19 Kasım 2022 04:32

Azerbaycan’da emek ve sol

Azerbaycan’da sınıfın durumunu İşçinin Sesi Kolektifi üyeleri lefteast.org haber sitesine anlattı. Söyleşiyi kısaltarak yayımlıyoruz.

Kaynak: İşçinin Sesi Kolektifi

Paylaş

Kendinizi tanıtabilir misiniz: kimsiniz ve ne için mücadele ediyorsunuz?

Biz İşçinin Sesi Kolektifiyiz. İşçinin Sesi, Azerbaycan’da medya üzerindeki burjuva tekelini kırmayı amaçlayan sosyalist bir medya kuruluşu. Ülkemizdeki medya kuruluşları ezici bir çoğunlukla iki kaynak tarafından finanse ediliyor: Ya yetkililer tarafından ya da Batılı fonlar tarafından. Buna bağlı olarak, medya sadece yönetici elitin ve liberallerin görüşlerini ifade ediyor. Biz bu durumu değiştirmeyi amaçlıyoruz. Ülkemizdeki emek, işçi eylemleri, grevler, işyerlerindeki ölümler ve yaralanmalar, Azerbaycan ve Güney Kafkasya’daki ekonomik, siyasi ve sosyal gelişmeler, uluslararası arenadaki devrimci ayaklanmalar ve sosyalist gündem hakkında haberler yayımlıyor ve makaleler yazıyoruz.

ERMENİ VE AZERBAYCANLI İŞÇİLER SERMAYE ÇIKARLARINI KORUMAK İÇİN ÖLDÜLER

Azerbaycan’ın Ermenistan’a yönelik son saldırısından bu yana kaçınılmaz hale gelen en zor soruyla başlayalım. Ermenistan’la savaş ile Azerbaycan’daki işçi/sol hareketi arasındaki ilişki nedir?

Ermenistan’la savaş Azerbaycan’da birçok sınıfsal çelişkiyi gösterdi. İlk olarak, askere alınanların en büyük kısmını işçi ve köylü sınıfından gençler oluşturuyordu. Azerbaycan’da askerlik hizmeti en yozlaşmış yapılardan biridir. Ermenistan’la olan sınır bölgesi, nüfusun en yoksul kesiminden insanların askerlik hizmeti için gönderildiği yerlerden biridir, çünkü askerlik şubesinin istediği, sınırdan uzağa gönderilmesi için yeterli rüşveti ödeyemezlerdi. Eylül 2020’de savaş başladığında seferberlik için ilk çağrılanlar bu bölgede askerlik hizmetini tamamlamış olan eski askerlerdi.

Azerbaycan hükümeti otoriter bir rejimdir. Siyasi katılım en az birkaç on yıldır fiilen yasaklanmışken, Dağlık Karabağ sorunu halkın (milliyetçi) görüşlerini ifade etmekte özgür olduğu tek mesele olarak kaldı ve bu görüşler çoğunlukla Aliyev Hükümetinin resmi tutumuyla örtüşüyor. Savaştan hemen önce, Cumhurbaşkanı İlham Aliyev gönüllü seferberliğe katılım çağrısı yaptığında, binlerce genç erkek askerlik şubelerinin önündeki kuyruklara katıldı. Bu “Bayrak etrafında toplanma” yıllarca süren propagandanın bir sonucuydu.

Ayrıca, daha sonra ortaya çıktığı üzere, savaş başlamadan hemen önce Azerbaycan hükümeti, Dağlık Karabağ ve çevresindeki altın madenleri ve diğer doğal kaynak alanlarının paylaşımı için maden şirketleri ve Birleşik Krallık gibi ülkelerin büyükelçilikleriyle gizli toplantılar düzenledi. Savaştan önce bu sahaları Ermeni ve Karabağlı yetkililerle anlaşarak çoğunlukla İsviçreli ve Fransız şirketler işletiyordu. Savaş sona erdiğinde bu sahalar çoğunlukla Aliyev’in aile üyelerinin de hissedarları arasında bulunduğu İngiliz, Amerikan ve Türk şirketleri tarafından işletilmeye açıldı.

Sonuç olarak, binlerce Ermeni bir grup emperyalist sermayenin mülkiyetini korumak için ölürken, binlerce Azerbaycanlı da başka bir grup emperyalist sermayenin mülkiyetini korumak için öldü. Azerbaycan’ın 2020’de 44 gün süren savaşta ele geçirdiği bu bölgelerde askıya alma, yeniden bölme ve altın madenlerinin ve diğer kaynak alanlarının işletilmesine yeniden başlama, sahadaki tek süreçti.

DEVLETLE BİRLİKTE SENDİKALAR DA ÖZELLEŞTİRİLDİ!

Tamam, o zaman en başa dönelim. Azerbaycan, Kafkasya’daki komşularına kıyasla yurt dışında çok daha az tanınıyor, bu nedenle yakın emek tarihi hakkında biraz arka plan için çok minnettar olacağız. Son otuz yılda işçi hakları ve çalışma koşulları nasıldı? Farklı sektörlerde (kamu-özel; petrol -enerjiyle ilgili olan- olmayan; yabancı sermayeli-yerli) çok farklı mı? Emek alanında hangi Sovyet mirasları hâlâ varlığını sürdürüyor?

Sovyetler Birliği’nin dağılmasından sonra Azerbaycan’da sanayi sektörüne vurulan ağır darbeler (Fabrikaların kapatılması, yıkılması ve satılması) ve buna paralel olarak bu sektördeki istihdam seviyesinin düşmesi sonucunda, işverenler ve çalışanlar arasındaki yeni ilişki ve işçilerin sendikaya bakışı mevcut sendikaları dönüştürdü. Özellikle 1990’lardan itibaren neoliberalizmin Kafkasya’daki zaferi ve bölgenin iş gücü piyasasına getirdiği değişiklikler sendikalar üzerinde ciddi bir etki yarattı. Kapitalizmin gelişiyle birlikte işçi sınıfının sorunları değişti ve bunun sonucunda sendikaların işleyiş biçiminde köklü değişikliklere ihtiyaç duyuldu.

Azerbaycan İşçi Sendikaları Konfederasyonuna (CTU) göre, şu anda ülkede, binlerce işyerinde 27 sendika bulunmaktadır. Sayı olarak önemli bir rakam gibi görünse de bu sendikaların faaliyetleri kimse tarafından bilinmiyor. İşçiler bu sendikaların varlığını ücretlerinde yüzde 2’lik bir kesinti olduğunda hissediyor. Görünen o ki devlet işletmeleri özelleştirildiğinde sendikalar da özelleştirildi. Dolayısıyla, birçok işletmede sendika başkanı ya şirketin müdür yardımcısı ya da en sadık çalışanıdır.

Son yıllarda Azerbaycan’da kayıt dışı istihdam öyle bir boyuta ulaştı ki, devlet işletmeleri dışında hiçbir yerde iş sözleşmesi yapılmıyor. Şu anda “yasallaştırma” süreci, çalışanların maaşlarında veya çalışma saatlerinde yapılan değişiklikler yoluyla gerçekleşiyor.

Sendikaların etki alanını daraltan bir diğer sorun da hizmet sektörünün genişlemesi ve buradaki örgütlenme eksikliği. Son yıllarda popüler hale gelen iş biçimlerinden biri de taşeronluk. Taşeron işçilik birçok iş kolunda uygulanmakla birlikte, son yıllarda en çok taksi ve kurye sektöründeki işçileri etkiledi. Bu işçilerin çalışan olarak kaydedilmemesi, şirketlerin grev yapan işçileri işten çıkarmasını kolaylaştırıyor, çünkü büyük işsizler ordusu arasından yeni işçiler bulmak yine onlar için daha kolay.

Kamu sektöründe özel sektörden daha fazla çalışan olduğu için, kamu sektöründe daha fazla sendika vardı. Bu durum özel sektör çalışanlarını sendika kurmaya teşvik etse de, sarı sendikacılığın sendikalara yönelik algı üzerinde olumsuz bir etkisi olduğu kesin. Dolayısıyla, sendikalar işçilerin gözünde güvenilmez bir mekanizma haline gelmiş ve onların güvenini kazanamamıştır.

(…) Son yıllarda, maaşlarının sık sık ödenmemesine öfkelenen devlete ait petrol şirketinin işçileri, daha iyi çalışma koşulları talep eden ve diğer taleplerini dile getiren protestolar düzenlediler. Buna ek olarak, Karabağ’daki yeniden inşa çalışmaları sırasında işçilerin katledilmesine tanık olduğumuzu da not edelim. Mayınlardan temizlenmemiş bölgelerde çalışan işçiler sık sık mayınlara düşerek ölüyor ya da ağır yaralanıyor.

Tüm bunlara rağmen, 2022 yılı Azerbaycan’da yakın tarihin en büyük işçi sınıfı protestolarıyla hatırlanacak. Birçok farklı şirkette çalışan kuryeler, daha yüksek ücret ve daha iyi çalışma koşulları talebiyle birkaç kez herhangi bir dış destek almadan grev düzenledi. Talepleri karşılanmamış olsa da, diğer işçiler için iyi bir örnek oluşturdu. Kurye grevlerinin ardından ülkenin farklı bölgelerinde inşaat işçileri, öğretmenler ve diğer işçilerin protestolarına tanık olduk.

İŞÇİLER GERÇEK BİR SİYASİ MÜTTEFİKTEN YOKSUN

İşçi haklarını savunmada yardımcı olan siyasi partiler, resmi kurumlar veya STK’ler var mı? Azerbaycan emekçileri ve solu için başka müttefikler (sosyal hareketler, gruplar) var mı?

İşçi hakları, siyasi partilerin ve STK’lerin kullanacağı terimlerden biri değil. Bunun tek istisnası, bir grup işçiye odaklandığı için Petrol İşçilerinin Haklarını Koruma Örgütü (OWRPO) olabilir. Petrol-gaz sektörü Azerbaycan’ın tüm ihracatının yüzde 90’ını oluştururken, tüm işçilerin yüzde 1’inden daha azını istihdam ediyor. Yabancı petrol şirketleriyle imzalanan ürün paylaşım anlaşmaları (PSAs) aracılığıyla petrol sektöründe sendikalaşma yasaklandı. OWRPO, petrol işçileri, Azerbaycan Cumhuriyeti Devlet Petrol Şirketindeki (SOCAR) yolsuzluk ve Hazar Denizi’ndeki kirlilikle ilgili sorunları belgeliyor ve kamuoyuna duyuruyor.

Buna karşın, ülkedeki iş gücünün büyük bölümünün durumu belgeli değil. İşçilerin protestoları nadiren politikacılar ya da STK liderleri tarafından savunuluyor. Bunun nedeni Azerbaycan’daki sözde sivil toplumun ezici bir çoğunlukla liberal ve muhafazakar olması ve işçi haklarını desteklemeye çok az ilgi göstermesi. Solcuların zayıflığı, solun neredeyse yokluğu, işçileri gerçek bir siyasi müttefik olmadan yalnız bırakıyor.

SOL BİR GÜÇ OLARAK KENDİNİ İFADE EDEMİYOR

Çağdaş Azerbaycan solu (en geniş ve genel anlamda) nasıl bir şey? Diğer sosyalizm sonrası ülkelerde olduğu gibi işçi sınıfları ve onların mücadeleleri ile arasında büyük bir uçurum var mı?

Çağdaş Azerbaycan solu her zamanki gibi bölünmüş durumda. Birkaç kez solcular farklı türlerde kolektifler örgütlediler, ancak bunların hiçbiri günümüze kadar ayakta kalamadı. Azerbaycan solu, kolektif olarak örgütlenme sorununun üstesinden gelemeyen solcu bireylerin bir toplamı gibi görünüyor. Kendi aralarında örgütlenemedikleri gibi, çalışan sınıflar arasında da herhangi bir etkiye sahip değiller. Azerbaycan’da sol henüz birleşik bir güç olarak kendini ifade edemiyor ve liberal muhalefetin gölgesinde kalıyor. Azerbaycan’da ücretli emekçileri bağımsız bir toplumsal grup olarak örgütleyecek ve işçi sınıfının ekonomik, siyasi ve sosyal sorunlarına ilişkin teorik sorunlarla ilgilenecek sol bir siyasi ağırlık merkezi bulunmuyor. Azerbaycan solu ve işçi sınıfı, postsosyalist alanda en az örgütlü olanlar arasında yer alıyor.

BAKÜ İŞÇİLERİNİN DEVRİMCİ TARİHİ

Yirminci yüzyılın başlarında Bakü işçi ve sosyalist militanlığın tanınmış bir merkeziydi. Bu tarih sizin pratik çalışmalarınız için önemli mi?

Evet, Bakü’deki militan işçi hareketinin tarihini popülerleştirmeye çalışıyoruz. Azerbaycan yirminci yüzyıl boyunca radikal değişimler yaşadı. On dokuzuncu yüzyılın sonunda Bakü’nün çehresi petrol patlamasıyla değişti; bu patlama, kalabalık ve örgütlü bir petrol işçileri sınıfının oluşmasıyla birlikte yatırımların petrol sahalarına akmasıyla karakterize oldu. Bakü, Çarlık Rusya’sında işçi protestolarının şirketleri 1904 yılında petrol anayasası olarak bilinen toplu sözleşmeyi imzalamaya zorladığı ilk şehir oldu. Bu ünlü olay etrafındaki tarihsel süreci anıyoruz. Devrimci eğilimler Bakü’de çalışan kitleler arasında popülerdi ve Ekim Devrimi’ne aktif katılımla sonuçlandı. Bolşevikler Ekim 1917’den itibaren şehrin yönetiminde, Bakü Sovyeti’nde yer aldılar. Tarihte ilk kez bir petrol endüstrisinin millileştirildiği Bakü Komünü hükümeti ile nisan ayından temmuz 1918’e kadar tam yetkili olmayı başardılar. Bolşevikler 1920’deki Nisan Devrimi sırasında Bakü ve Azerbaycan’ın kontrolünü Musavat hükümetinden geri aldılar. İşçi sınıfı ve sosyalizm tarihinden bu tarihler ülkedeki solcular tarafından anılıyor ve bu nedenle gündemimizde yer alıyor.

İŞÇİLERE MEDYA DESTEĞİ SAĞLIYORUZ

Sizin için yararlı olabilecek (Azerbaycan’ın kendi tarihinden ya da yurt dışından) siyasi çalışma modelleri var mı?

Ülkemizdeki solcuların önceki girişimlerindeki temel hatanın işçi sınıfına hitap etmemeleri olduğunu düşünüyoruz. Ders alınacak bir örnek olmadığı için bu sorunu hem teorik hem de pratik olarak kendimiz çözmek zorundayız. Ülkemizdeki işçilerin sorunları ve koşulları hakkında yazıyoruz, onlara ayrı bir sınıf olarak hitap ediyoruz ki bu da Azeri medyasında kesinlikle alışılmışın dışındadır. Pratik olarak şimdiye kadar yapabildiğimiz en iyi şey, Wolt ve Bolt kuryelerine sosyal medya kanallarımızdaki reklamlara grev haberlerini koyarak ve grev haberlerinin viral olmasını sağlayarak medya desteği vermek oldu. Kuryelerin grev ilanından bir gün önce, 1300 işçinin çalıştığı bir petrol rafinerisinde 1000 kadar işçi maaşlarının gecikmeli ödenmesini protesto etti, ancak eylemleri fark edilmedi. Medya bu anlaşmazlığın sonuçlarını takip etmedi, bu yüzden nasıl sonuçlandığını bile bilmiyoruz. Sayımız az olduğu ve doğru düzgün gazetecilerimiz olmadığı için sadece internetten gelen bilgilerle çalışıyoruz. Bakü’de sadece birkaç kadromuz var, bu yüzden orada sayımızı artırmanın potansiyel yollarını araştırıyoruz. Türkiye’deki işçilerle örgütsel çalışma örneklerini araştırıyoruz. Bizim kültürümüze benzer ülke örneklerinden öğrenerek örgütsel becerilerimizi geliştirmek istiyoruz. Gürcistan örneği de bizim için çok önemli bir örnek oldu.

Kısa ve uzun vadeli stratejiniz nedir?

Şu anda uygulamaya çalıştığımız hem teorik hem de organizasyonel çalışmalarda yer alacak iyi kadrolardan oluşan küçük bir organizasyon oluşturmak istiyoruz. Ülkemizle ilgili bir siyasi analiz yapmayı ve bunu yaygınlaştırmayı elzem görüyoruz. Dahası, şu anda hem makale yazacak hem de işçileri örgütleyecek kadrolardan oluşan siyasi bir örgüte dönüşmeyi hedefliyoruz. Azerbaycan’daki işçi sınıfını ilgilendiren konuları analiz eden makaleler yazacağımız bir dergi çıkarmak istiyoruz. Dergi aynı zamanda davamızı örgütlemek ve yaygınlaştırmak için de iyi bir yol olacaktır. İşçi örgütlenmesine ilgi duyan insanları bir araya getirmek istiyoruz. Ayrıca işçiler arasında sendikalaşma becerileri geliştirmeliyiz, ki şu anda bunu araştırıyoruz.

lefteast.org'dan çeviren: Dış haberler servisi

ÖNCEKİ HABER

İran’da eylemler sürüyor: Humeyni’nin evi ateşe verildi

SONRAKİ HABER

Taksim saldırısı şüphelisinin evinde yakalandığı aile: Tanımıyoruz, bize komplo kuruldu

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa