09 Kasım 2022 04:15

Hükümetlerin militer söylemleri sınırlardaki ölümleri unutturuyor

Akademisyen Begüm Başdaş, Yunanistan-Türkiye gerilimi ve Ege’deki mülteci ölümlerini değerlendirdi.

Fotoğraf, Begüm Başdaş'ın kişisel arşivi

Paylaş

Cihan ÇELİK
İstanbul

Ege denizinde son günlerde mülteci ölümlerinde artış yaşandı. Ölümler karşısında Türkiye ve Yunanistan karşılıklı suçlamaların ötesine geçmezken mülteci karşıtı milliyetçi söylem üzerinden sürdürülen atışmalar mültecilerin maruz kaldığı hak ihlallerinin perdesi haline dönüşüyor. Yaşanan ölümleri, Türkiye ve Yunanistan’ın sınır politikalarını, Avrupa’nın sınır güvenliği politikasını değerlendiren Avrupa’da mültecilerin durumuna ilişkin saha çalışmaları yapan Dr. Begüm Başdaş, kale Avrupa’sının Yunanistanı mülteci kalkanı olarak kullandığını ifade etti.

Devletlerin uluslararası hukukun yok sayıldığını, Avrupa’nın sınır muhafızlarının hak ihlallerinin görmezden geldiğini söyleyen Başdaş, daha fazla sınır ve güvenlikçi politikanın göçü ve mültecileri engelleyemeyeceğini ifade ederek hükümetlerin uluslararası hukuka uyması çağrısında bulundu.

"ÇATIŞMA DİYE BAKARSAK İNSAN HAKLARINI UNUTMUŞ OLURUZ"

Türkiye ve Yunanistan arasında sürdürülen gerilimin yaşanan Ege’deki hak ihlallerini ve göç sorununu görünmez hale getirdiğini ifade eden Başdaş, “Eğer iki ülke arasındaki çatışma olarak bakarsak, meselenin insan hakları meselesi, insan hakları krizi olduğunu unutmuş oluyoruz. Türkiye ve Yunanistan hükümetleri iki ülke arasındaki tarihsel problemlerden besleniyor. Kendi oy tabanlarını bu düşmancıl savaşçı söylemler üzerinden besliyor olmaları elbette bir gerçeklik. Ama burada konuşmamız gereken şey, denizde yaşanan ölümler, göç yönetimi politikaları” dedi.

Türkiye’nin Avrupa Konseyi dışındaki ülkelerden gelenlere uluslararası koruma vermemesinden kaynaklı Türkiye’de bulunan mültecilerin Türkiye dışında bir çözüm aramak zorunda kaldığını hatırlatan Başdaş, mültecilerin Yunanistan’da yaşadıkları sorunları ise şöyle özetledi: “Yunanistan'ın entegrasyon politikası yok. Bu nedenle Yunanistan'a gelenlerin çok büyük bir kısmı Yunanistan’dan çıkmak istiyorlar. Mülteci ve göçmenlerin cezaevi koşullarında sıkışıp kaldıklarını görüyoruz.”

Avrupa Birliğinin göç ve entegrasyon politikalarının yetersiz olduğunu ifade eden Başdaş, “Göçmen ve mültecilerin haklarını koruyacak şekilde, mülteci statüsünü aldıktan sonra geldikleri ülkelerde yaşam alanı kurabilmeleri için gereken politikalar yok. Cenevre Sözleşmesi, AB-Türkiye mutabakatı, göç politikalarını sayıyoruz ama temelde sorun Avrupa'nın aslında bir kale Avrupa olması. Sınırlarından içeriye olabildiğince az göç kabul etmek istemesiyle alakalı bir durum. Yunanistan’a Avrupa Birliği'nin kalkanı olma görevi verildi. Avrupa Birliği göçü minimalize etmek, dış sınırlarını olabildiğince kapatmak için her yolu deniyor” ifadelerini kullandı.

SINIRLAR VE DUVARLAR ENGEL OLAMAZ

Güvenlikçi politikaların göçü engellemediği gibi sorunu da çözmediğine dikkat çeken Başdaş, “Daha fazla sınır, daha fazla duvar kesinlikle göçü engelleyen bir şey değil. Avrupa Birliğinin en çok bütçelendirilen kurumlarından biri olan Frontex (AB Sınır Muhafızı), hak ihlallerine göz yumduğuna dair belgelere rağmen hâlâ hesap vermeden çalışıyor. Göç yönetiminde sığınma süreçlerine erişim, insani koşullarda yaşam ve entegrasyon politikalarına para harcanması gerekirken Türkiye-Yunanistan kara sınırına duvar inşa ediliyor. Bunların hiçbiri mültecileri vazgeçirmiyor. Mülteciler denizde ölebileceklerini, Meriç sınırında öldürülebileceklerini biliyorlar. Bunu bile bile yola çıkıyorlarsa demek ki başka çareleri yok” dedi.

"MÜLTECİLERİN ARAÇSALLAŞTIRILMASINI ENGELLEMELİYİZ"

Türkiye’nin mülteci politikalarına ilişkin de değerlendirmelerde bulunan Dr. Begüm Başdaş, “Hükümetin Suriyelilere geçici koruma vermesi önemli ama 10 senelik geçici koruma diye bir şey olamaz. Artık insanların geçiciden kalıcıya geçtikleri bir yerde bu bir politika değil. Onun dışında başka ülkelerden gelenleri ne yapacağız? Hiçbiri uluslararası korumaya erişemiyorlar” dedi.

Seçime doğru giderken mültecilerin, göçmenlerin araçsallaştırılmasının engellenmesi gerektiğini de söyleyen Başdaş, “En büyük korkum muhalefet partilerinin mülteci meselesini politik bir araç olarak kullanmaları çünkü koşullar ateşlenmeye çok yatkın. Hükümeti insan hakları ihlaliyle, uluslararası politikalara uymamakla eleştiriyorlarsa, kendileri de uluslararası hukuka uymakla yükümlü olduklarını hatırlamaları lazım. Muhalefette olan, muhalefet yaptığını savunan kişi ve grupların, dillerini dönüştürmeleri ve bu meseleyi araçsallaştırmaktan vazgeçmeleri gerektiğini düşünüyorum” dedi.


EGE’DE YAŞAM SAVAŞI SÜRÜYOR

Öte yandan Ege’de mültecilerin yaşam savaşı sürüyor. Dün sabah saatlerinde Bodrum açıklarında Yunanistan’a geçmeye çalışan mültecileri taşıyan bot Yunanistan güvenlik güçleri tarafından geri itildi. İhbar üzerine botta bulunan 65 mülteci karaya çıkarılarak il göç idaresi müdürlüğüne götürüldü. Bir başka ihbar üzerine ise ikinci bir mülteci botunun geçişi engellendi. Bottaki 18 göçmen de il göç idaresi müdürlüğüne götürüldü.

Önceki gece saatlerinde de İzmir’in Seferihisar, Çeşme ve Dikili açıklarında Yunanistan tarafından Türkiye’ye geri itilen 138 mülteci ile Yunanistan’a geçmek isteyen 75 mülteci sahil güvenlik güçleri tarafından engellenerek il göç idaresi müdürlüğüne gönderildi.

VAN’DA 6 MÜLTECİ KAYALIKTAN DÜŞEREK YARALANDI

Van’ın Gevaş ilçesinde ise 6 mültecinin önceki gece kayalıklardan düşerek yaralandığı kaydedildi. Yaralı mültecileri fark eden yurttaşların haber vermesi üzerine sağlık ekipleri ve jandarma ekipleri olay yerine geldi. Sağlık ekiplerinin, 1’i ağır 6 mülteciyi ambulanslarla farklı hastanelere kaldırdığı kaydedildi.

ÜÇ MÜLTECİ DENİZE ATLADI

Akdeniz’de mültecileri kurtaran dört gemiye liman açmayı reddeden İtalya’da ise günlerce denizde bekletilen yardım gemilerinden ikisinin geçen hafta sonunda, birinin de dün limana yanaşmasına onay verildi ancak gemilerdeki göçmenlerin tamamının karaya çıkmasına izin verilmedi. Yaklaşık iki haftadır denizde olan ve karaya çıkmasına izin verilmeyen mültecilerden üçü karaya ulaşmak umuduyla gemiden denize atladı. Bir mülteci gemiye geri dönerken Suriyeli oldukları belirtilen iki mülteci yüzerek Catania Limanında rıhtıma ulaştı. Sığınma başvurusu yapmak isteyen iki mülteci geceyi rıhtımda geçirdi.

ÖNCEKİ HABER

İspanya Tabipleri Birliği'nden, Şebnem Korur Fincancı'ya destek mektubu

SONRAKİ HABER

Twitter, Hindistan’daki çalışanlarının yüzde 90’ını işten çıkardı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa