4 Kasım 2022 04:15
/
Güncelleme: 11:03

Cengiz’in İkizdere’de bulandırdığı su durulmuyor

Cengiz'in,liman inşaatına taş temin etmek için İkizdere’de işlettiği taş ocağına karşı direnen köylüleri ziyaret ettik. Köylülerin kimilerinin çocukları işten çıkarılmış, kimilerinin davaları sürüyor.

Eylem NAZLIER
Rize

Cengiz İnşaat’ın Rize’nin İyidere ilçesinde yapımını üslendiği lojistik liman inşaatına taş temin etmek için İkizdere ilçesinde bulunan Eskencidere vadisinde işlettiği taş ocağına karşı köylülerin direnişi devam ediyor. Yöre halkı, “Biz iki senedir evlerimizde bir yudum su içemedik. Sularımız çamurlu akıyor. El arabalarıyla karşı köyden buraya su taşıyoruz. İki saate gidip geliyoruz” diyerek isyan ediyor.

Dünyanın sayılı vadileri arasında yer alan İkizdere Vadisi, 254 ekolojik bölge arasında 54. sırada yer alıyor. Çevre ve Şehircilik Bakanlığının kendi sitesinde de İkizdere Vadisi ‘doğal sit-nitelikli doğal koruma alanı’ olarak geçiyor. Ancak doğal sit alanı olan İkizdere Vadisi’nde tüm itirazlara rağmen talan devam ediyor...

CENGİZ RESMİ TATİL BİLE DİNLEMİYOR!

İkizdere’de yaşanan doğa talanının takipçisi olan İkizdere Çevre Derneğinin (İÇDER) çağrısıyla geçtiğimiz günlerde yaşam alanı savunucuları İstanbul’dan İkizdere’ye doğru yola çıktı. 45 kişilik grupla çıktığımız otobüs yolcuğunda İkizdere’de yaşanan doğa talanına dikkat çekildi. Tulum çalındı, horonlar çekildi.

İkizdere’ye vardığımızda da jandarmalar karşıladı bizi. Otobüs durduruldu, içerideki herkes GBT’ye alındı. Şantiye alanına vardığımızda ise resmi tatil olmasına rağmen ardı arkası kesilmeyen kamyonlar çalışıyordu. Yaşan alanı savunucularının burada yapmak istediği açıklama jandarmanın engellemesiyle karşı karşıya kaldı. Engellemenin gerekçesini ise kamyonların geçiş güzergahını kapatmaları olarak gösterildi. Direnen yaşam savunucularına jandarma komutanı, “Ben bilmiyor muyum buraya bin tane adam getirmeyi, daha önce bunları da yaşadık. Yine getiririm biliyorsunuz. Buraya bin tane adam koyarım affedersiniz kımıldayamazsınız” diyerek tehdit etti. 

"HEP CENGİZ’İ KORUYORSUN, BİZİ DE KORU"

68 yaşındaki Ayşe Baş yöredeki direnişin sembol isimlerinden biri... Şantiyeden çıkan kamyonların ve jandarmanın karşısına dikiliyor Ayşe teyze “Hep Cengiz’i koruyorsun bizi de koru” diyor jandarmaya. Ne söylese de şantiye önünde basın açıklaması yapılmasına izin verilmiyor. Buradaki engellemenin ardından yaşam alanı savunucuları İkizdere yeni pazar yerinde basın açıklaması gerçekleştirdi. Açıklamanın ardından Cimil’e doğru onlar önde polis ve jandarma arkada 4 saatlik yürüyüş başladı.

İkizdere'de madene karşı eylem

Fotoğraf: Eylem Nazlıer/Evrensel

"DOZERİN KARŞISINA DİKİLDİK"

Yürüyüşün ardından evinin bahçesinde karşılaştığımız Ayşe teyze bizi yanına davet ediyor. Ayşe teyze hemen şantiyenin yanında bulunan beş evden birinde yaşıyor. ‘Kızım süreci başından anlatayım sana’ diyor ve anlatmaya başlıyor: “Bize bir haber geldi buraya taş ocağı yapılacağına dair. Biz de hemen uşaklarla çadır kurduk. O çadırda biz her akşam nöbet tuttuk. Bir gün sabah erken kalktım, burayı kolluyorum ya baktım komutanlar hepsi burada. Elime odunu kaptım. Eltim de dışarıdaydı. ‘Hadi Pervin, sen de o kazmayı al, gel. Ne yapıyor bunlar’ dedim. Gittik oraya koşarak burada ne işiniz var, diye sorduğumuzda ‘Köyde korona olduğu için yasak getirdik’ dediler. Bu kadar jandarmayla mı, diye sordum. O an anladım. Elimden sopayı almak istediler, bizi tutmak istediler. Ellerinden kaçtık işte başka taraftan çıktık karşılarına. Köyden de 50 kişi geldi. Dozerin karşısına dikildik. Dozer çalıştığında hemen taş atmaya başladık. Ama bize bir gün öyle bir gaz attılar ki biz gaz nedir bilmeyiz. İlk defa karşılaştık, arkadaşlardan bayılanlar oldu. Gözlerimiz kör oldu, kıyamet koptu sandık. Başka bir gün de kepçenin önünde durduk. Kepçeyle sırtıma öyle vurdular ki anlatamam. Arkadaşların ayağına, üstüne kepçeyle taşları döküyorlar ki biz kaçalım. Ama kaçmadık. Ben büyük kızımla bir düştüm. Aşağıda insanlar kapmasa bizi darmadağın olmuştuk. Ayağında platin olan kadınlar vardı, öyle direndik.”

"KOMÜNİSTLERDEN ZARAR GELMEDİ"

Defalarca karakola çağrıldığını söyleye Ayşe Teyze, “Her seferinde ‘Seni kim öne atıyor’ diye sordular. ‘Hiç kimse’ dedim ben buraya emek ettim. Bize diyorlar ‘Nerede bir solcu, nerede bir komünist varsa hep sizin yanınıza geliyor.’ Yahu komünistlerden bize zarar gelmedi. Allah hepsinden razı olsun onların yararı oldu da zararı olmadı. Arkamızda durdular. Gene onlardan destek aldık. Ben 35 kişi evde sakladım. Ramazan günü yemek yaptım onlara. Ormana çıktılar bizle, bizimle direndiler” dedi.

Şöyle devam ediyor sözlerine Ayşe teyze: “Mahkemeye gittim. Ceza da aldım. 5 cezam var. Burada doğduk, burada büyüdük. Ben devletin kapısı nedir bilmem. Çalıştım ev yaptım, evimizde duruyoruz.  Geldiler burada bizi buldular. Elinden gelen bunları ülkelerine bile sokmasın. Bunlar girdiği yerden çıkmıyor. Zarardan başka hiçbir şeyleri yok. O müteahhide de çok kızıyorum. Bir cebinden para girsin diğerinden çıksın inşallah.”

"İKİ YILDIR BİR YUDUM SU İÇİRMEDİLER"

Evlerindeki sulardan çamur aktığını anlatan Ayşe teyze, “Komutana, ‘Gel benim mutfağımın resmini çek’ dedim. Gelmedi kaçtı. Çünkü biliyor ne yaşadığımızı. Bize iki senedir bunlar bir yudum su içirmedi. El arabalarıyla karşı köyden buraya su taşıyoruz. İki saate gidip geliyoruz. Beyaz eşyalarımızın hepsi bozuldu. Bize o kadar zarar verdiler ki ne diyeyim onlara. Bu evimiz meyvelerle dolardı. Şimdi evlerimize hiçbir şey yok. Pazardan bir şey getirip yiyeceğiz yoksa yok” dedi.

"İŞTEN ÇIKARDILAR, ŞİMDİ MERDİVEN SİLİYOR DA GEÇİNİYOR"

Direnişi katılanlarının çoğunun işten çıkarıldığını, tehdit aldığını da aktaran Ayşe teyze, “Kızlarım aylarca burada kaldı. ‘Ağacımı kesmeyeceksiniz’ dedi. Komutan korkuttu ama yine de direndik. Huzurumuz kalmadı, bizi mahvettiler. Yok yok kurban olduğum bize çok ceza verdiler, o kadar ağladık, o kadar ağladık fayda yok. O çocuklarımı hepsini işten attılar. Uşağım da şimdi merdiven siliyor. Uşağımın 3 tane çocuğu var merdiven siliyor da geçindiriyor” dedi.

"HUZURUMUZ KALMADI"

“Kışın burada durulmaz ki ağaçların hepsini kestiler” diyen Ayşe teyze, “Çocuklar İstanbul’da. Ben orada durmak istemedim,  hasta oluyorum. Ben burayı seviyorum, burada durmak istiyorum. Ama şimdi sesten dinamitten bıktık. Dinamiti patlattıklarında ha bu evde hop oturuyorum hop kalkıyorum. Bu arabalar sabaha kadar böyleler, uyku yok. Battaniye böyle kulaklarıma sarıyorum, yok sesten uyuyamıyorum. Eltimin çocuk okula gidiyor ağlıyor ‘Anne ders çalışamıyorum sesten’ diyor”

İkizdere'de madene karşı eylem

Fotoğraf: Eylem Nazlıer/Evrensel

"ORMANI DEVLETİN KORUMASI GEREKİRKEN, BİZ KORUDUK, DEVLET CENGİZ’E YOL VERDİ"

Teoman Baş da, Cengiz İnşaat’ın karşısına çıktıklarında jandarmayla muhatap olduklarını söylüyor. “Devlet ormanı koruması gerekirken biz koruduk, devlet Cengiz’e yol verdi” diyor ve ekliyor: “Taş ocağının başlangıcında da bir sürü arkadaşımız gözaltına alındı. Hatta yargılanan arkadaşlar var. Arkadaşlar burada taş ocağına karşı çıkıyor ama terörle mücadele bir sürü örgütle bağlantısı olduğunu söylüyor. Biz bunun yıldırma politikası olduğunu biliyoruz. Direnişin başında köy halkı da bizimle beraberdi, herkes destekliyordu. Daha sonra devletin baskısıyla işte kiminin çocuğunu işten çıkardılar, kimisine erzak yardımı veya sosyal yardım vermeme tehdidiyle köydeki desteğimizin de bir kısmını kaybettik.” Dünyada korunması gereken 250 vadiden bir tanesi olduğuna dikkat çeken Baş, “Bizim devletimiz bu vadiyi koruma yerine buranın taşını almayı seçti. Talanı seçti. Durduramadık, hâlâ da devam ediyor. Ama biz burada tek ağaç kalana kadar mücadele edeceğiz” dedi. Vadinin yok olduğunu söyleyen Baş, “Patlama yapıyorlar. Evlerimiz etkileniyor hem de çok felaket etkileniyor.Televizyonumuz kırıldı işte sularımız, sularımız yok. Çamurlu su akıyor”diye konuştu.

"ÇAYIMIZ YOK OLUYOR"

Vadinin bir özelliğinin de kestane balının burada oluşu olduğunu anlatan Baş, “Şimdi onu da yok ediyorlar. Geçen sene petekleriniz öldü. Çayımız çamur. İkizdere çayı organik, değerli bir çay. Bir yandan devlet çay fabrikası yapıyor. Bir yandan da çayımızı yok ediyor. Bu çay kullanılmaz ki çamur üstü, üstelik de patlamalar daha başlamadı bile. Yani esas patlamalar günde 3-4 tane patlama olacak. Burada o zaman nasıl durulacak?​” diye soruyor.

"BURADA BİR AĞAÇ BİR İNSAN KADAR DEĞERLİ"

Arazilerinin acele kamulaştırma yoluyla gasbedildiğine dikkat çeken Baş, “Biz vermek istemiyoruz arazimizi. Niye verelim ki...Bize burası dedelerimizden kalma, babalarımızdan kalma bir yer. Onlara da dedelerinden, babalarından kaldı. Ve bizim için burada bir ağaç bir insan kadar değerli” dedi.

İkizdere'de fide dikimi

Fotoğraf: Eylem Nazlıer/Evrensel

CENGİZ’İN KATLETTİĞİ AĞAÇLARI İKİZDERELİLER YAŞATIYOR

İkizdere Çevre Derneği İkinci Başkanı Halit Yılmaz, şantiye alanını göstererek, “Buradaki bütün kestaneleri kestiler. Bu bölge olduğu gibi kestaneydi. Kestane kalmadığı için biz de bu sene kestane şenliğinden vazgeçtik” dedi. Yılmaz, şantiyenin tam karşısında fidan diktiklerini ve her fideye isim verdiklerini anlattı. Bu isimlerden biri de katledilen Gazetemiz Muhabiri Metin Göktepe...Yılmaz, “Bu fidanlar bizim o bölgede zaman ve süreç içerisinde kurtardığımız fidanlar.  50’nin üzerinde fidanı buraya diktik. Burada bu fidanları canlı tutup yarın öbür gün burası sona erdiğinde tekrar aynı bölgeye nakletmeye düşünüyoruz” dedi.

Evrensel'i Takip Et