Hindistan’ın en yoksulları arasında intiharlar artıyor
Hindistan’da 2021 yılında ilk kez, günlük ücretle çalışanlar, ülkede intihar sonucu ölenlerin yüzde 25’inden fazlasını oluşturdu. 2014 yılında bu oran yüzde 12 idi.
Fotoğraf: Elif Görgü/Evrensel
Sanket JAİN
Equaltimes.org
Supriya Kagwade “Her şey yolunda mı?” diye sormanın 100’den fazla farklı yolunu öğrendi. “Ancak hepsi başarısız oldu” diyor. Kocası Arjun Nisan 2021’de intihar ederek öldü.
Equal Times’a verdiği demeçte, “Umutsuzca iş arıyordu. Yaşadığı hayal kırıklığı onun dışında etrafındaki hiç kimse tarafından görülmüyordu. Şaka yapardı ama yüzüne baktığımda bir şeylerin ters gittiğini anlardım” diyor.
Mart 2020’de Hindistan’ın aşırı sağcı başbakanı Narendra Modi, Kovid-19’un yayılmasını engellemek için sadece 4 saat önceden haber vererek 21 günlük (daha sonra 67 güne uzatıldı) tam bir tecrit ilan etti. Sonuç felaket oldu. Hindistan’ın kapatılan şehirlerinden kaçan ve yürüyerek köylerine dönmeye çalışan milyonlarca günlük ücretli işçinin görüntüleri tüm dünyaya yayıldı.
Yaklaşık 79 milyon esnaf ve günlük ücretli çalışan bir ay içinde işlerini kaybederken, salgının ilk yılında yaklaşık 230 milyon Hintli yoksulluğa itildi. Dahası, Aralık 2020 itibariyle, Arjun da dahil olmak üzere 15 milyon kişi daha işsiz kaldı.
Daha önce Hindistan’ın şehirlerini ayakta tutan işçilerin çoğu -yemek pişirmek ve servis yapmak, ulaşım araçlarını sürmek, inşaatlarda çalışmak ve atık toplamak gibi diğer işlerin yanı sıra- teoride en azından karınlarını doyuracak kadar yiyecek yetiştirebilecekleri köylerine geri döndü. Maharashtra’nın Kolhapur bölgesindeki Khochi köyünden Kagwade ailesi, şeker kamışı, yer fıstığı ve soya fasulyesi yetiştiren bir kiracı-çiftçi olarak çalışan Supriya sayesinde hayatta kalmayı başardı. Ancak pandeminin 13. ayında ve işsiz kalan üç çocuk babası Arjun umudunu kaybetmeye başladı. Supriya, “Hayal kırıklığı sık sık alkole sarılmasından belliydi” diye hatırlıyor.
İntihar girişiminden bir gün önce Arjun annesine bunun kendisini son görüşü olacağını söylemiş. Ertesi akşam Supriya onu böcek ilacı tüketirken buldu. Onu hemen yerel bir doktora ve daha sonra da bölge hastanesine götürmesine rağmen, hasar çoktan oluşmuştu. “Sekiz gün sonra onu kaybettik” diye hatırlıyor üzüntüyle: “Bu süre zarfında o kadar sinirliydi ki hâlâ hayattayken bana bağırıp duruyordu. Bana neden onu kurtarmaya çalıştığımı soruyordu.”
Arjun, 2021 yılında intihar ederek ölen 164 bin 33 Hintliden biri. Hindistan 2010 yılından bu yana 1,6 milyondan fazla kişiyi intihar sonucu kaybetti. 2021 yılında bu rakam yüzde 7.1 artarak kayıtların tutulmaya başlandığı tarihten bu yana tüm zamanların en yüksek seviyesine ulaştı. Ayrıca, 2021 yılında Hindistan’da ilk kez günlük ücretle çalışanlar, ülkede intihar sonucu ölenlerin yüzde 25’inden fazlasını oluşturdu. Bu, günlük ücretlilerin kaydedilen intihar vakalarının yüzde 12’sini oluşturduğu, 2014 yılına kıyasla yüzde 113’lük şaşırtıcı bir artış anlamına geliyor.
TARIMSAL FELAKET
2011 nüfus sayımına göre, Hindistan’da yaklaşık 263,1 milyon tarım işçisi bulunuyor ve kırsal hanelerin yaklaşık yüzde 57,8’i küçük çiftçilikle uğraşıyor. Köylerine geri dönen günlük ücretlilerin çoğu, kendilerini ve ailelerini geçindirmek için tarıma bel bağlayabileceklerini umuyorlardı ancak bir dizi engelle karşılaştılar.
Örneğin, geçen yıl gübre fiyatlarındaki yüzde 80’lik artışın ardından, çiftçiler bu yıl yüzde 30 daha fazla ödeme yapıyor. Supriya, “Ancak yine de ürünlerimiz için çok daha az ödeme alıyoruz” diyor. Bu yılın eylül ayının ilk haftasında domates fiyatları kilogram başına yalnızca 3 rupiye (0,03 avro) düştü (Bu yılın mayıs ayında 80 rupi, yaklaşık 1 avro idi) ve çiftçileri bir yıkım döngüsüne itti. Maharashtra’nın Jambhali köyünden çiftçi Bhagat Gaikwad, yüzlerce kilo domatesini kaybetti çünkü alacağı fiyat o kadar düşüktü ki onları pazara taşımaya bile gücü yetmedi: “Girdi maliyetlerinde sürekli bir artış var; aynı zamanda ürünlerimiz için bize ödenen fiyat hızla düşüyor. Açıkçası, bu krizden yararlananlar yoksullar değil.”
İstatistikler de bu gözlemi doğruluyor. Ulusal İstatistik Ofisinin eylül 2021’de yayımladığı bir rapora göre, tarımla uğraşan hanelerin yarısından fazlası 2019 yılında 935 avro borçluydu ve bu da yıllık hane gelirinin önemli bir bölümünü, hatta bazı durumlarda daha fazlasını oluşturuyordu.
Hindistan İşçi Sendikaları Merkezi (CITU) Kolhapur şubesi saymanı A.B. Patil, Hindistan tarımının 1990’lardan bu yana “kırık ve kusurlu bir serbest piyasa vaadi” ile sistematik olarak yok edildiğini söylüyor. Şöyle devam ediyor: “Hükümetin politikası açık; insanların çoğunu tarımdan uzaklaştırmak ve onları şehirleri inşa etmek için işçi olarak kullanmak. Küresel olarak dev şirketler çiftçiliği geride bırakıyor. Bugün ABD’de nüfusun yüzde 2’sinden azı tarımla uğraşıyor ve aynı eğilim eninde sonunda Hindistan'a da gelecek.”
Patil ayrıca kovid sonrası çoğu küçük ölçekli sanayinin ayakta kalamadığına dikkat çekiyor: “Peki çiftçiliği bırakan insanları kim istihdam edecek? Gelişen sadece birkaç dev şirket.”
KADINLAR İSTATİSTİKLERE ALINMIYOR, ERKEK İNTİHARLARINDA SUÇLANIYOR
Resmi rakamlara göre 1995-2018 yılları arasında yaklaşık 400 bin çiftçi intihar ederek hayatını kaybetti. Ancak gerçek sayının çok daha yüksek olduğu düşünülüyor. Hindistan İşçi Sendikaları Merkezi’nden Patil, “Bunlar yanlış rakamlar” diyor: “Hükümetin kayıt altına almadığı pek çok intihar vakası var.”
Örneğin, pek çok yerde kadınlar çiftçi olarak kabul edilmiyor çünkü toprak onların adına değil. Her gün tarlada 12 saatten fazla çalışıyor olabilirler, ancak yine de ‘ev kadını’ olarak adlandırılıyorlar, bu da intihar ederek ölen çiftçilerin toplam sayısına ilişkin rakamları çarpıtıyor. Deneyimli Gazeteci P. Sainath’a göre, çiftçi intiharları verilerinde en büyük dışlama kadınlar.
Supriya çiftçilik yaparak hayatta kalmayı giderek daha zor buluyor. Üstelik hayat onun için hiç de kolay değil. Arjun’un ölümünden sonra, Arjun’un aldığı ve hakkında hiçbir fikri olmadığı kredileri geri ödemek için ailenin mandasını satmak zorunda kaldı. Kolhapur’daki Nandani Temel Sağlık Merkezinden sağlık hizmetleri sorumlusu Mansingh Wadar, Hindistan’ın kırsal kesimlerindeki topluluklar için hayatın giderek zorlaştığını söylüyor: “Geçtiğimiz üç yıl içinde Kolhapur’daki birçok köy önce sel felaketiyle karşı karşıya kaldı, ardından kovid her şeyi daha da kötüleştirdi. Dahası, yükselen enflasyonla birlikte günlük ihtiyaçlar bile karşılanamaz hale geliyor. Bu durum insanlar üzerinde büyük bir baskı yaratıyor.”
Bir de iklim krizi var. Hindistan Meteoroloji Dairesine göre, Hindistan 2021 yılında mali açıdan en yıkıcı on iklim felaketinden ikisini yaşadı ve 1 milyar ABD dolarının üzerinde bir kayba ve 1750’den fazla ölüme neden oldu. “Kovid sırasında insanların stres seviyeleri önemli ölçüde arttı ve ardından seller bunu daha da kötüleştirdi. Neredeyse her hasta ya artan borçlardan ya da iş bulamama stresinden bahsediyordu” diye açıklıyor Wadar.
Arjun işini kaybetmeden önce Maharashtra’nın Kolhapur bölgesindeki bir tekstil fabrikasında güvenlik görevlisi olarak çalışıyordu. Daha önce de bir mandıra da dahil olmak üzere çeşitli sektörlerde ufak tefek işler yapmış.
Ölümünden bu yana Arjun’un eşi Supriya aşağılanma konusu oldu. “Onu kurtarmaya çalışmama rağmen herkes beni suçladı” diyor. Maharashtra’nın Ganeshwadi köyünden toplum sağlığı çalışanı Suraiyya Terdale de Equal Times’a şunları söylüyor: “Her intihardan sonra, kendi suçu olmadığı halde suçlanan kadın oluyor.” Bu tür birçok vakayı gözlemlemiş olan Terdale ekliyor: “Bu durum kadınların hayatlarını riske atıyor ve şahsen tanıdığım pek çok kadın köylerini terk etmek zorunda kaldı.”
ZİHİNSEL SAĞLIK HİZMETLERİ KAPSAM DIŞI
Dünya genelinde her yıl 800 bin kişinin intihar sonucu hayatını kaybettiği tahmin ediliyor. Hindistan’da 2021 yılında intihar sonucu ölüm oranı 100 bin kişide 12 ve 1966’dan bu yana yüzde 58’lik bir artış gösterdi. Ancak bu sorunla başa çıkmak için yeterli ruh sağlığı kaynağı bulunmuyor.
Bunun, ruh sağlığı ile ilgili tartışmaların Hindistan'da hala bir tabu olması da dahil olmak üzere çok sayıda nedeni var, ancak önemli bir faktör, yeterli ruh sağlığı tesislerinin ciddi eksikliği. Örneğin, 1,3 milyar insana sadece 9 bin psikiyatrist ve bin psikolog düşüyor.
Hindistan Ulusal Ruh Sağlığı Araştırması 2015-16, 150 milyon Hintlinin ruh sağlığı müdahalesine ihtiyaç duyduğunu ve bunların sadece 30 milyonunun bu müdahaleyi aradığını ortaya koydu. Anket, ruhsal bozukluklardan muzdarip insanların yüzde 80’inin 12 aydan uzun süredir devam eden hastalığa rağmen herhangi bir tedavi görmediğini de ekledi.
Maharashtra’da toplum sağlığı görevlisi olan Dr. Madhuri Panhalkar, “Herhangi bir kamu ruh sağlığı uzmanını ziyaret etmek için bir bölge hastanesine gitmek gerekiyor ki bu herkes için kolay değil” diyor. Ayrıca Hindistan’ın 833 milyonluk kırsal nüfusu için sadece 810 bölge hastanesi bulunuyor.
Panhalkar’ın şu anda çalıştığı köy olan Chikhali’de sürekli sel felaketleri yaşanıyor ve Birleşmiş Milletler Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli’nin son raporunda da vurgulandığı üzere, Hindistan genelinde iklimin acil durum etkileri insanların ruh sağlığını daha da bozuyor.
Panhalkar, olayların duruma göre anlaşılması ve müdahalelerin toplumun ihtiyaçlarına göre yapılması gerektiğini söylüyor. “Bir kişi normal görünse bile, stres onu bilinçaltında etkileyebilir. Doğru danışmanlık uzun bir yol katettirir.”