Halkı yerinden eden ve ranta dönüşen "kentsel dönüşüm"ün örnekleri ve çözüm önerileri
Kenti ve halkı öncelemeyen "kentsel dönüşüm" projeleri yoksulu yerinden ediyor ve 'soylulaştırma' gibi süreçlerle sonuçlanıyor. Örnekleri ve çözüm önerileri haberimizde...
Kamusal bir çalışma olarak tarif edilen kentsel dönüşüm, Türkiye’de 1980’li yıllarda başlayan imar affıyla birlikte ele alınan ıslah planlarıyla hızlandı.
Doğrudan kentsel dönüşüm adı ile çıkartılan ilk yasa, 2004 yılı 5104 sayılı Kuzey Ankara Girişi Kentsel Dönüşüm Projesi Kanunu oldu.
Diğer bir yasal düzenleme de Van depreminin ardından yani 2012 yılında 6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun oldu. Aynı yıl içerisinde, sözü edilen kanunla ilişkili olarak Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanunun Uygulama Yönetmeliği yayımlandı.
6306 sayılı Kanun da çözüm yerine rant yarattı. Kentsel dönüşüm adı altında rant değeri yüksek alanlarda yeni şantiyeler kuruldu.
HALKI YERİNDEN EDEN "KENTSEL DÖNÜŞÜM" PROJELERİ
Proje uygulama sürecine halkın katılımı, istek ve ihtiyaçlarının göz önünde bulundurulması ve kâr-zarar dengesinin kamusal çıkarı da hedeflemesi gerekir. Konuyu çalışan pek çok uzman kentsel dönüşüm proje uygulamalarında katılımcılık ilkesinin benimsenmesi, kentsel dönüşüm projelerinin başarılı sonuçlanması açısından oldukça önemli olduğunun altını çiziyor. Aksi durumlarda yaşanan örneklerden de gördüğümüz üzere gerçekleştirilen projeler yoksulu yerinden etme ve soylulaştırma gibi süreçlerle sonuçlanmakta.
Kentsel dönüşüm projelerinin halk mağduriyeti yarattığı bölgelerde anlatılanlar birbiriyle benzerlikler içeriyor. Sadece İstanbul’dan iki bölgeden örnekler bile genel tablonun halini görmeye yetiyor.
"KENTSEL DEĞİL, RANTSAL DÖNÜŞÜM"
‘’TOKİ’’ ile beraber, bugün yaşanan kentsel dönüşümün yasal, siyasal ve ekonomik çehresi oluşturuldu.
Kentsel dönüşüm Türkiye’de, yönetimlerce gayri menkullere yatırım amaçlı, toplumun sosyal, ekonomik ve kültürel yapısından referans almadan, sadece fiziki mekanın düzenlenmesi olarak algılanmakta ve dönüşüm süreciyle üretilen mekanların kentin ruhuna ve mekanına yabancı, hatta aykırı olması kaçınılmaz bir hale gelmektedir.
"Peki kentsel dönüşüm bölge halkını önceleyecek şekilde nasıl yapılmalıdır" sorusunun yanıtı haberimizde... (İstanbul/EVRENSEL)