Boğaziçi Üniversitesi akademisyenlerinden iki yeni dava daha
Boğaziçi akademisyenleri, Uygulamalı Bilimler Yüksekokulunun Yönetim Bilimleri Fakültesine dönüştürülmesi ve İletişim Fakültesinin senato temsilcisinin belirlenmesindeki hukuksuzluğu yargıya taşıdı.
Fotoğraf: Can Candan
Boğaziçi Üniversitesi akademisyenleri, 2 Ocak 2021 tarihinde Prof. Dr. Melih Bulu’nun rektör olarak atanmasıyla başlayan, Bulu’nun 15 Temmuz 2021’de görevden alınmasının ardından 21 Ağustos’ta Prof. Dr. Naci İnci’nin rektör olarak atanmasıyla artarak devam eden hukuksuzluklara karşı mücadelelerini sürdürüyor.
Akademisyenler, son olarak Uygulamalı Bilimler Yüksekokulunun (UBYO) Yönetim Bilimleri Fakültesine dönüştürülmesi ve hukuksuz olarak kurulmuş olan İletişim Fakültesinin senato temsilcisinin belirlenmesindeki hukuksuzlukları iki yeni davayla yargıya taşıdı.
KURULAN FAKÜLTE VE ENSTİTÜLERLE ÜST YÖNETİM ORGANLARINDAKİ OY DENGESİ REKTÖR LEHİNE DEĞİŞTİ
Boğaziçi akademisyenleri açtıkları davayı duyurdukları açıklamada, 2021'de kurulan Hukuk ve İletişim Fakülteleri ile bu yıl kurulan Veri Bilimleri ve Yapay Zeka Enstitüsüne yapılan dekan ve müdür atamalarıyle üniversite üst yönetim organlarındaki oy dengesinin Rektör lehine değiştirildiğini belirtti. Oluşan yeni denge ile toplantı ve karar alma usullerinin, atanma ve yükseltme esaslarının rektör lehine değiştirildiği belirtilen açıkalamad, "Liyakate dayalı kadro planlamaları esnetilmiş, atanma ve yükseltilme ölçütlerini karşılaması olanaklı olmayan akademik personelin geçici görevlendirme usulleri ile Üniversite’de yönetsel kademelerde görev almaları sağlanmış, öğretim elemanlarının görevlerine son verilmiş, öğretim elemanları yıllardır kullandıkları bina ve odalarından çıkarılmış, asaleten atanmış 3 Dekan aynı anda aynı işlemle görevden alınabilmiş, akademisyen ve öğrencilere yüzlerce disiplin soruşturması açılmış, kısacası bilinen anlamda ülkemizin en başarılı yükseköğretim kurumlarından biri olan Boğaziçi Üniversitesi istikrarlı bir şekilde yıkıcı idari faaliyetlere maruz bırakılmıştır" denildi.
"ANAYASA'YA VE YÜKSEKÖĞRETİM MEVZUATINA AYKIRI"
Akademisyenler, Uygulamalı Bilimler Yüksekokulunun (UBYO) Yönetim Bilimleri Fakültesine dönüştürülmesine ve buna karşı açtıkları davaya ilişkin şu bilgileri paylaştı:
"Tüm bu işlemlerin son halkası olarak dava konusu olan mevcut Uygulamalı Bilimler Yüksekokulu’nun kapatılarak Yönetim Bilimleri Fakültesi’ne dönüştürülmesine karar verilmesidir. Anayasa ve Yükseköğretim Kanun’unda açıkça belirtilmesine, yasal zorunluluğa rağmen herhangi bir planlama yapılmamış ve üniversite organlarının görüşü usulüne uygun şekilde alınmamıştır. Cumhurbaşkanı’nın mevcut Uygulamalı Bilimler Yüksekokulu’nu kapatarak bu birimi Yönetim Bilimleri Fakültesi’ne dönüştürmesine ilişkin bu hukuksuz işlem, hem Anayasal ilkeler ve kurallarla bağdaşmaktan uzak, hem de yükseköğretim mevzuatına aykırıdır. Birinci başvurumuz Uygulamalı Bilimler Yüksekokulu’nun kapatılarak, bu birimin Yönetim Bilimleri Fakültesi’ne dönüştürülmesini sağlayan Cumhurbaşkanlığı kararının iptali içindi ve 28 Eylül 2022 tarihinde Danıştay’a yapıldı."
"AMAÇ FAKÜLTE DEĞİL, HUKUKUN ARKASINDAN DOLANARAK YETKİLERİ ELE ALMAK"
İkinci davayı ise İletişim Fakültesinin senato temsilcisinin belirlenmesindeki hukuksuzlukla ilgili açtıklarını belirten akademisyenler şu bilgileri aktardı:
"29 Eylül 2022 tarihinde İstanbul 11. İdare Mahkemesi’ne yapılan ikinci başvuru kuruluş kararının yasal olmadığı gerekçesiyle Danıştay’a başvuruda bulunduğumuz İletişim Fakültesi’nin senato temsilcisi olarak Dr. Cihat Arınç’ın atanması kararının iptali içindir. Hiçbir alt yapısı ve akademik kadrosu bulunmayan, yasa ile kurulması gerekirken, fonksiyon gasbı ile Cumhurbaşkanı Kararı ile kurulan ve bu kararın iptali için Danıştay 8. Daire’ye başvurulmuş olan İletişim Fakültesi, alt yapı ve akademik kadroları ile henüz faaliyete geçmediği gibi, Dekanlık görevi de vekaleten rektör yardımcısı vasıtasıyla idare edilmektedir. Uzmanlık alanı itibariyle öne çıkmayan, idari görevin gerektirdiği deneyime sahip olmadığı aşikâr olan bir akademisyenin bu kadar önemli bir görev için tercih edilmesi başlı başına hukuken sorgulanması gereken bir işlemdir. Boğaziçi Üniversitesi, birikimi, yetişmiş kadroları ile ülkemizin en önemli yükseköğretim kurumlarından birisidir. Böyle olağan dışı yönetim usullerine gereksinimi yoktur. Amaçlanan fakülte kurmak veya kurulan fakülteyi işletmek değil, hukuku dolanarak dekan yetkilerini ve oy hakkını kullanmak, sonuç olarak Üniversiteyi zapt etmektir."
"CUMHURBAŞKANI'NIN BÖYLE BİR YETKİSİ YOK"
Üniversitedeki bu hukuksuzluklarla ilgili görüş veren Avukat Fırat Kuyurtar ise fakülte, enstitü, yüksekokul gibi akademik birimlerin ancak ve ancak yasa ile kurulabilir veya kapatılabileceğini belirterek, "Cumhurbaşkanı’nın böyle bir yetkisi yoktur. Bu yetkiyi verdiği iddia edilen yasa maddesi de gerek Anayasa’ya gerekse de Yükseköğretim Kanunu’na aykırı. Bir ihtimal Cumhurbaşkanı’nın böyle bir yetkisinin var olduğu kabul edilse bile bu yetkinin ancak hizmetin gerekleri ve kamu yararına uygun şekilde yasama faaliyetine benzer şekilde kullanılması gerekir. Yani keyfi bir şekilde açtım, kapattım denebilmesi mümkün değil. Boğaziçi Üniversitesi’nde kurulan yeni birimlerin kuruluş işlemlerinde ise bu şekilde bir işlem tesis edilmediği açık" dedi.
Uygulamalı Bilimler Yüksekokulunun Yönetim Bilimleri Fakültesine dönüştürülmesi ile ilgili "Bir akademik birimin bir diğerine dönüştürülmesi diye bir işlem hukuk tekniği açısından yok" diyen Kuyurtar, fakülte kurulmasında yetkinin yasamada olduğunu, işlemi tesis eden makamın geri almaya da yetkili olduğunu, dolayısıyla var olan yüksekokulun kapatılması ve yeni fakültenin kurulması işlemlerinin tamamında yetkinin TBMM’de olduğunu ifade etti.
İşlem dayanağı olarak da atama ve görevden almalarla, usulsüz toplantı ve karar alma şekilleri ile oluşturulan yeni Senato’nun talebi gösterildiğini belirten Kuyurtay, hukuken bu işlemlerin tamamının iptal edilmesi gerektiğini söyledi.
Bir diğer davanın henüz akademik faaliyeti olmayan, henüz dekanı da atanmamış İletişim Fakültesinin Senato temsilcisi görevlendirme işlemine karşı açılan iptal davası olduğunu belirten Kuyurtar, şu bilgileri verdi:
"Bünyesinde Üniversiteye ömürlerini vermiş, değer katmış onlarca profesör bulunduran bir Üniversite neden henüz yeni atanmış bir doktor öğretim üyesini üniversitenin akademik organı olan Senato’ya temsilci olarak seçer? Üstelik bu akademik birimin henüz kadroları atanmamış, plan, programları yapılmamışken. Soru bu? Bu sorunun hukuki bir yanıtı yok. Senato’yu kontrol etmek ve oy yapısını değiştirmek için bir yılı aşkın süredir yapılmadık hukuksuzluk kalmadı. Bu işlem de onlardan birisi sadece. Mahkemeler maalesef akademik özerkliğe yönelen bu ciddi hukuksuzlukları görmezden geliyor ancak biz hukuk talep etmeye devam edeceğiz. Bu nedenle açık hukuksuz bu işlemlere karşı da diğer usulsüzlükler gibi davalar açtık." (HABER MERKEZİ)