"Açıklamalar inandırıcı gelmiyor"
Taksim'deki patlamanın ardından getirilen yayın yasaklarını değerlendiren işçiler, haber alma hakkının güvenlik gerekçesiyle ellerinden alındığını, seçim odaklı topluma ayar verildiğini söylüyor.
Fotoğraf: Elif Öztürk Özgönce/AA
Adile DOĞAN
İstanbul
Taksim, İstiklal Caddesi’nde patlayan bomba tüm travmalarımızı yeniden tetikledi. O gün herhalde hepimiz yakınlarınıza ulaşmak için telefonlarımıza sarılmışızdır. Güneşli pazar gününde olur ya, belki gitmiştir Taksim’e. Tıpkı Ecrin ve babası gibi... Biz daha ne olduğunu anlamadan yayın yasağı geldi ve yetmezmiş gibi internete erişim engellendi. Bu ülkenin güvenliğinden sorumlu olan İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun ertesi güne kadar hiçbir açıklama yapmaması ülkede yaşayanların canının kimlere emanet olduğu gerçeğini orta yere serdi. 7 Haziran sonrası yaşatılan tüm acılar yeniden gözlerimizde canlanırken, acı kayıpların ülkesi Türkiye’de yaşananlar işçilerin de gündeminde yer alıyor.
Vatandaşların haber alma hakkının güvenlik gerekçesiyle ellerinden alındığını, seçim odaklı topluma ayar verildiğini söylüyor işçiler.
“MADEM BİLİYORSUN NİYE KAN DÖKÜLÜYOR?”
Bir metal işçisi, Bakan Soylu’nun “Biz teröristlerin ayakkabı numarasına kadar biliyoruz” şeklindeki açıklamasından sonra insanların daha çok öfke duymaya başladığını söylüyor ve ekliyor: “Madem bu kadarını biliyorsun peki neden insanların kanı döküldü?”
Tersane işçisi, “Korkunun ecele faydası yok. Zaten her gün geminin üzerinde çalışırken can güvenliğim yok. O nedenle bunları bu seçimde göndermek için gelin canla başla çalışalım” diyor.
Konuştuğumuz tekstil işçileri patlamaya ilişkin, “Yeniden milliyetçi işçilerin oyunu almak için ‘vatan millet Sakarya’ diyecekler” diyor.
“HER GÜN KAYGI İÇİNDEYİZ”
Başka bir işçi ise söyledikleriyle patlamanın nasıl tartışıldığını özetliyor: “Açıklamalara kimse inanmıyor. Çünkü insanların canının onlar için hiçbir değeri yok. Varsa yoksa seçim kazanmak. Bu seçimde bizler asgari ücrete ve yaşadığımız sefalete bakacağız.”
Bir inşaat işçisi direkt “seçim” diyor. “Tarih kendini yeniden tekrar ediyor” diyerek 7 Haziran’ı hatırlatıyor: “Bu ülkede bombalar daha önce de patlatıldı. Ama ne oldu, hayat durdu mu? Hayır. Bu ülkede çalışan işçiler olarak zaten evimize tek parça döner miyiz diye her gün kaygı içindeyiz.” Eliyle, çalıştığı yükselen inşaat binasını gösteren işçi, “Burada hiçbir can güvenliğimiz yok. Patrona söylüyoruz, iskele bozuk diyoruz, arkasını dönüp gidiyor. Eve ekmek götürmek zorundayız. 45 yaşındayım böyle kötü bir dönem görmedim” diyor.
Büyük bir tekstil fabrikasında asgari ücretle çalışan işçiler yeni asgari ücret zammını merakla beklediklerini söylüyorlar. İşçiler, “Biz seçim yatırımı için asgari ücrete hatırı sayılır bir zam yapılır sanıyorduk ama daha çok milliyetçi duygular üzerinden gidilecek seçimlere gibi” diyor.