Hemşireler Ankara'da "Söz bizde" diyecek, insanca yaşamak ve yaşatmak için ses yükseltecek

Hemşireler 5 Kasım'da miting düzenleyecek. Türk Hemşireler Derneği Genel Başkanı Azize Atlı Özbaş ile toplumu hasta eden sağlık sistemini, hemşirenin emeğini yok sayan sağlık politikalarını konuştuk.

04 Kasım 2022 04:25
Paylaş

Cihan ÇELİK
İstanbul

Hastalandığımızda, yeniden sağlıklı olabilmek için sağlık kuruluşlarına gittiğimizde tüketen çalışma koşullarına, emeklerinin karşılığının verilmemesine, şiddete, haklarının her geçen gün kötüleşmesine karşın hala nitelikli bir sağlık hizmeti verebilmek için mücadele eden sağlık emekçileri karşılıyor bizi. Biz, sağlık hakkımıza erişebilmek için neden bu kadar çaba ve para vermek zorunda olduğumuzu sorgularken, onlar da ticarethaneye dönüşen hastanelerde hem yaşayabilmek hem de yaşatabilmek çabalıyor. Sağlık alanında yaşanan krize karşı bu kez 5 Kasım'da hemşireler, Ankara’da ‘Söz hemşirelerde’ demeye hazırlanıyor.

Miting öncesi Türk Hemşireler Derneği (THD) Genel Başkanı ve akademisyen Azize Atlı Özbaş ile toplumu hasta eden sağlık sistemini ve hemşirelerin taleplerini konuştuk. 

EĞİTİM ALAN DIŞI ÖĞRETİM ÜYELERİ İLE GERÇEKLEŞTİRİLİYOR

Hemşirelerin sahadaki sorunlarla karşı karşıya kalmadan önce henüz yükseköğretimdeyken engellerle karşılaştığını belirtiyorsunuz? Nedir bu engeller?

Engellerimiz ilk olarak eğitimle başlıyor. Çünkü üniversitelerimizde nitelikli hemşirelik eğitimini sürdürmekte zorlanıyoruz. Kalabalık sınıflar, yüksek kontenjanlı 200-300 kişilik sınıflarda, daracık ortamlarda öğrencilerimiz eğitim almak zorunda kalıyor. Maddi yetersizlikleri var. Sağlık barınma ve beslenme ile ilgili engelleri var. Alan dışı öğretim elemanı gibi hemşireliğe özgü ciddi bir problemimiz de var. Hemşirelik okulunda veterinerler, biyologlar, kimyagerler hemşirelik eğitiminden sorumlu olan öğretim üyeleri olarak istihdam ediliyor. Hatta bu öğretim elemanlarının öğrencilerle beraber klinik uygulamalardan da sorumlu olduklarını görüyoruz. Biz biliyoruz ki hemşirelik mesleği sadece hemşire eliyle öğretildiğinde nitelikli olur. Çünkü hemşirelik mesleğinin felsefesi, etik, ahlaki değerleri, bir kimliği vardır. YÖK hemşirelikte asgari eğitim koşullarını düzenledi ancak hemşirelikte alan dışı öğretim elemanlarını engelleyecek bir madde eklemedi. Biz YÖK'te bununla ilgili bir düzenleme yapılmasını ve hemşirelik fakültelerinin alan dışı elemanlara kapatılmasını talep ediyoruz. 

100 BİNDEN FAZLA ATAMASI YAPILMAYAN HEMŞİRE VAR

Yeterli sayıda hemşire yetiştiriliyor ve istihdam ediliyor mu?

Dünyada bir hemşire açığı var. Onun için Türkiye'de yetiştirilen hemşirelere yurtdışından çok fazla talep var. Çünkü birçok Avrupa ülkesinden müfredat ve içerik olarak daha yüksek nitelikte bir hemşirelik eğitimi vermek için çabalıyoruz. Ancak hemşirelik okullarında, hemşire açığı gerekçe gösterilerek sayının çok fazla olması niteliği bozuyor. Ülkemizin şöyle bir spesifik sorunu var; evet hemşire açığı var ama istihdam edilmeyen hemşirelerimiz de var. Şu an 100 binden fazla hemşire atama için bekliyor. Mevcut hemşirelerin atamasının yapılması zaten sorunu çözecek. Atama bekleyen hemşireler ya evde oturuyorlar ya da çok zor koşullarda asgari ücretlerle özel hastanelerde çalışmak zorunda kalıyorlar.

İŞE ADIM ATAR ATMAZ BASKI VE MOBBİNG BAŞLIYOR

Hemşireler sahada hangi sorunlarla karşılaşıyor? Bunun toplum sağlığına etkileri neler oluyor?

Hemşireler hastaneye adım atar atmaz baskı ve mobbingle karşılaşıyor. Hatta üye oldukları ya da olmaları gereken sendikaya kadar yönetim tarafından baskı unsuru olarak bazen karşılarına çıkartılabiliyor. Meslektaşlarımızın çok yoğun çalışma koşullarında çalıştıklarını biliyoruz. Bir hemşireye düşecek hasta sayısının kat kat fazlası hastaya baktıklarını biliyoruz. 24 saat kesintisiz çalışmak zorunda kaldıklarını biliyoruz. Ancak bu kadar yoğun çalışmanın sonucu olarak da ücretler konusunda ciddi bir sorun yaşanıyor. Sağlık Bakanlığı birkaç ay önce bir yönetmelik çıkardı. Ancak hemşirelere yönelik teşvikte çok komik ücretler olduğunu görüyoruz. Yıllardır mücadele ettiğimiz teşvik, performans uygulaması, sağlık sisteminde parça başı iş üzerinden ücretlenme gibi halk sağlığına zararlı bir sistemin uygulamasına son verilmesi çağrılarımıza karşın, hemşirelerin, sağlık çalışanlarının maaşlarının giderek bölünmesi ve performans tanımının değiştirilip teşvik yapılmasıyla devam eder hale geldi.

EMEĞİMİZ YOK SAYILIYOR

Şu an bir hemşire maaşını 4 parçada alıyor. Bunun sonucu emekliliğine yansıyan ücret yalnız 6 bin küsür lira. Geri kalan aldığı ücret hiçbir şekilde emekliliğine yansıtılmıyor ve geleceğini kotarmıyor. Hemşire ve sağlık çalışanları emeklileri de çok mağdur durumda. Hemşireyi, diğer sağlık çalışanlarını, emeklerini yok sayan bir anlayışla karşı karşıyayız.

Meslektaşlarımız kiralarını ödeyecek, çocuklarına okutacak, evlerini geçindirecek bir gelir elde edemiyorlar. İnsanca yaşayamıyorlar, insanca yaşayamadıkları için hem zorlu çalışma koşulları hem ekonomik koşulları altında ezilen hemşireler sağlıklı bir şekilde görevlerini yerine getirmekte zorlanıyorlar. Bu da toplum sağlığını yansıyor. Hastaya yansıyor. Günlük yaşantısında yaşadığı stresle ilgili problemler, sağlıklı beslenememe, dinlememe gibi konular onları enfeksiyona açık hale getiriyor. İş gücü kaybını artırıyor. O zaman yine çok az sayıda hemşire çok fazla sayıda hasta bakmak zorunda kalıyor. Bunun bedeli de hemşireye olduğu kadar toplum sağlığına, kuruma, hasta güvenliğine, bakım kalitesine kesiliyor. Hemşireler olarak toplum sağlığını öncelemek gerektiğini ve halkımızın sağlığının en önde olması gerektiğini düşünüyoruz.

TİCARİLEŞMİŞ, HASTALIKLA BESLENEN BİR SAĞLIK SİSTEMİ VAR

Yaptığınız bir açıklamanızda sağlık politikalarının hastalığı ve sağlıkta tüketimi teşvik ettiğini belirtiyorsunuz. Bunu biraz açar mısınız? Hemşireler nasıl bir sağlık sistemi istiyor?

Teşvik uygulamasında, ne kadar hasta gelirse bir hastaneye, ne kadar fazla girişimsel işlem yapılırsa, ne kadar fazla tetkik istenirse o kadar fazla para kazanıyor kurum. Hastaneler şu an ticarileşmiş durumda. Para kazanmanın yolu o hastaneye hasta gelmesi. Hastanın sağlık harcamalarını artırmak, yapılan müdahaleleri artırmak. Sağlığı korumaya, hastalığı önlemeye değil, hastalıkla beslenen bir sistem olduğu sürece, bu sistemi ayakta tutmak için hasta üretmeye devam edecek, koruyucu hizmetler arka plana atılacak.

HEMŞİRELER HASTANELERE HAPSEDİLDİ, TOPLUMA İNEMİYOR

Koruyucu hizmetler, hastalık oluştuktan sonra hastalığın tedavi edilmesi değil, hastalık oluşmadan önlenmesi. Çocukların sağlıklı büyümesinin sağlanması, insanların sağlıklı yaşlanmasının önünün açılması, hastalıkların önünün kesilmesi gibi bir anlayışı maalesef göremiyoruz. Ülkemizde hemşirelerimizi ancak ikinci, üçüncü basamakta, yoğun bakımda adeta hastanelere hapsedilmiş bir şekilde görüyoruz. Biz topluma inemiyoruz, topluma sağlık eğitimi veremiyoruz, toplumda hastalıkların önlenmesi ile ilgili gerekli riskleri tespit edemiyoruz, önlemleri alamıyoruz. Ancak hastalık oluştuktan sonra kişinin hayatta kalması için ya da sakatlıkların önlenmesi için ikinci ya da üçüncü basamakta hasta başında çalışabiliyoruz.

Bu sistemin bizi, hastanelerden çıkarması, halk sağlığı hemşireliği uygulamasına yeniden döndürmesi, okullara, iş yerlerine, evlere, hastaların yanına, toplumun yanına göndermesi gerekiyor. Bizim arzu ettiğimiz, özlemini duyduğumuz sağlık sistemi böyle bir sağlık sistemi. 

EMEKLİLİĞE YANSIYAN YOKSULLUK SINIRI ÜZERİNDE ÜCRET İSTİYORUZ

Azize Atlı Özbaş, hemşirelerin taleplerini ise şöyle sıralıyor:

  • Halkın sağlığını riske atan, iş barışını bozan, hemşirenin emeğini yok sayan, teşvik ve buna benzer tüm uygulamalardan vazgeçilmesini istiyoruz. Hemşire maaşlarının tek kalemde emekliliğe yansıyacak ve yoksulluk sınırının üstünde olacak şekilde düzenlenmesini,
  • Hemşirelik mesleğinin, hemşirelik eğitimi almayan çalışanlara yaptırılmasının önüne geçilmesini,
  • Hemşirelerin aşırı iş yükü, uzun çalışma saatleri, görev tanımı dışında işlerin yaptırılması, hemşirelik mevzuatının yok sayılması gibi sahada yaşanan sorunlara yönelik düzenleme ve denetim yapılmasını
  • Yöneticilerin keyfi kararlarından, baskı ve mobbingden, çalışma ortamlarımızın arındırılmasını, çalışanın korunmasına yönelik düzenleme ve denetim yapılmasını,
  • Sözleşmeli yönetici uygulamasından vazgeçilmesini, hemşirelik hizmetlerinin hemşire yöneticiler tarafından yönetilmesine yönelik düzenlemeler yapılmasını,
  • Atama bekleyen hemşirelerin bir an önce atanıp, hemşire açığının kapatılmaya çalışılmasını,
  • Emeklilerimize insanca yaşayabilecekleri ücretlerin ödenmesine yönelik düzenleme yapılmasını
  • Sağlık Bakanlığında Hemşirelik Daire Başkanlığının tekrar oluşturulmasını, Türk Hemşireler Birliğinin kurulmasını, Hemşirelik Bölüm/Fakülte/Yüksekokullarının açılması için gerekli asgari öğretim üyesi niteliğinin sadece hemşirelik alanında uzman öğretim üyesi olacak şekilde yeniden düzenlenmesini,
  • Uzman hemşirelik uygulamasına yönelik çalışmaların bir an önce başlatılmasını, toplumun sağlığını ve hemşirelik mesleğini ilgilendiren her türlü karar verici ve politika yapıcı mekanizmada hemşirelerin de yer almasını talep ediyoruz.
ÖNCEKİ HABER

İzmir'de kadınlar: Kadın mücadelemizi asla durduramayacaklar

SONRAKİ HABER

Okullarda bir öğün ücretsiz yemek teklifi AKP ve MHP'nin oylarıyla reddedildi

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa