Boğaziçi Film Festivali’nden linç kampanyasına destek
Boğaziçi Film Festivali, ödülünü tutuklanan TTB Başkanı Şebnem Korur Fincancı'ya ithaf eden Yönetmen Özcan Alper'e yönelik linç kervanına katıldı.
Ekran görüntüsü Boğaziçi Film Festivali'nin Youtube'da yayımladığı videodan alınmıştır.
Boğaziçi Kültür Sanat Vakfının düzenlediği Boğaziçi Film Festivali; kapanış gecesi ve ödül törenine dair yazılı açıklama yaptı. Festival yönetimi tarafından yapılan açıklamada Yönetmen Özcan Alper’in ödülünü geçtiğimiz hafta tutuklanan Türk Tabipler Birliği (TTB) Başkanı Şebnem Korur Fincancı’ya ithaf etmesi kınandı. Onaylanması mümkün olmayan siyasi söylemlerin yapıldığı iddia edilen açıklamada “Festival olarak, ödül törenimizde ödül kazananların politik göndermeleri ve sloganlarını kınıyor, kültür ve sanat hayatımızın sağlıklı bir zeminde yükselmesi temennisinde bulunuyoruz.” denildi.
JÜRİ ÜYESİ IRMAK ZİLELİ, AÇIKLAMAYA TEPKİ GÖSTERDİ
Boğaziçi Film Festivali Ulusal Uzun Metraj Film Yarışması jürisinde yer alan Irmak Zileli “kınama açıklaması”na tepki gösterdi. Zileli sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda “Bir kurumun nefret söylemi içermeyen bir ödül konuşmasını kınaması, ifade özgürlüğünü engelleyen bir ortam yaratılmasına katkıda bulunur. Sanatsal etkinlikler yapan bir kurumun düşünce özgürlüğüne ipotek koyması kendileri açısından büyük bir talihsizliktir.” ifadelerini kullandı.
October 30, 2022
Boğaziçi Film Festivali'ne mekan desteiği veren Kadıköy Sineması ise "Boğaziçi Film Festivali'ne önümüzdeki yıllarda ev sahipliği yapmayacağımızı sinema sektörünün tüm paydaşlarına duyururuz." paylaşımı yaptı.
SİYAD'dan ise "Boğaziçi Film Festivali'ne önümüzdeki yıllarda SİYAD jürisi görevlendirmeyeceğimizi kamuoyuna duyururuz" açıklaması geldi.
October 30, 2022
"HER TÜRLÜ PAYDAŞLIK BU AÇIKLAMAYA DA DESTEKTİR"
Ödül töreninden sonra sosyal medyada Özcan Alper hakkında linç kampanyaları yürütülüyordu. Linç kampanyasına karşı sinema sektörünün bileşenleri Twitter hesaplarından Alper ile dayanışma paylaşımları yaptı. Paylaşımlardan bazıları şöyle:
Şenay Aydemir: Bir film festivalinin ödül verdiği yönetmene yönelik linç kampanyasına açıktan destek verdiğini unutmayın. Bundan sonra bu festivalle her türlü paydaşlık bu açıklamaya da destektir.
Murat Meriç: Herkes çiçek böcek filmi çeksin, “büyük Türkiye”yi anlatsın, ödül alırken devlete teşekkür etsin istiyorlar. Önümüzdeki yıl filmleri sansür kuruluna izletirler, “onaylanması mümkün olmayan siyasi söylemler”de bulunacak yönetmenleri, oyuncuları davet etmezler muhtemelen.
Zehra Çelenk: Yönetmen, sinemacı hayata dair bir fikri, bir tavrı olan insandır. Ödül törenlerinde “yaşasın dünya barışı” gibi yuvarlak laflar edilsin isteniyor herhalde. Sinemacıyı “cici çocuk”a indirmeye çalışanlar filmlere hakkını nasıl verecekse...
Selin Gürel: Metindeki en asap bozucu ifadelerden biri ‘onaylanması mümkün olmayan siyasi söylemler’. Bir film festivali söylem onay mekanizmasına dönüştüğünü ilan ediyor, filtresinden geçmeyen her şeyi kınıyor. Sinema ve festivalcilik adına utanç verici. Türkiye için bile kötücül, karanlık, korkakça.
Kazım Öz: Duyan da sanacak ki Boğaziçi Film Festivali’nin hiç politikayla alakası yok! Varlığınız politik! Bir yönetmen ödülünü kime adayacağını size mi soracak? Mesela bu ödülü TOGG’a adasaydı yine kınayacak mıydınız?
Fırat Yücel: Festivalinde ödül alan sinemacıyı hedefe koyuyorsun, daha da ötesi ödül alan sinemacının devlet şiddetine karşı bizim yanımızda olmuştu dediği insana hüküm veriyorsun. Festival misin mahkeme mi? Doğruyu yanlışı suçluyu suçsuzu belirleyip ilan eden festival yapmışlar, aa faşizm.
NE OLMUŞTU?
Bu yıl 10’uncu kez düzenlenen Boğaziçi Film Festivali’nde "Karanlık Gece" filmi ile En İyi Yönetmen seçilen Özcan Alper ödülünü TTB Başkanı Şebnem Korur Fincancı'ya ithaf etmişti. Alper, ödül konuşmasında şunları dile getirmişti: "Film bir kötülük hikayesi, linç hikayesi. Ama sadece şimdiye bakmaya çalışmadık. Bir yıl önce bir odada aslında oturup bu coğrafyadaki ama tabi ki dünyadaki ama tabi önce bu coğrafyadaki kötülük meselesini anlamaya çalıştık. Nasıl oluyor da böyle bir durumda insanlar böyle bir kötülüğün içinde çoğunluk olabiliyor. Ama maalesef bitmiyor bu kötülükler. Örneğin son birkaç haftadır. Biz gençliğimizde o kurumları çok iyi bilirdik. Çünkü en ufak bir hak mücadelesinde en ufak bir hak arayaşında devlet şiddetine maruz kalıyorduk. Belki ben en azına maruz kaldım ama özellikle arkadaşlarımdan biliyorum ve o zaman işkenceye uğrayan arkadaşlarımızla, ya da hak hukuk aradığımızda gittiğimiz birkaç kurum vardı. Bunlardan biri, hiçbir siyasi görüş hiçbir şey ayırmadan, Türkiye gibi bir ülkede, Türkiye İnsan Hakları Vakfı gibi bir vakıf vardı. Türkiye İnsan Hakları Derneği vardı. Ve bu kurumlarda aslında hep barış olsun diyen, asla savaş olsun demeyen bir kadın, Şebnem Korur Fincancı, biliyorsunuz, sadece yine barış dediği için maalesef bir linç kampanyasına maruz kaldı. Umarım son olur. Umarım cezaevinden bir an önce çıkar. Bu ödülü ona ithaf ediyorum.” (KÜLTÜR SERVİSİ)