21 Ekim 2022 04:20

Yer üstü işçileri de yer altına iniyordu

Cevat Acet, patlamada yaşamını yitiren yer üstü işçisi kardeşi Rıdvan Acet’in haftanın birkaç günü yer altında çalıştırıldığını söylüyor.

Fotoğraf: Ömer Ürer/AA

Paylaş

Meltem AKYOL
Hilal TOK
Amasra

Günlerdir Amasra’da 41 işçinin hayatını kaybettiği maden patlamasını konuşuyoruz. Geçen bir haftada işçilerin, işçi ailelerinin, maden mühendislerinin ve geçmiş Sayıştay raporlarının ortaya koyduğu bir gerçek var: TTK’de işçi sayısı az. Bu nedenle iş güvenliği riski büyük.

Madende çalışan işçiler de bunu anlatıyor. Normalde yer üstünde çalışması gereken işçiler, ‘ihtiyaç halinde’ yer altına indiriliyor. Onlardan biri Elektrik Teknisyeni Rıdvan Acet. Yer üstü işçisi olan Acet çalışırken madende hayatını kaybetti.

Peki işçi sayısının az olduğu bilinmesine rağmen neden işçi alınmadı. Konuştuğumuz işçiler buradaki gerekçenin “Özelleştirme arzusu olduğu” görüşünde: “Burada işe alım eskisi gibi yapılmadı. Çocuklar 19’unda, 20’sinde madene girdi. Yerin altı başka… Çocuk onlar daha… Amaç, Amasra’yı kapatmak. Özelleştirme tartışmaları başlayınca burada eylemler oldu, kendilerini madene kapattı işçiler. Sendikacılarla bakan geldi, bakan o zaman ‘Özelleştirmelere karşı çıkmayın’ dedi.”

YER ÜSTÜNDEKİ İŞÇİLER NEDEN YER ALTINA İNDİ?

42 yaşındaki Rıdvan Acet, 2015 yılında KPSS ile TTK’ye bağlı Amasra Müessesesinde elektrik teknisyeni olarak çalışmaya başladı. Ağabey Cevat Acet, damadı Tayfun Kayhan’ın da aynı madende gündüz vardiyasında çalıştığını söylüyor. Patlama haberini alır almaz ocağa gidip kurtarma çalışmalarına katılanlardan. Acet’in yeğeni Taner Şen de aynı madende. O, patlamada ağır yaralandı, şimdi İstanbul’da Başakşehir Çam ve Sakura Şehir Hastanesinde yatıyor.

Normalde yer üstü işçisi, ama haftanın üç günü yer altına da iniyor. “Nasıl” sorusunun yanıtını evine konuk olduğumuz Cevat Acet veriyor: “Dışarı işçisi olarak girdi. Mesela haftada 3 gün iniyordu aşağıya, 2 gün dışarıdaydı. Onun içeri girmemesi gerekiyordu. Hariciydi. Ama resmi olmayan bir anlaşma yapılmış, bazı günler içeride çalışabilsin diye. O gün zaten onun ocağa girme günü de değil. Atıyorum bir bölgede arıza oluyor, kardeşimi gönderiyorlar, o arızayı onarıyor. Çıkıyor, diyorlar ki ‘Bu sefer C bölümüne git. Arıza çıktı.’ Bu kez oraya gidiyor. Girdiğinde de patlama oluyor. Biz bunun hakkında dava açmayı düşünüyoruz zaten.”

İŞÇİ SAYISININ AZLIĞI BİLİNEN BİR GERÇEK

Aslında bu iddia çeşitli biçimlerde başka işçiler ve işçi aileleri tarafından da dile getirildi. Buradaki en temel sorun ise işçi sayısının azlığı. Üretimdeki işçi sayısının zaten az olduğunu anlatan işçiler, emekli olanlar da olunca sayının iyiden iyiye düştüğünü söylüyor. Maden Mühendisleri Odasının raporu da zaten buna dikkat çekiyordu. Rapora göre Amasra’da 500 yer altı işçisi, 80 yer üstü işçisi ve 142 memur olmak üzere toplam 722 çalışan var. 16.00-00.00 vardiyasında yer altı işçisi olarak 82 kişi tertip edildiği kaydediliyor. Sadece Maden Mühendisleri Odası değil, Sayıştay raporları da bu konuda uyarılarla dolu.

Sayıştayın TTK raporlarının tümünde yer alan bulgular maden ocaklarında işçi azlığı nedeniyle iş kazalarının artacağı yönünde: “Çalışmalar yapılırken eksik istihdam nedeniyle hem çalışmaların verimliliği düşüyor hem de üretim işçileri, pano ayak üretim işçileri yapmaları gereken vazifeyi yapmak yerine, çeşitli farklı işleri, yani çeşitli hazırlık işlerini yapıyor. Bu nedenle de bu, hem kazalara, aynı zamanda da üretim verimliliğinin düşmesine neden oluyor.”

İŞÇİ ALMIYORLAR ÇÜNKÜ ÖZELLEŞTİRMEK İSTİYORLAR

İşçi azlığı nedeniyle yer üstündeki işçilerin de yer altına indiğini anlatan bir başka işçi sorunun sadece bununla da sınırlı olmadığını söylüyor: “Burada işe alım eskisi gibi yapılmıyor.

Az işçi alınıyor zaten. Orada da sorunlar var. Çocuklar 19’unda, 20’sinde madene girdi. Yerin altı başka... Çocuk onlar daha...”

İşçi sayısının, üretimin azaltılmasında niyetin Amasra’nın özelleştirilmesi olduğunu söyleyen işçi, Genel Maden İşçileri Sendikasının (GMİS) buradaki sessizliğine de tepki gösteriyor: “Amaç, Amasra’yı kapatmak, öyle geliyor bana. Özelleştirme tartışmaları başlayınca burada eylemler oldu, kendilerini madene kapattı işçiler. Sendikacılarla bakan geldi, bakan o zaman ‘Özelleştirmelere karşı çıkmayın’ dedi. Ya sendika... Onlar ne yapıyor ki, 3 hafta önce geldiler, seçimi kazanınca köçek oynattılar... Bu kader mi sizce?​”

‘ACIMIZIN HAFİFLEMESİ İÇİN ADALETİN GELMESİ LAZIM’

Ağabey Cevat Acet ihmallere şunları söylüyor: “Madende havalandırma sisteminde değişim yapılacağı bilgisi verilmiş. Buna rağmen işçiler çalıştırılmaya devam edilmiş. Demişler ki, ‘Arkadaşlar işçi az, üretim az, talep yoğun, bu makineleri durdurup bu fanları değiştirmeye kalkarsak iki ay ocağın kapanması lazım.’ Kasım ayında tamirata girecekmiş, fanlar değişecekmiş. Otomatik fanlar konulacakmış. Öyle duyduk, bize söylemedi tabii bunu Rıdvan.”

Patlama sonrası devletin bütün kurumlarının geldiğini söyleyen Acet, “Bütün siyasi parti liderleri, bütün sendikacılar, herkes geldi. Buraya gelmeyen hiçbir kurum yok. Allah razı olsun, bizi yalnız bırakmadılar. Hepsinin dediği şu; ‘Sabredin bekleyin.’ Şimdi bu olayda ihmal var. O yüzden biz bunun aydınlatılmasını bekliyoruz devletimizden. Yani takdiriilahi ama acımızın hafiflemesi için adaletin sağlanması lazım.”

Ocakta bazı çalışanların baretlerini yer altına gönderdiği ama kendisinin inmediğini söyleyen Acet, “Görevi, ocağın içindeki emniyeti sağlamak, gaz oranını ölçmek, bağları kontrol etmek, gerekli denetimleri yapmak, kişileri görevlendirmek ama hiç ocağa uğramadıkları söyleniyor. Yani başkaları var inmeyen” diyor. Aslında bu iddiayı daha önce pek çok evde de işittik.

Bunun nedeni olarak ise kadrolaşma ve liyakatsiz atamalar gösteriliyor. Konuştuğumuz bazı madenci aileleri işin içine “siyasetin” girdiğini hatırlatıyor...

TAZMİNAT DİYORLAR, İNSANIN HAYATINI KORUYAMADIKTAN SONRA...

YER üstünde çalışan bir başka işçi de benzer şeyler anlattı: “Üretimde çalıştırılırken iş kazası geçirdim. Yer üstüne alındım. Madende böyledir, yazısız kural gibi. Aşağıda kaza geçirirsen seni yukarıda bir yere alırlar. Böyle çok arkadaşımız var. Yer üstü çalışanıyım ama bazen eleman gelmiyorsa bizden birilerini alıp indiriyorlar üretime. Aşağıda çalışıyoruz. Normalde benim görevim değil, ben yer üstü çalışanıyım. Ama iniyoruz işte.”

“Arkadaşlarımızın yanmış bedenleri gözümüzün önünde. Soma’da Ermenek’te gördük de... Böyle başka oluyormuş... Soma’yı gördük de, o özel, özelde her şey kâr içindi. Ama burası devletindir diyorduk, güveniyorduk” diyor işçi, döne döne. Kendisi de anlamaya çalışarak...

Aslında sadece o değil, pek çok maden işçisinden duyduk bunu. Pek çok işçi özel-devlet ayrımını net bir şekilde ortaya koyuyor benzer sözlerle. Bakanın dediği gibi teknik olarak da en iyi ocak olduğunu söylüyorlar. Peki ona rağmen nasıl oldu bu katliam?

Yanıtını veriyor: “Her şeyi Avrupa ile karşılaştırıyorlar ya, baksınlar oralara... Avrupa’ya Amerika’ya. Ya Bulgaristan’da bile bizim gibi değildir yani... Şimdi işte yok tazminat, yok o bu konuşuyorlar. İnsanın hayatını koruyamadıktan sonra... Yaşarken gün yüzü görmedi, açlık sınırına ittin. Ölünce ailesine bakacağım. Ailem o tazminatı nasıl harcayacak?​”

İşçi şöyle devam ediyor: “Gördük, Sayıştay raporunda yazmış. Aslında belli de suçlu... Ama ne olur biliyor musun? TTK Müdürü  müdür, o, bu, herkes kurtulur, ölen bir tane çavuş var ya, suç ona kalır.”

EKMEK DERDİ CAN DERDİNİ BASTIRIR

Maden kapalı şimdi, ne zaman açılacağını da bilmiyor kimse. Konuştuğumuz hemen her işçi “Bundan sonra ne olacak, ocak açılacak, işe gidebilecek miyiz?​” diye soruyor. Ekmek derdi can derdini bastırmış bile. “Siz çalışır mısınız açılsa” diye soruyoruz. “Çalışırız” diyorlar. Ya aşağıya, üretime inen işçiler: “Çalışmayanlar çıkar belki de geneli çalışır. Ölsek de yine gideriz biz madene. Başka çare yok ki. Buralarda kaderdir madencilik. Başka ne yapacak ki?​”

ÖNCEKİ HABER

BİK itirazımızı reddetti, hukuksuzlukta ısrar etti!

SONRAKİ HABER

Kadınlar ilkokul önünden seslendi: Okullarda 1 öğün yemek ücretsiz verilsin

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa