07 Kasım 2022 15:09
Son Güncellenme Tarihi: 07 Kasım 2022 18:33

ÇHD Davası’nda Kozağaçlı anlattı: Belgeler hukuki yollarla alınmadı, sahte belge üretildi

ÇHD Davası Silivri Cezaevinde görülüyor. Beyanda bulunan Selçuk Kozağaçlı 10 yılda dosyaya 37 savcı, 42 hakimin el attığını belirterek; 10 yıldır biriktirdiklerimi anlatmaktan vazgeçemeyiz" dedi.

Fotoğraf: Meltem Akyol/Evrensel

Paylaş

Meltem AKYOL
İstanbul

Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) Genel Başkanı Selçuk Kozağaçlı ile Barkın Timtik ve Oya Aslan'ın tutuklu yargılandığı ÇHD Davası Silivri’de başladı. Cuma gününe kadar devam etmesi beklenen davada savunma yapmaya başlayan Avukat Selçuk Kozağaçlı, Hollanda-Belçika belgeleri olarak bilinen belgelerin hukuki yollarla değil el altından elde edildiğini söyledi. Belgeler üzerinde onandığını anlatan Kozağaçlı sahte delil üretildiğini anlattı. “Belgelerin tamamı sahte olsa yine de benim hakkımda ceza vermek ister miydiniz? Yüzünüze bakınca öyle hissettiğinizi anlıyorum” diyen Kozağaçlı, "10 yılda 37 savcı, 42 hakim el attı, siz mi bitireceksiniz bu dosyayı?" dedi.

SALONA SAYI SINIRLAMASI

Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) Genel Başkanı Selçuk Kozağaçlı ile birlikte 3 avukatın tutuklu yargılandığı 22 sanıklı davanın duruşması İstanbul 18. Ağır Ceza Mahkemesinin Silivri Kapalı Cezaevi Yerleşkesi'nde başladı.

Cuma gününe kadar devam etmesi beklenen duruşmaya tutuklu olan Avukatlar Selçuk Kozaağaçlı, Barkın Timtik ve Oya Aslan ile başka bir dosyadan tutuklu olan Avukat Özgür Yılmaz ile tutuksuz yargılanan avukatlar katıldı.

20 ülkeden 60’ın üzerinde uluslararası baro temsilcinin katıldığı duruşmayı Türkiye Barolar Birliği (TBB) Başkanı Erinç Sağkan ile TBB Genel Sekreteri Veli Küçük, İstanbul Baro Başkanı Filiz Saraç, Diyarbakır Baro Başkanı Nahit Eren, Ankara Baro Başkanı Mustara Köroğlu, İzmir Baro Başkanı Sefa Yılmaz ve Batman Baro Başkanı Erkan Şenses’in de aralarında bulunduğu baro başkan ve yöneticileri ile çok sayıda avukat takip etti.

CHP Milletvekilleri Ali Şeker ile Ali Haydar Hakverdi, HDP Grup Başkanvekili Meral Danış Beştaş ve HDP Milletvekilleri Ömer Faruk Gergerlioğlu, Necdet İpekyüz, Mehmet Tiryaki, Hüda Kaya, Musa Piroğulu’nun takip ettiği duruşmaya, salon yetersizliği nedeniyle 134 kişi sınırlaması getirildi. Avukatların uzun süre salona girememesi üzerine gerginlik yaşandı, avukatlar bu durumu alkışlarla protesto etti.

Duruşma bazı avukatların içeri alınmaması nedeniyle uzun süre başlayamadı.

"DOSYANIN BU ŞEKİLDE ÇÖKMESİNE RIZAM YOK"

‘Savunma susmadı, susmayacak’ sloganları ve alkışlar eşliğinde salona girdiği duruşma Selçuk Kozağaçlı’nın savunması ile başladı. Dün gece yarısına kadar avukatları ile dosya üzerine çalıştıklarını söyleyen Kozağaçlı bunun nedenini şöyle açıkladı: “

“Dün ancak meslektaşlarımızla bir araya gelebildik. Biz son 15 günümüzü Amasra Maden Katliamı'nın evraklarını inceleyerek geçirdik. Bu dosyanın müdafileri Amasra'da mücadele ediyorlar. Onlarla gurur duyuyorum. Gelip bana dediler ki; 'ATK raporunu inceledik, bizce savunma yapmamalısın. Ortaya çıkan mesele, değil savunma yapmaya, bir yargılama yapmaya imkan vermiyor. Dosya çöktü tamamen.’

Dosyanın bu şekilde çökmesine benim rızam yok. 10 yıldır biriktirdiklerimi mahkeme heyetine anlatmadan vazgeçemeyiz. 2013'te şöyle söylemişiz: 'Burada bulunmamızın, ölü veya sağ, yoksullarla ilgisi var. Biz avukatız: Kendimiz için asaleten ve konuşamayanlar için vekâleten konuşacağız.'

ON YILDA BU DOSYAYA 37 SAVCI, 42 HAKİM EL ATTI

Yargılama sürecine dair konuşan Kozağaçlı, “26 senedir avukatlık yapıyorum, bu süreçte hakkımda 5 kez yakalama kararı çıkarıldı. Birinde Şam’da, birinde Lizbon’daydım. Geldim, savunma verdim. Şimdi dosyaya giren Hollanda-Belçika belgeleri dediğiniz belgelerle ilk kez 2004’te muhatap edildim, hakkımda yakalama kararı çıkarıldı. Gittim ifade verdim, dosya Ankara’ya gönderildi. Hakkımda ‘yasadışı silahlı terör örgütüne üye olmak’tan dava açıldı, ikinci duruşmada beraat ettim.

Bütün bunların üstüne ‘kaçma şüphesi’yle tutuklandım ve bu yargılamada mahkemeniz 15 kez ‘kaçma şüphesi’ gerekçesi ile tutukluluğuma devam kararı verdi” dedi.

Önünüzdeki dosyaya bugüne kadar 37 savcı ve 42 hâkim el attı” diyen Kozaçağlı söyle devam etti: “10 yılda seksen kişiyle altından kalkılamamış bir işin sorumluluğunu bu bir haftada üç buçuk imzayla üstleneceksiniz. Buçuk diyorum çünkü savcı beyin mütalaası yok, kopyala-yapıştır ile hazırlamış mütalaayı, yazım yanlışları ile birlikte.

Hazırlık soruşturmasın 14 tane tanık yazacaksınız. Bir tanesini dinlemediniz, neden? Çünkü gerçek insan olmadığını biliyorsunuz. Bizim talep ettiğimiz tanıklarımızı da dinlemediniz.

CEMAATÇİLERİN YERİNE İKTİDAR PARTİSİNDE GÖREV ALMIŞ AVUKATLAR ALDI…

Kozağaçlı savunmasında şunları söyledi:

  • Bu soruşturma başladığında, yani 2012 sonbaharında toplam mevcudunuz yaklaşık on bin kişiydi. 2022 sonbaharından bakıldığında, yarıya yakınınız meslekten atıldı, atılmayanlar tenzili rütbe gördü, sürüldü; birbirinizi tutukladınız, birbiriniz hakkında itirafçılık yaptınız, bir diğerinizin işkence görmesine göz yumdunuz, işkence gördünüz ve yurt dışına firar ettiniz. Bu karambolde terfi edenleriniz de olduğunun farkındayım.
  • İktidar partisinin ilçe teşkilatlarında çalışan 700 avukatı hakim savcı yaptınız. Sayıyı tamamlayabildiğiniz anlaşıldı ama meselenin sayı olmadığı da anlaşıldı. Anayasal düzeni silah zoruyla yıkmaya çalışmış örgüt üyesi meslektaşlarınızın suçu hiç değilse ideolojikti; yerine gelenlerin popüler suçlara ilgisi olduğu anlaşıldı.
  • Bugün yılda yaklaşık on-on iki ortalamayla, rüşvet aldığınız, adam kayırdığınız, çete ve mafya liderliği yaparak uyuşturucu kaçırdığınız, beraat veya takipsizlik kararı ücret tarifeleri ve tahliye borsaları oluşturduğunuz anlaşılıyor; hakkınızda soruşturma ve kovuşturmalar açılıyor.
  • Ben avukat olduğumda bu ülkede ‘terör’ suçlamasıyla tutuklu kişi sayısı 5 bindi. Nasıl oldu da bugün yüzbinler yargılanıyor, tutuklanıyor? Bir yıl içerisinde seçmemeniz 1,5 milyon kişiyi terörle iltisaklı hale getirdiniz.
  • Venedik kriterleri temel alınmış herhangi bir anayasal rejimde, yetişkin nüfus açısından yüz bin kişiye düşen terörist sayısında dünya ortalamasının yaklaşık elli kat üstüne çıkmış durumdasınız.
  • Pop şarkıcılarının, internet fenomenlerinin hakkından bile başka türlü gelemiyorsunuz. Kimleri tutukladığınızı görünce, insan hapiste yattığı için sızlanmaktan utanıyor.

Agâh Oktay Güner’in bir başka zaman ve zemin için sarf ettiği sözler yeniden anlam kazandı: “Kendisi hapiste fikri iktidarda” sözü cemaatçiler içinde söylenebilir. Zira kendileri hapiste ama yapmak istedikleri sürüyor, öyle olmasaydı Adem Özcan’ın iddianamesini kopyala-yapıştır yazmazdınız, öyle olmasaydı ‘delil kıymetlendirmesi’ yapmazdınız.

"YENİDEN KIYMETLENDİRECEK KADAR BİLE BİR ŞEY YOK DOSYADA"

Kozağaçlı verilen aranın ardından savunmasına devam etti. Gezi davasında usulsüz ve yasak delillerin ‘yeniden kıymetlendirme’ iddiasıyla yargılamaya konu edildiğini ve bu yolla ceza verildiğini hatırlatan Kozağaçlı, “Yasa dışı yapılmış telefon dinleme tapesini bir kere de sizin polisiniz okuyunca yasal olmaz ama Gezi davasında savcı en azından utanmış ‘biz yeniden kıymetlendirme yapıyoruz’ diyor. Bizim savcı aynı. Yeniden kıymetlenecek kadar da mı bizim dosyamızda bir şey yok. Duruşma savcılığı 7 celsedir duruşmada olan hiçbir şeyle ilgilenmiyor birkaç cümle ile mütalaamızı tekrar ederiz diyor. Burada ne yaşanırsa yaşansın, ne anlatılırsa anlatılsın. Bakın basit, sade, açık bir yalan var. Firari savcı Adem Özcan yalan söylemiş. ‘DHKP-C yöneticisi’ diyor benim için, basit yalan, dijitaller ve tanıkların ifadesini koydum diyor. Yapılacak şey basit, dijitalleri incelemeye gönderirsiniz, tanıkları da dinlersiniz karara öyle gidersiniz. 10 yıldır bir tanık dinlemediniz, ‘Selçuk DHKP-C üyesidir’ diyen bir tanık yok mu? Bahsi geçen dijital materyaller 10 yıl sonra ATK’ye gönderildi. Yani Adem ne yazdıysa onunla karara gidiyorsunuz.”

TANIĞI NEDEN DİNLEMEDİNİZ?

Çağrılmadan gelen Süleyman’ı bilir misiniz diye soran Kozaçağlı ardından şunları anlattı: “Avukat Süleyman Taşbaş. Neden ‘çağrılmadan gelen Süleyman’ diyoruz, çünkü sanık müdafi ama sanık çağırmamış. Cemaatin kadrolu joker avukatı, ihtiyaç duyulduğunda polis tarafından mesajla çağrılır, evrak imzalar, şüphelileri yanıltır, sahteciliği avukat imzasıyla örter ve zarf içinde nakit parasını alarak bir dahaki işe kadar ortadan kaybolur. Bir sonraki sanığa kadar orada beklemeye devam ediyor. Bunu ben değil kendisi söylemiş, itirafçı olmuş.

Söylediklerine inanılabilir mi? İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı inanmış iddianame hazırlamış, ağır ceza mahkemesi heyeti ciddiye almış hüküm kurmuş. Süleyman bu işleri tek başına yapmamış, örgütünde polisler ve savcılar var. İştirak halinde, örgütlü yapmışlar. İrtibatlı olduğu Cumhuriyet Savcısı kim? Âdem Özcan: İddianame savcımız sayın savcının alıntı savcısı. Talimat aldığı polisler kim? Ömer, Serdar, Osman, Ali Fuat, Ali İhsan, Ferdi. Tamamı bizim fezlekemizi hazırlayanlar.

Bu işler ne zaman nerede oluyor? 2012 Ekim. İstanbul’da; bizim soruşturmamızın başlamasından bir hafta önce, soruşturmamızın açılmasına neden olacak ifadenin oluşturulmasından söz ediyoruz: Selçuk Aymaz. Sadece benim hakkımda değil, 341 kişi hakkında ‘tanırım, örgüt üyedir’ demiş.

Şimdi günün sonunda Avukat Süleyman itirafçı olmuş; polisler, savcılar, hakime tutuklandı. E bir tek Selçuk Aymaz kalıyor. Neden dinlemediniz bu adamı? Neyinden korktunuz? Bize soruşturma başlatılmasına neden olan tanığın neyinden korktunuz da bu salona getirip dinlemediniz. Benim hakkımda da demiş, Selçuk Aymaz. Dinlemiyorsunuz. Bunun gibi 14 sanık var, savcılığın tanık olarak sunduğu hiç kimseyi dinlemiyorsunuz, dinlemeden hükme gitmeye çalışıyorsunuz. Artık burada suç Adem Özcan’ın değil, bu iddianame ile yargılama yapan, hüküm kurmaya çalışanlaradır, sizdedir.

"EBRU BU DOSYANIN KIYAMETİDİR"

Dosya kapsamında yargılanırken adil yargılanma talebiyle ölüm orucuna başlayan ve 238. günde hayatını kaybeden Ebru Timtik’i hatırlatan Kozağaçlı, “Ebru’nun ölümü bu dosyanın kıyametidir. Ebru hakkındaki bozma kararını açıklama için Ebru'nun ölmesini beklediler. Ebru'nun 1 hafta bir zamanı olmadığı biliyorlardı, beklediler. Benim kanaatim Ebru’yu el birliği ile katlettiniz. 

Ebru’nun ölümü bu davanın kıyametidir ve eğer hüküm gününden anladığınız buysa, davada üzerine adalet inşa edilebilecek tek zemindir.

Ebru'nun ölümü bu dosyanın örtüsünü kaldırdı. Yargıtay 16.Ceza Dairesi’nin Ebru hakkında bozma kararı verebilmenin ön şartı olarak onun ölümünü beklemesi davanın örtüsünü kaldırmıştır. Avukat kimliği ile öldürülmüştür Ebru Timtik” dedi.

Kozağaçlı devamında şunları söyledi: “Ebru, firari savcınıza göre, bu davanın en önemli sanığıydı ve iddiaya göre içerisinde insan öldürmeye teşebbüs dahi bulunan bir dizi şiddet eylemiyle anayasal düzeninizi devirmeye çalışmıştı. Geçen on yıl, MİT tarafından çocuk yaşta iğfal edilmiş şizofren bir uyuşturucu bağımlısının bu sahte tabloyu yaratmak ve tek dayanağını oluşturmak üzere kullanıldığını ortaya çıkardı. Ebru'nun adam öldürmeye teşebbüs ettiği iddiası varsa bu adamın bu dosyaya gelmesi gerekmez miydi? Nerede bu adam, yok. Silah nerede, yok. Sözde öldürmeye teşebbüs ettiği kişi hakkında tek bir adli evrak, şikâyet, olay tutanağı yok çünkü hadise bir şizofrenin zihninde olup bitiyor. Hakkında istihbarat toplattığını iddia ettiğiniz insanlar davaya gelip Ebru’nun avukatlığını yaptılar veya onun tanığı olarak isimlerini bildirdiler. Şizofren tanık, başka bir dosyada bana talimatı başkası verdi demiş aynı olay için. Başkaları ceza almış. Başkaları ceza almış ama yaralanan adam hala ortada yok. Siz hala Ebru'yu neyle yargılıyorsunuz! Ebru'yu neden tutukladınız! Ebru'yu neden öldürdünüz!”

BELGELER ADLİ İSTİNABE YOLUYLA GÖNDERİLMEDİ, EL ALTINDAN ALINDI VE DEĞİŞTİRİLDİ

Ardından yıllardır gündemde olan ve Hollanda-Belçika dijital belgelerine ilişkin önemli bilgiler paylaştı. Belgelerim Hollanda ve Belçika’dan adli istinabe yoluyla talep edildiğini ancak gönderilmediğini söyleyen Kozaçağlı, daha sonra belgelerin ‘polis’e verildiğinin ortaya çıktığı anlattı. Belgeleri teslim alan kişi Türkiye’nin yakından tanıdığı polis alan eski Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanı Ramazan Akyürek. Kozağaçlı, Akyürek’in belgeleri değiştirdiğini de anlattı: “Bundan 24 yıl evvel elde edildiği iddia edilen bir dijital malzeme var, 17 yıl önce incelenip savcılık emanetine kaldırıldığı söyleniyor. 10 yıl boyunca her heyetten getirilmesini istedik, savcılık asla cevap vermedi. Bugüne kadar ‘kütükler bendedir, alın buyurun’ diyemedi. Hakkımızdaki delilleri mahkemeye getirmeye çalışıyoruz yani. 9 yıl boyunca bu oyunu oynadılar.

Belgelerle ilgili geriye gidelim, bakın bu belgeler 2005’ten beri adli istinabe ile Hollanda ve Belçika’dan talep edilmiş, Hollanda ve Belçika ısrarla bu isteğe cevap vermemiş, kabuş etmemişler. Telefon açmışlar, ‘bizim polisler sizin polislere bir vermiş, siz kendi polisinize sorun, artık bize sormayın” diye yanıt almışlar.

Sonra ortaya çıkıyor ki alan Eski Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanı Ramazan Akyürek. 6 tane harddisk, 3 tane DVD, 1 CD. Sonra o bir CD oluyor 2 CD.

Nihayet siz geçen ocak ayında bu belgeleri Adli Tıp Kurumuna gönderilmesine karar verdiniz. Adli Tıp Raporu çıktı. Diyor ki harddisk'lerde bir şey yok, DVD'lerde bir şey yok. Tek bir CD'de 2 eşleşme var. ATK çok güzel tarif etmiş, 3 DVD ve 1 CD Hollandalılara dair bir şeyler yazıyor, bu bir tanesinin üzerinde bir şey yazmamış. Eşleşmeler de tam da bu CD’de.

CD’yi bakıyoruz, CD’nin 2004’te kapatılması mümkün değil, o CD Türk malı o CD Türkiye’de üretildi. Şimdi siz ‘bu iş bitti karara çıkıyoruz’ diyorsunuz.

Bu anlattıklarım Hollanda içindi. Şimdi Belçika'ya geçelim. Size Belçika'ya sorun belgeleri dedim. ‘Dava sürüncemede kalıyor, uzuyor’ dediniz. Ben bu kadar yıldır tutukluyum dava sürüncemede değil. Adli istinabeye sormaya gelince dava sürüncemede. Siz sormadığınız için ben Belçika'da, bu belgelerle yapılan yargılamanın davasında avukatlık yapan meslektaşımıza sordum. Meslektaşım çok net açıklamış, bu dijitaller avukatlara inceletilmedi, bu yüzden Belçika bu dijitallerin delil olarak kullanılmasına izin vermiyor.”

"BELGELERİN TAMAMI SAHTE OLSA BİLE YİNE DE CEZA VERECEK GİBİSİNİZ"

Kozağaçlı savunmasının bugünkü bölümünü şöyle bitirdi: “Benim tespit ettiğim 15 ayrı makam bu dijitalleri istemiş, göndermemişler. Çünkü üstüne yazmışlar ki, ‘istenirse göndermeyin’. Belgelerin tamamı sahte olsa yine de benim hakkımda ceza vermek ister miydiniz? Yüzünüze bakınca öyle hissettiğinizi anlıyorum. Ancak şunu bilin ki o evraklar sahte.”

NE OLMUŞTU?

2013 yılının ocak ayında Çağdaş Hukukçular Derneği, Halkın Hukuk Bürosu ve avukatların ofis ve evlerine yapılan operasyon ile başlayan davanın 10. Yılına girmesine iki ay kaldı.

2013 yılında ÇHD ile Halkın Hukuk Bürosuna polis baskını yapıldı, 11 avukat gözaltına alındı. O sırada Suriye'de bulunan ve Türkiye'ye döner dönmez gözaltına alınan Selçuk Kozağaçlı'nın da arasında bulunduğu 9 avukat tutuklandı. 20 avukatın Devrimci Halk Kurtuluş Cephesi (DHKP-C) üyeliği ve yöneticiliğiyle suçlandığı 624 sayfalık iddianame, 19 Temmuz 2013’te, 23. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edildi.

Süren yargılamalarda bütün avukatlar tahliye edildi, Oya Aslan ve Özgür Yılmaz hakkındaki yakalama kararları da kaldırıldı.

2017’DEKİ İKİNCİ DAVA: 18 AVUKATA 159 YIL HAPİS

Avukatların tutuksuz yargılanması sürerken ikinci operasyon düzenlendi. 12 Eylül 2017 günü İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca haklarında verilen yakalama kararı üzerine, ÇHD üyesi 16 avukat gözaltına alındı, 14'ü tutuklandı.

İstanbul 37. Ağır Ceza Mahkemesinde açılan ikinci davada 22 avukat sanık olarak yer alıyordu. Tutuklandıktan 1 yıl sonra hakim karşısına çıkan avukatlar için 5 gün süren duruşmada mahkeme heyeti oy birliğiyle tahliye kararı verdi.

Gece saatlerinde savcı bu tahliye kararına itiraz etti ve henüz aradan 24 saat dahi geçmemişken aynı mahkeme heyeti, bu itirazı kabul ederek avukatların yeniden tutuklanmasına karar verdi.

Pek çok usulsüzlüğün yaşandığı yargılama sürecinin karar duruşmasında avukatlara dava açılmasında kilit rol oynayan ve "silahlı yağma", "bıçaklı saldırı" gibi suçlardan hükümlü olan gizli tanık İ.Ö.’nün 141 ayrı davanın gizli tanığı olduğu ortaya çıktı. Öyle ki İ.Ö. o duruşmada “Ben çok mahkemede tanığım, bu hangi mahkeme bilmiyorum” bile diyebildi.

Tutuklu avukatların ve müdafilerinin katılmadığı 20 Mart 2019 tarihli duruşmada kararı açıklayan mahkeme 18 avukata toplamda 159 yıldan fazla ceza verdi.

Yargıtay 16. Ceza Dairesi, bu ikinci davayla ilgili Eylül 2020’deki kararıyla avukatlar Barkın Timtik, Selçuk Kozağaçlı ve Ezgi Çakır hakkındaki hükümler hariç diğer cezaların onanmasına hükmetti. Avukat Ebru Timtik ölüm orucunda hayatını kaybettiği için onunla ilgili karar verilmesine yer olmadığı ifade edildi.

MESLEKİ FAALİYETLERİ SUÇ SAYILIYOR

2013’te yapılan operasyon sonrası başlayan davada 15 Kasım 2021'de mütalaa sunuldu. Mütalaada savcı, yargılanan tüm avukatların “terör örgütü yöneticiliği”, “terör örgütü üyeliği” ya da “terör örgütü propagandası” suçlarından cezalandırılmasını talep etti.

Suçlamaların gerekçeleri arasında cenaze törenine katılmak, basın açıklaması yapmak gibi faaliyetler yer alıyor. Mütalaada dosyanın tutuklularından olan Avukat Selçuk Kozağaçlı’nın hem "örgüt yöneticiliği" hem de “zincirleme örgüt propagandası” suçlamalarıyla cezalandırılması talep edildi.

Diğer tutuklu Avukat Oya Aslan’ın ise “İbrahim Çuhadar için adli tıp önüne gidip cenaze işlemlerinin başından sonuna kadar yer almak ve örgüt propagandasına dönüştürülen cenaze törenine de katılmak suretiyle zincirleme şekilde terör örgütü propagandası yapmak" suçlaması ile cezalandırılması istendi.

Mütalaada Taylan Tanay’ın “terör örgütü yöneticiliği” suçlamasıyla, aynı suçtan ceza verilen Barkın Timtik’in bu kez “terör örgütü üyeliği” ile cezalandırılması talep edildi.

Avukatlar Güçlü Sevimli, Gülvin Aydın ve Günay Dağ’ın da yine katıldığı basın açıklamaları ve cenazeler, istenen cezalara delil olarak gösterildi. Ayrıca, Avukat Taylan Tanay için tutuklanması yönünde yakalama kararı çıkarılması istendi.

Dosyada cezalandırılması istenen avukatların isimleri şöyle: Selçuk Kozağaçlı, Barkın Timtik, Oya Aslan, Taylan Tanay, Günay Dağ, Betül Vangölü Kozağaçlı, Güçlü Sevimli, Gülvin Aydın, Güray Dağ, Efkan Bolaç, Serhan Arıkanoğlu, Mümin Özgür Gider, Metin Narin, Sevgi (Özer) Sönmez, Alper Tunga Saral, Rahim Yılmaz ve Selda (Kaya) Yılmaz, Naciye Demir, Özgür Yılmaz, Şükriye Erden.

Mütalaada Avukat Zeki Rüzgar yönünden ise davanın tefrik edilmesi talep edildi.

Dava kapsamında Selçuk Kozağaçlı 6 yıldır Barkın Timtik ise 5 yıldır tutuklu. Oya Aslan ise 2 yıl 9 aydır tutuklu bulunuyor.

Dosyada yargılanan Avukat Özgür Yılmaz ise başka bir dosyadan tutuklu bulunuyor.

ÖNCEKİ HABER

ABD'de yarın ara seçim günü: Senato'nun kaderini 7 eyalet belirleyecek

SONRAKİ HABER

Dicle Hukuk öğrencileri kendi tabelalarını astı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa