18 Ekim 2022 05:01

Erdoğan'ın "kader" açıklaması | Dr. Fatih Yaşlı: Toplum dinselleşme üzerinden apolitize ediliyor

"Toplum dinselleşme üzerinden apolitize ediliyor, siyasal alanın dışında bırakılmaya çalışılıyor, toplumun hakları adına kolektif bir mücadele vermesinin önü böyle kesiliyor."

Fatih Yaşlı | Fotoğraf: Kişisel arşiv

Paylaş

Şerif KARATAŞ
İstanbul

Amasra’daki maden katliamına ilişkin iktidardan gelen “kader” açıklamasını değerlendiren Siyaset Bilimci Dr. Fatih Yaşlı, “Toplum dinselleşme üzerinden apolitize ediliyor, siyasal alanın dışında bırakılmaya çalışılıyor, 'hak sahibi özne' olmaya dayalı yurttaşlık bilinci ortadan kaldırılıyor, toplumun hakları adına kolektif bir mücadele vermesinin önü böyle kesiliyor” değerlendirmesinde bulundu.

Bartın’da Türkiye Taşkömürü Kurumu (TTK) Amasra Müessese Müdürlüğünde 41 madencinin iş cinayetinde hayatını kaybetmesinin yankısı sürüyor. İktidar ve muhalefetten gelen, maden katliamıyla ilgili yapılan açıklamaları Siyaset Bilimci Dr. Fatih Yaşlı ile konuştuk.

"İKTİDAR DA MUHALEFET DE SAĞCILIĞIN, İSLAMCILIĞIN DİLİYLE KONUŞUYOR"

Katliamla ilgili iktidardan “kader”, 6’lı masanın üyelerinden biri olan DEVA Partisinin Genel Başkanı Ali Babacan’dan ise "Tedbirleri, niye olduğu, nasıl olduğu falan bunları bugün konuşma günü değil. Bugün acıyı paylaşma günü" açıklaması geldi.

Dr. Fatih Yaşlı, “Bu iki açıklamaya CHP’nin kurumsal sosyal medya hesabından yapılan ve 'maden şehitleri' ifadesinin kullanıldığı açıklamayı ve Akşener’in yaşamını yitiren işçilerin 'Peygamberimize komşu olacakları' minvalindeki sözleri de ekleyelim ki tablo tamamlansın" hatırlatmalarında bulundu.

“Türkiye’de çok net bir şekilde iktidar da muhalefet de sağcılığın, İslamcılığın diliyle konuşuyor” diyen Yaşlı, “Hesaplaşmaya, sorumlulara, hukuka öncelik veren değil kader, fıtrat, beytülmal, helal, haram gibi dinsel kavramlar üzerine inşa edilmiş bir siyaset dili egemen artık Türkiye’ye. CHP 'maden şehitleri' deyince, Babacan 'Bugün siyaset yapma günü değil' deyip dua edince, Akşener ilk açıklamasında 'cennette komşuluk' bahsini açınca, Erdoğan’a da bunların hepsini üst üste koyup ölümlere 'kader planı' demek, gayet soğukkanlı bir şekilde ileride de yeni ölümler yaşanacağını söylemek ve her şeyi normalleştirmek kalıyor” ifadelerini kullandı.

TOPLUMUN SİYASALLAŞMASI GEREKİYOR

Türkiye’de bugün iktidarıyla muhalefetiyle herkesin birbiriyle yarıştığı dinselleşmenin, emek üzerindeki kontrolün en önemli araçlarından biri olarak işlev gördüğüne dikkat çeken Yaşlı şunları söyledi:

“Yılda binlerce işçinin öldüğü ya da yaralandığı, güvencesizlik, taşeronluk ve sefalet ücreti üzerine kurulmuş bu emek cehenneminde işçilerden ve genel olarak tüm toplumdan biat etmesi, tevekkül etmesi, sesini çıkarmaması, isyan etmemesi, hesap sormaması isteniyor. Toplum dinselleşme üzerinden apolitize ediliyor, siyasal alanın dışında bırakılmaya çalışılıyor, 'hak sahibi özne' olmaya dayalı yurttaşlık bilinci ortadan kaldırılıyor, toplumun hakları adına kolektif bir mücadele vermesinin önü böyle kesiliyor. Oysa 'Siyasetin konusu değil' denen her şey, işçi ölümleri, depremler, intihar eden gençler, bunların hepsi siyasetin konusu olan ve ancak toplumun siyasallaşmasıyla, siyasi bir aktör haline gelmesiyle çözülebilecek meseleler.”

"AKP GÜVENCESİZ ÇALIŞTIRMAYI YERLEŞTİRDİ"

İktidarın geride kalan 20 yılda “sermayenin icra komitesi” gibi çalıştığını her seferinde gösterdiğine vurgu yapan Yaşlı, “Özelleştirmeleri tamamladı, sendikaları işlevsiz hale getirdi, emek hareketini dağıttı, taşeron ve güvencesiz çalışmayı yerleştirdi, sermayeye sayısız yöntemle ve hesaplanamayacak büyüklükte servet ve zenginlik aktarılmasını sağladı” dedi.

İktidarın son birkaç yıldır ise yine bilinçli bir şekilde ve “Çin olma” iddiasıyla, faizleri düşürüp kuru yükseltme politikası izlediğini anlatan Yaşlı, “Yani adı konulmamış bir devalüasyon aracılığıyla patronlar için ücret maliyetlerini aşağıya adeta kölelik seviyesine çekiyor, sermayenin uluslararası piyasalarda daha kolay rekabet etmesinin önünü açıyor. Kredi mekanizmaları ve kur korumalı mevduat hesapları aracılığıyla sermaye besleniyor. Bunun yanı sıra finans sermayesi de inanılmaz kârlarla çalışıyor” diye konuştu.  

"EMEKÇİNİN CANI SUDAN UCUZ"

İşçilere, emekçilere çalışanlara düşenin ise korkunç bir emek cehenneminde yaşamaya çalışmak olduğunu ifade eden Yaşlı, şöyle devam etti:

“Türkiye’nin şu an içinde bulunduğu durumu en iyi o ünlü 'Ekmek pahalı, emek ucuzdu' sözü açıklıyor. Ekmek Türkiye’de giderek pahalı hale gelirken emeğin aldığı karşılık da giderek azalıyor, dahası emekçinin canı sudan ucuz bir nitelik taşıyor. Türkiye’deki hukukun düzen açısından en işlevsel yanı olan 'cezasızlık' uygulaması, iş cinayetlerinde, iş yaralanmalarında da geçerli oluyor.”

Soma’yı, Ermenek’i, Torunlar’ı ve kamuoyunda çok daha az bilinen nice iş kazalarını hatırlatan Yaşlı, “Şirketlerin, patronların ve yöneticilerin başına neredeyse hiçbir şey gelmiyor, komik cezalarla sıyrılıp hayatlarına devam ediyorlar. Bu da sermayenin bekası adına her yıl binlerce işçinin ölebileceğini, yaralanabileceğini gösteriyor. Türkiye kapitalizmi 'Çarklar dönsün de nasıl dönerse dönsün' mantığıyla işliyor” dedi.  

Yeni yılda Evrensel aboneliği hediye edin
ÖNCEKİ HABER

Avukatlardan SGK’ya Amasra başvurusu: Sayıştay raporundan sonra yapılanlar tespit edilmeli

SONRAKİ HABER

Pulver Kimya işçileri madencileri unutmadı: Karanlıktan aydınlığa yürüyoruz!

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa