17 Kasım 2022 15:37

ÖMK sendikalar için bir turnusol kâğıdı işlevi gördü: Birleşirsek kazanırız!

Eğitim Sen Antalya Şubesi Eğitim Sekreteri Ramazan Güler Öğretmenlik Meslek Kanunu sürecinde eğitim alanında örgütlü sendikaların aldığı tutum üzerine yazdı.

Fotoğraf: Evrensel

Paylaş

Ramazan GÜLER
Eğitim Sen Antalya Şubesi Eğitim Sekreteri

Uzun zamandır eğitim alanında örgütlü sendikaların yaptıkları ve yapmadıkları/yapamadıkları üzerinden birbirlerine benzedikleri -en azından eğitim emekçilerinin gözünde- bir dönem yaşanıyordu. Özellikle iktidar ortaklarına yakın sendikaların diplomasi ve iktidar partilerinden çeşitli yetkililerle görüşme trafiğiyle sınırladıkları sendikal anlayış, KESK ve Eğitim Sen’de kadro eylemleriyle sınırlı bir anlayışın egemen olduğu bir yapı şeklinde tezahür ediyordu. Öğretmenlik Meslek Kanunu Tasarısı’nın ortaya çıkmasıyla birlikte kadro düzeyinde başlayan eylem ve etkinlikler, ilerleyen süreçte sosyal medyada öğretmenlerin ÖMK’ye karşı güçlü tepkileriyle birlikte sendikal mücadelenin gündemini ve yönünü belirlemeye başladı. İktidara yakın sendikalar olan Eğitim Bir Sen (EBS) ve Türk Eğitim Sen’den (TES) çok sayıda öğretmen istifa etti. EBS, bu kanunun ve sınavın mimarlarından biriydi. TES ise siyasi birtakım görüşmelerle sınav kriterinin ortadan kaldırılmasını sağlamaya çalışıyor, bunun dışında kanuna bir itirazda bulunmuyordu.

Bu nedenle ÖMK sendikalar için bir turnusol kâğıdı işlevi gördü diyebiliriz. ÖMK’nin öğretmenleri hiyerarşik bir yapıya mahkûm etmesi, eşit işe eşit ücret ilkesini ihlal etmesi, zaten uzmanlık mesleği olarak tanımlanan öğretmenlikte uzmanlık için sınav yapılması, sınava girme koşulları, sınavın içeriği gibi konularda öğretmenlerin itirazları vardı. Öğretmenler başta olmak üzere eğitim emekçilerinin sendikalara yeniden yüzlerini döndükleri, örgütlendikleri sendikaları gözden geçirdikleri bir dönemi hep birlikte yaşadık.

Bütün bunların dışında bu süreç aslında yine bir şubat ayında 25 Şubat 1995 yılında TBMM’de onaylanan Hizmet Ticareti Genel Anlaşması’na (GATS) kadar dayanıyor, eğitim alanını da kapsayan bu anlaşma eğitim hizmetlerinin giderek ticarileştirilmesini öngörüyordu. AKP de sınıfsal konumu itibariyle eğitime ayırdığı bütçeyi gün geçtikçe azaltarak eğitimin özelleştirilmesinde tüm rekorları kırdı. Eğitimi şekillendirmede yeni adım ise ÖMK’ydi. Bir meslek kanunu olmadığı çok açık olan bu kanunla iktidar, muhtemel ki birkaç kuş birden vurmayı hedefliyordu: Üniversitelerde yaşandığı gibi iş güvencesinin adım adım ortadan kaldırılması, hiyerarşik bir yapı içinde zaten bölünmüş olan örgütlülüğü ve mücadeleyi daha da etkisizleştirmek, uzman ve başöğretmenler üzerinden dershaneler, özel dersler yoluyla oluşan pazarı büyütmek, aday öğretmenlik sürecinden sonra mülakat uygulamasıyla atanacak öğretmenleri keyfî bir şekilde belirlemek. Sürecin başlangıç noktası Kariyer Basamakları Sınavı’ydı.

Kariyer Basamakları Sınavı’nın uygulama koşullarının ortaya çıkmasıyla birlikte gelişen tepkiler sosyal medyanın sınırlarını aşıp öğretmenler odalarının da temel konusu oldu. Öğretmenlerin çoğunluğu maddi gerekçelerle sınava başvurduğu halde sınavın iptal edilmesi gerektiğini, öğretmenler arası bir hiyerarşi istemediklerini dile getirerek sendikaların bu konuda neden bir araya gelemediğini sorgulamaya başladılar. Sosyal medyada özellikle Twitter’da sendikaların birlikte mücadele etmesi yönünde tweetler atıldı. Bu tabandan gelen baskı, eğitim sendikalarının bir kısmını bir araya gelmeye zorladı. Eğitim Sen’in “Birleşirsek Kazanırız” şiarıyla başlattığı mücadeleyi birleştirme anlayışı ve eğitim emekçilerinin birleşik mücadeleyi zorlayan baskısıyla 14 Ekim’de 14 sendika bir araya gelerek ÖMK’nin iptali başta olmak üzere eğitim emekçilerinin güncel taleplerini içeren eylem kararları aldılar. 2 Kasım’da oldukça başarılı sayılabilecek bir iş bırakma eylemi gerçekleştirildi.

İş bırakma eylemini birlikte gerçekleştiren sendikalar, çoğu kentte alana birlikte çıkmayı başaramadılar. Bunu aşılması gereken bir eksiklik olarak not etmek gerekli. Biz, Antalya’da ÖMK tasarı olarak ortaya çıktığı ilk andan itibaren bir yandan iş yerlerinde aydınlatma çalışmalarına bir yandan da EBS dışında tüm sendikalarla mücadeleyi ortaklaştırmaya çalıştık. Başlangıçta yaptığımız çağrılara karşılık bulamadık fakat iş bırakma eylemi öncesinde bu çağrımızı yineledik. Antalya’da örgütlü olan beş sendikayla iş bırakma eylemini, Eğitim İş’le alan eylemini birlikte yaptık. İş yerlerinde sendika ayrımı yapmaksızın sorunlarımızı ve taleplerimizi tartıştık, eylemi tüm eğitim emekçilerinin katılımını hedefleyen bir anlayışla örgütlemeye çalıştık. Alan eylemi Antalya’da son yıllarda yapılan en kitlesel eylemlerden biriydi ve birleşirsek kazanırız anlayışının eğitim emekçileri alanında coşkuyla karşılandığının da göstergesiydi.

Son dönemde ÖMK’nin iptal edilmesi için yaptığımız eylemler, ÖMK’nin iptal edilmesini sağlamayabilir fakat yürünmesi gereken yolu göstermesi bakımından çok önemlidir. Yüzümüzü iş yerlerine dönmek, iş yeri çalışmasını merkeze alan bir anlayışı hâkim kılmak, eğitim emekçilerinin ortak talepleri üzerinden mücadeleyi şekillendirmek, eğitim emekçilerini mücadele etrafında birleştirmek temel çalışma anlayışımız olmalıdır. Grevli, toplu sözleşmeli sendika hakkı talebimiz yeniden öne çıkarılmalıdır. Eğitim emekçilerini mücadelede birleştirmek sorumluluğu Eğitim Sen’in omuzlarındadır. Birleşirsek Kazanırız!

ÖNCEKİ HABER

Kuzey Irak'ta bir asker daha hayatını kaybetti

SONRAKİ HABER

"Şiir; yaşamı anlamlandırma, dönüştürme alanım"

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa