18 Kasım 2022 04:22

"Şiir; yaşamı anlamlandırma, dönüştürme alanım"

“Şiir, çağının tanıklığını üstlenir. Maraşantiya olarak bu şiirlerin dergimizden akmasını istedik. Her sayımızda bir şairle söyleşi yapıyoruz. Yapılan söyleşilerin büyük önem taşıdığını düşünüyorum.”

Fotoğraf: Maraşantiya Dergisi

Paylaş

Kadir İNCESU

Edebiyat dergileri yayımlandıkları her dönemde şair ve yazarların sesi olmuştur. Geçmişte olduğu gibi günümüzde de kitap yayımlatma olanaklarının gitgide zorlaştığını söyleyebiliriz. Bu şartlarda yazarın okura ulaşmasının önünde tek seçenek dergiler oluyor. Şiire dair bir buluşma noktası olmak için yola çıkan Maraşantiya’nın Genel Yayın Yönetmeni Fatma Hatun Esen ile konuştuk.

Yedi yıldır Edebiyat Nöbeti ile bir mücadele verirken, beklenmeyen bir anda bu kez yalnızca “şiir” içerikli bir dergi ile çıktınız edebiyatseverlerin karşısına… Neydi sizi yeni bir zorlu mücadelenin içine iten düşünce?

Sizin de belirttiğiniz gibi yedi yıldır Edebiyat Nöbeti dergisinde şiir editörlüğü yapıyorum. Edebiyat Nöbeti’nın ilk sayısı temmuz ağustos 2015’te çıktı. Türkiye’de yayımlanan dergiler arasında önemli bir yere geldi. Edebiyat Nöbeti’ne öykü, şiir, dosya yazıları olmak üzere çok sayıda ürün geliyor. Gelen yazıların çoğunu, dergide yer kalmadığı için daha sonraki sayılara erteliyoruz. Şiirin alanını genişletmeyi ve şiire yeni bir platform kazandırmayı düşündüm. Bir süredir şiir benim suskunluk alanım, yaşadığım tıkanmayı şiire başka bir alanda dokunarak açmak, şiirle bağımı dönüştürmek istedim. Şiir üzerine okumanın, düşünmenin, bana iyi geldiğini hissettim. Belki de, varoluşumu ve yaşamı anlamlandırma, dönüştürme alanım, yazın türü olarak sadece şiir olduğu için dergi düzeyinde yoğunlaştım çalışmalarıma. Edebiyat Nöbeti okulum oldu, bana kattıklarını, sadece şiir içerikli bir dergiye aktarmak istedim. Maraşantiya sözcüğünün bendeki etkisi de önemli nedenlerden biri oldu.

‘HİTİTÇE ANLAMI KIRMIZI AKAN SU’

Maraşantiya’nın anlamı nedir, şiir ile nasıl bir bağ kuruyorsunuz?

Maraşantiya, Hititlerin Kızılırmak’a verdikleri isim. Hititçe anlamı “kırmızı akan su”. Bu sözcüğü ilk duyduğumda çok etkilenmiştim. Dişil, akışkan, doğurgan, ritmik, mitolojik, tarihi anlamlar taşıyan özellikleri var benim için. Şiir de dişil ve doğurgan bir yapı bence. Dalgaların sesi ile şiirin ritmi de benzer özellikleri taşır bazen. Mitoloji de şiiri besleyen alanlardan biri. Bu anlamların hepsi şiirsel çağrışımlar içeriyor. Maraşantiya ile bir sözcüğe aşık olma deneyimi yaşadım ben. O duygu coşkunluğu ile bir şiir dosyasına başladım, ancak dosya şiir olarak ilerlemedi. Dergi konusu gündeme gelince isminin ne olacağı konusunda nettim. Maraşantiya akış yönü olarak dergi olmayı seçmişti.

Maraşantiya’nın şiire bakışını nasıl açıklarsınız?

Maraşantiya olarak şiire nasıl baktığımız konusunda, önce dergi kadromuzla birleştiğimiz ortak yanlardan bir bakış açısı geliştirdik. Çağımız şiirinin Maraşantiya için öncelik taşıdığını söyleyebilirim. Çok şiir yazılıyor günümüzde, ya da çağın olanakları ile yazılan şiirlerin görünür olması, böyle bir sanı oluşturuyor. Deneysel, postmodern, görsel gibi adlandırmalarla yazılan şiirler, nasıl bir akışa yönelecek göreceğiz. Şiir çağının tanıklığını üstlenir. Maraşantiya olarak bu şiirlerin dergimizden akmasını istedik. Dergimizin amacı sadece şiir yayımlamak değil. Günümüz şiiri eleştiriden yoksun, eleştiri diye yazılan yazılanlar da onaylayıcı, övücü,  yüceltici olmaktan öteye gitmiyor. Şiire katkı sağlayacak, şiiri olduğu noktadan daha ileri taşıyacak yöntemler aramalıyız. Bu amaçla şiir içerikli yazılar yayımlıyoruz. Ama, gönderilen yazıların henüz yeterli olduğunu söylemeyeceğim ne yazık ki. Dergimizin özelliklerinden biri de, her sayımızda bir şairle söyleşi yapıyor olmamız. Bir şairi ve şiirini anlamak noktasında o şairle yapılan söyleşilerin büyük önem taşıdığını düşünüyorum.

‘AĞIRLIKLI OLARAK GENÇ ŞAİRLERDEN ŞİİRLER GELİYOR’

Maraşantiya’nın edebiyat dünyasında nasıl bir etki yaratmasını bekliyordunuz?

Maraşantiya’nın etkin olmasını tercih ettiğim alanlardan biri, genç şairlerin sesini duyurmaktı. Dergimiz ilk sayıdan sonra bu yönde gelişmeye başladı. Ağırlıklı olarak genç şairlerden şiirler geliyor malimize. Bunun yanında söyleşi de önemli yer tutuyor, etkin olmasını istediğim alanlar arasında. Şiirimizin değerli isimleri ile söyleşiler yayımladık. Edebiyat dünyasında, siyah beyaz oluşu ile de sıcak karşılanmasını da eklersem, beklediğim etki yönünde ilerlediğimizi söyleyebilirim.

Bugüne kadar yayımladığınız şiir ve yazılarla hangi sonuçlara ulaştınız?

En önemsediğim sonuç, adını çok az ya da ilk kez duyduğum, oldukça iyi yazan ve bundan sonra ne yazacaklar acaba diye merak ettiğim şairlerle karşılaşmak oldu. Bu, dergimiz açısından önemli bir sonuç. O gençlerin yakın gelecekte şiirde önemli gelişmeler göstereceğine inanıyorum. Yaptığımız söyleşiler de ilgiyle karşılanıyor. Ayrıca, beş sayıda ulaştığımız abone sayısı da oldukça iyi diyebilirim.  

‘EN BÜYÜK SORUN DAĞITIM’

Bu süreçte ne gibi sorunlarla karşılaştınız?

Edebiyat dergilerinin günümüzde en büyük sorunu dağıtım. Bu genelde dergilerin yaşadığı bir sıkıntı. Artık Maraşantiya olarak biz de yaşıyoruz. Dergilerin hazırlanması, kargosu, maliyeti, bazı gönderilerin geri dönmesi gibi sıkıntılar da yaşanıyor dağıtımda. Tasarım konusunda da problem yaşıyoruz ilk sayıdan bu yana. Maraşantiya iki forma bir dergi ama tasarımı için talep edilen ücret nerdeyse derginin matbaa ücretinin yarısı. Bu, derginin maliyetinde ciddi bir yükselişe neden oluyor. Zaten sürekli değişen ücretler hepimizi şaşkına çevirmiş durumda. Dergi beş sayı yayımlandı, dört farklı ücretle karşılaştık. Ayrıca önemli kitabevlerinin dergi raflarında yer almak sorununu da eklemeliyim. Ama dergicilik tüm bu sorunlara rağmen girişilen bir çaba, bir tutku hali aslında. Ancak, birbirine katkı sunan, birbirini çoğaltan bir kadro olursa yük azalabiliyor. Bu noktada Maraşantiya’nın sorumluluklarını paylaştığımız arkadaşlarımı anmak isterim. Dergi Sahibi ve Genel Yayın Yönetmeni: Fatma Hatun Esen, Sorumlu Yazı İşleri Müdürü: Celal Karaca, Şiir Editörü: Hatice Tarkan Doğanay, Düz Yazı Editörü: Akın Ersöz, Hukuk Danışmanı: Avukat Mustafa Şanlı.        

“Dergiler edebiyatın mutfağıdır,” sözünü çok duydum. Teknoloji destekli iletişim ve etkileşimin bunca yüksek olduğu bir ortamda bu söz hâlâ geçerliliğini koruyor mu?

Evet, dergilere dair nerede bir konuşma ya da söyleşi olsa bu sözü kesinlikle duyarız. Günümüzdeki geçerliliği konusundaki düşüncem, teknolojik nedenlerle mutfağın alanının küçülmüş olmasıdır. Ama sanal ortamlarda yayımlanan dergilerin taşıdığı riskler de var. Bir nedenle oluşacak teknolojik sorunla paylaşımlar silinip yok olabilir. Oysa yazılı basım daima kalıcı olacaktır.  

ÖNCEKİ HABER

ÖMK sendikalar için bir turnusol kâğıdı işlevi gördü: Birleşirsek kazanırız!

SONRAKİ HABER

Müfettişler soruşturdukları okul müdürü ile birlikte şikayetçi idarecilerin odasında inceleme yaptı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa