SES Bursa Şubesi: İnsanca bir yaşam için bütçeden hakkımızı istiyoruz
SES Bursa Şubesi tarafından 2023 yılı bütçesi ile ilgili yapılan açıklamada; “Gvenli bir gelecek ve insanca bir yaşam için bütçeden hakkımızı istiyoruz” denildi.
Fotoğraf: Evrensel
SES Bursa Şubesi “Güvenli bir gelecek ve insanca bir yaşam için bütçeden hakkımızı istiyoruz” başlığıyla bir basın toplantısı düzenledi.
KESK Bursa Şubeler Platformu ortak salonunda yapılan açıklamayı SES Bursa Şube Başkanı İrfan Açık okudu.
Sağlık Bakanlığı 2023 yılı bütçesi görüşmeleri öncesi açıklama yapan SES Bursa Şube Başkanı İrfan Açık, “Bütçe görüşmeleri öncesi bu zorlu süreçte insanca bir yaşam, çalışma koşulları ve iş güvencesi, parasız kamusal hizmet olarak geri dönmesini istiyoruz. Mevcut gelir dağılımı adaletsizliğini daha da derinleştiren, yıllardır omuzlarımıza yıkılan vergi yükünü daha fazla artıran, emekçilerin temel gelir güvencesi talebine yer verilmeyen bu bütçeyi kabul etmiyoruz. Halktan, emekten yana bir bütçe, insanca yaşam mücadelesinde omuz omuza vermeye çağırıyoruz. Emekten, halktan, barıştan yana bir bütçe istiyoruz” dedi.
“ÜLKEDEKİ İŞSİZLER ORDUSU BÜYÜDÜ”
Bütçeler, yoksuldan alıp zengine verme politikasının en temel aracı olarak kullanılmaktadır diyen Açık, “Toplanan vergiler artık bize yol, su, elektrik olarak dönmemekte, aksine yol, su, köprü, tünel için ayrıca yüklü miktarda para alınmaktadır. Vergilerimiz, hizmet alsak da almasak da Kamu Özel İşbirliği (KÖİ) projeleri denilen Şehir Hastanesi, yol, köprü, tünel yapan şirketlere, Kur Korumalı Mevduat (KKM) sistemine Hazine garantisi olarak aktarılmaktadır. Kamu hizmetilerine ayrılan kaynaklar-yatırımlar gittikçe azaltılmakta, sağlık ve eğitim başta olmak üzere kamu hizmetleri piyasalaştırılmaktadır. Sırtını halka, emekçilere yüzünü ise sermayeye ve patronlara dönen bu bütçelerle geldiğimiz yer ortadadır. Emeği ile geçim mücadelesi veren milyonlar derin bir yoksullaşma ve güvencesizleşmeye itilmiştir. Hayat pahalılığı ve işsizlik kronik bir hale gelmiştir. Türkiye “Asgari Ücretliler ülkesine dönüştürülmüş, emeğin milli gelirden aldığı pay gittikçe düşürülmüştür. Kamu hizmetleri alanı piyasalaştırma, özelleştirme, yatırımların kısılması yolu ile alabildiğine daraltılmıştır. Ekonomiden, iç ve dış politikaya, istihdamdan güvenliğe, eğitim ve sağlıktan barınma hakkına kadar akla gelebilecek her alanda adeta çıkmaz bir sokağa sürüklenmiş bulunuyoruz. Ülkedeki işsizler ordusu büyümüş, kronik hale gelen işsizlik çalışanların ücretlerini, çalışma koşullarını, sendikal haklarını baskılamanın aracına dönüştürülmüştür. Derin bir toplumsal yoksulluk, artan mafyalaşma, yolsuzluk ve buna karşı çıkan herkesin baskı ile sindirmeye dayalı bir yasaklar ülkesi tablosu ile karşı karşıyayız” dedi.
SAĞLIK EMEKÇİLERİNİN TALEPLERİ
Açık, yakın ve orta vadede bütçeye ve sağlık hizmetlerinin finansmanına ilişkin ortaya konulması ve kitleselleştirilmesi gerektiği düşünülen önerileri şöyle sıraladı:
- Genel bütçe gelirleri içinde gelir vergisi payı artırılmalıdır. Bu artış, gelir vergisi içinde kurumlar vergisi payı artırılarak sağlanmalıdır. Yoksullardan, emekçilerden, ücretlilerden alınan direkt ve dolaylı vergi payları azaltılmalı, sermaye sahiplerinin vergi sorumluluğu arttırılmalıdır.
- Sağlık hizmetleri harcamalarında merkezi bütçenin payı arttırılmalıdır.
- Sağlık Bakanlığı bütçesinin genel bütçe içindeki payı %10’un üzerine çıkarılmalıdır. SGK pirim gelirleri içinde çalışanların ve kendi hesabına çalışanların payı azaltılmalı, patronların payı artırılmalıdır. SGK’ye genel bütçeden aktarılan pay artırılmalıdır.
- Sağlık hizmetleri harcamalarında merkezi devlet harcamalarının payı artırılmalı, SGK ve hane halkları harcamalarının payı azaltılmalıdır. Katkı-katılım, ilave ücret gibi hiçbir ad altında halktan sağlık hizmetleri için ücret alınmamalıdır.
- SGK’nin özel hastanelerden hizmet satın alması hizmet başına (fee-for-services) ve vaka başına (case payment) ödeme ile değil, toptan bütçeleme (global butgetting) ile olmalıdır.
- Sağlık emekçileri sayısı OECD ortalamasına, güvenceli ve kadrolu istihdamla çıkarılmalıdır. 4-d,4b,4c,4924 vb tüm istihdam tipleri ile çalışanların istihdam modeli 4a statüsüne alınmalıdır. İstihdam rejimindeki karmaşa ve adaletsizlik giderilmelidir.
- Sağlık emekçilerine ek ödeme, teşvik vb. adlarla yapılan, ekip anlayışını bozan, rekabet oluşturan ve çalışma barışını bozan ödeme yöntemi yerine yoksulluk sınırının üzerinde, tek kalemde, tamamı emekliliğe yansıyacak şekilde temel ücret ödenmesine başlanmalıdır. Temel ücret üzerine yapılan işin niteliği ve riski, eğitim durumu, kıdem yılı gibi kriterler ile giydirilmiş ücret belirlenmelidir. Hiçbir şekilde ek ödeme oranları temel ücretin %10’unu geçmemelidir.
- Sağlık emekçileri uygulanan döner sermaye uygulamaları nedeniyle kamuda çalışan emsallerine göre daha erken vergi dilimine girmektedir. Yoksulluk sınırı üzerinde emekliliğe yansıyan temel ücret rejimine gidilinceye kadar emekliliğe yansımayan döner sermaye, teşvik v.b isimler adı altında ödenen tüm ücretler vergi dilimi dışında bırakılmalıdır.
- Sağlık hizmetleri sunumu kamunun sorumluluğundadır. Tümüyle kamusal olarak verilmelidir. Özel sağlık kurumlarına aktarılan her türlü pay kaldırılmalıdır. Kamu sağlık kurumları ve sağlık eğitimleri için bütçeden ayrılan pay yükseltilmelidir.
- Covid-19 pandemisinde gördüğümüz gibi sağlık sistemleri çökme aşamasına gelmiştir. Mevcut kapitalist sistemin doğaya olan tahakkümü nedeniyle yeni pandemilerin olacağı da öngörülmektedir. Bu nedenle toplum sağlığı için Sağlık Bakanlığı’nın kentleşmeden tarım politikalarına, çevre politikalarına ve üretim ilişkilerine kadar müdahil olacak bir yapıya büründürülmesi gerekmektedir. Ayrıca yaşanması muhtemel yeni salgınlara karşı da bütçe kalemi oluşturulmalıdır.
- Sağlıklı bir toplum için tedavi edici hizmetler yeterli değildir. Koruyucu sağlık hizmetlerinin yeniden ele alınması ve güçlendirilmesi gerekmektedir.
- Savaş toplum sağlığına zararlıdır. Ülke içinde ve dışında savaşa karşı barış politikalarının geliştirilmesi gibi konularda da sağlık alanın söz sahibi olması gerekmektedir.
- Sağlık hizmetlerinin üretilmesi planlanması ve sunulmasının tüm aşamalarında sağlık emekçileri ve örgütlerini ve halkı karar alma süreçlerine dahil edecek mekanizmalar oluşturulmalıdır.
- Hukuksuz bir şekilde ihraç edilen ve hakkında kesinleşmiş yargı kararı bulunmayan sağlık emekçileri derhal görevlerine iade edilmelidir. (Bursa/EVRENSEL)