Diyarbakır'da çocuk işçi anlatıyor: Biz bu "kaderi" hak etmiyoruz!
Çocuk işçi M. anlatıyor: "Sabah 6’da başlıyorum çalışmaya, akşam 10’da bitiriyorum. Okulu da bırakmak zorunda kaldım. Biz bu kaderi hak etmiyoruz."

Fotoğraf: Evrensel
Süleyman ATALAY
Diyarbakır
Bağlar, Diyarbakır’ın yoksul insanlarının yaşadığı yerlerin başında geliyor. Gelişmiş bir ilçe olmasına rağmen kenar mahalle kültürünün hakim olduğu bir yer burası. Çocuklar burada, ülkenin birçok yerinde olduğu gibi daha çocuk yaşta çalışmak zorunda kalarak ailenin maddi yüküne ortak oluyorlar. Maddi sıkıntılar çok ve olanaklar az olduğundan çocuklar eğitim ve çalışmak arasında kalıyorlar. Çocuklarını okula gönderebilen aileler de bin bir zorlukla baş ederek okutmaya çalışıyorlar. Burada yaşayan çocuklar erken yaşlarda hayatın zorluklarına göğüs gerip erken yaşta omuzlarına yüklenen yükle büyümek zorunda kalıyorlar, sistemin acımasızlığını yüzlerinde hissediyorlar. Ne oyun ne eğlence bu çocukların hayatında yer edinmiyor çünkü çalışmaktan bu tür şeylere pek zaman ayıramıyorlar.
16 YAŞINDA, YÜK OMUZLARINDA
M. de bu çocuklardan birisi. Daha 16 yaşında. Öncesinde meslek lisesi öğrencisi olan M., dönem başlamadan okulu bırakıp marangozda çalışmaya başlamış. Okulu bırakmadan önce zaman zaman fırında çalışan ve mevsimlik işçilik de yapmış olan M., son zamanlarda marangozda çalışıyor. Sabah erkenden dükkanı açıyor, marangozdaki küçük büyük işlerin birçoğunu yapıyor. Akşam olunca da dükkanı yine kendisi kapatıp evinin yolunu tutuyor. Çok küçük yaşlarda çalışmaya başlayan M., neden çocuk yaşlarda çalışmaya başlamak zorunda kaldığını şöyle açıklıyor: “8-9 yaşımdan beri çalışıyorum. Neden o kadar küçük yaşta çalışmaya başladığımı sorarsanız maddi durumumuz kötü olduğu ve ekonomi yüzünden çalışıp ihtiyaçlarımı gidermek için o yaşlarda çalışmaya başladım.”
"ZİHNEN VE BEDENEN BİTİYORUM"
Çalışma koşullarını anlatıyor M. ve şöyle devam ediyor: “Türkiye gibi bir ülkede, Diyarbakır gibi bir şehirde ekonominin bu kadar kötü olduğu zamanda çalışma koşullarımız çok kötü. Emeğimizin karşılığını alamıyoruz, sömürülüyoruz. Çocuk yaşta çalışmamıza rağmen ihtiyaçlarımızı gideremiyoruz. Sabah 6’da başlıyorum çalışmaya, akşam 10 saatlerinde bırakıyorum. Zihnen ve bedenen normal olarak bitiyorum. Bizim en çok zorumuza giden şey de bu kadar zor şartlar altında çalışmak ve emeğimizin karşılığını alamamak.”
"OKULU BIRAKMAK ZORUNDA KALDIM"
Hem okuyup hem çalışmanın zorluklarından da bahsediyor M.: “Hem okul hem iş çok zor oluyordu. Çünkü okul çıkışı direkt işe gidiyordum. Akşam 9-10’a kadar çalıştığım için yorgun ve bitkin düşüyordum. Derslerime çalışamıyordum, tekrar yapamıyordum ve çoğu zaman ödevlerimi okulda yapıyordum. Gece geç saatte uyuduğum için sabah kalkmam da biraz zorlaşıyordu. Okula gittiğim zaman çok şeyi anlamıyordum. Sınavlara yeteri kadar çalışamıyordum ve diğer arkadaşlarımdan geri kalıyordum. Artık böyle bir derdim yok çünkü okulu bıraktım. Buraya kadar devam ettirebildim. Elimden geleni yaptım ama şartlar bunu gerektirdi maalesef.”
"GÜZEL BİR GELECEK HAYAL EDEMİYORUM"
Ülkedeki çocuk işçiliği hakkında da bildiklerini paylaşıyor M. “Yani hemen hemen yüzde doksanı kötü şartlar altında çalışıyor” diyor ve “Kimileri maddi durumlar yüzünden kimileri okul bittiğinde atanamama korkusu yüzünden okul okumayıp çocuk yaşta işe başlıyor. Dediğim gibi hepsi aile geçindiriyor, ihtiyaçlarını karşılıyor. Belki bir el uzansa bu çocuklara, bir destek verilse bunlar olmaz. Biz bu kaderi hak etmiyoruz. Artık güzel bir gelecek hayal etmiyorum. Çünkü hangi yolu seçtiysek sonu uçurum. Aile baskısı, ekonomi, işçilik, emek sömürüsü, yolsuzluk bize güzel bir gelecek hayali kurdurmuyor” ifadelerini kullanıyor.
Evrensel'i Takip Et