Üretenler ve emekçiler tarım sempozyumu’nda bir araya geliyor
Emek Partisi (EMEP) yarın Ankara’da “Kapitalizmin Kıskacında Tarım, Gıda ve Emekçiler” başlığıyla sempozyum düzenleyecek. "Üretici kazanamıyor, halk pahalıya alıyor"
Fotoğraf: Evrensel
Damla KIRMIZITAŞ
Ankara
Emek Partisinin (EMEP) yarın Ankara’da “Kapitalizmin Kıskacında Tarım, Gıda ve Emekçiler” başlığıyla düzenleyeceği sempozyum öncesi görüştüğümüz EMEP Genel Başkan Yardımcısı Sedat Başkavak, tarımsal üretimin ve buna bağlı olarak gıdaya ulaşımının da tartışıldığı bir dönemden geçildiğini ifade etti. Başkavak, tarımda yaşanan sorunları başta üretici köylüler olmak üzere muhataplarıyla masaya yatıracaklarını belirtti.
Türkiye’de pek çok ürün hasadının bittiğini hatırlatan EMEP Genel Başkan Yardımcısı Sedat Başkavak, “Buğday hasadı yapıldı, üzüm, fındık ve çay toplandı. Narenciye, zeytin, şeker pancarı kaldı diyebiliriz” dedi. Mevsim dönerken üreticinin de pek çok sorunla karşı karşıya kaldığını dile getiren Başkavak, özellikle kuraklıkla birlikte hububat üreticisinin çok sorun yaşadığını ifade etti.
"GİRDİ FİYATLARI DESTEĞİ KATLIYOR"
Siyasi iktidarın her ne kadar tarım desteklerini artırdığını belirtse de ilaç, gübre, mazot fiyatları karşısında üreticinin derdine devam olmadığını aktaran Başkavak şunları söyledi: “Geçen yıl ek ödemelerle birlikte tarıma 44 milyar lira destek verildi. Bu yıl 54 milyar destek verilecek. Yüzde 17’lik bir artış var ama girdilerin fiyatları yüzde 300 arttı. Buğday üreticisine dönem için 75 lira mazot desteği verecek. Ama bu buğday üreticisi minimum harcadığında 1 dekar buğday için 10 litre mazot harcayacak. Verilen 75 lira sadece 3 litrenin parası…”
"FİYATLAR ARTIYOR AMA ÜRETİCİ KAZANAMIYOR"
Üreticinin artık ekip biçemez duruma geldiğini ifade eden Başkavak buna bağlı olarak gıda fiyatlarındaki artışa dikkat çekti. İnsanların, Ekmek Üreticileri Sendikası Başkanı Cihan Kolivar’ın tutuklanmasını tartıştığını söyleyen Başkavak, “Ekmek fiyatındaki artış ciddi anlamda sürüyor. Ekmek fiyatı artıyor ve daha da artacak ama buğday üreticileri yeterince kazanamadı. Hem tarımsal üretimin tartışıldığı hem de buna bağlı olarak gıdayı ve gıdaya ulaşımının tartışıldığı bir dönemden geçiyoruz. Bütün bunları tartışmak, konuşmak; önümüzdeki dönemde ne olacağına ilişkin bunun içinden nasıl çıkacağımızı konuşmak önemli. Bu sebeple tarım sempozyumunu gerçekleştireceğiz” dedi.
"SORUNU YAŞAYANLARDAN DİNLEMEK GEREKİR"
Sempozyumda önce üreticilerin söz alacağını dile getiren Başkavak, “Bugün bütün dünyanın gıda kriziyle karşı karşıya kaldığını konuşuyoruz. Bu gıda krizinin ortadan kalkması için üretmek isteyen, üretmek için de türlü zorluklarla karşı karşıya kalan, hatta uygulanan tarım politikaları nedeniyle tarımsal üretimi bırakmak zorunda kalanlardan sorunu dinlemek gerekir. Bir yanıyla da üretici köylünün ürettiğinin fiyatı üzerine çokça tartışılır ama üretici köylü ve ailesi nasıl yaşar, nasıl geçinir, tarımın bu yönü konuşulmuyor ne yazık ki” diye konuştu.
Mevsimlik tarım işçilerinin yaşadığı sorunlar, ötekileştirilme, insanca yaşam koşulları ve ücretin de tartışılmadığına dikkat çeken Başkavak şöyle devam etti: “Kadınların maruz kaldığı şiddet, taciz konuşulmaz. Çocuk işçilik konuşulmaz. Suriyeli tarım işçileri, Afgan çobanlar, Karadeniz’de Özbek ve Azeriler yine aynı şekilde, konuşulmaz.”
"BU TABLOYU NASIL TERSİNE ÇEVİRİRİZ?"
Sempozyumda “Dünya ve Türkiye’de Tarım” ve “Tarımda Kapitalist Kuşatma” gibi başlıkları konuşacaklarını ifade eden Başkavak ayrıca; Küresel ısınma, iklim değişikliği ve bunun tarıma etkilerini de tartışacaklarını söyledi. Başkavak, “Rusya-Ukrayna savaşı ile birlikte ortaya çıkan tahıl sorununa bağlı olarak siyasi iktidar ‘Dünyayı açlıktan kurtarıyoruz’ diye ifade ediyor ama asıl mesele niye dünya açlıkla karşı karşıya, niye Türkiye bu kadar ithalata bağımlı hale geldi, niye savaşan iki ülkeden buğday almak zorunda kalıyoruz. Köylü ürününü satamazken ya da ucuza satarken niye halk kitleleri pahalıya tüketiyor. Pazar günü işçisiyle, emekçisiyle, üretici köylüsüyle genel bir ifade ile Türkiye emekçileri ve yoksulları olarak bir araya gelerek bu tabloyu nasıl tersine çeviririz diyerek bunu konuşacağız. Hem üreten hem ürettiğinin karşılığını alabilen bir üretici köylülük hem de bunlara kolayca ulaşabilen halk kitlelerinin sorunlarını konuşmuş olacağız. Akıl birliği etmeye aynı zamanda el birliği, güç birliği etmeye dönük tartışma yürütüp sonucunda sonuç bildirgesiyle birleştirip açıklayacağımız ve bitireceğimiz bir gün planlıyoruz” diye konuştu.