25 Ocak 2013 09:10
Özlem Temena İstanbul

TAMİL KAPLANLARININ UZUN SAVAŞI
Sri Lanka'da nüfusun büyük bölümü Sinhaliler'den oluşuyor.
Azınlık gruplarından Tamiller nüfusun yaklaşık yüze 11'ini, Müslümanlarsa yaklaşık yüzde 10'unu oluşturuyor. Tarihsel olarak Tamiller ve Sinhaliler arasında sıklıkla sorunlar yaşandı.
Tamiller siyasi sistemi, ayrımcı olarak niteliyor. 1970'lerin başlarında itibaren Budizmin ülkenin resmi dini ilan edilmesi, Tamilce'nin resmi dillerden biri olarak kabul edilmemesi, Tamil gençlerin üniversitelere girişlerde yaşadıkları fırsat eşitsizlikleri, Tamiller'e yönelik gündelik hayattaki ayrımcılıklar gibi nedenleri öne süren bazı Tamil grupları 1976'da bir araya geldi ve Tamil Kaplanları (LTTE) örgütünü oluşturdu. Tamil Kaplanları, ülkede Tamiller'e ait bağımsız bir devlet kurmak için mücadeleye başladı. Örgüt bir yandan Tamiller'in yaşadıkları bölgelerde mücadele yürütürken, diğer yandan büyük şehirlerde devlet yetkililerini hedef alan saldırılar gerçekleştirdi. 1983'ten itibaren şiddetlenen uzun savaş boyunca uluslararası insan hakları örgütleri, Sri Lanka ordusunun sivil Tamilleri de hedef aldığı eleştirilerini sıklıkla dile getirdi. Savaş, 2008-2009 yıllarında Sri Lanka ordusunun çok büyük bir askeri hareket düzenleyerek Tamil Kaplanları Örgütü'nü yenilgiye uğratmasıyla sona erdi.

KUZEY İRLANDA
ÇATIŞMA SÜRECİ BARIŞ ANLAŞMASIYLA SONA ERDİ


Sorunun tarihsel kökeni, 1600’lü yılların başlarında İngiliz ve İskoç yerleşimcilerin İrlanda adasına gelmesi ve Katolik İrlanda halkını yönetimleri altına almaya başlamalarına dayanıyor.
Bununla birlikte Katolik İrlandalıların tepkileri de başlıyor. 1916 yılında Dublin’de kurulan IRA’nın (İrlanda Cumhuriyet Ordusu) silahlı mücadelesi sonucu 1922’de adanın güneyinde bağımsız İrlanda Cumhuriyeti kuruldu. Adanın kuzeyiyse İngiltere yönetimine bağlı kaldı.
1960’lı yıllarda Kuzey’de yaşayan Katolik İrlandalılar İngiltere’den ayrılıp birleşik bir İrlanda devleti kurmak amacıyla IRA’yı yeniden kurdu. 2005’teki barış anlaşmasıyla sona eren modern Kuzey İrlanda sorunu böylece doğdu ve yaklaşık 3600 kişinin canını yitirdiği çatışma süreci resmen sona ermiş oldu.

BASK
ÖZERKLİK YENİANAYASAYLA GELDİ

İspanya bir yönüyle diğer benzer süreçlerin birçoğundan farklı bir özelliğe sahip. 1936’da İspanya’da başlayan iç savaş, üç yıl sonra General Francisco Franco’nun başa gelmesiyle.
On yıllarca süren diktatörlük boyunca Bask kimliği inkar edildi, Bask dili yasaklandı, Basklar’a baskılar uygulandı. 1960’lara girilirken, İspanya’nın kuzeyindeki Bask bölgesinde bağımsız bir devlet oluşturulması talebiyle ETA örgütü kuruldu. Örgüt, önemli politikacılara suikastları da içeren eylemler düzenlemeye başladı. 1975’te Franco öldü. Ardından demokratikleşme süreci başladı. 1978’de yürürlüğü giren yeni anayasa, çeşitli diller ve kültürleri barındıran ve bunlara saygı gösteren birleşik bir İspanya ilkesine dayanıyordu. Ülke doğrudan seçimlerin yapıldığı ve kendi kendini yöneten 17 bölgeye ayrılıyordu. Her bölgeye tanınan özerklik yetkileri birbirinden farklı düzeylerdeydi. Bask bölgesi kendi dili ve hakları ile özel bir statüdeydi. ETA 43 yıllık mücadelesinden sonra 2011’de silah bıraktığını açıkladı.
Bu da İspanya’da, ülkede yaşayan farklı bir etnik grup olan Basklar’ın yaşamlarını sürdürdüğü Bask bölgesine özerkliğin, Bask örgütlerle müzakere yapılmadan verilmiş olması.
Yani Bask modeli müzakereler olmadan yaşama geçirilmiş bir özerklik modeli. Bu, 43 yıl boyunca bağımsız bir Bask ülkesi için silahlı mücadele verdikten sonra 2011’de silahlara veda eden ETA’yla İspanyol devleti arasında görüşme yapılmadığı anlamına gelmiyor, ancak özerklik belli, planlı bir müzakere süreciyle değil, İspanya’nın 1978’den sonraki demokratikleşme sürecinin ve anayasasının yenilemesinin parçası olarak yaşama geçiriliyor.

GUATEMALA
200 BİN CANDAN SONRA GELEN BARIŞ


Guatemala, tarihin en büyük iç savaşlarından birini yaşamış bir ülke. 1954’te dönemin liberal demokrat iktidarına karşı gerçekleştirilen darbeyle kurulan cunta yönetiminde ülkedeki sol hareketler, sendikalar ve yerli halklar baskı altına alındı. Diktatörlük döneminde Guatemala ordusu ABD tarafından desteklendi. 1960’lı yılların başında diktatörlük rejimine karşı silahlı mücadele veren sol örgütler ortaya çıktı. Uluslararası insan haklarının raporlarına göre, 1970’lerde şiddeti artan savaşta ordunun gerillalarla mücadelesi yerlilere yönelik bir katliama dönüştü. 1982’de farklı sol gruplar bir araya gelerek URNG (Guatemala Ulusal Devrimci Birliği) adlı silahlı örgütü oluşturdu. URNG ile hükümet arasında 1987’deki ilk temas 1990’da müzakerelere dönüştü. Dönem dönem çatışmalar sürse de 1996’da barışa ulaşıldı.
Savaş boyunca 200 binden fazla kişi yaşamını yitirdi, 40 ila 50 bin arası kişi kaybedildi.
BM’ye göre savaş boyunca gerçekleştirilen insan hakları ihlallerinin yüzde 93’ü devlete, yüzde 3’ü gerillaya aitti. 1999’da dönemin ABD Başkanı Bill Clinton, ‘savaş sırasında ABD’nin insan haklarını ihlal eden askeri güçler ve istihbarat servislerini desteklemiş olmasının yanlış olduğunu’ belirtti ve ‘ABD adına bundan dolayı özür diledi’.

BBC Türkçe’den Mahmut Hamsici’nin hazırladığı yazı dizisinden alınmıştır.

EVRENSEL'İNMANŞETİ

Peşkeşe ‘dur’ de!

Peşkeşe ‘dur’ de!

Çayırhan Termik Santralinin özelleştirilmesi için alınan ve genelde mal değerinin yüzde 10 düzeyinde belirlenen geçici teminat bedeli 250 milyon TL oldu. Bu bedel madenin sadece 3.5 günlük kazancına denk geliyor. Satışa karşı direnişi sürdüren madenciler, ‘Yağmayı durduralım’ çağrısı yaptı.

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
5 Mart 2025 - Sefer Selvi

Evrensel'i Takip Et