Sınıf kini!
Marlboro’da sömürü bitmedi, örgütlenme çalışması da. Son iki yılda salgının ve krizin yarattığı ağır sorunlar önce taşeronda, sonra kadrolu işçilerde örgütlenme refleksini yeniden başlattı.
Marlboro İşçileri| Fotoğraf: Pınar Çetinkaya
Seyit ASLAN
DİSK Yönetim Kurulu Üyesi ve Gıda-İş Genel Başkanı
Dünyanın en büyük tütün ve sigara tekeli Philip Morris’in İzmir/Torbalı’daki Marlboro sigara fabrikasında, 2018’de kadrolu işçiler arasında başlayan sendikalaşma çalışması açığa çıkınca komite üyesi işçilerle birlikte 4 işçi işten atıldı, sendikalaşma süreci işçilerin geri çekilmesiyle sonuçlandı. İşçiler uyduruk gerekçelerle atılmış, kıdem, ihbar tazminatları verilmemişti. Açılan davalar sonucunda kıdem ve ihbar tazminatları dahil tüm alacaklarını son kuruşuna kadar alan işçilerden 2’si sendikal tazminat da kazandı.
Marlboro’da sömürü bitmedi, örgütlenme çalışması da. Son iki yılda salgının ve krizin yarattığı ağır sorunlar önce taşeronda, sonra kadrolu işçilerde örgütlenme refleksini yeniden başlattı. 2022’nin haziran ayında önce taşeron Euroserve’de başlayan üyelik çalışması, kadrolu işçileri de içine alan bir çalışmaya dönüştü. Fabrikada sözleşmeli ve kadrolu çalışan işçilerden azımsanmayacak kadar üye oldu. Taşeron tam bir patlama yaptı, 800 taşeron işçinin yüzde 80’i üyeliklerini kısa sürede gerçekleştirdi.
İŞÇİLER BASKI ALTINA ALINDI
Fabrikada üretimin her alanında çalışan taşeron işçiler, kadrolu işçilere göre daha düşük ücretle çalışıyor, sosyal hakları yok. Üstelik daha bayram seyran demeden çalışma sürüyor. Görece daha iyi koşullarda çalışıp daha iyi ücret alan kadrolu işçilerin ise iş güvencesi yok, salgının ve krizin sonuçlarını onlar da ağır biçimde yaşıyor. Taşeron-kadrolu işçilerin örgütlenmesi hızlanınca Philip Morris (Marlboro) yönetimi önce işçileri odalara kapatarak sendikadan istifa etmelerini istedi. Tehditlerin bini bir para, havada uçuştu. Bunlar yetmedi komiteden 1 işçinin işine son verildi. İşçiler tepki gösterince, fabrika yönetimi işçiyi geri almak zorunda kaldı.
TEPKİ YAYILDI, HAREKET BAŞLADI
Fabrika yönetimi bir an geri çekildi, aradan kısa bir süre geçmeden taşeron şirket Euroserve işçileri anlaşmalı olduğu başka fabrikalara sürgün etmeye kalktı. İşçileri yıldırmanın yasal kılıflarına başvurmaya başlayıp ‘Biz işçi atmıyoruz’ görüntüsü vererek, sendikalaşmayı engellemenin yeni yöntemi olan sürgünleri devreye soktular. İşçilerin sürgüne tepkisi sert oldu, önce depoda başlayan tepki giderek fabrikaya yayıldı. Fabrikada kadrolu ve taşeron işçilerin birlik olma yönünde ilerleyen eylem süreci, patronun fabrikayı süresiz idari izne çıkarması ve fabrikayı boşaltmasıyla direniş yeni bir sürece evrildi. Fabrika içinde eylemler sürerken, işten atmalar başladı. İşten atılmayı kabul etmeyen işçiler direnişlerini meşru bir hakla fabrika bahçesinde sürdürmeye başladı.
“İŞÇİLERİ AÇ SUSUZ BIRAKTILAR”
Fabrika yönetimi önce fabrika içindeki ve dışındaki işçilerin birbirini görmemesi için tel çitleri yükselterek, etrafına brandalar çekerek fabrikayı tam bir açık cezaevine dönüştürdü. Sözde yabancı sermaye işçilerin haklarına, hukuklarına ve sendikalaşmasına saygı gösteriyor deniyordu. Ama işçiler hak alma mücadelesine girince Marlboro işvereninin gerçek yüzü bir kez daha tüm çıplaklığıyla açığa çıktı. Sadece fabrikanın etrafını tel çitleriyle yükseltmek, brandalarla örtmekle kalmadı, sendikamız ve dayanışma içinde olan işçilerin getirdiği yemek ve suları içeri almayarak işçileri aç, susuz bırakıp, direnişin kırılması için her yola başvurmaktan geri durmadılar. Fabrika bahçesindeki işçilere tuvaletler kapatıldı, yemekhaneye ve eşyalarının bulunduğu dolaplara ulaşmaları engellendi.
ÇEVREDEKİ FABRİKALARA LİSTE GÖNDERİLDİ
124 işçi bir kez daha kıdem, ihbar tazminatları ve ücretleri ödenmeden İş Yasası’nın 25. maddesinin 2 fıkrasından, (Kod 46) yüz kızartıcı suçlamalarla işten atıldılar. 2018’de yaşanan süreç sermeyenin bildik yöntemleriyle tekrar etti. Haksız ve hukuksuz işten atmalar sürerken, ülkeyi yönetenler ise üç maymunu oynuyorlar. Philip Morris (Marlboro) işvereni sınıf kiniyle hareket ediyor. Direniş sürecinde çalışmak zorunda kalan iki işçi arkadaşımız Torbalı Migros depoda buldukları işe alınmadı, kapılar yüzlerine kapandı. Philip Morris işvereni Torbalı’daki işyerlerine liste göndererek işe alınmalarını engelledi. Başkaca fabrikalarda bu durumla karşılaşan işçi arkadaşlarımız oldu.
SERMAYENİN OYUNLARI BİTMİYOR
Marlboro’da direniş konfederasyonumuz DİSK’in, emek ve demokrasi güçlerinin, başta CHP, Emek Partisi olmak üzere siyasi partilerin, CHP Genel Başkan Yardımcısı Veli Ağbaba’nın gösterdiği dayanışmayla devam ediyor. Hem ülkede hem uluslararası alanda (ITUC başta olmak üzere gündem oldu) imza kampanyaları yapıldı. Gelen dayanışma mesajları, direnen işçilere yönelik dayanışma ziyaretleri Marlboro işverenini köşeye sıkıştırdı ancak nihai adımı geri attıracak bir düzeye gelemedi. Önce işçileri kıdem ve ihbar tazminatı vermeden yıldırmak, korkutmak isteyen fabrika yönetimi, direnişi bölmek ve parçalamak için de binbir oyun oynamaktan geri durmadı. İşçilerin direniş yerine gelmemeleri istendi, “Gelmeyenleri geri alabiliriz” vaatleri havada uçuştu, vaatler para etmedi. Şimdi ise 25/2’den (Kod 46) işten attıkları işçileri “Kıdem ve ihbarınızı vereceğiz” diyerek direnişten vazgeçirmeye çalışıyorlar. “Bir iki maaş fazla verelim, ilerde tekrar işe alınabilirsiniz” diyerek işçileri bir kez daha bölmek istiyorlar. Sermayenin oyunları ve ahlaksızlığı bitmiyor, bitmeyecek.
ASILSIZ İDDİLAR BOŞA ÇIKARILDI
Üyelik başvurusu yaptığımız ancak Türkiye’de bizimle aynı iş kolunda faaliyet yürüten sendikalar tarafından üye olmamız 11 yıldır engellenen IUF yönetiminden tütün masası sorumlusu defalarca Philip Morris yetkilileriyle görüştü. Philip Morris yöneticileri önce sendikal çalışma olduğunu inkar ettiler, sonra “Taşeronda sendikal çalışma var” dediler. Kadrolu işçilerin sendikalı olmadığını inkar ettiler ama tüm tezlerini çürüttük. Sonra da işçilerin fabrikaya ve makinelere zarar verdiğini, kapıları kırdıklarını söylediler, o nedenle işten atıldıklarını iddia ettiler ve bu iddialar da boşa çıkarıldı. Hem sınıf kinlerini kusuyorlar hem yalan ve yanlışlarla IUF’yi yanıltmaya çalıştılar. Bütün bunlar boşa çıkarıldı, çıkarılmaya devam edilecek.
SENDİKA BÜROKRATLARI FABRİKA YÖNETİCİLERİNE AKIL VERİYOR
İki ayı aşkındır direniş sürerken, içerdeki işçilerin ücretleri iki defa artırıldı, ikramiyeler verildi, bugüne kadar ödenmeyen promosyonlar en yüksekten ödendi. Dünyanın en büyük tekeline karşı iki aydır süren direnişin kendisi başlı başına bir kazanım oldu. İşçilere verilen zamlar, ikramiye, promosyonlar, çalışma koşullarının iyileştirilmesi birer kazanım. Bunlar direnişin sayesinde olan şeyler. Kıdem ve ihbar tazminatlarının ödenmesi, ek ödeme teklifleri direnişin sayesinde ortaya çıkan sonuçlardır. Evet Torbalı’daki Evroserve’de çalışan Marlboro işçileri ve sendika olarak, dünyanın en büyük sigara tekeli olan Philip Morris’e ve arkasındaki güçlere kafa tuttuk. Örgütlendik, örgütlenmeye devam edeceğiz. İşçilerin direnişi ve örgütlenmesi sürerken fabrika yetkililerine akıl veren sendika bürokratlarını unutmuyoruz, her zaman hatırlayacağız! Küçük bir sözümüz var, tabanlarınız kaynıyor. Biz de gerçeği biliyoruz, siz de biliyorsunuz. İşveren baskısı ve sendikal bürokrasi ile yönetemediğiniz açık. Uluslararası örgütlere üyeliğimizi engellemeniz de nafile, işçiler olduğu sürece, örgütlenme talebi geldiği sürece, her fabrikada işçilerin talepleri doğrultusunda, işçilerle birlikte karar alarak mücadeleyi sürdüreceğiz, örgütleneceğiz.
Not: Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının bütçesi görüşülürken, Veli Ağbaba’nın Marlboro’da yaşanan sürece ilişkin soru sorması üzerine Bakanlık, süreci incelemek için müfettiş göndermek zorunda kalmıştır.
{{472962}}
{{472818}}