10 Kasım 2022 11:55

"Umudu" süpürmek 

Sibel Hürtaş, Uğur Mumcu ve Ahmet Taner Kışlalı suikastlarını içeren ve dün sessiz sedasız kapanan "Umut davasını" yazdı.

Fotoğraf: DHA

Paylaş

Sibel HÜRTAŞ

Cumhuriyet gazetesinin usta kalemi Uğur Mumcu’nun öldürülmesine ilişkin dava dün sessiz sedasız kapandı! 

Mumcu hakkındaki dava dosyası, henüz ilk günden karanlığa yüzüne dönmüştü. Mumcu, marşa basar basmaz büyük bir gürültüyle patlayıp, parçalara ayrılan bir arabanın içinde yaşamını yitirdi. Patlama olur olmaz, polisler ve meraklı vatandaşlar olay yerine koşarak gitmişti. Başbakan başta olmak üzere devlet erkanının olay yerine gelmesi beklenirken, bir anda görevliler, yerleri süpürmeye başladı. Onlarca delil, çalı süpürgeleriyle alınıp, siyah çöp poşetlerine konuldu. 

Dönemin Başbakanı Bülent Ecevit’in, Gazeteci Can Dündar’a verdiği röportaja göre bu basit bir acemilikti! Oysa, bu “basit acemilik”, davanın çeyrek asırdan fazla sürüncemede kalıp, ardından sümen altı edilmesine neden olan faili meçhul bir profesyonelliğin sadece başlangıç noktasıydı.

Karanlık, yıllarca sürdü… Uğur Mumcu’nun eşi Güldal Mumcu, yıllar sonra kaleme aldığı “İçimden geçen zaman” kitabında, suikast soruşturmasını yürüten Ankara DGM Savcısı Ülkü Coşkun’un kendisine “Üzerime gelmeyin bu işi devlet yapmıştır” dediğini, Mehmet Ağar’ın da “Bir tuğla çekersem duvar yıkılır” dediğini aktarıyordu. 

Bu sır perdesi nedeniyle Uğur Mumcu soruşturması, suikasttan tam 7 yıl sonra açılabildi. 2000 yılında Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan soruşturma sonunda açılan Umut davasında, Uğur Mumcu, Ahmet Taner Kışlalı, Muammer Aksoy ve Bahriye Üçok suikastları başta olmak üzere 18 eylemin Selam/Tevhid Kudüs Ordusu tarafından gerçekleştirildiği iddia edildi. Sonrası çorap söküğü gibi geldi, aynı yıl yapılan operasyonlarda evlerinden patlayıcı maddeler, silahlar çıkan bir grup gözaltına alınıp, soruşturuldu. Sonunda Selam Tevhid Kudüs Ordusu Örgütüne bağlı hareket ettikleri ve suikastları gerçekleştirdikleri gerekçesiyle 15 kişi tutuklandı. 

İlk yargılamada 3 kişi müebbet hapis cezasına çarptırılırken, araca bombayı koyduğu iddia edilen Oğuz Demir hakkındaki dosya firari olduğu için ayrıldı. Dosya Yargıtay tarafından kısmen bozulduktan sonra, 2013’te davanın kilit isimlerinden Mehmet Ali Tekin ve Hasan Kılıç’a silahlı suç örgütü kurma suçundan 15 yıl ceza verildi, bu cezalar iyi halle 12 yıla indirildi. Bazı sanıklar da ayrı ayrı Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulunarak, işkence gördüklerini davaların uzun sürdüğünü öne sürdü. Yüksek mahkeme hak ihlali tespiti yaparak, yeniden yargılamaya hükmetti. 

Çok uzun ve hayli karışık dava dosyasının kapağı bu kararla yeniden açıldı. Temmuz ayında Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmada, dava savcısı “Dosyaya hazırlanamadım” diyerek, duruşmayı kasım ayına erteledi. Mahkeme kaleminde Uğur Mumcu ve Ahmet Taner Kışlalı’nın öldürülmesini de kapsayan soruşturma dosyası 80 klasörden ibaretti. Savcı, Türkiye’nin en önemli cinayet dosyalarını aylarca incelememişti! 

9 Kasım günü Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi salonuna geldiğimde, mahkeme kapısındaki listede Uğur Mumcu’nun ismi yazmıyordu dahi. Mübaşir Anayasa Mahkemesinden dönen dosyanın listeye alınmadığını, saat verilen tüm dosyalar bittikten sonra bu dosyaya bakılacağını söyledi. Saatlerce son sırayı bekledim. 

İçeride Uğur Mumcu ailesinin iki avukatı ile bir sanık avukatından başka kimsecikler yoktu. Savcı, 5 ay aradan sonra daha önce verilen kararın onaylanması yönündeki mütalaasını açıkladı. Mumcu davasının ailesinin avukatlarının da talebi bu yönde oldu. Mahkeme heyeti de kararın onaylandığını açıkladı. 

Eski karardan sanık listesine tek tek baktım… 3 sanığa silahlı terör örgütü üyesi olma suçundan verilen 15 yıllık ceza 12 yıla indirildi, 5 sanığa silahlı örgüte üye olma suçundan verilen ceza iyi halle 6 yıla. 

Uğur Mumcu suikastı üzerinden geçen 29. yılın sonunda verilen kararlar böyle. Kararlar henüz kesinleşmedi, zira daha Yargıtay aşaması var. 

Tüm bunlar olurken kararda adı geçen sanıklardan Muzaffer Dağdeviren öldü, iyi halle indirim alan Mehmet Ali Tekin öldü… 

Sadece 5 dakika süren duruşmadan geriye ise ölümcül bir sessizlik kaldı. Gazetecilerin takip etmediği dava, Uğur Mumcu ve Ahmet Taner Kışlalı’nın yıllarca yazdığı Cumhuriyet gazetesinde tek satır dahi haber olmadan sessiz sedasız bitti.

ÖNCEKİ HABER

Okullarda ilk ara tatil için son ders zili yarın çalacak

SONRAKİ HABER

Öğrenci mücadele etti öğretmenin tacizine verilen düşük ceza bozuldu

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa