16 Kasım 2022 17:43

SES: Sağlık bütçesinin genel bütçe içerisindeki payının azaltılması kabul edilemez

SES, 2023 Sağlık Bakanlığı bütçesinin koruyucu sağlık hizmetlerini, işkolu emekçilerini görmeyen, halkın sağlık hakkını öteleyen, sermayeyi esas alan bir seçim bütçesi olduğunu belirterek eleştirdi.

Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri (SES) logosu

Paylaş

SES Genel Merkezi, 2023 Sağlık Bakanlığı bütçesine dair yazılı açıklama yayımladı. SES bütçeyi genel olarak kaynakların daha fazla sermayeye aktarıldığı, vergiler yoluyla yükün halkın omuzuna bindirildiği, kamusal hizmetlerin kesintiye uğradığı, faiz ve otoriterleşmeyi derinleştiren bir savaş bütçesi olarak değerlendirdi. SES, 2023 Sağlık Bakanlığı bütçe teklifini ise "Koruyucu sağlık hizmetlerini, işkolu emekçilerini görmeyen, halkın sağlık hakkını öteleyen, sermayeyi esas alan bir seçim bütçesi" olarak niteledi.

"BU BÜTÇE KABUL EDİLEMEZ"

SES Sağlık Bakanlığı bütçesine dair eleştirilerini şöyle sıraladı:

  • "Türkiye’de 2023 için toplam sağlık harcamaları yüzde 40’lık artışla 415,6 milyar olarak hesaplanmış olup, 2022 Eylül ayı TÜFE oranına göre 545.657 milyon ÜFE’ye göre 748.067 milyon olması gerekirdi.
  • Dolar kuruna göre toplam sağlık harcaması 18,6 milyar dolardan 19,3 milyar dolara çıkmıştır. Bu artış nüfus artışı düşünüldüğünde harcama düzeyinin aynı seviyede kaldığını göstermektedir.
  • Kişi başına günlük sağlık harcaması 9,6 TL’den 13,2 TL’ye arttığı gözükse de, harcamalar dolar kuruna göre salgın öncesi dönemin gerisinde kalmıştır.
  • Toplam genel bütçenin büyümesi oranına göre sağlık bakanlığı bütçesinde de büyüme gözükse de sağlık harcamaları açısından enflasyon, dolar kuru artışları vb değerlendirildiğinde aslında toplam bütçe içinde sağlık bütçesi payının artmadığını rahatlıkla görebiliriz.
  • Sağlık Bakanlığının genel bütçe içerisindeki payı 2022 yılında 6,63 iken 2023 yılında 6,56 olarak belirlenmiştir. Yıllardır sağlık bütçesinin genel bütçe içerisindeki payının yüzde 10’un üzerine çıkarılmasını talep etmemize rağmen pay düşmüştür. Bu da yetmezmiş gibi Koruyucu sağlık hizmetlerine ayrılan oran %33,4’ten %28,6’ya düşmüştür. Tedavi edici hizmetlere ayrılan oran ise %64,2’den %69,5’e çıkmıştır.
  • Sağlık Bakanlığı 2023 yılı başlangıç ödeneğinde doğrudan koruyucu sağlık programı için ayrılan payın 51 milyar 898 milyon 721 bin TL’ye, doğrudan tedavi edici sağlık programı için de 79 milyar 809 milyon 554 bin TL’ye kadar azaldığı görülmektedir. Buna göre, Sağlık Bakanlığı tarafından 2023 yılı boyunca kişi başına koruyucu sağlık hizmetleri için 596 TL, tedavi hizmetleri için de 917 TL harcama yapılmasının planlandığı görülmektedir. Yıllık enflasyonun yüzde 180’leri bulduğu, hemen her şeyin fiyatının neredeyse ayda hatta haftada birkaç kez arttığı günümüzde, bir defa daha “Bu bütçe kabul edilemez!” diyoruz.

ŞEHİR HASTANELERİ 2023 BÜTÇESİ DEĞERLENDİRME

Kamuya ait işletmelerin özel sektöre satılması ve kamu hizmetlerinin piyasaya açılması ile uygulanan özelleştirmelerin başında "Kamu Özel Ortaklığı”nın geldiği hatırlatılan açıklamada, "Günümüzde, bütün yönleriyle kanıtlandığı gibi, bu uygulamaların ana hedefi, ülkelerin kamusal kaynaklarının döviz bazında ulusötesi sermaye sahipleriyle, bunların taşeronları olarak çalışan yerli sermaye gruplarına aktarılmasıdır. Söz konusu sözleşmeler, kamuya ait arsaların tahsisinden, inşaat için kredi verilmesine, gelmeyen hasta ve yolcu için ya da geçmeyen araç için şirketlere karşı döviz bazında borçlu olmayı kabul etmeye kadar bütünüyle toplumsal yarar karşıtı olan birçok uygulamayı içinde barındırmaktadır. AKP hükümetleri ile birlikte, benzer ekonomik kategorideki ülkelerde olduğu gibi, Türkiye’nin de emekçi sınıflar, işçiler, köylüler, kendi hesabına çalışanlar vb. için kara deliklerinden önemli birisi de kamu özel ortaklığı kapsamında yürütülen hizmet sunumu, yatırım, bakım ve onarım vb. faaliyetler için şirketlerle yapılan sözleşmeler oluşturmaktadır. Bilindiği gibi ister şehir hastanesi ister köprü ister hava alanı, isterse otoyol vb. için olsun kamu özel ortaklığı kapsamında yapılan sözleşmelerin özü değişmemektedir. Bu nedenle şehir hastaneleri kamu sağlık harcamaları içerisinde tam karadelik görevi görmektedir." değerlendirmesi yer aldı.

Açıklamada şehir hastaneleri ile ilgili diğer tespitler şöyle:

  • Sağlık Bakanlığı 2023 bütçe teklifine göre Sağlık Bakanlığı bütçesinin yüzde 15,9’u şehir hastanesine aktarılacak.
  • Şehir Hastanelerine ayrılan bütçe hastane başına ayrılan bütçenin 10 katıdır.
  • Şehir hastanelerine aktarılan kaynakla Sağlık Bakanlığı bünyesinde görev yapan işçisinden hekimine 728 bin çalışanın gelirinde her ay 5.341 tl'lik iyileştirme yapılabilinir.
  • Bulundukları il ve kamu hastaneleri yatakları hesaplamaya katıldığında şehir hastanelerinin hizmet verdiği nüfus toplam nüfusun yüzde 13’üne denk gelmektedir.
  • "Şehir Hastaneleri toplam kamu hastaneleri genel müdürlüğüne bağlı yatakların yüzde 14’ünü oluşturmakta ve özel sektör tarafından işletilmektedir.
  • Şehir hastanelerine Türkiye’de bulunan SGK üzerinden 571 özel hastaneye aktarılan kaynaktan daha fazla kaynak aktarılmaktadır. Bu şekilde bir yandan özel sağlık kuruluşlarına aktarılan süspansiyonlar yanında şehir hastaneleri aracılığıyla özel sektöre kaynak aktarımı çok daha fazla yapılmaktadır.
  • 2023 yılı itibarıyla, tedavi edici sağlık programı kapsamında kira bedeli olarak 27 milyar 716 milyon TL, hizmet alımı için de 18 milyar 946 milyon TL olmak üzere, toplam 46 milyar 662 milyon TL ödenmesinin planlandığı görülmektedir. Söz konusu bedel, Sağlık Bakanlığı’nın tedavi edici sağlık programına ayrılan toplam bedelin yaklaşık yüzde 23’ünü, çalışan ücreti ile sosyal güvenlik kurumuna devlet pirimi giderinin çıkartılması sonrasında kalan tedavi edici sağlık programı toplam bedelinin ise yüzde 59’unu oluşturmaktadır. Böyle bir tercihi kabul etmiyoruz. Halkın sağlık hizmetleri için ayrılan parası bir avuç şirkete aktarılmamalıdır. Şehir hastaneleri için yapılmış olan sözleşmeler herhangi bir tazminat ödenmeden feshedilmeli, planlanan ödemeler durdurulmalı ve şehir hastaneleri daha fazla zaman kaybetmeden devlet hastanelerine dönüştürülmelidir.

"SAĞLIK BAKANLIĞI BÜTÇESİNDE İŞKOLU EMEKÇİLERİNE YETERLİ KAYNAK YOK"

Yoksullaşma, angarya çalışma koşulları, düşük ücretler ve şiddet başta olmak üzere çeşitli baskılarla karşılaşan sağlık emekçilerinin birçoğunun yurtdışına gitmeye çalıştığını hatırlatan SES, "Türkiye’de emek gücünü satarak yaşamak zorunda olanların tümü gibi sağlık emekçileri de AKP hükümetleri döneminde daha da yoksullaşmış ve geçinemez hale gelmiştir. Sağlık emekçilerinin temel ücretlerinde emekliliğe yansıyan düzenleme yerine önceki yıllarda performans yeni adıyla teşvik ek ödemeleri, taban ek ödeme v.b çeşitli isimler adı altında ödeme yöntemleri hiçbir sağlık emekçisinin aylık gelirinde performans ücretinin payı yüzde 10’u-15’i geçmemeli, gelirlerinin hemen tümünün emekliliğe de yansıtıldığı düzenlemeler hayata geçirilmelidir." dedi.

TALEPLER

SES taleplerini şöyle sıraladı:

  • Bakanlığın bütçesinde yapılacak düzenlemeler; halkın sağlığının korunması ve geliştirilmesi önceliğiyle toplumun sağlık sorunlarının en kısa sürede ve kamusal olarak çözülmesi, sağlık emekçilerinin çalışma koşullarının ve özlük haklarının insan yaşamına yakışır, günümüzün koşullarına uygun hale getirilmesi ve şiddetin önlenmesi öncelikli hedefleriyle gerçekleştirilmelidir.
  • Genel bütçe gelirleri içinde gelir vergisi payı artırılmalıdır. Bu artış, gelir vergisi içinde kurumlar vergisi payı artırılarak sağlanmalıdır. Yoksullardan, emekçilerden, ücretlilerden alınan direkt ve dolaylı vergi payları azaltılmalı, sermaye sahiplerinin vergi sorumluluğu arttırılmalıdır.
  • Sağlık hizmetleri harcamalarında merkezi bütçenin payı arttırılmalıdır.
  • Sağlık Bakanlığı bütçesinin genel bütçe içindeki payı %10’un üzerine çıkarılmalıdır. SGK pirim gelirleri içinde çalışanların ve kendi hesabına çalışanların payı azaltılmalı, patronların payı artırılmalıdır. SGK’ye genel bütçeden aktarılan pay artırılmalıdır.
  • Sağlık hizmetleri harcamalarında merkezi devlet harcamalarının payı artırılmalı, SGK ve hane halkları harcamalarının payı azaltılmalıdır. Katkı-katılım, ilave ücret gibi hiçbir ad altında halktan sağlık hizmetleri için ücret alınmamalıdır.
  • SGK’nin özel hastanelerden hizmet satın alması hizmet başına (fee-for-services) ve vaka başına (case payment) ödeme ile değil, toptan bütçeleme (global butgetting) ile olmalıdır.
  • Sağlık emekçileri sayısı OECD ortalamasına, güvenceli ve kadrolu istihdamla çıkarılmalıdır. 4-d,4b,4c,4924 vb tüm istihdam tipleri ile çalışanların istihdam modeli 4a statüsüne alınmalıdır. İstihdam rejimindeki karmaşa ve adaletsizlik giderilmelidir.
  • Sağlık emekçilerine ek ödeme, teşvik vb. adlarla yapılan, ekip anlayışını bozan, rekabet oluşturan ve çalışma barışını bozan ödeme yöntemi yerine yoksulluk sınırının üzerinde, tek kalemde, tamamı emekliliğe yansıyacak şekilde temel ücret ödenmesine başlanmalıdır. Temel ücret üzerine yapılan işin niteliği ve riski, eğitim durumu, kıdem yılı gibi kriterler ile giydirilmiş ücret belirlenmelidir. Hiçbir şekilde ek ödeme oranları temel ücretin %10’unu geçmemelidir.
  • Sağlık emekçileri uygulanan döner sermaye uygulamaları nedeniyle kamuda çalışan emsallerine göre daha erken vergi dilimine girmektedir. Yoksulluk sınırı üzerinde emekliliğe yansıyan temel ücret rejimine gidilinceye kadar emekliliğe yansımayan döner sermaye, teşvik v.b isimler adı altında ödenen tüm ücretler vergi dilimi dışında bırakılmalıdır.
  • Sağlık hizmetleri sunumu kamunun sorumluluğundadır. Tümüyle kamusal olarak verilmelidir. Özel sağlık kurumlarına aktarılan her türlü pay kaldırılmalıdır. Kamu sağlık kurumları ve sağlık eğitimleri için bütçeden ayrılan pay yükseltilmelidir.
  • Covid-19 pandemisinde gördüğümüz gibi sağlık sistemleri çökme aşamasına gelmiştir. Mevcut kapitalist sistemin doğaya olan tahakkümü nedeniyle yeni pandemilerin olacağı da öngörülmektedir. Bu nedenle toplum sağlığı için Sağlık Bakanlığı’nın kentleşmeden tarım politikalarına, çevre politikalarına ve üretim ilişkilerine kadar müdahil olacak bir yapıya büründürülmesi gerekmektedir. Ayrıca yaşanması muhtemel yeni salgınlara karşı da bütçe kalemi oluşturulmalıdır.
  • Sağlıklı bir toplum için tedavi edici hizmetler yeterli değildir. Koruyucu sağlık hizmetlerinin yeniden ele alınması ve güçlendirilmesi gerekmektedir.
  • Savaş toplum sağlığına zararlıdır. Ülke içinde ve dışında savaşa karşı barış politikalarının geliştirilmesi gibi konularda da sağlık alanın söz sahibi olması gerekmektedir.
  • Sağlık hizmetlerinin üretilmesi planlanması ve sunulmasının tüm aşamalarında sağlık emekçileri ve örgütlerini ve halkı karar alma süreçlerine dahil edecek mekanizmalar oluşturulmalıdır.
  • Hukuksuz bir şekilde ihraç edilen ve hakkında kesinleşmiş yargı kararı bulunmayan sağlık emekçileri derhal görevlerine iade edilmelidir. (HABER MERKEZİ)
ÖNCEKİ HABER

İBB'den fırtına ve sağanak yağış uyarısı

SONRAKİ HABER

TÜRK-İŞ ve Türk Metal Genel Merkezi’ne çağrı: Oyumu kullanmak, sandığa sahip çıkmak istiyorum

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa