12 Kasım 2022 15:03

Dünya Zatürre Günü: Pandemi ve iklim değişikliği zatürre riskini artırıyor

Dünya Zatürre Günü'nde Türk TORAKS Derneği tarafından yapılan açıklamada pandemi ve iklim değişikliğinin zatürre riskini artırdığı vurgulanarak her yıl milyonlarca insanın zatürreden öldüğü belirtildi

Dünya Zatürre Günü: Pandemi ve iklim değişikliği zatürre riskini artırıyor

Fotoğraf: Troy Tolley/Flickr (CC BY-ND 2.0)

Pnömoni yani zatürrenin dünyada çocuk ve erişkinlerde en sık ölüme neden olan enfeksiyon olduğu belirtilen açıklamada; “2019 yılında 672 bini çocuk olmak üzere 2.5 milyon insan pnömoniye bağlı hayatını kaybetmiştir. Covid-19 pandemisi ve iklim değişikliğinin de etkilerinin sonucu olarak milyonlarca insan pnömoni gelişim riski altındadır.  2021'de Covid-19 dahil olmak üzere solunum yolu enfeksiyonlarına bağlı ölüm tahmini 6 milyondur” denildi.

Türk TORAKS Derneği Başkanı Prof. Dr. Oya İtil zatürrenin özellikle bazı risk gruplarında en çok ölüme yol açan hastalık olduğunu belirterek bazı sorulara yanıt verdi.

ZATÜRRE NEDİR? BELİRTİLERİ NELERDİR?

Türk TORAKS Derneği Başkanı Prof. Dr. Oya İtil

Fotoğraf: Türk TORAKS Derneği

Zatürrenin tıbbi adı pnömoni olduğunu ifade eden Prof. Dr. Oya İtil; “Pnömoni, akciğerin iltihabıdır. Bakteri, virüs, mantar gibi çeşitli mikroplarla oluşabilir. En sık görülen, hekime başvurmaya neden olan, en fazla ölüme yol açabilen hastalıklar arasındadır. Özellikle çocuklarda, 65 yaş üstü yaşlılarda, kronik bir hastalığa sahip olanlarda (böbrek, şeker, kalp veya akciğer hastalığı gibi), sigara kullananlarda, bağışıklık sistemini baskılayan bir hastalık veya ilaç kullanımı varlığında daha sık görülür. Toplumda gelişen pnömoniler, tüm dünyada hastane başvurularının, tedavi giderlerinin, iş ve okul günü kayıplarının ve ölümlerin önemli bir kısmından sorumludur. Ateş, öksürük, balgam çıkarma ve göğüs ağrısı en sık rastlanan belirtilerdir. Nefes darlığı, bilinç kaybı, bulantı-kusma, sık nefes alıp verme, kas-eklem ağrıları, halsizlik gibi belirtiler de görülebilir. Ağır zatürre durumlarında oksijen seviyesinde düşüşe bağlı deri ve mukozada morarma, ciddi nefes darlığı, tansiyon düşüklüğü ve bilinç bulanıklığı gelişebilir” dedi.

ZATÜRRE TANISI NASIL KONUR?

Zatürre belirtileriyle gelen hastalar muayene edildikten sonra çoğunlukla akciğer grafileri çekilerek tanı konduğunu söyleyen İtil şöyle devam etti; “Ağır zatürre olgularında ve hastaneye yatması gereken hastalarda kan testleri, bilgisayarlı tomografi ve balgam testleri gibi ileri incelemeler gerekebilir. Zatürreye neden olan mikrobun belirlenmesi için balgam örneğinin incelenmesi gerekir. Ancak etken mikrobu belirlemek genellikle mümkün olmayabilir.”

ZATÜRRE TEDAVİ EDİLEBİLİR Mİ?

Tedavide genellikle antibiyotikler, bol sıvı alımı, istirahat, ağrı kesiciler ve ateş düşürücüler kullanıldığının altını çizen İtil; “Hastaneye yatması gereken hastalarda daha farklı tedaviler gerekebilir. Ağır zatürre durumunda hastane yatışı, yoğun bakım ve solunum desteği gerekebilir. Zatürre tanısı konduktan sonra en kısa zamanda antibiyotik tedavisinin başlanması önemlidir. Bu nedenle hastanın yaşı, kronik hastalıkları, zatürrenin şiddeti gibi durumlar dikkate alınarak uygun antibiyotik başlanır. Tedavi süresi hastalığın başlangıçtaki şiddetine, sorumlu mikroba, eşlik eden bir hastalığın olup olmamasına ve hastanın bireysel yanıtına göre değişebilir. Genellikle ateşin düşmesini takiben 5-7 gün daha antibiyotiğe devam edilmesi önerilmektedir. Ancak bazı mikrop türlerine bağlı zatürre durumlarında tedavi süresini 10-14 güne bazen 21 güne kadar uzatmak gerekebilir” dedi.

“RİSK GRUBUNDAKİ HASTALAR MUTLAKA ZATÜRRE AŞISI OLMALI”

Türk TORAKS Derneği Solunum Sistemi Enfeksiyonları Çalışma Grubu Sekreteri Dr. Nursel Türkoğlu Selçuk

Fotoğraf: Türk TORAKS Derneği

Türk TORAKS Derneği Solunum Sistemi Enfeksiyonları Çalışma Grubu Sekreteri Dr. Nursel Türkoğlu Selçuk ise hem grip hem de zatürre aşılarının önemine dikkat çekti ve şunları söyledi: “Altta yatan kronik hastalıkların kontrol altına alınması, dengeli beslenme, hijyenik önlemler, sigara ve alkol alışkanlıklarının kontrolü, risk gruplarında pnömokok ve yıllık influenza aşıları (sırasıyla zatürre ve grip aşıları) ile toplumda gelişen pnömonilerin sıklığı ve ölüm oranı azaltılabilir. Aktif veya pasif sigara içmek bağımsız bir risk faktörüdür ve zatürre teşhisi koyulan hastalara sigarayı bırakma konusunda tıbbi destek verilmelidir. Zatürrenin en sık etkeni pnömokok bakterisidir. Günümüzde uygulanan zatürre aşısı pnömokoklara karşı koruyucu etkinliği kanıtlanmıştır.  Zatürre aşısı güvenle yapılabilir ve ciddi yan etkisi yoktur. Grip (influenza) enfeksiyonu da zatürreye zemin hazırlaması açısından tehlikeli bir enfeksiyondur. Her yıl en fazla gribe neden olan influenza virüs alt tiplerinin belirlenmesi ile bir sonraki yıl için aşı hazırlanır.  Grip aşısı her yıl tekrar yapılır. Aşının grip salgın sezonu başlamadan ekim, kasım aylarında yapılması uygundur. 65 yaş ve üzeri, KOAH sahibi olan hastalar ile bir akciğeri alınanlar, kalp ve damar, böbrek, karaciğer ve şeker hastalığı olanlar, kronik alkolizm, dalak fonksiyon bozukluğu veya dalağı alınmış olanlar, bağışıklık yetmezliği ve bağışıklık sistemini baskılayan tedavi kullanımı, beyin omurilik sıvısı kaçağı olanlar, pnömokok hastalığı veya komplikasyon riskinin artmış olduğu şartlarda yaşayanlar bir kerelik zatürre aşısını yaptırmaları önerilir.”

“GRİP AŞISI HER YIL YENİLENMELİ”

Grip aşısının her yıl belli kişilerde tekrarlanmasının önemine dikkat çeken Dr. Selçuk sözlerini şöyle noktaladı: “65 yaş ve üzeri, KOAH, bronşektazi, bronş astımı, kalp ve damar hastalığı, şeker hastalığı, böbrek fonksiyon bozukluğu, çeşitli hemoglobinopatileri olan ve bağışık sistemi baskılanmış kişiler, yüksek riskli hastalarla karşılaşma olasılığı olan hekim, hemşire ve yardımcı sağlık personeli, grip yönünden riskli şahıslar ile birlikte yaşayanlar (Altı aydan küçük bebekle yakın ve  sürekli teması olanlar), toplum hizmeti veren kişiler, grip sezonunda gebe olan kişilerin her yıl grip aşısını yaptırmaları uygundur” (HABER MERKEZİ)

EVRENSEL'İNMANŞETİ

Yoksulluk sınırı kırmızı çizgi

Yoksulluk sınırı kırmızı çizgi

600 bin işçiyi kapsayan kamu toplu sözleşmesi görüşmeleri dün başladı. Ek iş yapmadan geçinemez hale gelen işçilerin temel talebi yoksulluk sınırının üzerinde ücret. Kamuda 4 ayrı kuşaktan savunma sanayi işçilerinin aktardığı deneyimler de taleplerin ancak birlik olup, mücadeleyi göze alınca kazanılabildiğini gösteriyor.

Ücretler yoksulluk sınırının üzerine çıkarılsın

Vergi kesintileri yüzde 15’le sınırlı tutulsun

İkramiye ve ek ödemeler vergi kesintisi dışında bırakılsın

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
Mardin’de kayyım 3 ayda 301 işçiyi işten attı.

Evrensel'i Takip Et