Hayalin değil gerçeğin peşinde bir kadın: Suat Derviş
Suat Derviş’i konuşurken yalnızca gazeteci-yazar demek haksızlık olur. Komünistti Derviş. Mücadele dolu yılları içinde tavrı her zaman ezilenden yana oldu.

SÜS dergisinin kapağında Suat Derviş
Berivan ÖZKARA
Eskişehir
Kimdir?
Suat Derviş’in ismini sanıyorum ilk lise yıllarımda duymuştum. O zamanlar bildiğim tek şey “Fosforlu Cevriye” romanının yazarı olmasıydı. Fakat daha sonra Suat Derviş’i tekrar keşfetme fırsatı buldum. Bu kendiliğinden gelişen bir şey değildi elbette. Derviş’in giderek merak edilen bir yazar olmasındaki en büyük etki Türkiye’deki kadın hareketinin Derviş’i yeniden sahiplenmesi oldu. Çünkü Derviş kadınlara çok değerli bir mücadele örneği bırakmıştı. Bu vesileyle aslında yeniden okumak ve yaşamını detaylıca araştırmak gerektiğini gördüm.
Hatice Suat Derviş 1903 yılında İstanbul’da varlıklı bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelir. On beş yaşındayken “Kara Kitap” romanı yayımlanır. Derviş’in toplamda otuza yakın romanı, pek çok hikayesi, makalesi, eleştirisi ve çevirisi var. Aynı zamanda ilk basın sendikasının beş kurucusundan biri, ilk başkanı ve Devrimci Kadınlar Birliği'nin kurucusu. Derviş Avrupa’ya muhabir olarak giden ilk kadın gazeteci ve eserleri yabancı dillere çevrilen ilk Türkiyeli yazarlardan. Suat Derviş’e ‘ilklerin kadını’ demek yerinde olur diye düşünüyorum.
DERVİŞ’İN BAKIŞ AÇISI HEP SINIFSAL
Derviş gazetede çalıştığı yıllarda yoksulları, emekçileri, kadın işçileri yani konaklarda yalılarda oturanlardan farklı hayatları gözler önüne sermiştir. Son Posta gazetesi için “Çöken Boğaziçi” adlı röportajlarında bunu görmek mümkün. Bu röportajlar ilk olarak 1935’te Cumhuriyet Gazetesi'nde 9 gün boyunca yayımlanır.
“İstanbul Halkı Nerede Oturur?” röportaj dizisi çok ilgi çekmiş olacak ki bu röportaj dizisinden hemen sonra “Veremliler ile konuştum” adlı röportajı yayımlanır. Derviş röportajında İstanbul’da yaşayan işçi-emekçilerin verem hastalığıyla nasıl baş başa bırakıldıklarını sınıfsal bir bakış açısı ile ifade etmiştir.
Derviş röportajına şu sözleri ile başlar: “İstanbul’da verem korkunç bir afet gibi fakir mahalleleri sarmış durumda. Evleri eski, harap. Fakir sokakların her birinde bu eski ve harap evlerden bir veya ikisinin ocaksız, ateşsiz. Gıdasız yarı çıplak hastalar ümitsiz gözlerle tahta tavanlarının budak yerlerini sayarak ölümü bekliyorlar…”
MÜCADELEDEN YANA KADINLARIN HİKAYESİ
Suat Derviş’in 1930-1938 yılları arasında kaleme aldığı öyküleri, İthaki’den yayımlanan “Daktilo Nebahat” adlı kitapta toplandı. Bu kitaptan da görüleceği üzere Suat Derviş öykülerinde genellikle kadın karakterleri merkeze alır. Erkek şiddeti mağduru Fatma,ahlaki normları reddeden Meliha, ergenlik çağına gelmiş Rezzan ve oyuncaklarının hikayesi vb. öykülerinde kadınlar boyun eğmiyor, özgürlükleri için mücadele ediyorlar.
Suat Derviş’i konuşurken yalnızca gazeteci-yazar demek haksızlık olur. Komünistti Derviş. Mücadele dolu yılları içinde tavrı her zaman ezilenden yana oldu. 50 yıl geçti ölümünün ardından. Ama birbirinden değerli eserleri ile hâlâ aramızda…
NEDİR?
Bir şiddet türü: Israrlı Takip
Israrlı takip şiddet türleri arasında en yaygın olan ama hakkında çok az şey bilinen,tanımlaması güç olan şiddet türlerinden biri.
❖ Sürekli telefonla aramak, sürekli mesaj ya da e-posta göndererek rahatsızlık vermek, sosyal medya hesaplarını denetlemek, kadın adına sosyal medya hesapları açmak, özel bilgilerini ifşa etmek, kadının arkadaşlarına, patronuna, ailesine mesaj ya da e-posta göndermek ısrarlı takip yöntemlerindendir.
❖ Israrlı takip, korku uyandırmayı, gözdağı vermeyi ve güvencesiz hissettirmeyi hedefler. Eski sevgilinin haber vermeden veya davet edilmeden eve, okula, kişinin bulunduğu mekana gelmesi, kişinin karşısına çıkması, sürekli hediye, çiçek vb. alması veya göndermesi, arkadaş çevresi aracılığıyla iletişim kurması ve kişi ile ilgili bilgi almaya çalışması da ısrarlı takiptir.
❖ Kadınların mücadelesi sonucunda Türk Ceza Kanunda “ısrarlı takip” suç kapsamına alındı.
NE DEĞİLDİR?
Part-time çalışma kölelik değildir!
İş Kanunu uyarınca "kısmi süreli çalışma" olarak adlandırılan part time işlerde çalışanların hakları var!
• Tam süreli sözleşmede haftalık çalışma süresi 45 saat olarak uygulanıyor. Kısmi süreli sözleşme ise haftada 30 saat ve altındaki süreler için yapılıyor. Part time çalışacak kişiler ile işveren arasında “kısmi süreli” sözleşme imzalanması gerekiyor.
• Part time çalışan işçilerin, diğer çalışanlar gibi sigortalarının yaptırılması zorunludur ve SGK’ya “6- Kısmi istihdam” veya “7-Puantaj” koduyla bildirilir.
• Part time çalışma sözleşmesi saat ücreti üzerinden yapılmışsa bu durumda bir ayda çalışılan süreler toplanır ve günlük 7 buçuk saat olan çalışma süresine bölünür. Hesaplanacak gün sayısı üzerinden prim yatırılır. Hesaplama sırasında, 7 buçuk saatten az olan küsuratlar 1 gün kabul edilir.
• Kısmi süreli sözleşme aylık ücret üzerinden yapılmışsa, haftalık çalışma süresi dikkate alınmaksızın 30 günlük sigortalı bildirilir. Bu durumda ödenecek ücret de brüt asgari ücretten az olamaz.
• Kısmi süreli çalışanların da yıllık ücretli izin hakları bulunuyor. Ancak, yıllık izinler, çalışılan süre üzerinden hesaplanır. Kısmi süreli sözleşme yapılmış bir kişi ayda ortalama 10 gün çalışmışsa, bir yıllık sürenin sonunda yıllık izne hak kazanır. Bir yıllık normal işçi 14 gün izin kullanabilirken, ayda ortalama 10 gün çalışmış olan parttime çalışan kişi 5 gün yıllık izin kullanabilir.
• Part time çalışanlar, ihbar ve kıdem tazminatı bakımından da tam zamanlı çalışanlarla aynı haklara sahip. En az bir yıl çalışmış olmak kaydıyla, kısmi çalışma sözleşmesinin işveren tarafından haklı bir nedene dayanmadan feshedilmesi durumunda kıdem tazminatı ödenmesi gerekir. Kıdem tazminatı tutarı, bir ayda ödenen ücret üzerinden hesaplanır.
Evrensel'i Takip Et