşanan iş cinayetlerinin hesabının sorulmasını istiyoruz. Bartın’da ki cinayetinde sonuna kadar takipçisi olacağız” (Kayseri/EVRENSEL)


MALATYA

Malatya Emek ve Demokrasi Platformu "Acımız büyük, yüreğimiz bu kez Bartın Amasra'da yandı! Sorumlular hesap versin!" şiarıyla basın açıklaması düzenledi.

Açıklamayı platform adına Malatya Eğitim Sen Mali Sekreteri Faik Kurudere okudu. Acılarının ve öfkelerinin büyük olduğunu dile getiren Kurudere, "Ne yazık ki ülkemizde kaza sınırlarını çoktan aşarak adeta seri iş cinayetlerine dönüşen tablo ile karşı karşıyayız. Her yıl ortalama iki bin canımız göz göre göre kapı aralanan iş cinayetleri ile aramızdan koparılmaktadır. Kaza değil cinayet diyoruz. Çünkü çalışma yaşamı özelleştirme, taşeronlaştırma, sendikasızlaştırma, kayıt dışı, güvencesiz, esnek çalıştırma, kuralsızlaştırma gibi emek düşmanı politikalarla bir bataklığa dönüştürülmüştür. Ne için? İşverenlerin kâr hırsı için, emeğin daha fazla sömürüsü için" diye vurguladı.

Yaşanılan katliamların 'fıtrat, kader' denilerek geçiştirildiğini ve katliamların asıl sorumlularının cezasız kaldığını söyleyen Kurudere, "Bugüne kadar Soma, Kozlu, Karadon, Ermenek, Torunlar olmak üzere yüzlerce, binlerce örnek iş cinayetlerinin kaynağında, işçilere, emekçilere 19 yy'ın kölelik koşullarının dayatıldığı bataklığın yattığını fazlası ile ispatlamıştır. Bu bataklıkta işçi sağlığı ve güvenliği önlemleri 'maliyet', yeterince denetim yapmak 'gereksiz', işçiler işverenin kâr hırsı-üretim zorlaması hedeflerine ulaşması gereken 'köleler' olarak görülmektedir." dedi.

Facianın tüm yönleri ile aydınlatılması ve sorumluların hesap vermesi gerektiğini söyleyen Kurudere, "İktidarın tüm sözcüleri birkaç yıl önce Sayıştay tarafından yapılan denetimler sonucu hazırlanan raporlarda ifade edilen eksiklikleri, kusurları inkar etmek için adeta birbiri ile yarışıyor. Amasra'da yaşananlara ilişkin her söz dün TBMM'de geçirilen sansür yasasına dayanarak susturulmak isteniyor. Oysa yapılması gereken bellidir. Tüm iddialar tüm yönüyle titizlikle araştırılmalı, sorumlular açığa çıkarılıp yargılanmalıdır." diye konuştu.

Son olarak Kurudere, "Malatya Emek ve Demokrasi Platformu olarak işçi cinayetleri ile aramızdan koparılan tüm işçileri, emekçileri saygı ile anıyor, emek düşmanı sisteme karşı mücadelemizi kararlılıkla sürdüreceğimizin altını bir kez daha çiziyoruz" dedi. Açıklama sonrası platform iki dakikalık sessiz eylem düzenledi. (Malatya/EVRENSEL)


ELAZIĞ

Elazığ'da Emek ve Demokrasi güçleri tarafından düzenlenen açıklamada Bartın'da madende yaşanan patlamaya tepkiler dile getirildi, "41 madenci için acımız büyüktür, öfkemiz dönmeyecek, bu böyle gitmez" denildi.

Emek ve Demokrasi Güçleri adına açıklamayı Yapı Yol-Sen Şube Başkanı Kenan Korkmaz okudu. Bartın’daki grizu patlamasının tesadüf olmadığını söyleyen Korkmaz, "Alınmayan önlemler çalıştırılmayan denetleme mekanizmaları kâr hırsı ve geçmişten ders almayan idarecilerin ve siyasetçilerin sorumluluklarını yerine getirmesinin sonucudur.” dedi.

Soma’da gerçekleşen iş cinayeti sonrası tek bir kişinin bile görevden alınmadığına dikkat çeken Korkmaz, "Sığınağımızda bilim ve teknik olmalı, bilim ve teknikten uzaklaşarak atılan her adım yeni bir Ermenek ve yeni bir Amasra’dır. O yüzden 41 madenci için acımız büyüktür, öfkemiz dönmeyecek, bu böyle gitmez.” diyerek sözlerini bitirdi. (Elazığ/EVRENSEL)


ANTALYA

Antalya'da emek ve demokrasi güçleri açıklama yaptı

 

Antalya Emek ve Demokrasi Güçleri Attalos meydanında düzenledikleri açıklamada sorumluların cezalandırılması talebi yinelendi, "Görevi kendilerine verilen işleri yapmak olan birkaç vardiya amiri günah keçisi ilan edilmemeli, facia en üst yönetim kademesinden başlanarak tüm boyutlarıyla bağımsız bir komisyon tarafından dikkatle incelenmelidir" denildi.

"KATLİAM TÜM YÖNLERİYLE ARAŞTIRILSIN"

Basın metnini ESM Antalya Şube başkanı Tanju İşeri okudu. AKP iktidarı boyunca en az 1989 maden emekçisinin iş cinayetlerinde hayatını kaybettiğini hatırlatan İşeri, "Geçmişte yaşanan kazalardan ders çıkarmayan, işçi sağlığı ve iş güvenliğini ek maliyet olarak gören, çalışanlara üretim ve performans baskısı kuran zihniyet var olduğu sürece iş cinayetlerine yeni kurbanlar verilmeye devam edilecek" dedi.

İşeri açıklamayı şöyle sürdürdü:

"Ülkemizde yıllardır iş cinayetleri 'kader, fıtrat' denilerek geçiştirilmekte, sorumlulara verilen ödül gibi cezalar, yakınlarını kaybedenlerin acıları daha da derinleştirmektedir. Yakın zamanda Soma’da kaybettiğimiz 301 madencinin tüm sorumluluğu kazada ölen 5 maden mühendisine ve görevleri kalite ve tonaj takibi olan TKİ’nin 2 kontrol mühendisine yüklenmiş, Soma davasında tutuklu şirket elemanı  kalmamıştır. İhaleyi açan, sözleşmeyi onaylayan kamu görevlilerine ise hiçbir şekilde dokunulmamıştır. Yaşananlara kaza değil cinayet diyoruz çünkü tamamı gerekli tedbirlerin alınması ile önlenebilecek facialardır. Bugüne kadar başta Soma, Ermenek, Şırnak, Karadon, Kozlu faciaları olmak üzere yüzlerce maden emekçisi benzer şekilde hayatını kaybetmiştir. Yaşanan bu katliam tüm yönleriyle araştırılmalı, gerçek sorumlular mutlaka cezalandırılmalıdır. Görevi kendilerine verilen işleri yapmak olan birkaç vardiya amiri günah keçisi ilan edilmemeli, facia en üst yönetim kademesinden başlanarak tüm boyutlarıyla bağımsız bir komisyon tarafından dikkatle incelenmelidir. Antalya Emek ve Demokrasi güçleri olarak iş cinayetleriyle aramızdan ayrılan tüm emekçileri saygıyla anıyor, gerçek sorumluların cezalandırılması için davanın takipçisi olacağımızın sözünü veriyoruz" (Antalya/EVRENSEL)


ESKİŞEHİR

Ulus Anıtı’nda bir araya gelen Eskişehir Emek ve Demokrasi Platformu adına basın metnini Ozan Karaman okudu.

Acılarının da öfkelerinin de büyük olduğunu belirten Karaman, Türkiye’de çalışma yaşamının özelleştirme, taşeronlaştırma, sendikasızlaştırma, kayıt dışı, güvencesiz, esnek çalıştırma, kuralsızlaştırma gibi emek düşmanı politikalarla bir bataklığa dönüştürüldüğüne dikkat çekti. "Artık kaza sınırlarını çoktan aşarak adeta seri iş cinayetlerine dönüşen bir tablo ile karşı karşıyayız. Dün Soma’da Ermenek’te olduğu gibi bugün Amasra’da yaşanan da bir katliamdır. Bu patlama da bir kaza değil; göz göre göre gelen bir iş cinayetidir” diyen Karaman, devletin madencilik alanında emekçilerin yaşam hakkını garanti altına alacak şekilde denetimler yapması ve ihmalleri sıfıra indirecek şekilde önlemlerin alınmasını zorunlu kılması gerektiğini söyledi. Önlem almayanların ise devlet tarafından gerekli işlemler yapılarak ağır cezalara tabi tutulması gerektiğinin altını çizen Karaman, “Önemli olan kazalardan sonra işçilere başsağlığı dilemek şans eseri hayatta kalanlara geçmiş olsun dilemek değil; işçileri koruyarak bu gibi durumlara sebebiyet vermemektir. İş cinayetlerinin tamamı gerekli önlemler alındığında önlenebilir, bu bilinen gerçeğe uygun olarak hareket etmek devletin ve iktidarın görevidir” dedi. 

"KATLİAMIN BAŞ SORUMLUSU AKP HÜKÜMETİ"

AKP Hükümetinin sermayenin kârını korumak, emeğin daha fazla sömürülmesini sağlamak için işçilerin hayatını koruyacak hiçbir önlemin alınmamasına göz yumduğuna dikkat çeken Karaman, bu katliamın baş sorumlusunun da AKP Hükümeti olduğunun altını çizdi. AKP döneminde 30 bine yakın işçi, emekçinin iş cinayetlerinde hayatını kaybettiğini dile getiren Karaman, iktidarın emekçileri karşı karşıya bıraktığı ihmallerin her geçen gün yeni trajedilere yol açmaya devam ettiğini kaydetti. 

Patlamanın yaşandığı madene dair ortaya çıkan Sayıştay raporlarının kazanın yine göz göre göre meydana geldiğini kanıtladığını vurgulayan Karaman, “2019 yılında tam da kazanın yaşandığı -300 kotunda grizu patlamasının riskinin arttığını, işçi sayısının tehlike doğuracak şekilde azaltıldığını ortaya koyan rapor, bu madende yaşanabilecek olası kazalara karşı tehlikenin boyutunu ortaya koymuştu. Daha önce yaşanan tüm iş cinayetlerinde olduğu gibi riskler ortadayken daha fazla kar elde etmek için üretimin devam ettiği bu tablonun sonucunda onlarca emekçi hayatını kaybetti, onlarca emekçi hayati tehlike atlattı” diye konuştu. 

"SORUMLULARDAN HESAP SORULSUN"

Sorumlulardan hesap sorulmasını gerektiğine dikkat çeken Karaman, başta Enerji Bakanı ve TTK Genel Müdürü olmak üzere Amasra katliamının sorumlusu idari ve siyasi görevlilerin istifa etmesini istedi. Tüm emekçileri iş cinayetlerini normalleştiren sömürü düzenine karşı insanca çalışma ve yaşamı savunmaya çağıran Karaman, “İş cinayetlerinin sorumlularından hesap sormak için yan yana gelmek ve örgütlü mücadelemizi büyütmek için mücadele vermeyi sürdüreceğiz” dedi. (Eskişehir/EVRENSEL)

ÖNCEKİ HABER

EMEP'ten Amasra açıklaması: Kaza değil kader değil fıtrat değil cinayet!

SONRAKİ HABER

Maden Mühendisleri Odası: Veriler "yasak" denilerek verilmedi, patlamadaki gaz ve sensör verileri açıklansın!

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa