26 Ekim 2022 00:17
/
Güncelleme: 23:23

Bilgi’de beslenme anketinin gösterdikleri

Üniversitemizde yaptığımız anketin eğilimlerini tartışmak ve buradan hareketle de mücadele adımlarını atmak hala önümüzde durmaktadır.

Bilgi’de beslenme anketinin gösterdikleri

Kaynak: Evrensel

Nehir ÖZEV

Bilgi Üniversitesi

Günümüz Türkiye’sinde ekonomik kriz, geçim sıkıntısı gibi sorunlar çığ gibi büyümekteyken gençler ve öğrenciler olarak zor zamanlar geçiriyoruz. Biz de bu yazımızda Bilgi Üniversitesinde geçtiğimiz iki hafta boyunca yaptığımız beslenme durumuna dair ankete ve bu süreçteki tartışmalara yer vermek istiyoruz. Bu tartışmalar, iki ana eğilimi oluşturuyor. İlk eğilim, okulumuz öğrencilerinin çözümü isteseler de çözüme giden yolların çeşitli sebeplerle mümkün olmadığını düşünmeleri. İkinci eğilim ise öğrencilerin, okulumuzun vakıf destekçisi konumunda gözüken Can Holding’in çıkarları sebebiyle işletmelerdeki pahalılıkları olağan karşılaması.

KAR AMACI GÜTMEYEN YEMEKHANE TALEBİ

Bilgi Üniversitesinde bir öğrencinin acıktığında yapabileceği tek şey özel işletmelerdeki menüler arasından seçim yapmak. Okulda lüks denilebilecek restoranlardan kafelere kadar birçok işletme bulunsa da öğrenci menüsüne sahip tek bir işletmeden söz edebiliyoruz. Orada da yemeğin 38 TL olmas bir yana yemeğin de hızlıca tükendi, ayrıca porsiyon olarak da yetersiz olduğu tartışması karşımıza çıkıyor. Bu tabloda da öğrenciler ya okul dışından bu ihtiyacını çözmek için çaba sarf ediyor ya da okulda acıksa bile eve gideceği vakti aç bir şekilde beklemeyi tercih ediyor. Yemeğini evden getirenlerin sayısı da her geçen gün artıyor. Farklı ekonomik durumlardan gelen birçok öğrenci beslenme sorununu farklı yanlarıyla yaşıyor. Bundan dolayı da ankete katılan tüm öğrencilerin bu konunun çözüme kavuşmasını istediğini görüyoruz. Ancak asıl tartışma tam olarak burada başlıyor. Anketimiz içinde yer alan çözüme dair ne düşünüyorsunuz sorularına verilen cevaplar, kâr amacı gütmeyen yemekhanenin açılması veya mevcut işletmelerin fiyatlarının düşürülmesi talebi yönünde. Talepler ortaklaşsa da asıl çeşitlilik bu taleplerin nasıl gerçekleşemeyeceğine dönük olan fikirlerde. Kimi öğrenci yemekhane açılsa da bunun kalitesiz olacağını, bazıları da örneğin bir boykot denemesi yapılsa katılımın az olacağını düşünüyor. Buraya eklenebilecek daha birçok olumsuzluk da mevcut. Aslında bu karamsar fikirlerin birleştiği nokta, çözüme giden yolun öğrencilerin birliğinden geçtiğindendir. Yani öğrencilerin beslenme haklarının nasıl karşılanacağı aynı zamanda öğrencilerin nasıl bir mücadele vereceği konusudur. Buradan yola çıkarak daha fazla bir araya gelinen bir Bilgi Üniversitesi senaryosunda çözümün daha yakın olduğu öğrenciler arasında genel bir kanı halinde. O zaman her bir öğrencinin üstüne düşen “sorunun çözümü olmaz çünkü…” cümlesini tekrarlamak ve umutsuzluğu yaymaktan ziyade, “bu sorunu bence şöyle çözeriz” cümlesinin daha fazla başka fikirlerle çarpıştığı bir ortamı açmaktır. Mesela yan yana gelip sesimizi çıkarsak da okul yönetiminin bizi dinlemeyeceğini kabul etmek ve bunu dillendirmek yerine yan yana gelip ne yaparsak sözümüzü dinletirizi konuşmak daha iyi bir başlangıç olacaktır. 

BESLENME TALEBİNİN ÇÖZÜME GİDEN YOLU

İkincil eğilim olarak yazının girişinde bahsettiğimiz Can Holding’in çıkarlarının beslenme hakkımızın önüne geçme durumundan bahsedecek olursak önce okulumuzun sloganını hatırlamakta fayda var. “Okul için değil, yaşam için öğrenmeli!” Ancak bu sloganın tam tersi bir durumun içerisinde olduğumuzu görebiliyoruz. Kampüse her adım attığımızda okulun sahibi Can Holding için ceplerimizi boşaltır vaziyetteyiz. Sadece öğrenciler değil, çalışanlar için de durum farklı değil. Bir şirket yönetimindeki akademi için bundan başka bir tablo ortaya çıkamayacağına dair görüş de yaygın olarak karşımıza çıkıyor. Bu görüş, aynı zamanda okulumuz bir vakıf üniversitesi olduğu sürece hayat pahalılığının biz öğrencilere yansımasının daha sert olacağını ve bir devlet üniversitesi öğrencisine göre yemeğe veya diğer ihtiyaçlarımıza daha fazla vereceğimizi kabulünü de içeriyor. Eğitimin ücretsiz bir hak olarak tanımlanması herkesin isteyeceği bir durum ancak bu öyle olana kadar beklemek kimseye bir şey kazandırmıyor. En nihayetinde önemli olan, bir devlet üniversitesi öğrencisi de bir şirket çalışanı da veya bir vakıf üniversitesi öğrencisi de içinde bulunduğu durumu kabul edip bunu değiştirmek için nasıl konumlandığıdır. Okulumuzun bir şirket yönetiminde olması ve bundan dolayı da şartların giderek ağırlaşmasını olağan karşılamak, biz öğrencilerin asla işine yaramayacak bir tutumdur. Bu eğilimin anket sürecince karşımıza çıkmasınınsa bir temel sebebi öğrenci hareketinin kazanımlarının yeterince bilinmemesi olarak değerlendirmek mümkün. Çünküanket sürecince bu örneklerin hatırlatılması veya aktarılması tartışmaları sonuca taşıyan en etkili yol olmuştur. 

Anket sürecindeki genel eğilimlerin de gösterdiği gibi Bilgi Üniversitesinde beslenme talebinin çözüme giden yolu sanıldığından daha kısa. Yeter ki bu hak etrafında bir araya gelebilecek kişiler, başta biz öğrenciler karamsarlıktan kurtulsun. Çünkü karamsarlığı yaygınlaştırmak sandığımızdan daha kolay olsa da sonuçları kendi aleyhimize işlemekte. Bu çalışmanın konusu anket sürecindeki eğilimleri tartıştırmak olduğu için çözümü tartışmak ve hareket etmek bundan sonraki adımımız olarak hala önümüzde durmaktadır.

EVRENSEL'İNMANŞETİ

Yüksek voltajlı teşvik

Yüksek voltajlı teşvik

Erdoğan-Şimşek programıyla emekçilerin bir ayı daha gıdaya gelen yüksek zamlar ve eriyen ücretlerle geçti. Özelleştirmelerle ihya edilen sermaye gruplarına ise sadece bir ayda ‘üretmedikleri elektrik’ için 1 milyar lira teşvik verildi. Sanayi patronları da çalıştırdıkları her kadın işçi için devletten artık daha fazla teşvik alacak.

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
2 Mart 2025 - Sefer Selvi

Evrensel'i Takip Et