11 Kasım 2022 03:42

Tahir ŞİLKAN                   

Fahri Erdinç, edebiyatımızın unutturulmak istenen, görmezden gelinen yazarlarındandır. 1 Ocak 1917 tarihinde Akhisar’da doğmuş, henüz bir yaşında annesinin ölümünden dolayı zorlu bir çocukluk yaşamı olmuş, tütün işçiliği, tenekeci çıraklığı yapmıştır. Öğretmen okulunu bitirerek öğretmen olmuş, 1936-1939 yılları arasında üç yıl öğretmenlik yaptıktan sonra sınavlarını kazandığı Ankara Devlet Konservatuarında ünlü yabancı hocalar ve Sabahattin Ali ile tanışmış onun yönlendirmesi ve öğütleriyle öykülerinde farklı bir dil yakalamayı başarmıştır. Konservatuvardaki eğitimini tamamlamadan ayrılmış, yeniden öğretmenlik mesleğine dönmüştür. 2. Dünya Savaşı yıllarında yedek subay olarak askerliğini yapmış sonrasında hayatın her alanında tanıdığı insanların, hayatına kattığı zenginlikleri yansıttığı şiir ve öykülerinde toplumcu gerçekçilik akımının temsilcilerinden biri olmuştur.  1945 yılında yayınlanan şiir kitabının adı ‘Şen Olasın Halep Şehri’dir.

***                           

Öğretmenlikten ayrılıp Ankara Radyosunda çalışan, Cumhurbaşkanına hakaretten dolayı cezaevine giren Fahri Erdinç’in yazdığı öykülerin sekizi “Seçilmiş Hikayeler” dergisinin özel sayısında (1948) yayımlanmıştır.  Konservatuarda öğretmeni olan Sabahattin Ali’nin Bulgaristan sınırında vahşice öldürülmesinden bir yıl sonra (1949) Ziya Yamaç ve Tuğrul Deliorman adlı iki arkadaşıyla sınırı gizlice geçerek Bulgaristan’a gitmiştir. Yaşamının ilk otuz yılını, “Acı Lokma” adlı romanında anlatmıştır. “Acı Lokma” ile “Kardeş Evi” romanlarında şiirsel bir anlatıyla acılarla geçen yaşamını, sınırı geçişlerini, Bulgaristan’daki hayatını anlatmıştır. Ülkeden uzak geçen yıllara karşın akıcı, yalın bir dille, çok başarılı bir kurguyla yazılan romanları etkileyicidir.

***                                                     

Fahri Erdinç, 1948 yılında Varlık dergisi tarafından düzenlenen öykü yarışmasında Orhan Kemal’in ardından ikinci olmuş, hakkında yazılan pek çok yazıda da belirtildiği üzere öykücülüğü çok beğenilmiştir. ‘Devrek N.1?​’ öyküsünde TKP Zonguldak davasından tutuklu Zihni Anadol ve çocuğuna (Kemal Anadol) ilişkin gerçek bir hüzünlü öykü anlatılmıştır.

***

Fahri Erdinç, yurt dışına çıkışından ancak sekiz yıl sonra TKP üyesi olabilmiş, yıllarca TKP’nin yayın organı Bizim Radyo’da program hazırlamış, sunuculuk yapmıştır.  Siyasi ve edebiyat çalışmalarını birlikte sürdüren Fahri Erdinç’in Nâzım Hikmet’le dostluk ve birlikte geçirilen yılları anlattığı “Kalkın Nazım’a Gidelim” başlıklı anı kitabı Nazım Hikmet’e ilişkin çalışma yürütenler için başvuru kaynaklarından biridir.

***

Fahri Erdinç, memleket özlemini en yoğun yaşayan insanlarımızdan biri olarak, bu hasretini dindiremeden yaşamını yitirmiştir. Bülent Ecevit’in 1978 yılındaki başbakanlığı döneminde, yurda dönebilmesi için gösterilen çabaların başarısız olması, geçirdiği kalp hastalığı, özlemini Bulgaristan’a yazar örgütlerinin davetlisi olarak giden yazar arkadaşları ile gidermek zorunda kalması son yıllarını mutsuz kılmıştır. Duyguları, özlemleri, ülkesinden uzak ama ülkesiyle çarpan yüreği arkadaşı Şair-Yazar Kemal Özer ile mektuplaşmalarından okunabilir. O özlem yıllarında kendisini Bulgaristan’daki evinde ziyaret eden Sennur Sezer’in şiiri, bu duyguyu yansıtır: “Pertev Naili masal anlatıyor/ Özyalçıner ayıklamakta pirincin taşını/ Radi Fish ortasından vurup bıçağı/ Güzelliğini sergiliyor seçtiği karpuzun/ Ben köfte yoğurup/ Fasulye piyazını süslüyorum/" Fahri Erdinç’in evindeyiz...” (Fahri Erdinç’in Evi & Sennur Sezer)

***

Öykülerini “Destur Ya Sefalet” adlı kitapta toplamıştır. “Ali’nin Biri”, “Kore Nire” diğer romanlarının adıdır. “Kore Nire” romanında; Türkiye’den 13 bin kilometre uzakta, haksız bir savaşta, Amerika’nın çıkarları için savaşmaya giden ve 1950-1953 yılları arasında, ölü, yaralı ve kayıp toplam 19 bin insanını yitirmesinin yolunu açan Menderes hükümetlerinin baskıcı yüzünü başarıyla anlatmıştır. Köyde sıtmadan ölmektense, Kore’ye gidip Amerika’nın çıkarları uğruna şehit olma demagojisi ile insanlarının dini duygularını sömüren iktidarı başarılı bir biçimde aktarmıştır. “Kore Nire ” romanının ön sözünden bir cümleyi aktarmak isterim. “...Sorunlarımızı, davalarımızı çözmek için, elimizde silahtan evvel, ağzımızda dil var. Bu dili kullanalım!”

Fahri Erdinç 11 Kasım 1986’da Sofya’da yaşamını yitirmiştir.

EVRENSEL'İNMANŞETİ

Tüm memleket parsel parsel

Tüm memleket parsel parsel

Ülkenin başkentindeki Çayırhan Madeni ve Termik Santrali, dün haraç mezat satıldı. Maden sahaları, termik santral ve neredeyse Nallıhan’ın tamamı büyüklüğünde bir toprak, santralin tek yıllık geliri olan 20 milyar TL’ye gitti. Aynı gün Resmi Gazete’de Erdoğan imzasıyla 300 bin metrekareden fazla kamu arazisi bedelsiz olarak sermayeye tahsis edildi.

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
Sefer Selvi 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü'nü çizdi

Evrensel'i Takip Et