Şahintepeliler: Yaşanacak hale getirdiğimiz mahallemizde müşteri olmayacağız
Şahintepe'ye göç ettiklerinde ne elektrik ne su ne de altyapı vardı. Bilemezlerdi ayaklarına poşet bağlayarak gezdikleri mahallenin Kanal İstanbul projesiyle değerleneceğini ve evlerinin alınacağını.
Fotoğraf: Şahintepe Halk Dayanışması
Eylem NAZLIER
İstanbul
Başakşehir’e bağlı Şahintepe Mahallesi 1975-80 yılları arasında göç almaya başlamış. O yıllarda elektrik, su, doğal gazın olmadığı mahalleyi, Türkiye’nin çeşitli illerinden göç eden yoksul halk yoktan var etmiş. Mahalleli, alt yapı için yıllarca mücadele vermiş. Yıllarca çekilen cefanın ardından Kanal İstanbul projesiyle Şahintepe’nın rantsal değeri arttı ve şimdilerde mahalleli yerlerinden edilmeyle karşı karşıya.
Yerinden edilmek istenenlerden biri de 48 yaşındaki Mustafa Çiçek. 1997 yılında Diyarbakır’dan Şahintepe’ye göç eden Çiçek, Diyarbakır’dan İstanbul’a gelişini şöyle anlatıyor: “90’lar bildiğiniz gibi çatışma dönemiydi. Çatışma dönemi olduğu için sokaklarda insanlar infaz ediliyordu. Dolayısıyla ailem korkulardan dolayı beni amcamın yanına gönderdi. Ben de de bir süre amcamın yanında kaldım. Ben İstanbul’a geldiğim zaman bütün samimiyetimle diyorum ayağımdaki ayakkabı bile yırtıktı. Gece gündüz çalıştım, sıfırdan başladım. Dolayısıyla 28 yıllık bir birikimim burada var ve şimdi buraya çökmek istiyorlar.”
"AYAKLARIMIZA POŞET BAĞLIYORDUK"
Şahintepe’ye geldiğinde altyapının olmadığını söyleyen Çiçek, “Ne su vardı, ne yol vardı. Tankerlerle su gelirdi, evlerimize öyle taşıyorduk. Otobüs duraklarına giderken sokaklar çamur olduğu için ayaklarımıza poşet bağlıyorduk. Yani düşünün vatandaşlar köyünden gelmiş tarlasını satmış, arazisini satmış ve bütün birikimini ortaya dökmüş. Ama Kanal İstanbul gerekçe gösterilerek vatandaşın malına çökmek isteniyor. Yabancı yatırımcılara peşkeş çekilmek isteniyor” dedi.
"YERLERİMİZ KIYMETE BİNDİ"
Şahintepe’den arsa alırken ileride değerleneceğini düşündüğünü anlatan Çiçek, “Öyle de oldu. İşte gün geldi sizin de bildiğiniz gibi Kanal İstanbul projesinin ilk geçtiği güzergah Şahintepe Mahallesi oldu. Yerlerimiz kıymete bindi değere bindi. Bu da rantçıların iştahını kabarttı. Şahintepe’deki bütün vatandaşlar şu an diken üstünde” dedi.
"ZEMİN ÇOK SAĞLAM"
Şahintepe Mahallesi’nin İstanbul’da zemini en sağlam yer olduğuna dikkat çeken Çiçek, “Tamamen kayalık. Ben kendi inşaatımı yaparken dozerin ucu kırıldı. Zemini sağlam olduğu için. Nerede AK Parti varsa orada rant var. Belediyenin işi inşaat değil, rant değil. Ama AKP’li belediyelerin bütün dertleri, amaçları rant” diye konuştu.
"HALK UMUTLANDIRILDI"
Şahintepe Halk Dayanışmasından Özgür Cihan Uçar, Şahintepe’nin imar planının 2020 mart ayında, planın uygulaması ise aynı yılın aralık ayında yapıldığına ilişkin bilgi vererek, “Bu planların ne olduğuna dair kimsenin net bir bilgisi yoktu. Başakşehir Belediyesi, mahalle halkına bu planlar hakkında tek bir bilgi bile vermedi ve kısa bir süre sonra ‘Müjde imarlı tapularınız çıktı’ sloganıyla reklam panolarını doldurdu. Yani oldubittiye getirme halinin yanına bir de reklam eklendi. Şahintepe halkı bu planların ne olduğuna, onlara ne getireceğine dair bilgi edinemedi. Daha da kötüsü, belediyenin bizi müşteri yerine koyan ucuz reklamları mahalle halkını umutlandırdı. Herkesin istediği gibi evini dönüştürebileceği fikri yayıldı. Mahalle halkı olarak başımıza neler geleceğini ise ancak yaşayarak öğrendik” dedi.
"TEHDİTLERLE SÖZLEŞMEYE ZORLANDI"
Başakşehir Belediyesinin, haziran 2022’de mahalledeki 7 adada “kentsel dönüşüm” ilan ettiğini aktaran Uçar , “Bu 7 ada bizim için önemli çünkü mahallemizdeki rantsal dönüşüm bu bölgeden başladı. Bu adalardan başlamasının nedeni ise az önce değindiğim, 2020 aralık ayı imar uygulaması. Bizim kurnaz belediyemiz arsalarını, 2020 aralık ayı uygulamasıyla bu adalara taşıdı. 5 bin metrekarelik adanın neredeyse yarısına bu şekilde sahip oldu. Bu bölgede yaşayan komşularımıza, Başakkent AŞ ile anlaşmaları noktasında baskı yapıldı. Başakkent AŞ’ye çalışan kişiler, ‘Komşun anlaştı sen kaldın’ gibi manipülasyonlar yaparak yıllarca birbirine komşuluk yapmış insanların arasına nifak tohumları ekti. Başakkent AŞ, ‘Muvaffakatnameyi imzalamazsan, elektriğini, suyunu ve doğal gazını keseriz’, yerini açık arttırma usulü ile satarız’ gibi tehditlerle insanları sözleşmeyi imzalamaya zorladı ve zorluyor” dedi.
Uçar son olarak şunları söyledi: “Belediyenin yeni adalarda kentsel dönüşüme yani rantsal dönüşüme başlaması, mahalle halkı için çok sıkıntılı bir sürecin de başlangıcı olacak diye düşünüyoruz. Bu nedenle şimdiden rantın önüne geçmek; kendi yaşadığımız, yaşanacak hale getirdiğimiz mahallemizde müşteri olmamak için mücadele ediyoruz.”
"DİŞİMİZİ TIRNAĞIMIZA TAKTIK, BİR EV SAHİBİ OLDUK"
2002 yılında Van’dan ekonomik sebeplerden dolayı İstanbul’a göç ettiğini söyleyen Erdal Serindere ise, “Şahintepe’ye geldiğimizde bir gecekondu yaptık. Çalış çabala derken sonra bir kat attık. Dişimizi, tırnağımıza taktık, yıllarca çalıştık. Şu anda 200 metrekare arsamda 3 katlı bir evim var. Bir katta babam oturuyor. Bir katta kardeşim. Bir katta da ben oturuyorum. 20 yıllık emeğimiz. 2002’den bugüne kadar çalışarak kendimize bir yuva kurabildik. Maalesef şu anda ona da ortak oldular” diyor.
"BİRİKİMİMİZE GÖZ DİKMESİNLER"
Serindere sözlerine şöyle devam ediyor: “Türkiye’nin ekonomisini şu anda göz önünde bulunduracak olursak, bu saatten sonra bir ailenin birikim yapması çok zor. Ben şu anda ancak çalışarak evimi geçindiriyorum. 3 tane çocuğum var, ikisi öğrenci. Yaşım 40 olmuş. Ben bu saatten sonra gidip bir yere bir düzen kurayım, bir ev yapayım, bir arsa alayım, çocuklarıma bir gelecek bırakayım imkansız bir şey. Bulunduğumuz şartlarda zar zor geçiniyoruz. Birikimimize göz dikmesinler. Onlar bizim çocuklarımızın geleceği.”
"RANT ALANI AÇILDI"
“Kanal İstanbul, kuzey bağlantı yolları, kuru gıda hali buraya taşındı. Şehir hastanesi dibimize kadar geldi” diyen Serindere, “Dolayısıyla burada bir rant alanı açıldı, bu rant alanından da faydalanmak istiyorlar. Biz de mahalleli olarak burada mağdur ediliyoruz. Yani diyoruz ki bizi mağdur etmeyin. Hakkımız neyse hakkımızı istiyoruz. Neden insanca yaşamayı bize çok görüyorlar. Yoksul halkın kaderi midir? Biz son nefesimizi verene kadar da evlerimizden çıkmayacağız. Başka mahallelerde olduğu gibi elini kolunu sallayarak gelip bir duvarı bile yıkamayacaklar. Biz buna müsaade etmeyeceğiz” dedi.