İSİG Sempozyumu: İşçi ölümleri, işçilerin örgütlenmesiyle engellenebilir
Sendika ve meslek örgütlerinden İSG yasasının 10. yılında sempozyum gerçekleştirdi: İşçi ölümleri, işçilerin örgütlenmesiyle engellenebilir
Fotoğraf: Damla Kırmızıtaş/Evrensel
Damla KIRMIZITAŞ
Ankara
Sendika ve meslek örgütlerinin, 6331 Sayılı İş Sağlığı ve Yasanın 10. yılı için düzenlediği sempozyum gerçekleştirildi. Sempozyumda, işçi ölümlerinin engellenmesi için tabandan, işçi tarafından destek bulmadıkça engellenemeyeceği belirtilirken işçilerin örgütlenmesi ve sendikaların ortak hareket etmesi gerektiği vurgulandı.
DİSK, KESK, TMMOB, TTB ve TDB tarafından 6331 Sayılı Yasa’nın 10. Yılında Türkiye’de İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Sempozyumu İMO Teoman Öztürk Salonunda, son gününde devam etti.
“İŞÇİNİN HAYATINI KAYBETMESİ GÖRÜNMEZ HALE GELDİ”
İşyeri hekimi Dr. Ahmet Tellioğlu, Sağlık Bakanlığı'nın hastalık yükü ile ilgili 2019’dan beri veri paylaşmadığını ifade ederek sözlerine başladı. Türkiye’de yaşayan her 100 bin kişi başına yaklaşık 5 kişinin mesleki yaralanmalar nedeniyle hayatını kaybettiğini söyleyen Tellioğlu, “İşlerini yaparken maruz kaldığı tutulmayla hayatlarını kaybettiler bu insanlar. Yaşamını kaybeden bu insanlar görünmez hale geldi. Bu insanlar nerede? Amaç da görmezden gelmek. Bildirilmeye en az duyarlı olan, iş cinayetine bağlı olan ölümler. Meslek hastalığında bildirim kritiktir çünkü her aşaması güçlükler içerir . SGK önüne gelen dosyalara baktığı biçimiyle 100 bin işçi başına 7,46 meslek hastalığı. Hastalık teşhisinde süreç uzatılıyor. Meslek hastalığından hayatını kaybeden 3 bin işçiyi sistemin içine gömüyorlar, bize de hiçbir veriyi paylaşmıyorlar. Biz başka verilerden görüyoruz. Meslek hastalığına tutulmuş bir işçinin aldığı iş göremezlik geliri oranı 100 bin kişide 1.” dedi.
“TÜM İŞÇİLER İÇİN ÜCRETLİ HASTALANMA HAKKI”
İş kaynaklı hastalık etkenlerinin tespitine yönelik araştırma yönünde adım atılmadığını söyleyen Tellioğlu, “Bağlı ölümlerin tespit ve araştırması yönünde adım atılmadı . Meslek hastalığı nedeniyle yapılan SGK iş görme ödemeleri azaltıldı. İşçi sağlığı için yapılan harcamalar bir başka alanda sermaye birikimine vesile haline getirilmiş. Bunun için işyerlerinde İSİG süreçlerini takip eden tüm unsurlar için sahici güvence ve tüm işçiler için ücretli hastalanma hakkı. Ulusal isg konseyinin yeniden yapılandırılması gerekiyor” diye konuştu.
“SENDİKALAR ORTAK HAREKET ETMELİ”
2022 ilk 10 ayında en az 1521, 2002’den bugüne en az 30 bin 224 kişinin hayatını kaybettiğini söyleyen İSG Uzmanı Beste Ardıç Arslan, “Soma’yı yaşamasına rağmen Amasra’yı yaşayan bir ülkedir Türkiye. Avrupa yüz yıldır bunu yaşamıyor ama burada kader deniliyor. AFAD bugün için deprem tatbikatı için toplu sms atmış. Çünkü sms ucuz, çök-tutun-kapan yaptırmak ucuz, sağlam yapı yapmak pahalı. İşçi sağlığı için de bu böyle. İşçi ölümlerinin engellenmesi tabandan işçi tarafından destek bulmadıkça engellenemez. İşçilerin birlikte örgütlenmesi elzemdir. Sendikalar ortak hareket etmesi gerekiyor. İSG kanunun sermaye çarkında su taşır halden çıkartılmalıdır” dedi.
“İŞÇİLER SENDİKALARINI YÖNETMELİ”
Dr. Ertuğrul Oruç, “Bu alan bir mücadele alanı olarak tek bir mesele değil. Bu alan teknik ve bilimsel detayları olan bir alan. Üretim ilişkilerinden bahsediyorsak politik olarak görmemiz gerekiyor. Devreye siyasal örgütler girer. Bunu asıl değiştirecek olan kişiler işçiler. Fabrikada işçiler mutlaka sendikalarını da yönetmesi lazım. Bu mücadeleci işçilerin yer almadı çok önemli. Sendikasız çoğu işçi . Bu işçiler aracılığıyla sendikalı olabilir diğer işçiler de. İşçi tabanına bu beşli olarak seslenemediğimizi düşünüyorum. Temas olmalı ki taban, toplam bir ülke gündemine etki etmeli.
“İŞYERİNDE KAMUSAL SAĞLIK HİZMETİ VERİLMELİ”
Prof. Dr. Onur Hamzaoğlu, “Her türlü sağlık sorunun kaynağı kapitalizm. Kapitalizm ile sorunumuz varsa ve uğraşabiliyorsak emekçilerin sağlığıyla o kadar mücadele ediyoruz. Bu andan itibaren bu mücadeleyi örgütlemek gerekiyor, kapitalizmin yıkılmasını bekleyemeyiz. Egemen ideolojinin yarattığı işçi sağlığı- iş sağlığında kavram karmaşasına da dur demek gerekiyor. Hedef eğer toplumsal dönüşümün yeniden düzenlemesi ile ilgili çabanız varsa araç olacak şey finans. İşyeri hekimliği müesseseleri nasıl finanse edilecek? Kamusal olmalı, genel bütçesi de öyle. Kamusal olarak atanan hekimin, faaliyet olarak patronla işçi arasındaki ilişkide kamusal şekilde çözmesi gerekiyor” dedi.
“PATLAMALAR BİR DAHA YAŞANMASIN DİYE ÖNÜMÜZE PLAN KOYMADIK”
Prof. Dr. Mehmet Zencir, “Neoliberal kapitalist dönemde ve 2008 krizi yaşanırken bu yasayı konuştuk. Sermayenin hazırladığı bir yasanın sorunu çözeceğini düşünmemek gerekir öncelikle. Ben sermaye işçi ve devlet üçlüsünün olduğu bir yapıya inanmıyorum. Asil olan emek sermaye ilişkisidir. İşçi sınıfına ve İSG hizmetlerine saldırının ardından kongre yapmışız, önümüze ne koymuşuz ve yapıp yapmamışız buna bakmamız gerekiyor. Koruyucu sağlık hizmetlerinde birincil korunmada işçinin sağlığın korunması gerekir. Ardından erken tanı ve müdahalede bulunulması gerekir. İşçi cinayetlerinin yol açtığı zararların ortadan kaldırılması da üçüncül korunmadır. Neden koruyamıyoruz, buna bakmalı, birincil ve ikincil korumaya ilişkin araştırma yapılmalıdır. Soma olmuş Soma’yı, Ermenek olmuş Ermenek’i konuşmuşuz yaptığımız kongrelerde ama bir daha olmasın diye bir plan koymamışız” diye konuştu.