Bu projelerden kim mutlu olmuştur?
Şehir hastanelerinin 25 yılımızı ipotek altına aldığına dikkati çeken Dr. Fatih Sürenkök "Bu hastaneler sadece işleten şirketlere yaradı. Şimdi bu projelerden kim mutlu olmuştur" diye sordu.
Fotoğraf: Pixabay
Dr. Fatih SÜRENKÖK
İzmir
Yirmi dokuz ilde yapılacak, 33 şehir hastanesi ile ülkeye yüksek teknolojili 43 bin 796 yatak kazandırma amacıyla, 2005 yılında başlayan şehir hastaneleri serüveni, tam da AKP’nin istediği gibi gitmedi, gitmiyor. Dönemin Başbakanı R. Tayyip Erdoğan’ın “15 yıllık rüyamdı” dediği, devasa hastanelerden birisi de İzmir’de yapılmakta. 36 ayda bitirilmesi planlanan hastane, 9. yılını geride bırakırken, önümüzdeki aylarda yani seçim öncesi, eksikleri ile açılacak.
‘SADECE İŞLETEN YANDAŞLARA YARADI’
2016 yılından bu yana, yapılması planlanan bu hastanenin sadece yapan ve işleten yandaşlara yarayacağını söyleyerek, hastanelerde sağlık çalışanlarına; kent konseylerinde de yurttaşlara dünya ve Türkiye örneklerini vererek, hastaların ve sağlık çalışanlarının nasıl mağdur olacağını belirtmiş ve bu hastanelerin yapım şekli olan “kamu özel ortaklığı” ile önümüzdeki 25 yıl, yandaşlara 85 milyar doları bütçeden aktarmak zorunda olduğumuzu anlatmıştık. Bu 6 yıl içinde Bayraklı’daki bina yükselirken, ne yazık ki biz karşı duruşu yükseltememiştik. Isparta, Mersin, Adana derken Ankara ve İstanbul’da ikişer olmak üzere 13 şehir hastanesi açıldı. O illerde, başta hekimler olmak üzere tüm sağlık çalışanları ve halkın nasıl mağdur olduğu görüldü. Artan döviz kurları ile Sağlık Bakanlığı bütçesinin koruyucu sağlık sistemine değil bu hastanelere ayrıldığını gördük.
Tüm bunları dikkate alarak, İzmir’de açılmakta olan şehir hastanesi sürecinde, halkın ve sağlık çalışanlarının en az mağdur olması ve farkındalığı arttırmak için İzmir Tabip Odası önderliğinde İzmir Şehir Hastanesi Platformu olarak iki gün süren Şehir Hastanesi Çalıştayı düzenlendi.
‘DENEYİMLER VE SOYGUNUN BOYUTU AKTARILDI’
Bu çalıştayda; bu hastanenin yer seçiminden mimari projesine, ihalelerinin şeffaflığından hukuki altyapıya, bu ihalelerle devletin yani bizlerin nasıl soyulduğundan halkın sağlık hakkına, sağlık çalışanlarının nasıl mağdur olacağına kadar her şey konuşuldu. Ankara, Antalya, Isparta, Bursa, Manisa şehir hastanelerinde çalışmış hekim arkadaşlarımız deneyimlerini aktarırdı. Ankara’da “Hastanelerimiz Kapatılmasın Platformu”nda mücadele eden arkadaşlarımız deneyimlerini paylaştı. Kamu özel ortaklığı ile yapılan otoyollar, köprüler ve hastaneler ile ilgili yıllardır çalışmalar yapan Prof. Dr. Uğur Emek Hoca’mız soygunun boyutunu aktardı.
Şehir hastaneleri deyince ilk aklımıza gelen Bursa Tabip Odası önceki dönem başkanlarımızdan ve pandemi döneminde de bizleri aydınlatan Prof. Dr. Kayıhan Pala, dünya ve Türkiye örnekleri ve verilen mücadeleyi anlattı. Önceki dönem TTB Başkanı Dr. Bayazıt İlhan bu süreçlerde Ankara’da verilen mücadeleyi aktarırken, sağlık çalışanlarının nasıl sorunlarla karşılaşacağını paylaştı. Yasal süreçler ve soyguna nasıl kılıf hazırlandığı Oda Avukatı Mithat Kara tarafından açıklandı. Çalıştaya katılan bilim insanları, şehir hastaneleri ihalelerinin şeffaflıktan ve kamu denetiminden ne kadar uzak olduğunu vurguladı.
TTB MK Üyesi Dr. Nursel Şahin ve Ege Bölgesi Tabip Odası başkanları, değerli katkıları ile Türkiye genelinde ve kendi illerindeki şehir hastaneleri serüvenlerini bizlerle paylaştı. Gördük ki AKP, bu Truva Atı’nı ülkenin dört bir yanında, bir soygun düzeni kurmak için kullanmış!
İzmir Mimarlar Odası Şube Başkanı İlker Kahraman ve ŞPO İzmir Yönetim Kurulu Üyesi Yusuf Ekici katkıları ile bizleri bilgilendirdi. İki bilim insanı da yapılan hastanenin projesi, büyüklüğü, yer seçimi, yapım maliyeti ve kullanım maliyeti gibi konularda, bilime ve akla uyulmadığını, yandaşlara büyük paraların transfer edildiğini vurguladı.
Bu çalıştayı planlarken, sevgili Kayıhan Pala’nın önerisi ile bugüne kadar yapılmış benzer çalıştaylardan farklı bir oturum yapmayı düşünmüştük. Siyasi partileri davet edelim, onlar 2023 seçimlerine hazırlanırken, şehir hastaneleri konusunda ne düşünüyorlar, bizlerle paylaşsınlar istedik. Bu konuda özellikle CHP ve İYİ Partiden davetlerimize yanıt alamayınca, bu oturumu iptal ettik. Oysa siyasi partiler için fikirlerini rahatça anlatacakları bir fırsat, bizim için de ufuk açıcı olacaktı.
Beni şaşırtan ikinci olay, İzmir Büyükşehir Belediyesinin bu çalıştaya duyarsızlığı ve şehir hastaneleri sürecinde yaptıklarını kamu ve meslek odaları ile paylaşmamaları idi. Elbette, yapılan şehir hastanesi, ne kadar sıkıntılı olsa da İBB kentlinin yaşamını kolaylaştıracak altyapıyı yapmalı. Ama şehir hastanesine karşı olduğunu da bilmeliydik.
Çalıştay son yıllarda yapılan benzer çalıştaylar içinde en doyurucu olanı idi. Türkiye’de bu konuda en fazla çaba göstermiş, çalışma yapmış isimler bir arada idi. Ancak olmaları gereken emek ve demokrasi bileşenlerinin, mahallelerin temsilcileri olan muhtarların, hekimler ve sağlık çalışanlarının o salonda olmamaları kendileri için büyük kayıptı.
‘25 YILIMIZ İPOTEK ALTINA ALINDI’
Birkaç ana başlıkla yazımı bitirmek istiyorum;
“25 yıllık geleceğimiz ipotek altına alındı. Ana sorun şudur, şehir hastaneleri projelerinde en büyük sorunu açlık olan bir toplumda, sağlık sorunun çözümü için ne yapılmıştır?”
“Eğitime ve sağlığa ulaşamayan yerler var. Yatırım yapmayın demiyoruz, yatırımları buralara yapın diyoruz.”
“KÖO uygulamalarında, İhtiyaçtan projeye değil, projeden ihtiyaca gidilmektedir.”
“Sağlık alanı dünyada en fazla kâr getiren sektörlerden biri. Sermaye birikim ve kâr maksimizasyonu için çok uygun bir alan. Bu alan, 1980’den beri, iktidarlar tarafından, ülkemizde de vahşi kapitalizme açılmıştır.”
Şimdi bu projelerden kim mutlu olmuştur?