Cam işçisinin mektubu: İktidarın karşısında yan yana gelmek zorundayız
“Gelin Türkiye’de yaşayan tüm halklara soralım, asgari ücretten memnun musunuz, hastaneler konusunda memnun musunuz, zamlar konusunda memnun musunuz, okullarda verilen eğitimden memnun musunuz diye…”
Fotoğraf: Evrensel
Cam işçisi
Manisa
İzlerken kendimi alamadım. Cumhurbaşkanı başörtüsüne ilişkin açıklama yaparken “Benim de bir teklifim var. Eğer kabul edilmezse referanduma gidip halkımızın söyleyecekleri şeylere güveniyorum” demiş. İşlerine geldiği zaman halkı kullanarak referandumu kendi taleplerini kabul ettirme vesilesi yaparlar.
Ben de bir iş emekçi olarak Sayın Tayyip Erdoğan’a buradan seslenmek istiyorum gelin Türkiye’de yaşayan tüm halklara soralım, referandum yapalım; asgari ücretten memnun musunuz, çevre düzenlemeleri konusunda memnun musunuz, hastaneler konusunda memnun musunuz, zamlar konusunda memnun musunuz, okullarda verilen eğitim ve gençlerimize dayatılan geleceksizlik konusunda memnun musunuz?
Yani sözün kısası eğer gerçekten bu halkın ferasetine güveniyorsanız gelin işçilere, emekçilere, doktorlara, öğrencilere, işsizlere, emeklilere… Sorunlarından, yaşadıklarından memnun olup olmadıklarına dair bir referandum yapalım. Ve oradan çıkacak sonuca göre halkımızın taleplerini ne kadar sahipleniyorsunuz ne kadar duyarlısınız ne kadar bunları önemsiyorsunuz tüm halkımız görsün.
Artık din üzerinden halkımızın duygularını kullanarak kendilerine yedeklemekten vazgeçmelerini istiyoruz. Bizler ülkemizde yaşanan sorunlara karşı kayıtsız kalmak istemiyoruz. Bizler, iki sorun arasında tercih yapılmak zorunda kalmak istemiyoruz. Sorunlarımızın kaynağı olarak gördüğümüz sistemden ve bu sistemin yöneticileri olan iktidardan kurtulmamız gerekiyor. Bunun için de nasıl tüm sermaye ve sermaye çevreleri AKP ve Tayyip Erdoğan’ın çevresinde bir araya geldiyse, bizler de işçiler, emekçiler ve haklar olarak bu iktidarın karşısında yan yana gelmek zorundayız.
Başta mahallelerimizde, işyerlerimizde, okullarda veya yaşamın, üretimin olduğu her yerde bir araya gelerek sorunların çözümü için ortak hareket etmek, bir hedefe kilitlenmek zorundayız. Aksi takdirde her zaman ya o ya bu tercihi arasında sıkıştırılıp geleceksizliğe mahkum edilmek kaçınılmaz bir kader gibidir. Bu kaderi biz yazmadık ama bozacak olan bizleriz.